İran'ın nükleer programının mimarlarından nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade'nin öldürülmesi, İsrail istihbarat servisi Mossad'ın İran'da faaliyette bulunduğu iddialarını yeniden ülke gündemine taşıdı. İran, 2010'dan bu yana 5 nükleer fizikçisini suikastlara kurban verdi.


İran'ın nükleer programının kilit isimlerinden ve aynı zamanda Savunma Bakanlığı Araştırma ve İnovasyon Kurumu Başkanlığını da yürüten Muhsin Fahrizade, dün Tahran'ın Abserd ilçesinde bir grup silahlı saldırgan tarafından aracına düzenlenen silahlı saldırı neticesinde hayatını kaybetti.

Olaydan kısa süre sonra birbiri ardına açıklama yapan İranlı yetkililer, suikasttan İsrail'i sorumlu tuttu. İsrail ise suikastın arkasında olduğu iddialarını şu ana kadar ne yalanladı ne de kabul etti. 

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, olayla ilgili yaptığı ilk açıklamada, “Size Orta Doğu’da bir hareketlenme olduğunu söylemek istiyorum. Gergin günler bizi bekliyor” demekle yetindi.

İRAN'DA SON AYLARDA GÖZLERİN İSRAİL'E ÇEVRİLDİĞİ ÖNEMLİ OLAYLAR

Fahrizade suikastı İsrail'in son aylarda İran'da çeşitli girişimlerde bulunmakla itham edildiği üçüncü önemli olay oldu.

The New York Times gazetesi iki hafta önce yayımladığı bir haberde, terör örgütü El Kaide'nin iki numaralı ismi Mısırlı Ebu Muhammed elMasri kod adlı Abdullah Ahmed Abdullah'ın 7 Ağustos'ta Tahran'da motosikletli iki İsrail ajanı tarafından vurularak öldürüldüğünü öne sürmüş, Tahran yönetimi ise iddiayı reddetmişti.

Bir diğer iddia ise, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetleri açısından kritik önem taşıyan İsfahan kentindeki Natanz Şehid Ahmedi Ruşen Nükleer Merkezi'nde 2 Temmuz'da meydana gelen patlamayla ilgiliydi.

Yapılan ilk açıklamalarda, patlamanın "tesisin içinde yer alan çelik konstrüksiyon inşaatında meydana geldiği" belirtilirken, olayda ölen ya da yaralanan olmadığı bildirilmişti.

Olayla ilgili İranlı yetkililerin net bir açıklama yapmaması, sabotaj iddialarını gündeme getirdi. Patlamanın İsrail'in sabotajı nedeniyle meydana geldiğine yönelik haberler uluslararası basında geniş yer buldu.

İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi, olaydan yaklaşık iki ay sonra, 23 Ağustosta yaptığı açıklamada, tesiste meydana gelen patlamanın nedeninin sabotaj olduğunu ifade etti.

Associated Press'e konuşan İran lideri Ayetullah Ali Hamaney'in askeri danışmanı ve eski Savunma Bakanı Hüseyin Dehkan da Natanz Nükleer Merkezi'ndeki patlamayı "endüstriyel sabotaj" olarak niteleyerek olayda İsrail'in rolüne işaret etti.

Dehkan, İsrail’in Orta Doğu’daki genişleyen varlığının "stratejik bir hataya" dönüşebileceğini belirterek, "Bazı cihazların kurulumundan sorumlu olanlar, muhtemelen orada patlamaya yol açan bazı değişiklikler yapmışlardır." dedi.

Bu iddiaların yanı sıra 2010'dan bu yana İran'da Muhsin Fahrizade dahil olmak üzere 5 nükleer bilimcinin suikasta kurban gitmesi de şüpheleri İsrail'e çekiyor.

Kuantum fiziği ve temel parçacık fiziği alanlarında çalışmalarıyla bilinen Mesud Alimuhammedi'nin 2010'da bombalı saldırı sonucu öldürülmesinin ardından yakalanan zanlı Mecid Cemali Feşi, Tel Aviv'de Mossad'ın eğitiminden geçtiğini ve suikastı İsrail adına işlediğini anlatmıştı.

İSRAİL, İRAN'DA HALA AKTİF'

Eski Devrim Muhafızları Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Alayi de Fahrizade suikastının ardından Jamaran haber sitesine yaptığı değerlendirmede İsrail'i işaret etti.

Alayi, "Dr. Muhsin Fahrizade'nin İsrail tarafından öldürülmesi, İsrail casusluk örgütünün ve operasyonlarının İran'da hala aktif olduğunu gösteriyor." ifadelerini kullandı.

Fahrizade suikastının İranlı nükleer bilimcilere yönelik yedinci suikast olduğunu hatırlatan Alayi, İsrail'in on yılı aşkın süredir düzenli olarak İran içinde bilim adamlarının öldürülmesi gibi çeşitli operasyonlar gerçekleştirdiğini dile getirdi.

İran'ın güvenlik aygıtının yapısında ve mekanizmalarında ciddi bir zafiyet olduğunu kaydeden Alayi, "Fahrizade'ye yapılan suikastın yöntemi İsrail'in İran'daki operasyonel yapısının çok donanımlı, gelişmiş olduğunu ve kesin bilgilere dayandığını gösteriyor." dedi.

İsrail'in şu ana kadar İran'ın nükleer programını engelleme adına tüm operasyonel ve diplomatik kabiliyetlerini kullandığını belirten Alayi, bundan sonrada İsrail'in böyle yapmaya devam edeceği değerlendirmesinde bulundu.