Türkiye'nin, BRICS'e katılmak için resmen başvurduğu yönündeki haberi uzmanlara sorduk
ABD merkezli yayın organı Bloomberg’in ‘Türkiye, BRICS'e katılmak için resmen başvurdu’ haberi kamuoyunda yankı uyandırdı. Türk resmi makamlarından henüz konuya ilişkin resmi bir açıklama yapılmazken Aydınlık’ın, Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına yönelttiği soruya, ‘bu yönde bir bilginin bakanlık tarafından paylaşılmadığı’ cevabı verildi.
Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov iddialara ilişkin önceki gün sorulan bir soruya "Evet, Türkiye BRICS'e katılmaya ilgi gösteriyor." cevabını verdi.
Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuri Uşakov önceki gün zirveye davet edilen 36 devlet liderinden 18’inin onaylandığını söylemişti. Kremlin de Erdoğan’ın zirveye katılacağını açıkladı.
Türkiye’nin BRICS'e üye olması halinde ülkemize ne gibi faydalar sağlayacağını ve BRICS’in, Batı merkezli birlikteliklerden ne gibi farkları bulunduğunu Ekonomist Serhat Latifoğlu ve Siyaset Bilimci Umur Tugay Yücel’e sorduk.
Uzmanlar, BRICS'in ekonomik büyüklüğünün satın alma paritesine göre G7 ülkelerini geçtiğini, Türkiye’nin alternatif pazar, inovasyon, rekabetçilik ve bağımsız bir dış politika izleyebilmesi için BRICS’in çok önemli olduğunu söyledi.
G7 ülkelerinin birbirinden siyasi tavizler, yapısal reformlar ve en önemlisi kendine bağımlılık istediğini belirten uzmanlar, BRICS'e üye ülkelerin ise eşit ve ortak olduğunu, kimsenin kimseye bir program dayatmadığını aktardı. Türkiye'nin, Batı bağımlılığını kesen bir sürece girdiğini vurguladı.
‘TÜRKİYE RESMİ BAŞVURUYU YAKINDA DUYURACAKTIR’
Ekonomist Serhat Latifoğlu konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, BRICS toplantısına katılmıştı ve bunun ilk işaretiydi. Çin ziyaretinde de bu niyette olduklarını ifade etmişti. Türkiye büyük ihtimalle de resmi başvuruyu da yakında duyuracaktır. BRICS, Brezilya, Rusya, İran, Hindistan ve Çin gibi en yüksek potansiyele gelişen bir kutbu işaret ediyor.
"BRICS'in ekonomik büyüklüğü satın alma paritesine göre G7 ülkelerini geçmiş durumda. Dolayısıyla Türkiye için çok olumlu. Hem alternatif pazar, hem inovasyon, rekabetçilik, daha bağımsız bir dış politika ve ekonomi modeli izleyebilme adına çok önemli.
“BRICS'in kendi kalkınma bankası var. Ödeme sistemleri var. Alternatif ticaret platformları var. Ekonomik anlamda alternatif bir model oluşturuyor. Bağımsız bir şekilde tamamen kazan kazan ilkesine dayalı bir şekilde çalışıyorlar. Bu açıdan çok önemli.
‘TÜRKİYE BATI BASKISI NEDENİYLE DEĞERİNİN ALTINDA’
“Türkiye'nin de BRICS'e çok büyük katkısı olur. Çünkü Türkiye çok önemli bir pazar. Türkiye 1 milyar kişiye erişim sağlayan, önemli anlaşmalar yapmış, üretim gücü yüksek ve gittikçe de yükselen güçlü, yenilenmiş altyapıya sahip bir ülke. Yabancı yatırımcılar açısından aslında çok cazip. Ama Batı'nın baskısından dolayı da değerinin, gücünün altında kalmış performans gösteren bir ülke. Potansiyeli çok daha fazla. Dünyada ilk 5'e girebilecek bir güce sahip.
"Zaten IMF tahminleri de bunu gösteriyor. Yani önümüzdeki 2030 yıllık süreçte ilk 5 içerisinde yer alıyor. En çok büyüme gösterecek ülkeler arasında. Dolayısıyla da karşılıklı iki tarafında çok kazanacağı bir birliktelik olur. Türkiye’nin stratejik önemi büyük. Yani kuşak yol girişiminin en önemli ülkelerinden biri. Enerji merkezi olarak görülen bir ülke. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda çok fazla ön plana çıkacak. Limanlarıyla, altyapı yatırımlarıyla çok büyük potansiyel arz ediyor.
TÜRKİYE'NİN BATI BAĞIMLILIĞINI KESEN BİR SÜREÇ OLACAK
“İki taraf içinde çok büyük bir güç bir işbirliği olacak. Bu Türkiye'nin NATO ekseninden, Batı ekseninden kopmasını, yani oraya bağımlılığını kesecek, törpüleyecek bir süreç olacak. BRICS'e giren bütün ülkeler benzer süreçleri yaşadı. Hepsi Batı’ya olan bağımlılığından, G7 ülkelerine olan bağımlılığından adım adım koptular, bağımsız bir çizgi izlemeye başladılar.
‘BRICS, IMF GİBİ SİYASİ TAVİZ, YAPISAL REFORM DAYATMIYOR’
“BRICS kazan kazan ilkesi ile hareket ediyor. Yani size hükmeden, bir şeyleri dayatan, bir takım programlar, ekonomik, siyasi tavizler isteyen bir yapısı yok. G7 bildiğiniz gibi IMF vasıtasıyla veya doğrudan bunu kendileri de yapar. Siyasi tavizler ister, sözde yapısal reform ister ama kendine bağımlılık ister. Sözde bağımsız merkez bankası ister ama kendisine bağımlı bir merkez bankası ister. Sizin iç işlerinize karışır.
‘BRICS ÜYELERİ EŞİT’
“Ama BRICS'te böyle bir şey yok. BRICS'in üyeleri eşit ortaktır. O yüzden mesela Hindistan ile Çin arasındaki sorunlara rağmen BRICS çerçevesinde ortak ticaret yapıyorlar ve ticaretleri gelişmiştir. Batı Çin’e karşı sürekli Hindistan'ı kışkırtmaya çalışır. Ama BRICS’te ‘eşit ortak’ oldukları için çok farklı bir zeminde diyalogları var. Bu açıdan da çok önemli bir birliktelik. Kimse kimseye bir program dayatmıyor. Çok özel bir birlik bu. Geçmişte de bu tip bölgesel gelişen ülke bağımsızlar hareketi gibi hareketler olmuş da bu çok daha farklı. Daha çok ekonomik temelde gelişen, ekonomik işbirliği şeklinde gelişen ama hiç kimsenin bağımsızlığına haler getirmeyen bir yapı bu. Bu açıdan çok önemli.
‘G7 GİBİ BİRLİKTELİKLER AMERİKA’NIN AJANDASINA HİZMET EDER’
“Ama G7 ile yapılan birliktelikler, Avrupa Birliği olsun, diğerleri olsun tamamen Batı'nın hatta Amerika'nın ajandasına göre hareket ediliyor. Buna son örnek Almanya'nın başına gelenler. Amerika'nın ajandasına göre Rusya'ya ambargo uygulamak zorunda kaldı, Ukrayna'ya korkunç silah yardımları, para yardımları yapmak zorunda kaldı. Sonunda Almanya, Rusya’dan ucuz enerjisi ve ham madde alıyordu bu hatalı politikayı izlediği için ekonomisi durdu. Yani G7 ülkeleri içerisinde işte bu olur.
‘IMF'YE, DÜNYA BANKASI'NA MUHTAÇ OLMADILAR’
“BRICS ülkeleri içerisindeki ülkelerin ekonomik işbirliğinin ne kadar geliştiğini, birbirlerine ne kadar katkı sağladığını bakın. Son 10 yılda, BRICS kurulduğundan beri bütün taraflar birbirine muazzam katkılarda bulunmuş. Hem altyapı yatırımları yapmışlar, hem BRICS'in bankası aracılığıyla IMF'ye, Dünya Bankası'na muhtaç olmadan altyapı yatırımları almışlar. Hem de birbirleriyle işbirliğini çok sağlam zeminde geliştirmişler. Aradaki fark budur.”
‘AVRUPA'DAKİ ÜLKELERİ TEŞVİK EDEBİLİR’
Siyaset Bilimci Umur Tugay Yücel de sözlerine konuya ilişkin yapılan haberlerin ne anlama geldiğini açıklayarak başladı. Yücel şu ifadeleri kullandı:
"Bu haber hem bizim için hem dünya için oldukça değerli. Öncelikle Türk karar alıcılarının BRICS konusunda resmi açıklamaları ile birlikte bu haberi (doğru olmasa bile) değerlendirdiğimizde BRICS'e üyelik Türkiye'nin hedefleri arasında gözüküyor. Bir NATO üyesi ve Avrupa Birliği üyeliği için bekleyen bir ülkenin BRICS'e üyeliği hem Türkiye için hem de BRICS için bir prestij ve itibar kazancıdır. Çünkü Türkiye hem bölgesel ağırlığı hem de küresel etkileri ile BRICS üyeliği alması Avrupa'daki BRICS ilgisi olan ülkeleri daha çok teşvik edebilir. Batı dışı dünyada da BRICS'e olan şüpheli bakışları tamamen ortadan kaldıracaktır.
‘YALANLANMAMASI BİRÇOK MESAJ VERİYOR’
“Ayrıca bu haberin yalanlanmaması veya tam tersi bir bilgi paylaşılmaması bize birçok mesaj veriyor. Hatta bu başvurunun aylar önce yapıldığı söyleniyor. Bu da demek oluyor ki Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı Rusya'daki BRICS 2024 Zirvesinde göreceğiz. Azerbaycan'ın da BRICS'e üyelik için resmi başvurusu gözden kaçmamalıdır. Bununla beraber Türkiye'nin BRICS üyeliği sadece ne Avrupa Birliği üyesi olmaması ne de NATO'da yaşanan anlaşmazlıklar ile açıklanamaz. BRICS bunlardan çok daha fazlasıdır.
‘BRICS BATI’YA DÜŞMAN DEĞİLDİR’
Siyaset Bilimci Yücel BRICS’in Türkiye’ye sağlayacağı avantajları da şu ifadelerle sırladı: “BRICS ile ne Avrupa Birliği nede NATO boy ölçüşemez. Bunun sebebi BRICS yapısının bir ülke ya da bir bölgeden öte Batı dünyasının ve Batılı sistemin tek taraflı ekonomik, siyasal, kültürel, askeri, teknolojik yapısına karşı alternatif bir dünya inşa etmesidir. BRICS, Batı karşıtı ya da Batı’ya düşman değildir. Bu tarz yanlış ve yalan bilgilere inanılmaması gerekiyor. Hiçbir BRICS ülkesi de Batı karşıtı ya da batıya düşman bir BRICS hedefi için uğraşmıyor. BRICS sadece Batılı hegemonyaya karşı emperyalizme karşı duruyor.
‘BRICS KATI KURALLAR DAYATMAZ’
“BRICS üyeliği bize Batılı kurum ve kuruluşlar gibi dayatmalar ve katı kurallar dayatmaz.
“Sizin iç işlerinize, ekonomik sisteminize, siyasal modelinize ya da kültürel işlerinize karışmaz. Bu yüzden Türkiye'ye yıllardır dayatılan kriterler, kurallar ve talepler zinciri BRICS'te olmayacak. BRICS diyaloğun, eş güdümün ve iş birliğinin merkezidir. Dahası BRICS ülkeleri dev üretim ve tüketim merkezleridir.
"Türkiye bu ülkeler ile her alanda evet aklınıza gelen her alanda büyük küçük işbirliği geliştirebilir. Ticari ve finans alanından tutunda tarımsal faaliyetlerden ortak askeri üretime kadar her alanda büyük potansiyel taşıyor. Ayrıca BRICS üyeliği küresel sistemde daha çok görünür ve etkili olan bir Türkiye yaratacak. Tabiİ Türkiye'de saçma sapan bir eksen kayması tartışmalarını gündeme getirecek.
‘TÜRKİYE KENDİ EKSENİNİ İNŞA EDİYOR’
“Şunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki Türkiye, Batı’dan kopmuyor tam tersi yıllardır unuttuğu Batı dışı dünya ile bağlar inşa ediyor. Bu da şu demek oluyor Türkiye kendi eksenini inşa ediyor. Batı ve Doğu arasında sadece köprü değil bir merkez ülke olan Türkiye, küresel sistemde değişen güç dengelerini ve zamanının ruhunu okuyan bir profil çiziyor. Türkiye'nin yakın gelecekte Şangay İşbirliği Örgütü’nde de olması kadar doğal bir şey yoktur. Türkiye stratejik opsiyonlarını çoğaltarak hareket kabiliyetini artırdığı gibi stratejik otonomi inşa etme sürecindedir.
‘ANKARA'DAN YENİ DİPLOMATİK HAMLELER SÜRPRİZ OLMAZ’
“G7 ülkeleri bugün BRICS ile karşılaştırılmaya en yakın topluluktur. Ancak demokratik değerlere sahip olduğunu iddia eden G7 ülkeleri bile diğer ülkelere siyasi model ve ekonomik sistem konusunda dayatmalarda bulunmaktadır. G7 ülkeleri kendi iç sistemlerinden her ne kadar demokratiklik iddiası taşısa da küresel sistemde tek merkezli tek medeniyetli tek tipçi bir anlayışa sahiptir.
"Demem o ki hegemonyacı demokratik olmayan batılı liberal küresel sistem tüm dünyaya dayatılmaktadır. Türkiye'de bugün dünyaya tek taraflı, tek tipçi, tek medeniyetli olarak bakmamaktadır. Bu yüzden Ankara'dan yeni diplomatik hamleler beklemek bizim için bir sürpriz olmaz. Tabii ki her yapılan diplomatik hamle Türkiye'nin bir ya da birilerine stratejik yanıtı olduğu da unutulmamalıdır.”