Türkiye, 15 Temmuz’da millet, ordu, polis birlikteliği ile yenilen Fetullahçı Gladyo’nun artıklarını önünde sonunda tümüyle temizleyecek.

5 Nisan’da Susurluk davası olarak bilinen faili meçhul cinayetler davasının kararı bozulunca gözler, o dönemdeki Gladyo operasyonlarına çevrildi. ABD emperyalizmine karşı hem içeride hem de dışarıda birden çok cephede vatan savaşı veren Türkiye, bu savaşta elini kolunu bağlayan Gladyo artıklarından temizlenecek.

Vatan Partisi ve Aydınlık, Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis cinayetlerinden, Gazi Mahallesi’ndeki provokasyonlara, TSK harekatlarının Yunanistan’a bildirilmesine, Azerbaycan’da darbe girişiminden, arkasında uyuşturucu kavgası olan cinayetlere kadar onlarca “faili meçhul” operasyonun faillerini ortaya çıkartmış, yürüttüğü etkili siyasal mücadele ile TBMM’de ve devletin ilgili güvenlik kurumlarında söz konusu olayların incelenmesini sağlamıştı. 

Bu incelemeler sonucunda 19931999 arasında Çiller’e bağlı olarak o dönem Çiller Özel Örgütü olarak adlandırılan Gladyo yapılanması, MİT ve Başbakanlık Teftiş Kurulu incelemeleriyle devlet raporlarında konu olmuş, TBMM’de Araştırma Komisyonu'nda örgütün suçları masaya yatırılmıştı. Aynı zamanda Cumhuriyet savcılıkları da konuyla ilgili soruşturmalar başlatmıştı. 


GLADYO’YA KARŞI ETKİLİ MÜCADELE

3 Kasım 1996’da meydana gelen Abdullah Çatlı, Sedat Bucak, Abdullah Çatlı’nın nişanlısı Gonca Us ve İstanbul Polis Okulu müdürlerinden Hüseyin Kocadağ’ın aynı arabada geçirdiği ve kamuoyunda Susurluk kazası olarak bilinen olay ile mafya ve siyaset ilişkileri ortaya dökülmüştü. Kazada, Kocadağ, Çatlı, Us öldüler. Onun arkasından birkaç yıl süren faili meçhul cinayetler ve buna karşı yürütülen bir mücadele yaşandı. Bu mücadelenin başlangıç vuruşunu Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek yaptı. Perinçek Susurluk kazasından önce, 21 Eylül 1996 günü, 2’nci MİT Raporu diye bilinen meşhur raporu kamuoyuna açıkladı. O rapor Aydınlık Dergisi'nin 22 Eylül 1996 tarihli sayısında tam metin olarak yayınlandı. O yayından sonra Perinçek, bu belgeleri bir dosya halinde TBMM Başkanı Mustafa Kalemli’ye sundu.

Perinçek, daha sonra dosyayı, dönemin Cumhurbaşkanı Demirel’e yazılı olarak sundu. Hem de gidip sözlü olarak anlattı. Susurluk kazası olunca işin çapı büyüdü. Perinçek, Susurluk Araştırma Komisyonu’nda Başbakan Mesut Yılmaz’dan sonra görüşlerine ilk başvurulan kişi oldu. Sonra bu olay MİT’e intikal etti. Cumhurbaşkanı Demirel, raporu dönemin Başbakanı Erbakan’a incelenmesi için iletti. Erbakan’ın talimatıyla MİT Sönmez Köksal imzasıyla Başbakanlık’a gönderilen bir rapor hazırladı. 17 Aralık 1996 tarihli MİT’in Çiller Örgütü Raporu. MİT’in incelemesi baştan sona Perinçek’in iddia ettiği konularla ilgiliydi. Bu raporun içinde bir liste var. Bu raporun içinde Fetullah Gülen’den Çiller’e, Mehmet Ağar’dan Sedat Peker’e birçok kişinin eylemi inceleniyor. 


GÖBEĞİNDE FETÖ VE EYMÜR VAR

1996 yılında hepsi ortaya çıkarılmış. Bütün bu iddialar Başbakanlık Teftiş Kurulu ve MİT tarafından incelendi. Burada o örgütün gerçek sorumluları açık olarak ortaya konuyor. Kim bunlar? En başta Çiller, ikincisi Fetullah Gülen. 

Bir başka önemli kilit görevli dönemin MİT kontrterör dairesi başkanı Mehmet Eymür. 

Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın hazırladığı raporda cinayetlerin tamamı var. Azerbaycan’da darbe girişimine katılanlar var. Enver Altaylı var. Fetullah Gülen, Çatlı, Çiller var. Eroin ticareti var. O örgütün işlediği suçların sadece cinayet kısmı bu 5 Nisan’da bozulan faili meçhul cinayetler davasındaki kararda var. Ama bu örgütün suçları çok büyük. Bu örgüt, ABD adına hem bölgede hem Türkiye içerisinde örtülü faaliyetler yürüttü.


AĞAR, ÖRGÜTÜN İÇİNDE

Sözde birbiriyle kavgalı olarak görünen Mehmet Ağar da Mehmet Eymür de o örgütün içinde. Başında Tansu Çiller ve kocası ile Fetullah Gülen var. Mehmet Ağar o zaman emniyetin başına getirtilen isim. FETÖ ve CIA ile bağı nedeniyle yargılanan Enver Altaylı da var.

MERAL AKŞENER’İN ROLÜ

Susurluk olayından sonra Meral Akşener İçişleri Bakanı oldu. Mehmet Ağar’ın hemen ardından. Akşener, Fetullahçı polisleri emniyete yerleştirdi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı dinleme ve takip operasyonları düzenledi. Akşener, Susurluk olayının kapatılmasında çok büyük rol oynadı. Susurlukçuları korumada bir militan gibi davrandı. Susurluk olayında Fetullah Gülen görünmüyor ama onunla ilgili Kutlu Savaş raporunda 6 sayfa bilgi var. İşlediği bütün suçlar, örgütlenmesi anlatılıyor. Erbakan bu belgeyi liderler zirvesinde liderlerin önüne koydu. Ama dosyanın kapağını açmadan sadece bilgi verdi. Susurluk Komisyonu talep etti, raporu göndermedi. Ama o sorumlulukta en baş aktör İçişleri Bakanı olarak Meral Akşener’di. 


AKŞENER VE FAİLİ MEÇHULLER

Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak yaşandığı 9396 döneminde güneydoğuyla ilgili olarak Akşener’in rolüne ilişkin ortaya çıkmış olaylar var. O dönemde bazı PKK’lı itirafçıların cezaevlerinden çıkarılıp faili meçhul cinayetlerde kullanıldığı ve sonra tekrar cezaevlerine konulduğu iddia ediliyor. “Kaç kişi cezaevinden PKK itirafçısı çıkarıldı ve tekrar cezaevine konuldu” diye TBMM’de soru önergesi veriyor. Meral Akşener’in buna verdiği cevap: 500 küsür. 500 küsür PKK itirafçısı cezaevlerinden çıkartılıyor, çeşitli operasyonlarda görevlendiriliyor sonra tekrar cezaevine konuluyor.


NUSRET SENEM: SUÇLULAR CEZALANDIRILMALI

Vatan Partisi MKK Üyesi Nusret Senem, Susurluk davasındaki karara ve son günlerde yaşanan mafya tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu:

Çiller örgütü CIA’ya bağlı ABD’nin menfaatleri doğrultusunda çalışan örgütün başında Fetullah Gülen ve Çiller’in olduğu yapıdır. Bu yapı birçok insanı kullanıyor. Kullandıkları insanların çeşitli menfaatler doğrultusunda birbirleriyle çatışmaları da söz konusu. MİT kontrterör dairesi denen daire, illegal olarak MİT’i kontrol etmek maksadıyla başına Mehmet Eymür’ün getirildiği yapı. Mehmet Eymür, Genel Başkanımız Doğu Perinçek’in ortaya çıkardığı 1’inci MİT raporundan sonra Hiram Abas’la birlikte MİT’ten atılmış ve ABD’ye kaçmıştır. 1993 yılının başında Mehmet Eymür ABD’den getiriliyor. Çiller’in başbakan olduğu dönem. Bütün MİT geleneklerine ters bir şekilde getiriliyor tekrar resmi olarak MİT’e alındığı söyleniyor. Ama aslında MİT’i kontrol etmek için kurulan dairenin başına konuluyor. Kimler var Eymür’ün emrinde? Ne kadar PKK itirafçısı varsa onları devşirmişler. Yeşil var. Bunlar güneydoğuda Türkiye’nin çeşitli yerlerinde faili meçhul cinayetler işliyorlar.

Bunlar çok ciddi olaylardır ve üstü kapatılmıştır bu tür olayların. Nasıl Çiller’in bu örgütlenmeyle Fetullah’la işbirliği halinde yapmış olduğu suçlar cinayetler, darbe girişimleri üstü örtülmüşse PKK’lı itirafçıların Akşener döneminde çıkarılıp çeşitli operasyonlarda kullanılması da üstü kapatılan olaylardan biridir. O sorumluluklar bir gün mutlaka ortaya çıkartılacaktır. Devlette belge kaybolmaz. 

ÇİLLER VE AĞAR’IN ÜZERİNE GİDİLMELİ

Bugün bu olayın bir yargılama konusu olarak gündeme gelmesi normaldir. Bu İçişleri Bakanı Soylu ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan yönünden kullanılmak isteniyor. Niye bugün onunla ilgili olarak bu olaylar kullanılıyor? Mehmet Ağar o zaman Çiller’le beraber. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın raporunda Çiller Örgütü'nün içinde Sedat Peker, Tolga Atik, Mehmet Eymür, Korkut Eken, Mehmet Ağar’ın bulunduğu belirtiliyor. Sedat Peker adı sadece orada yok. MİT müsteşarı Sönmez Köksal imzalı 17 Aralık 1996 tarihli raporda da Sedat Peker adı var. Başbakan Erbakan’a sunulan MİT raporunda ismi geçenlerden birisi de Sedat Peker. Şimdi Sedat Peker ortaya atılıyor. O da o örgütün bir elemanı. 

FETÖ'NÜN ÜZERİNE GİDENLERİ KARALAMAK İÇİN KULLANIYORLAR

Peker’i şimdi kim kullanıyor? Benim kanaatim Fethullahçılar kullanıyor. Fetullah’ın üzerine yürüyen kim varsa ona karşı bir karalama kampanyasının parçası olarak kullanılıyor. Ben Sedat Peker’in bir iki videosunu izledim. Böyle adamların neyi nasıl eğip büktüğü hangi amaçla kullandığı biraz kendilerinin insiyatifi dışındadır. İstihbarat örgütlerinin eliyle planlanır ve öyle gündeme getirilir. Onun da bu şekilde birilerinin avucuna düştüğünü ve kullanıldığını görüyorum. Kimsenin kefili değiliz. Kimin suçu varsa suçlular cezasını bulacaktır. Mehmet Ağar’ın bu olayda bir rolü varsa yargılanacak ve gerekli cezayı alacak. 

Çiller ve Mehmet Ağar’ı yanına alarak kirlenirsiniz sadece. Başka hiçbir faydası olmaz. Onların suçlarıyla ilgili elinizde imkanlar var. Bütün belgeler şimdi Cumhurbaşkanlığı’nda. Devletin üzerine gitmesi gereken suçlar varsa üzerine gitmesi lazım. Çünkü onların özellikle Çiller’in Fetullah’ın Amerika’yla bağını tartışmak, gündeme getirmek, üzerlerine gitmek gerekir. 

FETULLAH’IN ADININ ANILMASININ ANLAMI

Çiller ve Fethullah’ın üzerine hiç gidilmemesi bugün bu olayları köpürtenlerin onların adına en ufak bir atıfta bulunmaması çok ilginç değil mi? Sedat Peker’i Fetullah’ın kullanması gerçeğini kapatmaya çalışmaları önemli bir unsur değil mi? 

Mal bulmuş mağribi gibi iddialara sarılanlar oluyor. Cumhuriyet, Sözcü, Halktv, İyi Parti vs. İyi Parti'nin önce genel başkanları Akşener’i bu olaylar nedeniyle sorgulaması lazım. Onun bagajında neler var görsünler. O bagaj çok karanlık bir baraj. Fetullahla Susurlukçularla iç içe, CIA’yla iç içe bir bagaj. Bugün Meral Akşener’i parlatanlar ABD’nin cephesinden Türkiye’ye karşı birçok olayın içinde yer alıyorlar. Akşener’i anlamak bakımından o günlere bir projektör tutmak herkese lazım.

Umarım bu olayla giderek büyür kamuoyunun ciddi ilgi ortaya çıkar, herkes bundan ders alır ve Çiller’le Fetullah’la ilgili o örgütlenme konusunda da davalar açılır. Onları önlemeye kalkmamak lazım. Eğer Çiller bu hükümetin yanında, buna dokunmayalım gibi düşünen unsurlar varsa büyük hata yaparlar. Kendilerinin lekelenmeleri dışında bir faydası olmaz, Çiller’i falan da kurtaramazlar.