Türkiye ve Çin’den altı üniversiteden on iki uzman Atatürk’ün mirasını tartıştı. Çinli ve Türk akademisyenler, Atatürk’ün Türkiye ve Çin’i birleştirecek en kuvvetli tarihi kişilik olduğunu vurguladılar. Prof. Dr. Guo Changgang, Türkiye’nin geleceğini Atatürk’ün mirasının belirleyeceğini dile getirdi

Şangay Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi ‘Atatürk’ün Mirası’ sempozyumu çok başaırılı oldu. Şanghay Üniversitesi’nden Prof. Guo Changgang, Dr. Yang Chen, Prof. Wang Sanyi, Prof. Liu Yi, Doç. Dr. Chen Hao, Fudan Üniversitesi’nden Dr. Wang Jia’ni, Şangay Uluslararası Araştırmalar Üniversitesi’nden (SISU) Doç. Zou Zhiqiang; Türkiye’den Prof. Dr. Sencer İmer (Ufuk Üniversitesi), Prof. Dr. Sevtap Demirci (Boğaziçi Üniversitesi), Prof. Dr. Gülen Elmas (Ufuk Üniversitesi), Prof. Dr. Kemal Üçüncü (KTÜ), TürkÇin İş Geliştirme ve Dostluk Derneği Başkanı Adnan Akfırat ve Pekin Üniversitesi Tarih Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi Emrah Alan sunumlarını gerçekleştirdi.

Sempozyum, Türk Devrimini ve Mustafa Kemal’i çeşitli yönlerden ele alan toplam 4 oturumda gerçekleşti. Çin’in farklı üniversitelerinden ve şehirlerinden gelen Türk öğrenci ve işadamlarının yanı sıra, Çinli akademisyenler ve doktora, yüksek lisans öğrencileri de etkinliğe katılım gösterdiler.

‘TÜRKİYE’Yİ TANIMAK İÇİN ATATÜRK’Ü ANLAMAKTAN’

Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin Genel Sekreteri Dr. Yan Cheng sempozyumu açarken ‘’Böyle bir konferansı gerçekleştirmek hem Türkiye hem Çin açısından bizim üzerimize düşen en önemli görevlerdendir. Mustafa Kemal’in antiemperyalist mücadelesini tartışmak, Türkiye’yi daha iyi anlamamız için şarttır.’’ dedi.

TÜKİYE’NİN ROTASI: ATATÜRK’ÜN MİRASI

Türkiye Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Guo Changgang sempozyumun sonuç bildirgesini açıkladı:

‘’ Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye gerçekten büyük bir ortak anlayışa ve ortak değerlere sahiptir. Atatürk, Çin ve Türkiye ilişkilerini anlamakta çok önemli bir karakterdir. Emperyalizme karşı mücadele konusunda ortak geçmişe sahip olduğumuzu biliyorduk. Atatürk’ün kurduğu Türkiye, Batı tarafında mı yoksa Asya tarafında mı? Bu sempozyumda işte onun cevabını aldık: Türkiye’nin yeri Asya’dadır. Atatürk’ün söylediği gibi “ Asyai bir millet ve Asyai bir devlet”. Türkiye son yıllarda gittikçe dış ilişkilerinde Batı’dan ve özellikle Amerika’dan uzaklaşıyor. Son yıllarda Türk hükümeti daha bağımsız politika izlemeye başladı. Türkiye’nin Orta Doğu’da, Afrika’da ve hatta dünyada önemli bir rolü var. Bu sempozyumda, Türkiye’nin geleceğini de tartıştık. Anlaşıldı ki, Türkiye Atatürk’ün programına sahip çıkarak, geleceğini inşa edecektir. Türkiye’nin Çin ile ilişkilerinin iyi olması Türk halkının yararınadır, aynı durum Çin halkı için de geçerlidir. Türkiye, İran, Rusya ve Çin’in iyice yakınlaşan ilişkilerini görüyoruz. Bizler de bu birliği sağlamak için üzerimize düşen görevleri yapacağız.’’

MİLLETİN EMPERYALİZME KARŞI SAVAŞI

Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sevtap Demirci, yıkılmakta olan bir imparatorluktan emperyalizme karşı direnen bir milleti yaratan Cumhuriyet devrimini, devrimin felsefesi olan Altı Ok’u anlattığı Türk devriminin anti emperyalist karakterini ve Lozan’da kazanılan büyük başarıyı anlattı.

İKİ DEVRİM İKİ LİDER: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE SUN YAT SEN

Şangay Üniversitesi’nden Prof. Dr. Wang Sanyi, Çin’de ve Türkiye’de yapılan demokratik devrimleri arasında benzerlik kurarak, Mustafa Kemal ile Sun Yat Sen’in ortak noktalarına değindi.

Reklamdan sonra devam ediyor 

“Mustafa Kemal ve Sun Yat Sen yaklaşık olarak aynı dönemde aynı işler başaran devrimcilerdir. Sun Yat Sen Çin demokratik devriminin önderidir ve Çin Cumhuriyetini kurmuştur. Fakat devrimini tamamlayamamıştır. Mustafa Kemal ise devrimlerini tamamlamıştır” dedi.

‘ETNİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ GÖNÜLLERİ KAZANMAKTIR’

TürkÇin İş Geliştirme ve Dostluk Derneği Başkanı Adnan Akfırat, “Atatürk’ün etnik sorunların çözümü için kalıcı çözümü” adlı sunumunda, Türk Devriminin, farklı milliyetten vatandaşlarını, asli unsur kabul ederek, ortak millet inşa etmesinin, ‘Özerklik” politikasından daha başarılı olduğunun 100 yıllık tarih içinde daha iyi anlaşıldığını söyledi. Azınlıkları kazanmanın en geçerli yolunun onların kalbini kazanmak olduğunu söyledi. Akfırat, emperyalizmin, ‘insan hakları’ nı bir saldırı silahı haline getirdiğini ve etnik çatışmaları körüklediğinin altını çizdi. Etnik sorunların ancak emperyalizmi hedef alınırak çözüleceğini belirtti. Atatürk’ün devrim içinde inşa ettiği program hala geçerlidir. Bugün sadece Türkiye’nin değil dünyanın Atatürk’e ihtiyacı var.”

ATATÜRK VE BİR MİLLETİN KURTUŞUNUN HAFIZASI: NUTUK

“Türk Ulusunun Kurucu Babası: Atatürk’ün Nutku Üzerine Bir İnceleme” adlı sunumunda Dr. Yang Chen ise özetle şunları söyledi:

Atatürk’ün ve bir milletin kurtuluş serüveninin hafızası olarak da tanımlanabilir.

Nutuk ideolojik bir metindir.

Nutuk’un iki yönü vardır, birincisi ülkeyi kurtarmak, ikincisi aydınlanmadır. Bunlara rağmen Türkiye’de aydınlanma halen tamamlanmış değildir. Biliyoruz ki gençlik, II. Abdülhamit gençliği değil Atatürk gençliğidir. Bu gençlik, sorunları çözmek için çözüm yolu bulacaktır. Buna gönüldeh inanıyoruz. Ancak bu yol ile Türkiye medeniyete aydınlanmaya kavuşacaktır.”

ATATÜRK’ÜN EKONOMİSİ: ÜRETİM SEFERBERLİĞİ

Prof. Dr. Sencer İmer “Atatürk Dönemi Ekonomi Politikası” adlı sunumunda cumhuriyetin planlı ekonomisinin üretim seferberliği gerçekleştirerek kendi kendine yeten bir ülke olma programını özetledi. Osmanlı’dan devir alınan mirası “Üretimi oldukça kısıtlı, üretime engel olacak şekilde yabancılara verilen ticari imtiyazlar (kapitülasyonlar) ve savaştan yorgun düşen bir halk” olarak tanımlayan İmer, Cumhuriyetin 1. Beş Yıllık Sanayi Planı’nın teori ve pratikte başarısını, İthal ikameci ve planlı ekonomi politikasını, 10. Yıl Marşı’nda vurgulanan demir ağların altyapısı demirçelik fabrikaları ile demirçelik üretiminde muazzam artışı ve kendi kendine yeten, hatta dış fazla veren bir ülke ekonomisinde Atatürk’ün rolünün önemini vurguladı.

ATATÜRK VE AVRASYACILIK

Prof. Dr. Kemal Üçüncü “Atatürk’ün devrim perspektifinden 21. yy Avrasya Jeopolitiği” adlı sunumunda “Avrasya’da kaçınılmaz olarak Türkiye, Rusya, İran ve Çin’in emperyalizme karşı stratejik planlarının ortaklaştığını” belirtti. “Türkiye’nin Batı’dan kopuşu bu ülkelerle birlikteliğini mecbur kılmaktadır. Bu sadece siyasi anlamda değil, ekonomik ve kültürel olarak da iş birliğini zorunlu kılmaktadır.” yorumuyla Türkiye’nin Batı’dan kopuşu ile ülkemizin çıkarlarının Avrasyacılıkla örtüştüğünü vurguladı.