Stockholm’de üslenen SIPRI (Stockholm International Peace Research InstituteStockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü) 2018 yılı için ülkelerin silahlanma harcamalarını mercek altına aldı. Çıkan sonuç hiç de şaşırtıcı değil! Dünya yeniden jeopolitik ile tanışırken, doğal olarak silahlanma için ödenen bedel de arttı. Toplam harcama 1,822 trilyon dolara ulaştı. Bu ise küresel düzeyde gayrı safı hasılanın yüzde 2,1’ine denk düşüyor. Dünyadaki her kişi silahlanma için yıllık 239 dolar harcıyor. 2017 yılına göre, bu miktar yüzde 2,6 oranında arttı.
EN ÇOK HARCAYAN ÜLKELER
ABD, Çin, Suudi Arabistan, Hindistan ve Fransa, toplam yüzde 60’lık bir oranla ilk 5 sırayı işgal ediyor. ABD’nin 2010 yılından bu yana harcamaları (toplam 649 milyar dolar) ilk kez arttı. Artış miktarı 27,8 milyar dolara ulaştı. Suudi Arabistan’da ise 4,6 milyar dolarlık bir düşüş göze çarpıyor. Çin ise 24 yıldır tedricen harcamalarını artırıyor. ABD ve Çin’in harcamaları toplam harcamanın yarısına ulaşıyor. Çin harcamalarını yüzde 5 artırarak toplam 250 milyar dolara ulaştı. Hindistan yüzde 3,1 (toplam 66,5 milyar dolar), Pakistan yüzde 11 (toplam 11,4 milyar dolar), Güney Kore ise yüzde 5,1 (toplam 43,1 milyar dolar) oranında harcamalarını artırdı. En çok harcama yapan ilk 15 ülke ise sırasıyla, ABD, Çin, Suudi Arabistan, Hindistan, Fransa, Rusya, İngiltere, Almanya, Japonya, Güney Kore, İtalya, Brezilya, Avustralya, Kanada ve Türkiye’den oluşuyor.
HARCAMALARIN KITALARA DAĞILIMI
Polonya yüzde 8,9 (toplam 11,6 milyar dolar), Ukrayna yüzde 21 (toplam 4,8 milyar dolar), Romanya, Bulgaristan, Litvanya ve Letonya ise yüzde 24 oranında harcamalarını artırdı. Bu artışların NATO’nun Rusya’yı çevreleme politikasına yönelik olduğu değerlendiriliyor. 29 NATO ülkesinin toplam harcama miktarı olan 963 milyar dolar küresel toplamın yüzde 53’üne denk düşüyor. Ancak bu artışlara rağmen Rusya’nın askeri harcamalarındaki düşüş dikkat çekiyor. Rusya harcamalarını yüzde 3,5 oranında (toplam 61,4 milyar dolar) azalttı. 2006 yılından bu yana ilk kez ilk 5’in dışına çıktı. Güney Amerika’da toplam olarak harcamalar yüzde 3,1 oranından arttı. Afrika’da ise toplam harcamalar yüzde 8,4 oranında azaldı. Askeri açıdan en fazla yükü çeken 10 ülkeden 6’sı Ortadoğu’da bulunuyor. Gayrisafi Yurt İçi Hasılanın yüzde 8,8’i Suudi Arabistan’da, yüzde 8,2’si Umman’da, yüzde 5,1’i Kuveyt’te, yüzde 5’i Lübnan’da, yüzde 4,7’si Ürdün’de ve yüzde 4,3’ü ise İsrail’de savunma harcamalarına tahsis ediliyor.
TÜRKİYE NE YAPIYOR?
Türkiye, 2018’de harcamalarını yüzde 24 artırarak, toplamda 19 milyar dolara ulaştı. Sıralamadaki 15’inci yerini korudu. SIPRI raporuna göre Türkiye, 20142018 arasındaki dönemde, 20092013 dönemine kıyasla silah ihracatını yüzde 170 artırdı. Aynı dönemde dünyadaki artış yüzde 7,8 oldu. Türkiye, 20142018 arasındaki dönemde silah ithalatının yüzde 60’ını ABD’den gerçekleştirdi. ABD’yi yüzde 17 ile İspanya, yüzde 13 ile İtalya takip etti. Harcamadaki artış, Türkiye’nin çevresindeki risk ve tehditlerin artışıyla paralellik arz ediyor.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Hem coğrafi hem de siyasi olarak özel bir konumu olan Türkiye, savunma sanayi yatırımları ve silah harcamaları açısından dikkatle adım atması gereken bir ülkedir. Bu alanda en küçük bir ihmalin ağır bir bedeli olur. Her ne kadar Batı kulübü içinde gösteriliyorsa da gerçekte Batı’nın üvey evladıdır. Batı ülkeleri hemen her fırsatta Türkiye’nin stratejik çıkarlarını istismar etmektedir. Diğer taraftan Türkiye, kuzey bölgeleri hariç her yönden istikrarsızlık unsurları yapısal bir boyut kazanan ülkelerle çevrelenmiştir. Türkiye’nin Mavi Vatanı da tehdit altındadır. Ayrıca KKTC’yi savunmak için de kendi kendine yeterli bir kuvvet tahsis edilmelidir. Başta ABD olmak üzere İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Mısır, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) açıkça Türkiye’nin deniz yetki alanlarına tecavüz etmektedir.
Ayrıca Avrupa Birliği (AB) ve önemli AB ülkeleri de Mavi Vatanımıza saldırılarda bulunmaktadır. Suudi Arabistan, Mısır ve BAE gibi ülkelerin bir ittifak mantığı ile doğrudan ya da dolaylı düşmanca faaliyetleri dikkate alındığında, Türkiye caydırıcı bir silahlı gücü muhafaza etmek mecburiyetindedir. Tamamen dışa bağımlı olduğu takdirde bu gücün hassasiyetleri, savunma etkinliğini azaltır. Bu nedenle güçlü bir savunma sanayi tesis ve idame edilmeli, sürekli geliştirilmelidir. Kıtaları birbirine bağlayan bu muazzam jeopolitik zenginlikte yaşamanın bir bedeli vardır. Her Türk refahının belirli bir bölümünü savunmaya ayırmak zorundadır.
Aksi takdirde çok acı çekilir...
Aydınlık