Helikopterin düşmesi sonucu hayatını kaybeden Büyük Birlik Partisi kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybetmesinin ardından yürütülen soruşturma da tüm oklar Fetullahçı Terör Örgütü’nü (FETÖ) gösterdi.
Soruşturma kapsamında İstanbul'da saklandığı hücre evinde yakalandıktan sonra Gaziantep'te tutuklanan Kamil Bakum itirafçı olmuştu. “Gaziantep bölge imamı” olan Bakum’un verdiği bilgiler, halen görevi başında bulunan çok sayıda hakim, savcı ve avukatın örgütle bağlantılı olduğunu iddia etmişti.
İtirafın ardından kripto hakim ve savcılara yönelik yeni bir operasyon geleceği iddiası basında yer bulmuştu.
Hürriyet yazarı Nedim Şener de bugünkü "Kripto FETÖ'cü savcıdan itiraflar" başlıklı yazısında benzer iddiaları gündeme getirdi.
Şener'in yazısının satır başları şöyle:
"(...) Evet, biliyorum, birileri 15 Temmuz’a kadar 13 bin hâkim ve savcının 4 bin 500’ünün FETÖ mensubu olduğunu unuttu. Hâlâ sistem içinde yüzlerce kripto unsur olduğunu duymak bile istemiyor. Bunu yazdığım için kimilerine can sıkıcı geldiğimi de biliyorum. Ama can sıkıntısı, bir gün kripto FETÖ’cü veya benzeri bir savcının ya da hâkimin “kamikaze kararıyla” operasyonunu yemekten iyidir.
Sadece geçen hafta yaşananlar örnek olmalı: Hâkimler ve Savcılar Kurulu, perşembe günü dokuz hâkim ve savcıyı ihraç etti, dört hâkim ve savcıyı açığa aldı. 22 FETÖ’cü hâkim ve savcının ihraç kararının iptal edilerek, mesleğe dönme talebini reddetti. Ankara Cumhuriyet Savcılığı da 44 FETÖ’cü hâkim ve savcıya operasyon yaparak gözaltına aldı. Ekim ayında ihraç edilen 11 hâkim ve savcının 6’sının 15 Temmuz darbe girişiminden sonra mesleğe girdiği gerçeği, bize FETÖ’nün yargı içindeki kripto unsurlarını korurken, hâlâ sisteme sızma amacının var olduğunu da gösteriyor.
‘VEFA GRUBU’
Evet, yine biliyorum, rakamlar bazen yaşadığımız tehlikeyi soyutlaştırıyor. Ben size somut bir örnek vermek istiyorum. 2017 yılı Şubat ayına kadar Savcılık ve Adalet Bakanlığı’nda tetkik hâkimi olarak görev yapan Ömer Faruk Aydın isimli FETÖ mensubunun anlattıklarından “yargıda kripto” nasıl olunur, gelin birlikte okuyalım: “Ben Marmara Hukuk Fakültesi’nden mezunum. Fakültenin ilk senesinde, yani 2003 yılında FETÖ’ye ait evlerde kaldım. Hukuk fakültesinde okurken FETÖ örgütüne ait değişik evlerde kaldım. Bunun haricinde ben hâkimlik, savcılık adaylığına hazırlanırken, gerekse hâkim ve savcı adaylığında örgüte ait herhangi bir evde ve yurtta kalmadım.
FETÖ’ye ait yayınlardan Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisine hukuk fakültesinde okurken abone olmuştum. Fakat o dönemde hukuk fakültesinde okuyan öğrencileri ismen bu tür yayınlara abone yapmıyorlardı. Fakat dergi ve gazeteler tanımadığımız başka şahıslara gidiyordu
Ben hâkimlik, savcılık adaylığı yazılı sınavını 2007 yılında kazandıktan sonra ailem, mülakat sınavında faydalı olması için FETÖ’nün Türki Cumhuriyetleri’nde okullarında bulunan Abdulhakim Sencer ile telefonda görüşerek, benim mülakat sınavımda yardımcı olması istedi. Ben mülakat sınavını başarıyla kazandım.
Ben hâkim adaylık sınavına hazırlanırken herhangi bir şekilde örgütün evlerinde kalmadım, sohbetlerine katılmadım. Örgüte himmet ya da bağışta bulunmadım. Örgütle herhangi bir bağım yoktu. Daha sonra Yargıtay tetkik hâkimi olan Abdullah Uslu benimle irtibat kurarak Abdulhakim Sencer’in selamını iletti.
Adaylık dönemim bitti, HSK tarafından 2009 yılında İnegöl Savcısı olarak atandım. Abdullah Uslu Gümüşhane’nin bir ilçesine atandı.
FETÖ terör örgütüne mensup hâkim ve savcılar kendilerini gizlemek amacıyla Cuma namazlarına gitmeyip kendilerini kamufle ediyorlardı. Ancak ben muhafazakâr birisi olduğum için namazımı kılıyordum. 2012 yılına kadar ihtiyacım oldukça Abdullah isimli arkadaşımla irtibatım devam ediyordu.
İnegöl savcılığımdan sonra bir yıl Halfeti savcılığı yaptım ve 2012’de bakanlıkta tetkik hâkimi olarak atamam yapıldı.
FETÖ KARŞITI KAYDER'E SIZMIŞ
Bakanlığa tayinimden sonra Abdullah Uslu’nun benimle irtibatı sıklaştı. Bakanlıkta FETÖ tipi yapılanmaların tesirini kırmak için KAYDER toplantılarına gitmeye başladım. Bu eşik FETÖ için önemli bir adımdı. Benim artık bakanlık içinde kripto bir eleman olarak istihdam edilebileceğime kanaat getirdiler. Çünkü benim öğrencilik dönemimde FETÖ’nün evlerinde kalmak dışında FETÖ ile ilgili herhangi bir bağım yoktu.
KAYDER toplantılarına müdahil olmam ile birlikte, örgütün hâkim ve savcı yapılanması içerisinde bambaşka bir yer teşkil eden ve daha sonra adının Vefa Grubu olarak adlandırıldığını öğrendiğim, özellikle benim gibi bir geçmişe sahip kişilerden seçilmiş kripto elemanların yer aldığı gruba dahil edildim.
Vefa Grubu sadece bizlerden müteşekkil değildir. Bunu da ByLock ve benzeri kriptolu haberleşme sistemlerini kullandığımız dönemde yapılan paylaşımların içeriklerinden biliyorum. Vefa Grubu’nda bizlerden başka hâkim ve savcılar da bulunuyordu. Örgüt hiyerarşisi içinde Süleyman Türkaslan’ın bir üstünde bulunan Yargıtay tetkik hâkimi Necip kod adlı Necmettin Özmen, onun da üzerinde Rıdvan kod adlı Yargıtay’da görev yapan birisi abi konumundaydı.
Örgüt içerisinde bulunduğum süre zarfında ByLock dışında ‘Eagle’ gibi haberleşme araçları da kullandık. Hatırladığım kadarıyla 2014 HSYK seçimlerinde ByLock üzerinden FETÖ terör örgütü adına ben Süleyman isimli hâkime Bakanlığın seçim çalışmaları hakkında bilgiler aktardım.
2016 Eylül kararnamesiyle ben Gaziantep savcısı olarak atandım. ByLock kullanmış olmam ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kendi iç dünyamda hesaplaşma yaptım ve 2017 yılı Şubat ayında istifa ettim. 17 Ağustos 2017 tarihinde Gaziantep Emniyet’i tarafından gözaltına alındım.”
Biz anlatamıyoruz, belki bir kripto savcı etkili olur diye ifadesini aktardım. Unutmayın: Yargı öylesine güçlü araçtır ki bir hâkim ve savcının sahip olduğu yetkileri düşündüğünüzde, eğer sistemde bir FETÖ’cü dahi kalmışsa hiç temizlik yapılmamış demektir. Bunun yaratacağı felaketi ancak başınıza geldiğinde anlarsınız ama iş işten geçmiş olur.