Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanAfrika ziyareti öncesinde açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı ErdoğanCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bürokratlar çıkışının kamu düzenine bir tehdit olduğunu söyledi.

Bu açıklama tabii CHP zihniyetinin vesayet zihniyeti olduğunun açık bir itirafıdır. Bürokrasiyi özellikle seçilmiş hükümete karşı çıkmaya davet etmek vesayet çağrısından başka bir şey değildir. Tabii bu CHP zihniyetinin ilk böyle bir çılgınlığı da değildir. Bu hukuk dışı çağrı kamu düzenine ciddi bir tehdittir. Bunlar ne devlet yönetiminin ne milli iradenin ne de demokrasinin ne olduğunu biliyorlar. Bunlardan tamamıyla uzak bir yapının maalesef tezahürü.

''TÜRKİYE BİR HUKUK DEVLETİDİR. BUNU BAY KEMAL'E HATIRLATIYORUM''

Milletin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için iradesini ortaya koyduğunu, bu tercihin bir sebebinin de vesayet düzenini kalıcı olarak ortadan kaldırmak olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

Hatırlayın, parlamenter sistemde bürokrasiyle seçilmiş irade arasında hep çatışmalar olurdu. CHP zihniyeti her zaman bürokrasiyi, seçilmiş iradeyi sınırlandıracak bir enstrüman olarak kullandı ve bundan artık milletçe de tabii ki bıktık. Milletimiz de bütün bunlardan bıktığı içindir ki başkanlık sistemini tercih etti. Yeni sistem ise bürokrasinin siyaset yapmasının millet hilafına adım atmasının önüne geçti. Yeni sistem bürokrasisinin siyasi olma özelliğini ortadan kaldırdı ve bürokrasiyi gerçek anlamda idari bürokrasi haline getirdi.

Biz CHP'nin özlemini çektiği vesayet düzeninin defterini çoktan dürdük. Bay Kemal'in heves ettiği vesayet günleri artık geride kaldı. Boş heves. Diğer taraftan, Türkiye bir hukuk devletidir. Bunu Bay Kemal'e hatırlatıyorum. Burası bir hukuk devletidir. Bir kabile devleti değildir. Bay Kemal'in adeta oyun oynadığı bir alan da değildir. Ve şunu bilmesi lazım, heves ettiğiniz günler ki vesayet günleridir onlar da geride kaldı.

Cumhurbaşkanından en alt düzeydeki memuruna kadar herkesin görevini hukuka uygun yapmak mecburiyetinde olduğunun altını çizen Erdoğan, aynı mecburiyetin tüm siyasetçiler ve elbette muhalefet mensupları için de geçerli olduğunu ifade etti.

Erdoğan, "Kılıçdaroğlu'nun kamu görevlilerine yönelik bu tehdidi, siyasi garabetini bir kenara bıraktım aynı zamanda açıkça bir suçtur." diyerek, şöyle devam etti:

Sen nasıl olur da bu ülkenin memurlarını tehdit edersin? Bir taraftan kalkıyorsun öğretmenleri tehdit ediyorsun. Bir taraftan memurları tehdit ediyorsun. Yeri geliyor polisi, yeri geliyor yargıyı tehdit ediyorsun. Sen kimsin ya? Böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Bugüne kadar AK Parti zihniyetinden şu 1920 yıl içerisinde böyle bir şey duydun mu? Yerel seçimlerde iş başına geldiniz. Belediyeleri boşaltıyorsunuz. Ve bütün bunlar olurken AK Parti iktidarı elindeki gücü size karşı bu şekilde düşündü, böyle bir adım attı mı? Hayır.

Gerçi Kılıçdaroğlu'nun kamu görevlilerini hatta genel olarak milletimizi ilk tehdidi de bu değildir. Daha önce, yine söylüyorum, hakimlerden başladı, polislere, öğretmenlere kadar pek çok kamu görevlisine kendi aklınca tehditler savurdu. Şimdi bir de tarih veriyor. Ve yarın pazartesi. Pazartesiden itibaren bu ülkede memurların vay haline. Hadi bakalım. Göreceğiz. Ne yapacağını göreceğiz. Bay Kemal, bu alan boş değil. Ve bu ülkede memurunun, hakiminin, polisinin, öğretmeninin, bütün bunların haklarını savunan bir iktidar vardır.