Ulusal Kanal'da her gece film izlemeye doyacaksınız. Her gece yarısı, Ulusal Kanal gece bülteninin ardından çayınızı demleyip arkanıza yaslanın ve Ulusal Kanal'da film keyfini yaşayın... Her gün usta yönetmenlerin toplumsal konuları işlediği, içerisinde bulunduğumuz döneme ışık tutacak en iyi filmleri, Gece Görüşü'nün hemen ardından Türkiye'nin milli kanalı Ulusal Kanal'da izleyebilirsiniz.
Peki hangi filmler sizleri bekliyor?
İşte o filmler:
14 Nisan 00.30
Bisiklet Hırsızları
1948 / 1s 33 dk. / Dram
YÖNETMEN: Vittorio De Sica
OYUNCULAR: Lamberto Maggiorani, Enzo Staiola, Lianella Carell
ÜLKE: İtalya
ÖDÜLLER: BAFTA En İyi Film Ödülü, Akademi Onur Ödülü, Altın Küre En İyi Yabancı Dilde Film Ödülü, Bodil En İyi Yabancı Film Ödülü
ORİJİNAL ADI: Ladri Di Biciclette
KONU: Bisiklet Hırsızları, senaryosunu Cesare Zavattini'nin yazdığı, Vittorio De Sica'nın yönettiği, 1948 İtalyan yapımı drama filmidir. Film gerek yapım tekniği, gerekse de sinema estetiği açısından YeniGerçekçilik akımının simgesi olarak kabul edilir.
İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan iki senelik işsizlik döneminin ardından en sonunda iş bulabilen Antonio çok sevinçlidir. Ulaşımı için ihtiyacı olan bisikleti almak için yatağını satmıştır. Ancak Antonio'nun işe başladığı ilk gün bisikleti çalınmıştır. Yaşadığı sorunları çözebilmesi için acilen bisikletine yeniden kavuşması gerekmektedir.
Bisiklet Hırsızları, bir savaş sonrası toplumunun portresini oldukça geniş bir perspektiften çiziyor.
15 Nisan 00.30
Sarı Toprak
1984 / 89 dk./ Dram
YÖNETMEN: Kaige Chen
OYUNCULAR: Wang Xueqi, Tan Tuo, Xue Bai, Quiang Liu
ÜLKE: Çin
ÖDÜLLER: Altın Horoz En İyi Görüntü Yönetimi Ödülü, Sutherland Trophy
ORİJİNAL ADI: Huang Tu Di
KONU: Çin’de 196676 yılları arasında yaşanan kültür devrimi, Mao’nun toplum mühendisliği politikası çerçevesinde gerçekleştirdiği faaliyetleri kapsar.
Çin sinemasının Üçüncü Sinema bağlamında mihenk taşı olma niteliği taşıyan filmi, yine bu dönemin sonucu olan Kaige Chen’in Sarı Toprak filmidir.
Filmde Mao tarafından ülkenin uzak köşelerindeki köylere gönderilerek halk deyişlerini, ezgilerini derleyip sonra bunları türkülerin yeni formatında kullanılmaya hazır hale getirmek üzere görevlendirilen bir subayın gittiği köyde yaşadıkları anlatılır. Yalın fakat oldukça çarpıcı bir anlatıma sahip olan filmde Çin gündelik yaşamına ve Maoculuk’a dair pek çok ipucu bulmak mümkün. Özellikle şarkılar eşliğinde tüm duygular açığa çıkarılır.
Film ilerleyip de ana karakterlerin insan onuruna yakışan, kadınların hak ettiği değeri gördüğü bir dünyanın hayalini kurdukları konuşmalar, başroldeki Cuiqiao’nun subayın söylediği ülkünün peşinden giderek orduya katılma ideali kurmasına sebep olur. Devrim ruhunun ve bu uğurda insan eğitmenin öneminin; aşktan, açlıktan, aileden bile yüce bir değer varsa onun da devrim olduğunun altı çizilir.
Film, hem Hollywood sinemasının hem de Avrupa sinemasının kodlarından uzak durmayı başarır.