MUSTAFA İLKER YÜCEL

Çevik, ‘TTB, başından itibaren olumsuzlukları ve şüpheleri ön plana çıkartan eleştirel bir tutum izledi. Bunun mücadeleye olumlu bir katkısı yok. Başarı olumluluğun teşvik edilmesiyle kazanılır’ dedi.

Salgınla mücadelede her gün yeni bir önlem alınıyor. Gözler Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararlarda. Koronavirüs tedavisi için ikinci ve üçüncü basamak hastanelerinin planlanması tartışmaya yol açtı. Geçmişte SSK İstanbul Sağlık İşleri Müdürlüğü de yapan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hikmet Çevik, bunun yerine Çin modelini önerdi. Çevik, “Salgınla mücadele için yalnızca bu işe ayrılan hastaneler olmalı” dedi. Dr. Çevik’le koronavirüs mücadelesini konuştuk.

Yeterli test yapılmadı mı?

Test meselesinde iki yöntem var. Biri Güney Kore, diğeri Çin Halk Cumhuriyeti’nin uyguladığı yöntem. Güney Kore, Çin’den sonra her isteyene, çok yaygın bir şekilde test yaptı. Güney Kore başarılı gözüküyor. Kontrol altına aldı gibi. Pozitif çıkan hastaları iyi takip ediyor, çevresine hemen test yapıyor. Çin ise rastgele test yapmadı, belli kurallar koydu, bunu karantina ile birleştirdi. Sonucunu da görüyoruz. Türkiye de Çin’le aynı yolu izledi. Belli kurallar koyarak test yaptı. Bu çerçeveden baktığımız zaman test sayısının az olduğunu söyleyemeyiz. Türkiye, ilk önce yurtdışına gitmiş olma şartı koydu. Bunlarda pozitif çıkan varsa çevresini test etti. Sonra yurtdışından biriyle temas etmiş olanları test etti. Artık Türkiye içinden de bulaş olduğu için temas şartının anlamı kalmadı. Daha yaygın test yapılacak. Pozitif hastaların çevresine de test yapılacak.

UYUMADIK GEREKENİ YAPTIK

Son birkaç gündür hızla vaka artınca herkes tedirgin oldu. Bazı karamsarlar test yapılmıyor ondan hasta bulunmuyor gibi yorumlar yaptı. Halbuki bu hastalığın nasıl yayıldığını, nerden geldiğini, hangi yollarla Türkiye’ye gireceğini biliyoruz. Türkiye o yolları kapattı. Salgın önlemede kullanılan yöntemleri kullandı. Sınırları kapattı, uçuşları durdurdu. Bulaşı en yüksek noktaya çıkaran gruplar halinde bulunmaya karşı da tedbirler aldı. Salgınla da zaten böyle mücadele edilir. Hastanelerle mücadele edilmez. Bu tedbirleri aldıktan sonra artık ikinci noktaya geldik. Hastalık belli bir yaygınlığa ulaştıktan sonra hastaneler devreye girdi. Tedavi edici hizmetler başladı. Testler de şimdi çok yaygın bir şekilde kullanılacak. Biz uyumadık, salgın hastalıkta alınması gereken tedbirleri aldık.

10 GÜN KRİTİK

Güney Kore’nin yaygın test kararında nüfusu etkili olmadı mı?

Bu, bilinen bir yöntem değildi. Güney Kore bu işe başladığında başarılı olacağını kimse bilmiyordu. Sonuçta kontrol altına aldı gibi görünüyor. Çin, enfeksiyonu sıfıra indirdi. Sadece yurtdışından gelenleri kontrol ediyor. Güney Kore’de de vaka sayısı az değil ama kontrol altına almakta iyi gidiyor. Biz Güney Kore’nin yöntemini uygulayacak aşamayı geçtik. Belki hastalık iyice azaldıktan sonra takipler açısından kullanılabilir. Gelecekte hangi yöntemin kullanılacağına Bilim Kurulu karar verir. Biz, şimdiye kadar doğru yöntemi seçtik, sonuçlarını da göreceğiz.

Bu hastalıkta bulaş; 1, 5, 25, 625 şeklinde devam ediyor. Sosyal mesafe önlemleri ve evde kalmak bu zinciri kırıyor. Bu konuda da alınabilecek neredeyse bütün önlemler alındı. Önleme faaliyeti içinde yurtdışından dönenlerle, umre konusunda kısmi bir gevşeklik oldu. Ancak zorunlu karantina çok zor karar. Şu anda aşağı yukarı 15 bin kişi, toplumun diğer bireyleri için 15 gün hapiste. Bunu Çin dışında başka uygulayan yok. Türkiye uyguluyor. Bunların sonuçlarını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bu tedbirleri alırsan, bunların hastalığın yayılımına mutlaka etkileri olur. Çünkü zinciri kırıyor. Ay sonunda 30 bin, 40 bin vakaya ulaşırsak ve İtalya gibi olursak tedbirler etkili değilmiş ya da zamanında alınmamış diyeceğiz. Ama bizim sağlık sistemini bozmayacak kontrol edilebilir ölçüde bir salgınla karşı karşıya kalırsak bu başarıdır. Üretimin tamamen durması düzeyine gitmedikten sonra bir başarıdır.

ÇİN TAMAMEN AYIRDI

Hastanelerde şu anda hangi önlemler alınıyor?

Hastanelerde hafta başından beri artan oranda vaka var. Kanser vakaları dışında bütün acil olmayan ameliyat ve benzeri faaliyetler ertelendi. Hastanelerin belli yerleri bu iş için ayrıldı. Buna uygun malzemeler, kıyafetler hazırlandı. Ateşi ya da bulguları olanların diğer hastalara değmeden o bölgede tedavileri görülüyor. Özel hastaneler de olağan faaliyetlerine devam etmeye çalıştı, ama şu anda oralara da hemen hemen hiç hasta gitmiyor. Özelde de yatan pozitif vakalar olduğunu biliyoruz. Bu mücadele, bu kadar bölük pörçük yürütülmemeli. Şu anda seçtiğimiz yöntem, bütün hastanelerin hazırlık yapması ve her hastanenin koronavirüsle mücadele etmesi ve yatırması. Bunun çok başarılı olmayacağını çok kısa bir süre sonra seçilmiş bir iki hastanenin tamamen bu işe tahsis edileceğini düşünüyorum.

Ankara’da zaten Zekai Tahir Burak Hastanesi tamamen bu iş için ayrıldı. İstanbul’da da bazı hastaneler seçilecek. Çok bulaşıcı bir hastalık, çok fazla sayıda merkezde bu kadar katı hijyen kurallarını uygulayamazsınız. Çok büyük bir risk. Kurallara uymazsanız sağlık personeline bulaşma riski var. Hastane içinde diğer faaliyetler devam ederken bunu yaparsanız diğer taraflara da bulaşma olasılığı olur.

Çin, bunun için hastane yaptı, diğer hastaneleri bu işten azat etti.

Bu evreye geçilmeden önce 3 bin sağlık personeline bulaş oldu, 30 kişi öldü. Bu iş için kurduğu hastanelere hastaları taşıdıktan sonra tek bir bulaşma olmadı. Burada çalışanların başka bir hastayla teması yok, tam izolasyonla netice alıyorsunuz.

Sağlık personeli en kıymetli eleman, toplum adına savaşa giriyor. Hem can yakıcı; ölümler olabiliyor hem de sağlık personelinin sayısı sınırsız değil.

Pozitif hale geçen sağlık personeli 50 gün mücadeleden düşüyor.

AĞIR KOŞULLAR

Çok ağır şartlarda çalışıyorlar. Robot kıyafetleri önlükler, maskeler...

Çin’de sağlık çalışanları 4 saat boyunca çay içmedi, tuvalete gitmedi, ihtiyaçlarını karşılamadı. Bunlardan herhangi birini yapmaya kalkarsanız hijyeni bozarsınız. Ayrım sağlanıp ve başarı görüldükten sonra hastaneler korona baskısından kurtuldukça rutin faaliyetlere devam edilecektir.

SPOR SALONLARINDA KARANTİNA

Çin bir de, hastanede tedavi gerektirmeyen oksijen vermek ya da solunum cihazına bağlanması gerekmeyen vakaları, kapalı spor salonlarında takip etti. Çünkü evde karantina kurallarına uyulup uyulmadığını takip zor ve sakıncalı. Bilim Kurulu’nun hangi yöntemi uygulayacağını göreceğiz.

SÜREÇ KAMULAŞTIRMAYA GİDEBİLİR

Yoğun bakım bu kadar yoğunken olası bir yığılmada hangi çözümler olabilir?

Salgın çok büyük boyutlara ulaşmazsa yeterince yoğun bakım yatağı var. Tam bir salgın halini alırsa yoğun bakımın da bir sınırı var. Bu sonuçta solunum cihazı sayısı ile sınırlı, imkanlarla sınırlı. Dünyanın hiçbir ülkesi bunu sağlayamaz. Onun için başka tedbirlerle bu salgını önlemeye ve sınırlamaya çalışıyoruz. Türkiye’deki solunum cihazlarının çoğu özel sektörde. Hastaların yüzde 5’inde ventilatör, solunum destek cihazına ihtiyaç oluyor. Kamudaki solunum cihazları yetmez. Özel sektördeki cihazlar toplanarak seçilmiş hastanelere alınacaktır. Sağlık Bakanlığı’nın bunu yapacak iradesi de gücü de vardır. Bunların yapıldığını göreceğiz. Bu, kamu eliyle ve merkezi yürütülecek bir faaliyet olduğundan özel sektör, talimatlara uyacaktır. İhtiyaç olduğunda Sağlık Bakanlığı kamulaştırma da dahil önlem alacaktır. Bunun maddi, manevi, yasal her türlü şartı mevcuttur.

TTB MÜCADELEYE DESTEK OLMUYOR

Türk Tabipleri Birliği (TTB) krizin başından beri edilgen tutumu sebebiyle eleştiriliyor. Başarıya odaklanan bir tarzı var mı?

TTB, başından itibaren olumsuzlukları ve şüpheleri ön plana çıkartan eleştirel bir tutum izledi. Bunun mücadeleye olumlu bir katkısı yok. Büyük bir mücadele ve önemli başarılar da kazanıldı. Umuyorum ki bundan sonra da olacak. Mücadele biraz da olumluluğun ön plana çıkartılmasıyla, başarıların teşvik edilmesiyle kazanılan bir şey... Evet, olumsuzluklar her zaman bu tür mücadelelerde yaşanır. Dostane uyarı başka bir şey, sürekli yakınmak böyle büyük bir mücadelede doğru değil. Kamuoyunda da böyle algılanıyor. TTB, mücadeleye destek olmayı tercih etmedi.

HALK SAĞLIĞI UZMANLARI EKRANLARDA OLMALI

“Bu mücadeleye; panik yaratamayacak, bu mücadeleyi mutlaka kazanacağımızı bilen bir anlayışla olumsuzlukları ön plana çıkaran değil, ama uyarıları da ihmal etmeden basın da katılmalı. Genel olarak öyle de oluyor. Halk sağlığı uzmanları salgın konusunda bilgi ve donanıma sahiptir. Salgın yönetimini bilirler. Onları ekranlarda daha fazla görmek isterdim.”

REFIK SAYDAMLARIN TORUNLARI YINE KAZANACAK

“Hekimler ve bütün sağlık çalışanları hazır. Yeterli donanım da var, imkanlar da var. Hastaneler hafta başında devreye girmeye başladı. Ufak tefek eksiklikler vardı. Onlar da önemli ölçüde giderildi, gideriliyor. Tedbirler hep zamanında alınıyor. Belli bir güven oluşuyor. İmkansızlıklar içinde Cumhuriyet’in ilk yıllarında salgınlara karşı önemli başarılar kazanılmış. Refik Saydamların torunları olarak hazırız ve bu mücadeleyi kazanacağız.”


SALGINDAN ÇIKAN DERS: BIRINCI BASAMAĞI GÜÇLENDIR

“Birinci basamağın geliştirilmesi, desteklenmesi gerektiği bu salgında daha aşikar ortaya çıktı. Güçlü bir birinci basamak olsaydı, yurtdışından gelenlerin, pozitiflerin kimlerle temas ettiklerinin bulunması, izlenmesi takip edilmesi çok daha kolay olacaktı. Birinci basamak, mahalleler evler düzeyinde bilgiye sahip. Bunlara ulaşılması ve mücadeleye katılması çok sonuç değiştirici olurdu. Bundan ders çıkarmamız gerekiyor. Birinci basamağınız kuvvetli değilse bir salgında etkili silahınızı kullanmamış oluyorsunuz. Çok daha ucuza çok daha etkin, toplumu rahatsız etmeden mücadele etmek mümkün. Bunu Türkiye, bu salgının dersi olarak çıkarıp birinci basamağına daha çok kıymet vermelidir ve verecektir de.”

Aydınlık