Amerika’da küreselci elitin Joe Biden’ı yönetime gelirken, piyonları aslında çok da yabancı olmadıkları yeni efendilerini kutlama yarışına giriyorlar.

ÖMER GÖYCE

Onlardan birisi, Mutlu Çiviroğlu da Biden’ın zaferine en çok sevinenlerin başında geliyor. Washington’da yaşayan Çiviroğlu kendisini “Kürt Meseleleri Analisti” olarak tanımlıyor. Voice of America, CNN ve BBC gibi medya organlarında çalışan Çiviroğlu, özellikle Suriye konusunda dezenformasyon işini iyi beceriyor. PKK/YPG fanatikliğini ise hiç saklama gereği duymuyor.

Birleşik Arap Emirlikleri tarafından fonlanan ve FETÖ’cü firarilerin yönettiği “Ahval “ haber sitesine geçtiğimiz günlerde ropörtaj veren Mutlu Çiviroğlu, Joe Biden’ın yönetime gelişiyle birlikte Kürtleri (PKK/YPG)yeni fırsatların beklediğini söylerken ABD’nin zaman zaman Türkiye’ye sert uyarılar vereceğini sevinçle duyuruyor. Daha da önemlisi, Donald Trump’ın küreselcilerden hallice içe kapanan ulusal politikalarına karşın, Biden’ın yeniden ABD’yi küresel rolüne geri döndüreceğini ve Orta Doğu’da üzerine düşeni yapacağını söylüyor.


NEDİR BU TİPİK AMERİKAN POLİTİKALARI

Çiviroğlu’nun sözlerine geçmeden önce, “tipik Amerikan politikalarını” sıralayalım;

ABD, bütün yeryüzünü kendi toprakları bilecek, bölgede kendi kurduğu örgütler arasında çatışmalar yaratıp silah ticareti yapacak ve aynı zamanda petrol kuyularının güvenliğini sağlayan küçük devletçikler inşa edecek.

Ulus devletlere karşı savaş açılacak, Amerikan yanlısı politikacılar –behemehal iktidara taşınacak ve devlet kılcal damarlarına kadar Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası tefecilere bağlanacak.

Her ülkede Amerikan yanlısı politikacıların yanı sıra, Amerikan doktrininden geçmiş akademisyen, yazar, gazeteci, iş adamı ve en önemlisi genç kitleler yaratılacak.

Hedef ülke komşularıyla sürtüşecek, o güne kadar “meşru” olan ancak ne hikmetse bazı dikteleri (dayatmaları) kabul etmedikten sonra birden bire “diktatöre” dönüşen liderler şeytanlaştırılarak ülkesine ve halkına bombalar yağdırılacak.

İç savaş yaratılan ülkelerde mobilize terör örgütleriyle kan kusturulacak. Medya ve basın aracılığıyla terör örgütlerine, “müthiş savaşçılar” imajı çizilecek. Daha sonra bu terör örgütleri başka başka bölgelerde kullanılacak.

Aynı zamanda sıradaki hedef ülkede sivil topluma ilerideki rollerini iyi oynamaları için sürekli finans akışı sağlanacak. Ulus devlete karşı kullanılabilecek her türlü argüman desteklenecek. Aktivistler aracılığıyla değişim rüzgarları estirilecek. Sivil itaatsizlik eylemleriyle otorite boşluğu yaratılacak.

Etnik, mezhepsel ayrışma sürekli toplumun hafızasında tutulacak. Bunun yanında önemsiz görünen ama uzun vadede büyük çatışmalara neden olan provakasyonlar teşvik edilecek.

Müttefiklerin milli savunma harcamalarına dikkat edilecek. Başka ortaklıklara başvurması engellenecek. ABD’nin çıkarlarıyla çelişen her türlü ilişki ve anlaşma reddedilecek. Gerekirse yaptırım formülü devreye sokulacak.

Bu saydığım maddelerin öznelerine bölgedeki herhangi bir ülkenin adını yazabilirsiniz. ABD’nin yeniden tipik küreselci politikalarına döneceği müjdesini veren Çiviroğlu, TürkiyeABD ilişkileri temelinde Kürtlerin (PKK/YPG) bölgedeki etkinliği ve S400 gerilimine ilişkin şu değerlendirmeleri yapıyor;

S400 HAZIMSIZLIĞI

“Amerika Türkiye’den müttefik gibi davranmasını isteyecektir. Bunu yaparken yeri geldiğinde sert olacaktır. Çünkü Biden’ın açıklamaları da biraz Erdoğan’ın anladığı dil şeklinde olduğu anlayışı var.

Trump, S400 yaptırım konusunda sonuna kadar yaptırımları bekletmişti. Biden başkanlığındaki yönetim bu konuyu takip edecektir. S400 meselesi Amerikan devletini çok rahatsız etmiş durumda. Türkiye’nin bu konuda bir çözüm bulması lazım. Türkiye’ye yaptırım yapılmamasının nedeni TrumpErdoğan arasındaki özel ilişkiden dolayıydı. Biden çok daha sert olacaktır.

Biden ile birlikte Amerika’nın Suriye, Irak, Afganistan’daki varlığı, Almanya, Polonya, küresel varlığı daha net hala gelecek.

Biden’in Kürtlerle iyi ilişkileri var. Kürtlere sempatisi olduğu biliniyor. Hatta ‘Kürtlerin tek dostu dağlar değil, biz de dostuz’ diye açıklamaları var. Suriye’deki Kürtlere (PKK/YPG) önem biçen bir yönetimi göreceğiz. Bu da Kürtler (PKK/YPG) açısından birtakım fırsatlar doğuruyor.

Biden’ın yönetiminde Ulusal Güvenlik Danışmanı, Dışişleri Bakanı ve en son Brett McGurk’un da ulusal güvenlik ekibinde Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörlüğünden sorumlu olacağı bilgisi de geldi. McGurk Kürt kamuoyunun yakından bildiği sevdiği bir isim.

Biden yönetimiyle Amerikan askerlerinin Suriye’deki varlığı netleşecektir. Eğer Kürtler (PKK/YPG) varolan fırsatları kullanabilirlerse askeri ilişkiyi diplomatik siyasi ilişkiye dönüştürme potansiyeli yakalayabilirler.” 

BIDEN VE PKK SEVİCİ EKİBİ

Mutlu Çiviroğlu, bir mandacının dahi telaffuz etmekten utanacağı bu sözleri söylerken oldukça mutlu ve umutlu bir tavır takınıyordu. Bölücü zihniyetin umutsuz çırpınışları…Yukarıda söz ettiğim, “devşirilmiş gazetecilerin” yalnızca bir örneğini temsil eden Çiviroğlu, Biden’ın ekibinin de “PKK/YPG” sevici olmasından övünçle bahsediyor.

Peki, Joe Biden’ın ekibinde Çiviroğlu’nun bu kadar heyecanlanmasına sebep hangi isimler var?

Kamala Harris: Joe Biden’ın yardımcılığı görevini üstlenen Harris, Donald Trump’ı Suriye’de Kürtleri (PKK/YPG) satmakla itham etmişti. Harris, hem fizikî anlamda hem de aynı idealleri paylaşması bakımından Condoleezza Rice’ı pek aratmayacağa benziyor.

Antony Blinken: Dışişleri Bakanı olması beklenen Blinken, Bill Clinton’ın Öcalan’ı Türkiye’ye adil yargılanma şartıyla teslim ettiğini duyuran isim olmuştu. Suriye’deki Kürtlerin (PKK/YPG) silahlandırılması gerektiği yönünde makale yazmıştı.

Brett McGurk: Orta Doğu ve Afrika Direkörü olarak görev alacak McGurk, PKK/YPG’nin en sıkı dostlarından biri. Hatta terör örgütünden plaket bile almıştı.

Çiviroğlu’na göre Biden ve ekibi, ABD’nin sarsılan imajını yeniden tesis etmeye çalışacak. Anlaşılan Trump’ın ihmâl ettiği mobilize örgütleri, Biden ve ekibi daha işlevsel ve sıklıkla kullanacak. Türkiye’ye S400’den el çektirilecek. Erdoğan’a anladığı dilden konuşulacak!

Ve dahası… Türkiye şu ana kadarki bütün kazanımlarını iade edecek. Asya ile ilişkilerine son verecek. Yine ABD ve NATO’nun ağzına bakacak. Ne de olsa Beyaz Saray’ın yeni efendileri NATO’yu yeniden ABD’nin dümen suyuna sokacaklar. Dolayısıyla NATO’ya kükremek öyle sanıldığı kadar kolay olmayacak. Bunlar Çiviroğlu’nun söyleyemedikleri… Program bitmeseydi eminim bunları da dile getirecek, neredeyse ABD’yi Türkiye’yis işgâle çağıracaktı.

Oysa biliyor mu, devleti ve ulusuyla Türkiye’de artık ABD ile müttefiklik inancı kalmamıştır?.. Terörle mücadelede gelinen nokta onu endişelendirmiyor mu? O yüzdendir ki, paçası tutuşan sözde gazeteci ama özünde militanlar, ABD’nin yeniden dünyanın efendiliğine soyunmasını diliyorlar. Ama unuttukları bir şey var; Türkiye’nin bölgedeki otoritesi sanıldığı gibi ABD’nin içe kapanışının eseri değildir. Aksine, Türkiye’nin gücü; geçmişte ağzının yandığı tipik Amerikan politikalarına artık aldırış etmemesindedir. Ve bu gibi Washington’dan sallayan devşirme gazetecilerin sonu, Attilâ İlhan’ın ibretlik tarifiyle; “ecnebî gurbetinde vatansız ölümlerdir.”