ALİ MERCAN

Dünya göstergelerine göre aç insanların sayısı tekrar yükselerek, 2020 sonunda 811 milyona ulaştı. 2019 yılında 650 milyondu. Bu suça bütün Batı devletleri Almanya dahil ortaktır. Ezilen ülkelerin sömürülmesi yanında, Kovid19 salgınındaki gibi sağlık hizmetleri aşılar gibi hep Batılıların kendine ayrılıyor. İşgal edilen, saldırıya uğrayan Irak, Suriye gibi ülkelerin topraklara el konulması gibi çeşitli sebeplerle milyonlar açlığa mahkum ediliyor. Hem üretim yoluyla hem de salgında milyonlarca aşı yardımı yaparak açlığa karşı başarılı olan ülke Çin Halk Cumhuriyeti'dir. Bu başarılarına rağmen Çin Halk Cumhuriyeti destekleneceğine, ne acıdır ki kara propagandalarla ona karşı savaşılıyor.

BATI BİRÇOK YOLDAN AÇ KİTLELER YARATIYOR

Alman dışpolitika bülteni German Foreign Policy (GFP) 15 Ekim'de, dünyadaki açlığın giderek arttığını ve bunun Batı tarafından nasıl yaratıldığını inceliyor: “Almanya dahil batılı devletler, dünyadaki açlığın dramatik artışında suç ortağı durumundadırlar. Resmi olarak açıklanan küresel açlık endeksinin gösterdiği gibi, aç insan sayısı 2019'da yaklaşık 650 milyon iken 2020'nin sonunda 811 milyona fırladı. Bunun ana nedeni, özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki yoksul ülkelerin Kovid19 salgını nedeniyle kendilerini koruyamamalarıdır. Batılı ülkeler mevcut aşıları büyük ölçüde kendilerine ayırmaktadırlar. Batılı devletler açlığın artmasına başka yollarla da katkıda bulunuyorlar savaşlar veya daha fakir ülkelerin, örneğin toprak gaspı veya ihracatın damping yoluyla ekonomik olarak yağmalanması. Aç insan sayısındaki artış eğilimi bir düşüş evresinden sonra 2015 gibi erken bir tarihte başladı. O dönemde açlıktaki düşüş büyük ölçüde Batılı faaliyetlerden değil, Çin Halk Cumhuriyeti'nin açlığa karşı başarılı mücadelesinden kaynaklanıyordu.”

"Yeni açıklanan Dünya Açlık Göstergesine göre, açlar dünya çapında artıyor. 2020 sonunda "811 milyon insan kronik açlık çekti", 155 milyon kişi de "akut beslenme krizinden etkilendi." Bir dönem küresel beslenme yetersizliği azaltılmıştı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)'ne göre, dünya çapında yetersiz beslenen insan sayısı 1990'da bir milyar iken, 2005'te 811 milyona, 2014'te 607 milyona düştü. Şimdi tekrar artıyor; 2019'da 650 milyondu, tekrar fırladı. 2015’te BM Genel Kurulu, 2030 yılına kadar açlığı ortadan kaldırılmayı hedefledi, ancak daha fazla artıştan korkuluyor. 2030 yılına kadar 47 ülkenin 'düşük bir açlık düzeyine bile ulaşamayacağı' varsayılıyor. Açlığın güncel ana iticileri “Kovid salgını, küresel iklim değişikliği ve silahlı çatışmalardır.”

KITLIĞA DÜŞÜRÜP TERK ETTİLER

Almanya dahil Batı, Afrika ve Asya'daki birçok ülkede silahlı çatışmaları kışkırttı ve körükledi: Küresel açlık göstergesinin "ciddi" olarak sınıflandırdığı Irak, Libya ve Mali böyledir. Durumun "çok ciddi" olduğu Suriye'de Batı, sadece silahlı ayaklanmayı (terörü) desteklemekle kalmadı, üstüne yaptırımlar uyguladı. Genellikle Avrupalı ​​şirketlerin de katıldığı ABD yaptırımları, Suriye'yi kıtlığa sürüklüyor. İran'a yönelik yaptırımlar ve Batı'nın yakın müttefiki Suudi Arabistan'ın Yemen'e ablukaları açlığı daha da artırıyor. Yemen'de de durum ciddi. Son olarak, 20 yıllık işgalden sonra Batı, Afganistan'ı korkunç bir kıtlığa düşürüp terk etti.

İnsanlık küresel sorunların çözümünde el ele veriyor. Çin örneğinde olduğu gibi aşılar ihtiyaç duyanlara iletiliyor. Batı ise önce kendine ayırıyor, dahası el altından kapatıyor veya çalıyor. GFP bülteni diğer açlık yaratan konularda olduğu gibi bu konuda da somut bilgiler sunuyor:

KOVİD SIRASINDA BATI AÇ NÜFUSU ARTIRDI

“Batının Kovid salgını sırasında yeni açlıklara yol açmasında da sorumluluğu var; daha şimdiden 100 milyondan fazla insan yoksul ve aç saflarına katıldı. Zengin batı ülkeleri nüfuslarını büyük ölçüde aşıladı, çocuk ve ergenler için güçlendirici aşılara geçiyor. Asya, Afrika ve Latin Amerika'nın hemen tümünde ciddi bir aşı sıkıntısı var. Batı Avrupa devletleri, küresel üretimin hızla genişletilmesi amacıyla aşı patentlerini geçici olarak serbest bırakmayı reddediyor.” Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Müdürü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Batılı devletlerin aşı stoklamasını sert bir dille eleştirdi: “Aşılar yaygın olarak yapılmazsa, dünya başarısızlığın eşiğindedir.” dedi. O zamandan beri hiçbir şey değişmedi. “Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerine bir milyar gibi büyük miktarlarda aşı sağlayan ve salgını bitirmek için tam katkı sunan tek devlet Çin oldu.”

Kümes hayvanı ve parçalarının damping ihracatına sahip büyük Alman mezbahaları, Batılı şirketler, Afrika ülkelerinde yerli tavuk eti üretimine ciddi zararlar verdi. On binlerce insanı işsizliğe, yoksulluğa ve açlığa sürükledi. AB balıkçı filoları, uzun bir süre Batı Afrika kıyılarındaki suları o kadar boşalttı ki, birçok yerel balıkçıyı mahvetti aynı zamanda beslenme durumlarını da olumsuz etkiledi. FIAN eylem ağı, "Zambiya gıda sisteminin bel kemiği" olan küçük çiftçilerin, "endüstriyel mega çiftliklere" yer açmak için giderek artan bir şekilde topraklarından tazminatsız sürüldüğünü bildiriyor; Özellikle Alman yatırımcılar "olumsuz bir rol" oynadılar. Yerlerinden edilmiş küçük çiftçiler, yetersiz toprak veya sulama seçenekleriyle mücadele etmek zorunda kaldılar, gıda durumları oldukça kötüleşti.

ASYA PAYLAŞIYOR BATI KENDİNE YONTUYOR

2000 yılında Çin'de yetersiz beslenenlerin oranı yüzde ondu; yani yaklaşık 130 milyon insan. Bugün oran "yüzde 2,5'ten daha az." FAO'nun varlıklı batılı devletler için standart olarak verdiği rakamla aynı. Hindistan ise Çin'e benzer nüfusa sahip. Her ikisi de 1970'lerde benzer gelişmişlik düzeyindeydi. FAO istatistiklerine göre yetersiz beslenenlerin nüfus içindeki oranı yüzde 15,3. Dünya Bankası'na göre, son birkaç on yılda 800 milyondan fazla Çinli'yi aşırı yoksulluktan kurtaran ve 2020/21 yılına kadar ülkedeki aşırı yoksulluğu tamamen ortadan kaldıran Halk Cumhuriyeti desteklenmiyor, aksine ne acıdır ona karşı savaşılıyor.

Bu analizde de görüldüğü gibi Batı sisteminin insanlığın gelişmesi ve sağlığı açısından engellerle dolu olduğu her geçen gün itiraf ediliyor. Almanya Cumhurbaşkanı FrankWalter Steimeier, Humbolt Forum toplantısında şunları söylemişti: “Almanlar olarak yoksul halklara baskı yaptık, eziyet ettik, zenginliklerini yağmaladık. Bunları konuşmalıyız. Hatta Batı’nın yükselişi kimlerin sırtına basarak gerçekleşmiştir.” Humbolt kapsamında Etnoloji Müzesi ve Batı Asya sanatları açılışında 500 bin Asya kökenli tarihi eserden 20 bini sergilenmişti.

ABD hegemonyacılığının çöküşe geçmesiyle Batı sistemi de, ekonomisi, kültürü vb. her yönüyle mercek altına alınıyor. Türkiye de bu süreçte bölgesinin lideri olarak Batı’nın yanlışlarını cesaretle ortaya koymalı ve çıkarlarımıza zarar veren girişimlerini reddetmelidir.

Aydınlık