"FETÖ’nün kumpas davalarında en etkili duruşu sergiledik" diyen Feyzioğlu kumpasın çökmesine en büyük katkıyı verdiklerini vurgulayarak şunları dedi:
" FETÖ tarafından ele geçirildiği anlaşılan Özel Görevli Mahkemeler’in derhal kapatılmasını ve Terörle Mücadele Mahkemelerinin kaldırılmasını sağladık. Bu sayede yüzlerce kumpas mağduru tahliye oldu.
Türkiye’yi kana bulayan ve kaosa sürükleme amacı taşıyan kitlesel terör saldırılarında hep vatandaşlarımızın yanında olduk. Toplumsal kesimlerin önü alınamayacak şekilde birbirine düşmanlaştırılmasını önledik. Köprü vazifesi gördük.
Seçim güvenliğinin sağlanması için erken uyarılarda bulunduk. Gönüllü meslektaşlarımızı siyasi parti ayrımı gözetmeksizin seçim hukuku uygulamaları alanında meslek içi eğitimlere tabi tuttuk.
Nerede bir acı varsa orada olduk. Soma’daydık, Elmalı’daydık. Felaket bölgelerindeydik.
15 Temmuz darbe girişimini yaşadık. Olayın daha ilk saatlerinde Türkiye Barolar Birliği ve tüm barolarımız birlikte, demokrasinin yanında, darbecilerin karşısında olduk.
OHAL dönemi KHK’larına, OHAL kapsamını aşması sebebiyle en etkili hukuki eleştirilerimizi ortaya koyduk. KHK ile ihraç edilen hukukçuların, baro levhalarına yazılmasına karşı gelişen idari ve yargısal içtihatın karşısında durduk. Neticede Anayasa Mahkemesi, Türkiye Barolar Birliği’nin gerekçelerini kullanarak bireysel başvuruları kabul etti. FETÖ’nün yeni bir kumpası olan Mor Beyin operasyonunu kamuoyuna ve yetkili makamlara anlattık, binlerce mağduriyeti önledik."
Yüzyılın en büyük pandemisi ile mücadele etmek zorunda kaldıklarını kaydeden Feyzioğlu, "Avukatların sırtlarındaki yük kat be kat arttı. Mecburen asgariye düşürülmüş kadrolarla, normal günlerin birkaç misli çalışarak meslektaşlarımızın taleplerini yerine getirdik. Önemli kazanımlar elde ettik" şeklinde konuştu.
Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Şimdi sizlere bir özeleştiri yapacağım. Ondan önce konuyu çerçevesine yerleştirmek istiyorum. Çoklu baro olarak anılan değişiklikle ilgili ana muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesi’ne verdiği iptal dilekçesinde aynen şöyle denilmektedir:
“Dava konusu kanunun hangi koşullarda gündeme geldiği dikkate alındığında bu kanunun kamu yararı amacıyla çıkarılmadığı, iktidar partisinin ve liderinin, baro başkanlarının, özellikle de Ankara Barosu’nun bazı faaliyetlerine tepki olarak gündeme geldiği açıktır. .. Diyanet İşleri Başkanının açıklamalarına karşı Ankara Barosu tarafından yapılan açıklama, iktidar ile baroları karşı karşıya getirmiş ve Cumhurbaşkanının doğrudan baroları hedef almasının ardından yasa teklifi gelmiştir.”
Açıkçası, bu dilekçede de yazıldığı üzere gündemde dahi olmayan çoklu baro düzenlemesi, bu şekilde bir anda gündeme bomba gibi düşmüştür.
Az önce ifade ettiğim de zaten budur. Aynı fikir, aynı eleştiri milyonları arkanıza alarak da ifade edilebilir, karşınıza alarak da Türkiye Barolar Birliği bir grubun değil, Türkiye’nin kutup yıldızıdır."
Feyzioğlu şöyle devam etti:
"Kazanımlar hepimizdir. Her biri alın teriyle mesleğini icra eden, hayat mücadelesi içindeki meslektaşlarımız için önemlidir. Bunları küçümsemek, meslektaşlarımızın dertlerini görmezden gelmek olur. Bundan sonra da yapmamız gerekenler çoktur. Yapılması gerekenler birlik içinde yapılmalıdır. Bir yandan meslektaşlarımızın mesleklerini icra ederken karşılaştıkları sorunları teker teker ortadan kaldırmalı, ağır hayat şartlarına karşı onları korumalı ve desteklemeliyiz. Diğer yandan hukuk devletinin işleyişine ilişkin her sorunu doğru tespit etmeli ve hukukçu yetkinliğiyle itirazlarımızı dile getirmeli, çözümü noktasında takipçisi olmalıyız."