Şirak'taki heykele ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Sakarya Üniversitesi Türk Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Kurucusu Prof. Dr. Haluk Selvi, birçok kez suikast teşebbüsüne maruz kalan Talat Paşa'yı 15 Mart 1921'de ensesinden vurarak şehit eden Ermeni suikastçi Soğomon Tehliryan'ın 1960 yılında Kaliforniya'da hayatını kaybettiğini anımsattı.
Selvi, heykelin uluslararası hukuk kurallarının yanında iki ülke arasındaki ilişkiler açısından da kabul edilemez olduğunun altını çizerek, "Osmanlı Devleti'nin Sadrazamı Talat Paşa'nın böyle bir hakarete maruz kalması, bu kadar aşağılanması Ermeni ve Türk milletini simgeler bir durumdadır. Türk milleti orada aşağılanmış, ayaklar altına alınmıştır. Bu yüzden o heykele uluslararası alanda diplomasinin bütün yollarını kullanarak müdahale etmek ve hemen ortadan kaldırmak gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Her iki devletin de geçmişten gelen kini ve nefreti bir tarafa bırakarak barış içerisinde yaşaması gerektiğini vurgulayan Selvi, şöyle konuştu:
"Bu Ermenistan açısından daha faydalı olacaktır. 3 milyon nüfuslu bir ülkeden bahsediyoruz. İktisadi olarak kıvranıyor, kendine çıkış yolları arıyor. Avrupa'nın, diasporanın yardımıyla ayakta kalıyor. Türkiye de bu konuda diplomasi yolunu kullanarak, bu tür aşağılamalara meydan vermemelidir. Bize büyük bir iş düşüyor. Burada insan haklarına saygı yok, büyük bir kin ve nefret var. Bunlar Ermenileri bir yere götürmez."
'DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE SUİKASTÇIYA HEYKEL DİKİLMEZ'
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Kara ise olayın uluslararası anlamda büyük bir skandal olduğunu ifade ederek, böyle bir heykelin dikilmesinin Ermenistan'ın büyük bir ayıbı olduğunu vurguladı.
Kara, "Çünkü dikilen heykel bir kahramana ait değildir. Bu kişi, adice, katilce, sinsice gelip Berlin'de, sokak ortasında şerefli bir devlet adamını öldüren adi bir katildir. Bir ülkenin bu kişinin heykelini dikmesi o ülkeye şeref kazandırmaz. Tersine, o ülkenin medeni seviyesinin düşüklüğünü gösterir. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde katile, suikastçiye, adam öldürene heykel dikilmez. Bu açıdan Ermenistan'ın yaptığı bir skandaldır" diye konuştu.
Prof. Dr. Kara, düşmanlıkların değil, dostlukların pekiştirilmesi gereken bir çağda yaşanıldığını dile getirerek, Ermenistan ve Türk halkının yüzyıllarca dost yaşadığını ancak bu heykelde iki halkın dostluğunu zedeleyecek unsurlara yer verildiğine dikkati çekti.
'İKİ ÜLKENİN ZARARINA AMA BAŞKA GÜÇLERİN FAYDASINA OLACAKTIR'
Bu heykelin dikilmesinin saf ve temiz Ermeni vatandaşlarının işi olmadığını düşündüğünü anlatan Kara, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu gerek Türkiye gerekse Ermenistan'ın zararına kendi menfaatlerini güden mihrakların işidir. Bunlar iki ülkenin düşmanlığından yarar bulmaktadır. Çünkü bugün Ermenistançok stratejik bir bölgeyi işgal etmektedir. Ermenistan, Türkiye'nin Orta Asya'ya ulaşımını kısaltabilecek stratejik bir bölgededir. Bu ülkenin orayı bir engel vazifesi görmesi bazı güçler tarafından istenmektedir. Bu sebeple de 1915'ten beri bu oyun oynanmaktadır. Bu düşmanlığı körükleyen özellikle diaspora Ermenileridir, çünkü bunlar bahsettiğim güçlerin aleti olmaktadır. Dolayısıyla, böyle bir heykelin dikilmesi iki ülkenin zararına ama başka güçlerin faydasına olacaktır."
Bu düşmanlık oyunundan en büyük zararı Ermenistan'ın gördüğünü ve aslında iki ülke arasındaki dostluktan en çok Ermenistan'ın kar sağlayacağını kaydeden Kara, "Çünkü orası da ticaret yolu üzerinde uluslararası bir köprü vazifesi görecek, ekonomisi güçlenecektir. Oysa hepimizin bildiği gibi ekonomik olarak da çok zayıf bir durumda." diye konuştu.
Kara, dostlukları pekişmesine karşın 1900'lerin başına gelindiğinde iki ülke halkı arasına ekilen nifak tohumlarının hala devam ettiğini belirterek, "Bunun en açık örneği de bu heykeldir" dedi.
Aydınlık