ABD ve AB tarafından ambargo altındaki iki ülke İran ve Suriye ile ABD işgalinin acılarını üzerinden atarak yeni yeni toparlanan Irak’ın önemli bir projesi var: İran’dan başlayarak Irak ve Suriye’yi kat ederek Akdeniz’e çıkacak bir demiryolu projesi. Demiryolu Suriye’deki rotasında Lazkiye limanına bağlanacak. ABD’nin Suriye Deyrizor’da IŞİD’cileri desteklemesinin bir nedeni de demiryolunun o bölgeden geçecek olması.

ABD’nin bu saldırgan ve mızıkçı tutumu boşuna değil.

Küresel hegemonyasını yitirmekte ve buna karşı elinden gelen bir şey de yok.

Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi, hem ABD’nin ekonomik üstünlüğünü, hem de denizlerdeki boğazgeçiş hakimiyetini elinden alıyor.

Mesela Pakistan ile Çin’in Gwadar Limanı projesi, Çin’in (Singapur ile Malezya arasında ABD hakimiyetindeki) Malakka Boğazı’nı baypas edip, doğrudan Arap Denizi’ne inmesini sağlıyor.

ABD’nin durduk yerde nükleer anlaşma tıkır tıkır işlerken, oyun bozup İran’a hallenmesi de bundan.

Çin ile İran’ın enerji bağlantısını koparmak, ana hedef.

ABD’nin uçak gemilerini, savaş uçaklarını Hürmüz Boğazı’na göndermesi de ondan.

Bölgede frekansı artan ‘Falseflag’ (sahte saldırı) operasyonları da bundan.

Aslına bakarsanız, Suriye’ye düzenlenen Arap Baharı ve Büyük Ortadoğu Projesi seferleri de Çin ve Rusya merkezli Asya’nın yükselişini kesmek içindi.

İran’ın bölgesel yayılması bahane edildi ve hemen bir Kürt Koridoru kurulmaya çalışıldı.

Hesap şuydu; (önceden halledilmiş olan) Irak’taki Kukla Kürt Devleti Barzanistan’ın bağımsızlığı sağlanacak ve ona Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e çıkış sağlanacaktı.

Bu oyun tutmadı.

Barzani, 16 Ekim 2017’de Kerkük’ü Irak merkezi hükümetine devretmek zorunda kaldı.

Üç yılda kazandığı Sincar, Mahmur ve Hanekin’i de 48 saatte terk etti.

Tahran Ankara Bağdat hattında üçlü ittifak kuruldu, Barzanistan’ın bağımsızlık hayalleri suya düştü.

Suriye’de de Esad kazandı, ABDİsrail ve hempaları kaybetti.

2015’te Rus uçağını düşürerek çıkarlarına çomak sokmakta zirve yapan Türkiye ise bu hatasından kısmen de olsa döndü ve koridora kamayı sapladı.

İran, Türkiye ve Rusya arasında kurulan Astana ittifakı da ABD’yi çılgına çevirmeye yetti.

Tahran üzerindeki baskıyı artırdı.

Son olarak İngiliz komandoları Cebelitarık’tan geçen bir İran petrol tankerine baskın düzenledi.

İran’dan Suriye’ye petrol taşıyan tankerin bu çok uzak rotayı kullanması, kurulan baskının şiddetini de gösteriyordu.

İRAN’DAN AKDENİZ’E

ABD ve AB tarafından ambargo altındaki iki ülke İran ve Suriye ile ABD işgalinin acılarını üzerinden atarak yeni yeni toparlanan Irak’ın önemli bir projesi var.

Lübnan merkezli El Mayadeen Televizyonu, İran’dan başlayarak Irak ve Suriye’yi kat ederek Akdeniz’e çıkacak bir demiryolu projesini açıkladı.

İran’ın Şelemçe (Shalamche) sınır kapısından Basra’ya girecek demiryolu, Irak’ı kuzeybatı yönünden boydan boya geçerek Suriye’ye girecek ve oradan da Lazkiye limanına bağlanacak.

ABD’nin Suriye Deyrizor’da IŞİD’cileri desteklemesinin bir nedeni de demiryolunun o bölgeden geçecek olması.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, mart ayında Irak’ı ziyaret ederek pek çok ikili anlaşmaya imza attı. Bu demiryolu projesi de o anlaşmalar içindeydi ancak bilinen sebeplerden kamuoyuna açıklanmadı.

Reklamdan sonra devam ediyor 

Ancak şimdi gelinen noktada meydan okuma babında duyurulan projenin tüm finansmanı İran’a ait olacak.

İran Devlet Demiryolları, Bonyad Mustazafan Vakfı’nın, demiryolu projesinin tüm giderleri üstleneceğini açıkladı.

Finansmanın yanı sıra yapımı da İran üstlenecek ve üç ay içinde işe başlanacak.

Haritaya dikkatli baktığınızda, demiryolunun bir kolunun da TürkiyeIrak sınırında açılacak Ovaköy sınır kapısından girmemesi, hatta Suriye’ye de açılmaması için bir sebep yok.

Türkiye, dış politikasında her ne kadar İhvancı ve NATO’cu bakış açısından tam olarak kurtulamasa da son dönemde çok doğru işler yapıyor.

Irak ile tüm sıkıntılara karşın gelişen ilişkilerimiz de buna dahil.

DÜNYAYI KORKUTAN GECE

1 Temmuz’da Barents Denizi’nde meydana gelen bir kaza sonrası dünya kırmızı alarma geçti.

Murmansk’ta Losharik tipi bir Rus dip araştırma denizaltısında yangın çıkmış, çoğu seçkin 14 Rus subayı yaşamını yitirmişti.

Bu olayın üzerinden henüz birkaç saat geçmişti ki ABD Beyaz Saray’da acil durum ilan etti.

Başkan Yardımcısı Mike Pence toplantısını kesip Washington’a döndü.

Rusya’da Vladimir Putin tüm randevularını iptal etti, Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile acil toplantıya geçti.

AB’de acil güvenlik toplantısı yapıldı. ÇKP Merkez Komitesi de acil kodla toplandı.

“İran ABD savaşı” çıktı, “Trump öldü” dedikoduları bile sosyal medyada yayıldı.

Ancak farklı ülkelerden askeri gözlemcilerin veriye dayalı yorumlarına göre durum farklıydı.

Arktik’te giderek artan Amerikan faaliyetleri, Rusya’yı evinde rahatsız etmek üzere kurulan Lehman Doktrini’ne geri dönüş sonrası Barents denizi hareketlenmişti.

Losharik denizaltısı bağımsız bir denizaltı değildi. Harmony (uyum) sistemi içinde bir ana denizaltıya bağlıydı.

Krizin asıl sebebi, askeri iletişim hatları üzerinde çalışan Losharik’te çıkan yangın ve kaybedilen Rus denizcilerden ziyade, Belgorod olduğu tahmin edilen bu ana denizaltının yüküyle ilgiliydi.

Pek çoğunun iddiası aksine Norveç suları yakınlarında hasar gören Losharik’e bir Amerikan saldırısı söz konusu değildi ama Belgorod’da altı adet nükleer torpido tespit edilmişti.

Kanyon tipi bu nükleer Rus torpidoları, türlerinin en büyüğüydü.

İki metre çapında ve 20 metre boyundaki bu torpidolar 50 megatonluk nükleer başlık taşıyordu.

Saatte 100 knot, yani 178 kilometre hıza ulaşabilen torpidoların herhangi bir Amerikan kıyı kentini hedef alması halinde durdurulabilmesi imkansızdı.

O gece çıkan kriz büyük ihtimalle bununla ilgiliydi.

Ancak krizin asıl sebebi, bu yazının konusunu ilgilendirdiği için olayı buraya aldım.

Krizin asıl sebebi Arktik denizinin de artık küresel jeopolitikte ABD karşıtı bir alan olarak ortaya çıkmasıydı.

Çin ve Rusya, Arktik’te hem küresel ısınma sonucu ortaya çıkan deniz yolları, hem de deniz dibi kaynaklarında işbirliği yapıyor.

ABD’nin bunun önlemek için Arktik’e sarkma çabaları da o gece yaşanan krizin temel nedeni.

Üçüncü dünya savaşı artık topyekun savaşla değil, diplomatik, askeri, ekonomik, denizlerde ve her alanda inceden çatışmayla yapılıyor.


Aydınlık