Arınç açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"İfade özgürlüğüne saygı ve hoşgörü"
"Yasama ve yürütmenin yanında üçüncü erk olarak yer alan yargının en temel görevi; hiçbir tesir altında kalmadan, bağımsızlık ve tarafsızlık prensibine yaslanarak, milletimizin vicdan terazisine uygun kararlara imza atarak adaleti hayata geçirmektir.
İfade özgürlüğü; Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasamız tarafından güvence altına alınmıştır. Demokrasinin tekâmülü ve bir toplumun olgunlaşması ancak bu hürriyete gösterdiği saygı ve hoşgörü oranında mümkündür.
"Uluslararası ve iç hukuk içtihatları"
Beyan edilen fikirler beyan eden kişinin dışındaki toplumsal kesimlerin, siyasi iradenin hoşuna gitmese dahi ifade özgürlüğünün kısıtlanamayacağı da geçmişteki birçok AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarıyla içtihat haline gelmiştir.
"Dünün mağdurlarının göz yumması vicdanını yaralamaktadır"
Bir dönem çeşitli vesayet odaklarının etkisi altındaki yargı tarafından mağdur edilen bizlerin hikayeleri hafızalarda tazeliğini korurken, dünün mağdurlarının mağrur ifadelerle yaşanan hukuksuzluklara gözünü yumması kamu vicdanını yaralamaktadır.
Milletimizin ivedilikle ihtiyaç duyduğu şey; adaletin günlük siyasi çekişmelere konu edilmesinden kurtarılarak yeniden sağlam temellere oturtulmasıdır. Eğer ülkemizde bir beka problemi söz konusu ise problemin kaynağı milletimizin bu ihtiyacında aranmalıdır."