Bir süredir Kahire’deyim.

Mısır’da, Doğu Akdeniz konusu tıpkı Türkiye’de olduğu gibi gündemin merkezine oturmuş durumda.

Gazeteler ve televizyonlarda bölgedeki hareketlilik üzerine haberler eksik olmuyor.

Mısır’ın deniz sınırları konusunda anlaşmaya vardığı Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nden uzman ve gazetecilerin makaleleri Mısır basınında sıklıkla yer buluyor. Söz konusu makalelerin tamamı Türkiye düşmanlığını körükler nitelikte.

Libya’daki iç savaş ise dikkatle takip ediliyor. İki ülke arasındaki sınırın uzunluğu 1115 kilometre. Kahire yönetimi ısrarla Libya’yla sınır güvenliğini bir milli güvenlik meselesi olarak gördüğünün altını çiziyor.

Türkiye ve Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan mutabakat sonrası Türkiye karşıtı hava sertleşmiş durumda.

İsrail merkezli haber sitelerinde Mısır Ordusu’nun, Hafter kuvvetlerine destek için bölgeye tanklarda dahil olmak üzere ağır silah sevkıyatı yaptığına dair haberler çıktı.

Libya’da Türkiye’yle çatışma ihtimali, yüksek sesle olmasa da dillendirilir durumda.

İlişkilerin böylesine gerginleştiği bir durumda, Mısır’daki muhataplarımızla çözümü konuştuk.

'TÜRKİYE VE MISIR DİYALOG KURMALI'

Dr. Bashir Abdel Fattah, Mısır’ın önde gelen strateji uzmanlarından. Kahire’ye yaptığım ziyaretlerde, gelişmeleri anlamak için öncelikle kapısını çaldığım isimlerden biri.

Mısır devletine yakın olarak bilinen Al Ahram Strateji Merkezi’nde görev almasının yanı sıra, Al Ahram Gazetesi’ne bağlı Demokrasi Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmenliği'ni sürdürüyor.

Dr. Bashir, 2009’da Cemil Çiçek’in önerisiyle dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la röportaj yapan Arap dünyasından ilk gazeteci olduğunu hatırlatarak söze başlıyor. Röportajın Al Ahram Gazetesi’nde yayımlanması sonrası Yunanistan ve GKRY’nin Kahire Büyükelçilerinin gazetenin kapısına dayandığını kahkahalarla anlatıyor.

Gündeme geliyoruz.

Dr. Bashir, son söylenecek olanı, en başta söylüyor: “Türkiye ve Mısır rasyonel davranmalı ve diyalog kurmalı. Resmi olmasına gerek yok, askerler, istihbarat teşkilatları üzerinden olabilir fakat sorunları çözmek için iki devlet konuşmalı.”

Libya’da bir “vekalet savaşı sürdüğünü” söyleyen Dr. Bashir, “Türkiye’nin asker göndermesi halinde, Mısır’ın Hafter’e verdiği desteğin artması hatta ordunun direkt olarak müdahil olma ihtimali yüksek” değerlendirmesinde bulunuyor.

Dr. Bashir, Ankara ve Kahire’nin diyalog kurması halinde Libya’da bir uzlaşıya varmanın mümkün olduğunu ifade ediyor.

Mısır Devleti’nde böyle bir irade olup olmadığını sorduğumda ise, “Uluslararası ilişkiler uzmanı ve gazeteci olarak, bu soruya net bir cevabım yok. Fakat askeri çözümler yerine diplomasi kullanılırsa ilerleme kaydedileceğini tahmin ediyorum” cevabını veriyor.

Türkiye ve İran arasında, karşılıklı olarak iç işlerine saygı üzerine kurulu ilişkiyi örnek gösteren Dr. Bashir, “Türkiye ve İran savaşmaları halinde üçüncü kuvvetlerin karlı çıkacağını anladı. Rekabet etseniz de dengeli bir ilişkiniz ve kimi alanlarda işbirliğiniz var. Aynı tip bir ilişkiyi Ankara ve Kahire arasında kurabiliriz. Libya başlangıç noktası olabilir” ifadelerini kullanıyor.

Mısır’da Müslüman Kardeşler'in kuvvetinin kalmadığını belirten Dr. Bashir, Türkiye’nin bu örgüte verdiği desteğin ilişkilerin düzelmesine engel olduğunu ifade ederken, “Mısır Devleti'nde Türkiye’yle barışma iradesi var fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hükümet'in İhvan’a verdiği desteği kesmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulunuyor.

Dr. Bashir, görüşmemizi sonlandırmadan evvel Mısır’da Türkiye karşıtı havanın yükselmesinde İsrail ve Körfez ülkelerinin de etkisi olduğu bilgisini paylaştı ve ABD’nin de AnkaraKahire geriliminden memnun olduğunu vurguladı.

'SİYASETTE HER ŞEY MÜMKÜN'

Rakha Ahmed Hassan, uzun yıllar Mısır Dışişleri’nde görev yapmış, Bakan Yardımcılığı'na kadar yükselmiş, Mısır’ın önde gelen emekli diplomatlarından.

Sayın Ahmed Hassan, Mısır Devleti'nin resmi görüşlerini anlamak için fikirlerine sıklıkla başvurduğum bir isim. Kahire dışında olduğu için bu defa telefonla görüşüyoruz.

Türkiye’nin Libya’yla yaptığı anlaşmaya sert bir biçimde karşı çıkarak söze başlıyor. Ve anlaşmanın uluslararası hukuk normları ve 1982 tarihli Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu iddia ediyor.

Hassan, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin Libya topraklarının küçük bir kısmını kontrol ettiğini ve Hükümet'ten pek çok grubun ayrıldığı değerlendirmesinde bulunuyor.

Berlin’de düzenlenecek Libya konulu konferansın önemini vurgulayan Hassan, “Almanya’nın tutumunu olumlu” bulduğunu ifade etti.

Mısır’ın Libya’daki askeri varlığı sorusuna Hassan, “Mısır Hafter kuvvetlerini destekliyor çünkü sınır güvenliği bizim için milli güvenlik sorunu ve bölgede Müslüman Kardeşler'e yakın terör örgütleri cirit atıyor. Mısır’ın resmi olarak Libya’da askeri bir varlığı olmadığının altını çizmek isterim. Libya’daki çatışma bir gün sonlanacak ve biz Libyalıların bir bölümünü dahi karşımıza almak istemiyoruz” cevabını veriyor.

Hassan, Türkiye’nin Libya’ya asker göndermesi halinde durumun Suriye gibi içinden çıkılmaz bir hal alacağını belirtiyor.

Yunanistan ve GKRY ile yaptığı anlaşmalar nedeniyle Mısır’ın deniz alanlarını kaybettiğini hatırlattığımda ise ilginç bir cevap alıyorum: “Mısır’ın kimsenin avukatlığına ihtiyacı yok. Yunanistan’la anlaşmaya vardık. Sınırların yüzde 90’ı konusunda anlaşmaya vardık. Kalan bölümle ilgili görüşmeler ise sürüyor.” Görüşmelerin sürdüğüne dair vurgu, tam olarak anlaşılamadığını gösteriyor.

İsrail ve Mısır arasında bir anlaşma olup olmadığı sorusuna ise Hassan, “Aramızda Gazze var. Dolayısıyla bir anlaşmaya varmamız mümkün değil. İsrail, Yunanistan’la anlaşabilir” cevabını veriyor.

İsrail’in Türkiye’ye yönelik olumlu mesajlarını da değerlendiren Hassan, “Devletlerarası çelişkilerden yararlanmak klasik bir İsrail taktiğidir. İsrail, Akdeniz’de birisiyle konuşacaksa, bu Yunanistan ve GKRY’dir.”

Hassan’a, Ankara’dan Mısır’a yönelik olarak üstü kapalı olumlu mesajlar olduğunu ifade ettiğimde ise, “Açıklamalar kamuoyuna yönelik olarak. Gerçekten bir irade varsa, Ankara uluslararası hukuka uygun davranmalı. Ülkelerimiz arasında ticaret devam ediyor. Elbette siyasette her şey mümkündür” cevabıyla kapıyı açık bırakıyor.

'ORTAK NOKTALAR BULMALIYIZ'

Hassan’la resmi bir havada geçen görüşme sonrası, Mısır Parlamentosu’nda temsil edilen Tagammu Partisi’nin yöneticilerinden Samir Sherif Fayyad’la buluşuyoruz.

Fayyad da, Doğu Akdeniz ve Libya konusunda Mısır Devleti'nin resmi tezlerini savunarak söze başlıyor.

Milli güvenlik ve milli çıkarlar vurgusu yapıyor.

Aktardığı önemli nokta ise Mısır’ın Rusya’yla ilişkileri geliştirmek suretiyle ittifaklarını çeşitlendirme hedefli bir siyasete yönelmesi.

Sisi yönetiminin ABD’yle, ekonomi ve askeri malzeme gibi kimi konularda çelişkiler yaşadığını ifade eden Fayyad, Moskova’yla ve diğer yandan Çin’le bağların kuvvetlendiğini vurguluyor.

Diğer yandan İsrail’in Körfez ülkeleri üzerinden, Mısır’daki gelişmelere müdahil olmaya çalıştığını belirten Fayyad, bu durumun kimi tehlikeler arz ettiğini ifade etti.

Fayyad, Türkiye ve Mısır’ın çıkarlarının Doğu Akdeniz’de karşı karşıya geldiğini belirtirken ancak “ortak noktalar bulmak” suretiyle çatışma tehlikesinin bertaraf edilebileceğini vurguladı.

Kahire’de zamanımız sınırlı. Bir yazıyla Mısır’ın fotoğrafını çekmek mümkün değil. Önümüzdeki haftalarda, izlenimlerle ve çözüm önerileriyle devam edeceğiz.

Ülkelerimiz arasında yükselen gerginlik nedeniyle, Kahire’nin kakule kokulu kahvelerinden, Memlük ve Osmanlı mimarisinin gizlendiği sokaklarından bahsetmeye fırsat kalmadı.

Bir dahaki yazıya değin ilişkilerin düzelmesi umuduyla…


Aydınlık