Dünyayı artık Donald Trump değil, Bill Gates ve Imperial College’tan istatistikçi Profesör Neil Ferguson yönetiyor (*).


Türkiye’de bile insanlar artık Cumhurbaşkanı Erdoğan yerine Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya kulak veriyor.

Bill Gates ve Big Pharma’nın yakın dostu Anthony Fauci de ABD’de ipleri ele aldı.

Trump’a kalsa insanların iç organlarına dezenfektan zerk edecek!

Bazılarına göre bu iyi bir şey.

Neticede Trump gibi cahiller yerine bilimin rehberliği daha güven verici geliyor.

Ancak yaşananlar sadece ve sadece sağlıkla ilgili değil.


Olayın sosyoekonomik boyutu belki çok daha kaygı verici.

IMF’ye göre koronavirüs sonrası iyi senaryoda dünya ekonomisi yüzde 6.3 küçülecek. Küresel ekonomik kayıp 3.4 trilyon dolar olacak. Bu rakam tüm Güney Amerika ülkelerinin GSMH’sının toplamına, Afrika ülkelerinin de yarısınınkine denk. Çok gibi gözükse de bu miktar vergi cennetlerinde yatan paranın sadece 7’de biri.

Karantinaların beklenenden uzun sürmesi halinde (2021’e sarkması) IMF’nin ikinci ve kötümser senaryosuna göre ise küresel ekonomi yüzde 8 küçülecek. Kayıplar ise 6.8 trilyon dolar olacak.

IMF bir de önemli uyarıda bulunuyor. Covid 19 krizi küresel finans sisteminin çökmesine de yol açabilir.

Dünyanın toplam borcu halihazırda 253 trilyon, bu da tüm dünya ülkelerinin GSMH’sının yüzde 322’sine tekabül ediyor. Yani dünya gelirinin 3 katından fazla borçlu durumda.

Virüs zaten kötü olan bu tabloyu daha da vahim hale getiriyor.

İş ciddi.

KITLIK VE AÇLIK TEHLİKESİ 

Sadece ekonomik kriz değil, açlık da kapıda.

BM Dünya Gıda Programı Başkanı David Beasley, virüs kaynaklı açlık tehlikesini tanımlarken “Biblical Proportions” kavramını kullandı.

Bu şu demek; İncil’de sözü geçen mahşerin dört atlısından biri olan büyük kıtlık tehlikesi söz konusu.

Beasley, bu durumu “açlık pandemisi” olarak da tanımlıyor.

BM Güvenlik Konseyi’ne video konferans yoluyla katılan Beasley, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en kötü insani krizin yaşanacağı konusunda uyarıda bulundu.

David Beasley, “Şu an sadece Covid19 değil aynı zamanda açlık pandemisiyle karşı karşıyayız.” ifadesini kullandı.

Beasley, dünya genelinde her gün 821 milyon kişinin yetersiz beslendiğini vurgulayarak, koronavirüs yüzünden yıl sonuna kadar 265 milyon kişinin daha aç kalacağını ifade etti.

Durum gerçekten vahim.

Salgına karşı alınan önlemlerin yarattığı kriz yüzünden ölecekler, Covid 19’dan ölenleri kat be kat geçebilir.

“Birkaç ay içinde kıtlık başlayabilir. Bu insanlara ulaşmalıyız” diyen David Beasley, sorunun giderilmemesi halinde 3 aylık süreçte her gün 300 bin kişi açlıktan ölecek” diye konuştu.

Küresel kabus başlamış bile.

Sudan’ın güneyinde her gün uçaktan atılacak yiyecek kolilerini bekleyen insanlar, aksi halde aç yatıyor.

Güney Afrika’da gıda sıkıntısı yüzünden kitlesel ayaklanma ve yağmalar yaşanıyor.

Beasley, 36 ülkede ciddi kıtlık ve açlık yaşanacağı uyarısında bulunuyor.

Sadece koronavirüs yüzünden Afrika’daki sıtma ve benzeri salgınlara müdahalenin azalması ve yüzbinlerce kişinin bu basit hatalıktan ölmesi söz konusu.

Sadece Afrika’da değil Amerika’da bile ciddi manzaralar var.

Zengin Kaliforniya eyaletinin San Antonio kentinde insanlar bedava gıda yardımı alabilmek için, gece 2’de  kuyruğa giriyor.

ABD’de 17 devasa et işleme merkezi kapanmış durumda.

Bunlardan bazıları günde 32 bin domuzun kesildiği yerler.

ABD’nin domuz etinin yüzde 5’ini sağlayan Güney Dakota’daki Smithfield Foods’u 2013’te Çin şirketi satın almıştı.

Çin de domuz humması yüzünden domuz popülasyonunun yarısını kaybetti.

ABD’de toplam gıdanın yüzde 60’ı evlerin dışında tüketiliyor.

Şu anda bu yerlerin büyük kısmı kapalı.

Dünyanın en zengin ülkesi olarak gösterilen ABD’de artık fakirlik tabloları görüyoruz.

Tüm sistemi kar ve vurgun üzerine kurulu neoliberal kapitalizm, minicik bir virüse yenildi.

Hem de büyük ihtimalle kendi yarattığı bir virüse.

Sokakta yatanlar, aş kuyruğunda umarsız bekleyenler, 2 haftada işsiz kalan 20 milyon insan dünyanın geri kalanı için de iyiye işaret değil.

Özellikle de hakim ekonomik model, büyük şirketleri ve zenginleri kurtarıp fakirleri açlığa mahkum etmeye doğru evrilirken.

KAPİTALİZM TERMİNAL EVREDE

Financial Times Genel Yayın Yönetmeni Rana Foroohar, kapitalizm ve liberal demokrasinin varlığını sürdürebilmesinin tek yolunun 10 yıl önceki “kayıpların devletleştirilmesi, kazançların ise özelleştirilmesi” hatasının tekrarlanmamasına bağlı olduğunu söylüyor.

Burada 2008 ABD yapısal ekonomik krizini kastediyor.

O krizde de Amerikan hazinesi büyük banka ve şirketleri parayı pompalayarak kurtarmış, krizin yükünü orta ve alt sınıflara yıkmıştı.

Bizde de 24 Ocak 1980 sonrası sürekli tekrarlanan bir durum.

Ben Rana hanım kadar iyimser değilim.

Neoliberal kapitalizm, yahut da kısaca kapitalizm artık sürdürülebilir bir şey değil.

Petrol fiyatlarında yaşanan acayip kriz de bunun habercisi.

Dünyadaki petrol talebinin roket gibi çakılması ve fiyatların ABD’deki üreticileri batıracak noktaya gerilemesi, petro doların da sonunu muştuluyor.

Öyle ki, petrolü depolayacak yer bulamamaları kimi zaman fiyatın eksiye düşmesine yol açabiliyor.

Bu da küresel kapitalizmin bir bacağının daha kesilmesi demek.

Ancak virüs sadece ekonomik kriz, işsizlik ve açlık da yaratmadı.

Korku ile kurulan bir yeni otoriter rejim de gündemimize girdi.

Hem de gönüllü bir rejim.

İnsanlar dehşet içinde evlerinde hapisken, Bill Gates ve sınıfdaşları, küresel sistemi tasarlıyor belki de.

Artık finans kapitalin o liberal demokrasi modeli, dijital kontrolcü bir Orwellian döneme geçiyor gibi.

Zorunlu aşı ve çiplemeyle evrensel asgari geçim yardımı, uslu çocuk olursan ek sosyal kredi ve elbette nüfus kontrolü.

Bunlar belki de gerçekten gerekli ama sorulması gereken soru, bu sistemi kimin yöneteceği.

Dünyayı bu hale getirip, küresel ısınma, pandemi, kıtlık ve otoriter/totaliter distopik kaderin kurucuları mı?

Yoksa artık yeter diyerek ipleri eline alacak olan Cumhuriyetçi ve sosyalist halk kitleleri mi?

Homo Sapiens’in modern çağdaki şimdiye kadar olan deneyimi, kapitalizmin mutluluk getirmediğini, kolay para kazanmak için insan eti yediğini öğretti bize.

Dünyanın otoriter liderlere değil, halkın gerçek manada kendi kendisini yönettiği rejimlere ihtiyacı var.

Haksız zenginleşme ve savaşları ancak bu önleyebilir.

İlaç ve aşı satmak yerine halk sağlığını korumayı da ancak bu seçenek sağlayabilir.

Bilimi, sadece siyasetin değil, hurafe ve emperyalizmin elinden alıp, toplumcu yerine koyamazsak kaybederiz.

Bilimi sadece kendimizi korumak için değil, tüm canlıları ve dünyayı korumak için devreye almazsak ayvayı yeriz.

İnsanlık olarak önümüzde büyük bir sınav ve mücadele duruyor.

Zaten aksi mümkün değil.

Milyonlarca yıllık evrim çizgimize ters.

(*) Profesör Ferguson salgınların örneklendirilmesi konusunda Avrupa tarafından hala referans olarak kullanılmaktadır.

Oysa 2001 yılında Başbakan Tony Blair’i şap hastalığı salgınını durdurmak için 6 milyon sığırı öldürmeye ikna eden oydu (10 milyar sterline mal olan ve bugün anlamsız olarak kabul edilen bir karar).

2002 yılında, deli dana hastalığının yaklaşık 50.000 ve koyunlara yayılması durumunda ise 150.000 İngiliz’i öldüreceğini hesapladı. Gerçekte ise sadece 177 kişi öldü.

2005 yılında kuş gribinin 65.000 İngiliz’i öldüreceğini tahmin etti. Toplam ise sadece 457 kişi öldü.

Buna karşın, Dünya Bankası ve birçok hükümete danışmanlık yaptı. 12 Mart’ta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a Fransa’da yarım milyon kişi öleceğini bildiren gizli bir not gönderen odur. Paniğe kapılan Macron aynı akşam genel kısıtlama kararı verdi. Yine 16 Mart’ta hiçbir şey yapılmaması durumunda Birleşik Krallık’ta 550.000 ve Birleşik Devletlerde 1,2 milyona yakın kişin öleceğini kamuoyuna açıklayan ve İngiliz hükümetinin politikasını gözden geçirmek zorunda bırakan aynı Profesör Ferguson’dur.

2009 yılında onun sağ kolu Simon Cauchemez, bugün İnstitut Pasteur’de örneklendirme birimini yönetmektedir. Tabii ki genel olarak hapsedilmesini önerdiği Élysée Bilim Kurulu’nun üyesidir. Bu kurul Sağlık Genel Müdürü, Bernard Kouchner’in manevi oğlu ve eski teknik danışmanı Profesör Jérôme Salomon tarafından oluşturulmuştur.

Ferguson’un ekibinin iktidarı ele geçirmesi bir entelektüel aldatmacaya dayanmaktadır. « Matematiksel biyoloji » sağlık hizmetlerinin liberal yönetimini meşrulaştırabilir.Ne yazık ki, istatistikler şu ya da bu önlemi uygulandıktan sonra etkilerini değerlendirmemize imkan tanısa da, canlı bir organizmanın, bir virüsün nasıl davranacağını tahmin edemezler. Virüs özellikle öldürmemeye çalışarak yayılmaya çalışmaktadır, ancak konak olarak kullandığı tür henüz buna uygun antikorlara sahip olmadığında buna neden olmaktadır. Hiçbir virüs, insanlar dahil herhangi bir türü öldürmeyecektir, çünkü eğer hepsini öldürürse, onlarla birlikte yok olacaktır. Kaynak: “Covid19: Neil Ferguson, liberal Lyssenko” Thierry Meyssan

KAYNAKLAR:

https://www.globalresearch.ca/coronataxrebellioncrash/5710582

http://themostimportantnews.com/archives/theunisnowadmittingthatthiscoronaviruspandemiccouldsparkfaminesofbiblicalproportions

http://www.williamengdahl.com/englishNEO20Apr2020.php

https://socialistproject.ca/2020/04/whenoilmarketsgoviral/#more