Kemalist çizgisi ve FETÖ ile mücadelesiyle bilinen CHP Antalya eski Milletvekili Yıldıray Sapan'dan gündem yaratacak açıklamalar...

Sapan, YCHP Yönetimini topa tuttu, işte o açıklamalar:

Deniz Baykal , kim ne derse desin … Bütün siyasetçilerin , seveni de olur sevmeyeni de olur . Siyaset , öyle bir kurumdur ki ; kendinizi o kurumun içine attığınız da her gün altınızdan bir tuğla çekerler. Sizi yıpratmaya çalışırlar. Bu bütün siyasiler için geçerli. Deniz Baykal içinde . Dolayısıyla herkesin seveni de vardır sevmeyeni de . Ama tartışılmayacak bir nokta vardır. O da Deniz Baykal’ın iyi bir devlet adamı oluşu . Ben kırgınım mesela ama bu O’nun hakkını teslim etmeyeceğim anlamı taşımaz . Deniz Baykal, çok büyük bir devlet adamıdır. Libya olayında, bende O’nun söyleminden bir hafta önce yine sizin kanalınıza çıkıp Libya politikasının çok olduğunu , bu anlamda hem Cumhurbaşkanını hem Dışişleri Bakanımızı ve emeği geçen arkadaşları kutlamıştım . Halen daha aynı noktadayım . Şimdi bakın Türkiye olmak , ulusalcı olmak , illa bir partinin ideolojisi değil. Biz bu topraklar üstünde yaşıyoruz. Birisi doğru bir şey yaptığı zaman , bunun doğru olduğunu söyleyebilme cesareti olmalı. Siyaset güven işidir. Siyaseti güvenle yapmamız lazım. İnsanlara güven vermeniz lazım. Güven vermeniz içinde tutarlı olmanız lazım . Tutarlı olmazsanız güven kaydedemezsiniz . Bakın konuyu az biraz değiştireceğim. Hemen yine oraya Libya’ya geleceğim. Şimdi bakın 2016’da geçici 20. madde Anayasa’nın 20. maddesi oylandı. Kim destek oldu orda?! Kılıçdaroğlu!.. Bugünkü üç milletvekilinin , vekilliğinin düşürülmesinin temel sebebi kim? Kılıçdaroğlu!.. Bugün ağlayan kim? Gene Kılıçdaroğlu!.. Şimdi siz böyle tutarsızlıkla yürürseniz , Anayasa’nın 76. ve 84. Maddeleri açık . Milletvekili olmanın veya olamamanın , milletvekilliğinin düşürülmesi burda belirlenmiş . 20. Madde’de buna ilave edilmiş . Siz ona rağmen kalkıp Enis Berberoğlu veya diğerleri her neyse devlete meydan okur gibi tekrar milletvekili adayı yaparsanız ve onun sonuçlarını altı ay önceden göremezsiniz siz zaten siyasetçi değilsiniz. İyi bir siyasetçi , bırakın altı ay sonrayı on yıl sonrasını görebilmeli. Moderatörden rica ediyorum, ne olursunuz bundan sonraki söylemlerde Cumhuriyet Halk Partisi değil de , Yeni Cumhuriyet Halk Partisi’ni telaffuz edelim . Çünkü ben gerçek bir Cumhuriyet Halk Partilili olarak bu söylemden rahatsız oluyorum . Onun için mevcut Cumhuriyet Halk Partisi dendiğinde, Yeni Cumhuriyet Halk Partisi’ni kastedildiğini ısrarla vurgulayın ne olur . Yeni Cumhuriyet Halk Partisi , Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet Halk Partisi . Bu , bizim Sivas Kongresi’nde , Erzurum Kongresi’nde elde ettiğimiz, yaptığımız, kurduğumuz Türkiye’yi kuran Cumhuriyeti kuran Cumhuriyet Halk Partisi değil. Ben o Cumhuriyet Halk Partisi’ni kurban olurum . Ama bu Dersimli Kemal’in Cumhuriyet Halk Partisi. Bizimki değil. Buradan iddia ediyorum. Sayın Kılıçdaroğlu , Atatürk ile ilgili on tane sürüşte cümle kuramaz . Neden kuramaz? Çünkü , kendisi bizatihi Cumhuriyet değerlerine karşıdır. Onur Öymen ile girdiği çatışmada bundan dolayıdır . Atatürk kelimesini , şöyle içselleştirip söyleyememesi de bundan kaynaklıdır. Ve hala hazırda Cumhuriyet Halk Partsi’nin içinin boşaltılmasının nedenleri de bundan kaynaklıdır. Cumhuriyet Halk Partisi’ne baktığınız da Milliyetçilik kavramı kalmamıştır. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi’ni analiz edin. Mezhepçilik , almış başını gitmiştir. Laikliğe aykırı bir hareket almış başını gitmiştir . Bir etnik kimlikçilik vardır mesela Yeni Cumhuriyet Halk Partisi’nde . Oysa Atatürk’ün Cumhuriyet Halk Partisi’nde yani Sivas Kongresi’nin Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki onun nüvesidir. Onun kuruluş nüvesidir, Sivas Kongresi, Erzurum Kongresi . Oraya baktığınızdaki anlayışla birbiriyle örtüşüyor mu? Hayır! Cumhuriyet Halk Partisi'nde şimdi , belli bir mezhebe dahil olmadığınız da herhangi bir şey konuşma hakkınız hemen hemen yok gibi . Belli bir etnik kimlikle ilgili şu ya da bu şekilde onların istediği şekilde konuşmadığınız da veya Mustafa Kemal’i savunduğunuz da veya ulusalcılığı savunduğunuz da maalesef önünüz kesilir . Bakın benimle birlikte ilk ihraç edilen şahsiyet ben olmamla birlikte Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm Atatürkçü değerleri bir bir ihraç edilmiştir . Şimdi bakıyorsunuz; PKK savunucuları, PKK’nın Türk Ordusu tarafından etkisiz hale getirilen PKK’nın mensuplarının cenazesine giden insanların olduğu , milletvekillerinin olduğu veya onların ideolojisini savunan insanların olduğu bir grup var Cumhuriyet Halk Partisi’nde . İşte çete denilen olay bu. Size bir fotoğraf göstereyim . Eğer görebiliyorsanız bakın burada siyasi ayak aranıyor ya Fetö’nün siyasi ayağı . Bakın burda Kılıçdaroğlu , kiminle beraber . Amerika Birleşik Devletleri’nde ikametgah eden Fetö yöneticileri , Cemil Teber , Faruk Taban , Özkur Yıldız, Bilal Ekşili , Furkan Koşar. Bununla birlikte fotoğraf vermeyi beis görmüyor Kemal Kılıçdaroğlu. Ama Ulusalcıları bir bir ihraç etmeyi kendine görev edinmiş . Allah aşkına Ulusalcılar’dan ne istiyorsunuz? Ben size söyleyeyim . Bakın , bugün küreselleşme McDonalds’laşma almış başını gitmiş. Ortadoğu’da , Avrupa’da , Afrika’da dünyanın her yerinde bir küreselleşme furyası, bir Ulus Devlet karşıtlığı egemen bir düşünce var . Kim bunların misyonu müsebbibi ? En başta Amerika , İngiltere ve türevleri değil mi? Ama siz Amerika’ya siz Fransa’ya veya İngiltere’ye gidin hepsi dibine kadar Ulusalcıdır . Kendi ülkeleri söz konusu olduğunda ülkelerine tek bir laf ettirmezler . Yani dışarıya küreselleşmeci, kendi içlerinde Ulusalcıdırlar. Ama kendi düşüncelerini bize dayattırırlar. Ve en dramatik olanı da bu ülkenin kurucusu bir partinin başındaki insanı , bu şekilde avlayıp bu şekilde yönlendirirler. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tesev’in kurucu üyesi olduğunu biliyoruz. Değil mi? Tesev , kimdir ? Tesev, dünyaca ünlü para spekülatörü yani mazlum ülkelerin tepesine çöken , kanını emen , para spekülatörü Soros’un kurduğu bir kuruluştur . Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi gibi , antifaşist , antiemperyalist bir ideolojinin başındaki insanın böyle bir anlayışa hizmet etmesi , böyle bir anlayışın kurduğu kurumun yöneticisi olması düşünebilir mi? Bu çok öamdir değil mi Ne bürokratlığı, siyaset adamlığı hiçbir şekilde tutarlı değil . Tutarlı bir olmayan insanın güven vermeyeceği aşikar ise Genel Başkan olması da abesttir , iştigaldir . Peki diyeceksiniz ki bundan sonra ne olacak?!... Tekrar Genel Başkan olur mu? Bakın , Yeni Cumhuriyet Halk Partisi’nde bir güruh var . Kurultay delegelerinden oluşan bir güruh var . Buna atfen Hallacı Mansur’un bir sözünü söyleyeceğim . “ Seçenekleri yaratan , seçenin kendisi değilse eğer diyor bu köleliktir , kişilik ve benlik kaybıdır . “ Şimdi seçecek olanları Kemal Kılıçdaroğlu seçiyor. Dolayısıyla kısır bir döngü var orada . Onun için değişmesi mümkün değil . Allahtan Kemal Kılıçdaroğlu da bizim gibi fani . Ona sığınıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi elbet kurtulacak . Cumhuriyet Halk Partisi , elbet kendi ilkelerine dönecek . Bu bir süreçtir . Demokrasi havarisi kesiliyor . Sürekli demokrasiden bahsediyor. Nasıl bir demokrasi ? Ne kadar yalancı . Ne kadar riya içinde . Peki kendisi parti içerisinde demokrat mı ? Hayır!.. Benjamin Franklin'in bir lafı var. Demokrasi diyor kurtla kuzunun yarın öğlen yemeğinde ne yiyeceğini oylamasıdır diyor . Peki beni ne diye ihraç ettin kurban?!.. Ben ne yaptım? Ben Atatürk’ü savundum . Ben bu ülkeyi savundum . Ben doğru insanı savundum . Ben bu ülkenin çıkarlarını savundum . Sen beni niye ihraç ettin?!. Savunmam bile alınmadı. Benim Adalet Yürüyüşü yapan şahsiyet ve o Yüksek Disiplin Kurulu’ndaki on dört ya da on beş kişi hatırlamıyorum sayısını. Ve buradaki İl Yöneticileri , bir Belediye Başkanı’nın FETÖ iltisaklığını açıkladığım diye . Sorgusuz sualsiz . Benim ihraç edilmemle başlayan süreç . Ben 2010 yılından beri Kılıçdaroğlu ‘na yani Genel Başkan adaylığından beri Kılıçdaroğlu’nun muhalifim . O zamandan beri kendisinin Cumhuriyet Halk Partisi gibi devlet kurmuş bir partinin başına geçebilecek bir formasyona sahip olmadığına inanan bir insan olarak o zamandan beri kendisine muhalif olduğum için ve öteden beri dile getirdiğim FETÖ ile ilişkilerini ifşa ettiğim için ve yine öteden beri dile getirdiğim kendisine bağlı belediye başkanlarının bir takım yolsuzluklarını ifşa ettiğim için ihraç edildim . İhraç edilme sürecim muhalif olmamdır, diğerleri gibi hiçbir zaman yani bir süre Kemal Kılıçdaroğlu ile siyaset yapıp sonra ayrılan bir süre onunla birlikte onun siyasetine entegre ondan sonra ayrılan bir siyaset gütmedim . Başından beri ben Ulusalcı bir insan olarak , Mustafa Kemal’ci , Kemalist bir Milletvekili , bir CHP üyesi olarak devam ettim . Sanırım bu kimliğim onları etti . Ve ondan ihraç edildim.