Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Teklifi’nin görüşmeleri Meclis’te komisyona katılarak takip eden Türk Veteriner Hekimleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, komisyonu ve yasa tasarısında tartışmaya neden olan maddeleri Aydınlık’a anlattı
Türkiye’de uzun zamandır süren sahipsiz köpek sorunu AK Parti hükümetinin Meclis’e sunduğu yasa tasarıyla daha da büyüdü. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 17 maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifi görüşmeleri TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda ele alındı.
Komisyonda her madde uzun saatler boyunca tartışıldı ancak neredeyse yasa tasarısında büyük bir değişim olmadı. Türk Veteriner Hekimleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan görüşmelerin ilk iki gününde komisyonu takip etti ve sorunun çözümlerini bilimi öne alarak komisyona aktardı.
22 Temmuzda yapılan komisyonda çok tartışılan 5. maddedeki ‘ötanazi’ sözcüğü kaldırıldı. Bunun yerine ‘Veterinerlik hizmetleri kanunun 9. maddesi 3. fıkrasında yer alan hükümler uygulanır’ hükmü eklendi. Yine veteriner hekimlerin doğru bulmadığını sık sık söylediği, tüm sahipsiz köpeklerin bakımevlerine toplanmasına ilişkin olan 6. madde de bilimsel verilere dayandırılarak tartışılsa da komisyondan geçti.
TVHB Genel Başkanı Prof. Dr. Arslan Aydınlık’a veteriner hekimlerin kaygılarını, sakıncalı olan maddeleri ve komisyon ortamında çıkan gerginlikleri değerlendirdi.
Sözü Prof. Dr. Arslan’a bırakıyoruz.
CEVAPSIZ SORULAR
Ötanazi sözcüğü çıkartıldı. Madde, 5996 sayılı kanunun 9. maddesinin 3. fıkrasına atıfta bulunarak geçti. Ancak atıfta bulunan yerde de ötanazi söz konusu. Bu noktada kaygılanmamız gereken nokta var mı yoksa doğru olan mı yapıldı?
'Ötanazi' sözcüğü çıkarıldı ama zaten daha önce var olan 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda Ve Yem Kanunu’nun 9. maddesinin 3. fıkrasında şu vardı, 'Hayvanlara ötenazi yapmak yasaktır.
Ancak, a) Hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında, b) Akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda, c) Davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda, veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir. Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır.' der.
Aslında örneğin bir kuş gribi çıktığında oradaki hayvanların itlafı ya da bir kuduz çıktığında bölgede önlem almakla ilgili bir yasa maddesiydi. Burada sahipsiz hayvanlarla ilgili konuda da şöyle bir sıkıntı var. Şimdi bir taraftan bu maddeyi getirdiler. Bir taraftan da toplanan hayvanlar sokağa bırakılmayacak, barınaklarda kalacak. Türkiye'nin bu kadar barınağı yok. Türkiye'de belde belediyeleri dahil toplam 352 bakımevi var. Yani yüzde 25'inde. Bakımevi olmayan belediyelerde bu hayvanlara ne olacak? Bu soru cevapsız kalıyor.
VETERİNER HEKİMLERE BASKI UYGULANABİLİR
Belediyelere verilen yetkiler veteriner hekimlerin yetkilerini kısıtlayacak mı?
Eskiden tıbbi gerekçeler dışında diye başka bir maddede ötanaziden bahsediliyordu. Şimdi hukuki ve tıbbi gerekçeler öne sürülmüş. 'Hukuki gerekçe' ne demek? Buna dayanarak idari kararlar mı alınacak? Veteriner hekimin iradesi dışında kararlar mı alınacak? Bunlara ilişkin kaygılar var. Veteriner hekimin tıbbi olarak karar vermesi gereken bir durumda hukuki karar, o çerçeve ya da kanuni karar nedir? Orada veteriner hekimin karar verme yetkisi elinden mi alınacak? Açıkçası bu bizim kaygımız.
Ülkemizde 20 sene önce bir kanun çıktı. Uygulanmıyor, denetlenmiyor. Başka şeyler de belki yaşanmıştır ama şimdi veteriner hekimler yerel yönetimlerde çalışıyor. Amirleri var, yerel yönetimlerin belediye başkanları var. Yarın öbür gün bir yerleri yok ama bir taraftan da toplamak zorundalar. Böyle bir zorluk içerisinde veteriner hekime başka şeyler yaptırmaya kalkabilirler mi? Yani bir karar vermesi istenebilir mi? Yasaya aykırı karar vermesi istenebilir mi? Elbette veteriner hekim bu kararı vermeyecektir ama bu yönde bir baskı olabilir mi?
SOKAKTA KÖPEK OLMAZSA SALDIRGAN HAYVANLAR ŞEHRE İNER
Bu tasarının eksikleri nelerdir? Siz hangi maddelerin değişmesini önerirsiniz?
Benzeri bütün sorunları önümüze koyduğumuzda aslında öncekinden çok farklı bir durum yok ortada. Bu tasarıdaki en büyük değişiklik yerine bırakmayı ortadan kaldırıyor hayvanların toplanmasını sağlıyor. Çünkü yeterli barınak yok, çok sayıda hayvan var. 20 senede çözülmeyen sorunları ötanazi ile hemen çözmek istiyorlar. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle başarılı olmuş bir yöntem yok. O yüzden sokağa bırakmayı yasa tasarısına almaları gerekiyor.
Bir taraftan kısırlaştırma yapılıp popülasyon yönetilirken bir taraftan da zaten normalde sokakta yaşayan ekonomik olarak yükü olmayan dahası yabani hayvanlarla bir bariyer oluşturarak bizi koruyan, saldırgan hayvanların şehirlerimize gelmesini engelleyen köpekler sokaklarda toplanabilecek. Yarın köpekler toplandığında saldırgan hayvanları toplayamayacaklar yumuşak başlı hayvanları toplayabilecekler. Onlar gidince yerlerine dışarıdan gelen daha saldırgan hayvanlar şehirlere inecek. Ben olsaydım 'yerine sal' vurgusunu en azından birkaç yıl daha tutardım tasarıda. Bu arada da kısırlaştırmayı yapar, sorunu bu şekilde hafifletmeye çalışırdım.
‘TASARI SUİSTİMAL EDİLEBİLİR’
Tasarı kabul edilirse ne gibi zorluklar yaşanır?
Bu tasarı gelmeden önce bizleri çağırıp hep beraber konuşsaydık tasarı herkesin kabul edebileceği bir şekilde buraya gelebilirdi. O yüzden baya eksik kaldı. Sadece bulaşıcı hastalığı olanlar, güçten düşmüş olanlar itlaf edilecek deniyor ama biraz önce de söylediğim şeylerden dolayı yani yeterli yerimizin olmaması, hayvanlardan rahatsız olan insanların şikayetleri, benzeri birçok nedenden dolayı da bu tasarıyla suistimal edilebilir bir ortam yaratıldı. Bizim de bu yönde kaygılarımız var. Mesela dün komisyonda da konuşuldu. İnsanlar 'nasıl olsa yasa çıktı' diyerek kendi adaletini kendisi sağlamak isteyebilir. Belki de rahatsız olduğu hayvanı kendisi öldürmeye çalışacak.
Umarım bu tasarı Ekim'e kadar genel kurula gelmez. Bu arada tekrar gözden geçirilir. Herkesin fikri alınır. Ondan sonra daha değerli toplu genel kurula getirilerek kabul edilir.
SÜRE KISITLAMASI GELDİ
Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik öneren sahipsiz sokak hayvanlarına yönelik teklifin komisyon görüşmeleri devam etti. 40 dakika gecikmeli başlayan teklifin ilk önergesi konuşma sürelerinin kısaltılması oldu. AK Parti milletvekilleri, komisyondaki konuşma sürelerinin sınırlanmasını ve komisyon üyelerinin 4, üye olmayan milletvekillerinin 3, grubu olmayan siyasi partilerinin temsilcilerinin 2 dakika konuşma süresiyle sınırlanması için önerge sundu. Muhalefet milletvekillerinin itirazlarına rağmen ‘etkili ve verimli çalışma’ gerekçesini sunan AK Parti’nin konuşma süresi kısıtlaması önergesi kabul edildi. Gazetemiz baskıya gittiği sırada teklifin maddeleri üzerine konuşmalar yapılıyordu.
ISLIK VE SLOGANLI PROTESTO TARTIŞMASI
Öte yandan, 22 Temmuz’da yapılan görüşmelerde TBMM'de sahipsiz hayvanlara ilişkin yasa teklifinin komisyon görüşmeleri sürerken, bir grubun Meclis koridorunda slogan atarak protestoda bulunması tartışmaya yol açtı. TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank, grubun görüntüsünü paylaşıp, "Bu çapulcular nasıl oluyor da Meclis'in koridorlarında saygısızca tepinebiliyor?" dedi.
‘AKLI SELİM BİR TARTIŞMA OLMUYOR’
Prof. Dr. Murat Arslan, komisyonda yaşanan tartışmalara da dikkat çekti. Köpek saldırısından dolayı çocuğunu kaybeden anneye karşı alınan tavrı da komisyon da hakim olan iki tarafın tek yönlü bakış açısını da eleştirdi. Arslan, şunları söyledi:
Bakış açımızı sadece tek yönlü ortaya koyduğumuzda ortam geriliyor. Kimse kimseyi dinlemiyor aklı selim bir tartışma olmuyor. Ortaya koyduğumuz bilimsel gerçekleri o zaman dikkate almıyorlar. O yüzden bu durum gerilerek gidiyor. Elbette çocuğunu kaybeden aileler için hepiniz çok üzgünüz. Keşke olaylar hiç olmasaydı ama o olaylar devam edecek. Bakın biraz önce söylediğim nedenlerden dolayı zaten saldırılar devam edecek belki kuduz vakaları devam edecek. Biz bununla sorununa çözüm bulmadık ki bu olay devam edecek.
Olay biraz bilimsel olarak ya da verilere dayalı tartışma zemininden çıktı. İki taraf arasında biraz böyle güreşe yarışına döndü. Dün Meclis'te de onu gördüm. Sunulan veriler çok dikkate alınmıyor. Uzun saatler tartışılıyor ama sayı üstünlüğü, sonuçta galip geliyor. Bu da ortada sağlıklı bir kararın olmadığını gösteriyor, bunu biraz aşmamız lazım. O yüzden tartışmayı biraz daha sakin taraflarla bütün tarafları dinleyerek yapmak lazım.