FETÖ'nün 28 Şubat sürecinde değil 2000'den sonra büyümeye başladığı 15 Temmuz iddianamelerinde kayda geçti.

15 Temmuz'un altıncı yılında yapılan açıklamalarda zayıf da olsa “28 Şubat FETÖ'yü büyüttü” iddiası yeniden dillendirildi. Ak Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, 28 Şubat’ın FETÖ’yü besleyen ana damar olduğunu öne sürdü. Oysa yargı belgelerinde de kayıt altına alınan gerçekler bu propagandayı çürütüyor. 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin hazırlanan en önemli iddianamelerden “Çatı”da “FETÖ’nün TSK içerisine yerleşme ve yayılma dönemi” olarak 20002008 yılları gösterildi. 20082014 arası da “örgütün TSK’yı tamamen ele geçirme ve örgütten olmayanların tasfiye edilmesi dönemi” olarak ifade edildi. İddianamede ayrıca 1985 yılından 15 Temmuz darbe girişimine kadar FETÖ’ye mensup oldukları iddiasıyla 400 personelin TSK ile ilişiğinin kesildiği, en fazla ihracın 1997 ve 1998’de yapıldığı, 2003’ten sonra FETÖ kapsamında ihraç yapılmadığı kaydedildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan “Çatı” iddianamede FETÖ’nün TSK içerisine yerleşme ve yayılma dönemi olarak 20002008 yılları arası gösteriliyor. İddianamede, “20082014 TSK’yı tamamen ele geçirme ve örgütten olmayanların tasfiye edilmesi” başlıklı bölüm de yer alıyor. FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığı’nda yaşananlarla ilgili olarak 26’sı general 221 şüpheli hakkında hazırlanan ve Fetullah Gülen’in bir numaralı şüpheli olarak yer aldığı ‘Çatı iddianamede’ ‘FETÖ’nün TSK’da yapılanma süreci’ başlıklı bölümde örgütün TSK’ya nasıl yerleştiği bilgilerine yer veriliyor.

İHRAÇ SAYILARI GERÇEĞİ ORTAYA KOYDU

1985 yılından FETÖ’cü darbenin olduğu 2016 yılına kadar, 30 yıllık sürede FETÖ’ye mensup oldukları iddiasıyla 400 personelin TSK ile ilişiğinin kesildiği, iddianamede şöyle anlatılıyor: “1987 yılında 7 subay 17 astsubay, 1988'de 7 astsubay, 1989’da 40 astsubay, 1990’da 2 subay 43 astsubay, 1991’de 1 subay, 21 astsubay, 1992’de 2 astsubay, 1994’de 2 subay, 1995’de 2 subay 1 astsubay, 1996’da 11 subay 10 astsubay, 1997’de 59 subay 73 astsubay, 1998’de 42 subay 31 astsubay, 1999’da 7 subay, 8 astsubay, 2000’de 5 subay, 6 astsubay, 2001’de 1 subay, 2003’te 2 astsubayın ordu ile ilişiği kesilmiştir. TSK, 2003 yılından sonra FETÖ olduğunu bildiği hiç kimsenin ilişiğini kesmemiştir. Oysa bu süreçte dini inançlarından ötürü atılanların sayısı birkaç bin rakamına ulaşmıştır.”

İddianamede ‘20002008 TSK içerisinde yerleşme ve yayılma dönemi’ başlığının altında ise, şunlar yer aldı: “70’li yıllardan itibaren TSK’ya sızmayı başaran FETÖ mensupları, 90’lı yılların sonundan itibaren personel temin, atama ve sicil birimleri, istihbarat ve istihbarata karşı koyma birimleri, başta Harp Akademileri olmak üzere eğitim kurumlarının ölçme değerlendirme birimleri ve diğer askeri okul, eğitim ve kurs birimlerine yuvalanmıştır. FETÖ son 15 yılda TSK’yı tamamen kendi amaçları doğrultusunda yönlendirecek bir güce erişmiştir.”

2013'TE TERFİ ALAN GENERALLER FETÖ’CÜ

İddianamenin ‘20082014 TSK’yı tamamen ele geçirme ve örgütten olmayanların tasfiye edilmesi’ bölümünde ise şöyle denilmişti:

“Örgütün YAŞ kararlarını tamamen kendi lehine tecelli ettirme girişimleri incelendiğinde; özellikle darbe girişiminden sonra 2013 yılı YAŞ neticesinde terfi eden generallerin neredeyse tamamının FETÖ mensubu olduğu anlaşılmıştır. 2013 YAŞ’ta terfi eden generallerin bir iki istisna hariç hepsi darbeye fiilen iştirak ettikleri için TSK’dan ihraç edilmiş veya tutuklu durumdadır. 2011 ve 2012 yıllarında icra edilen YAŞ toplantıları neticesinde de durum aynı şekildedir. Sonuç olarak 15 Temmuz öncesi TSK’da görev yapan generallerin büyük bir kısmı darbeye fiilen iştirak etmiş veya FETÖ iltisakları tespit edilerek TSK’dan ihraç edilmiştir. 2014 ve 2015 yıllarında albaylıktan Tuğgenerallik, Tuğaamiralliğe terfi ettirilen personelin yüzde 80’i ihraç edilmiştir.”

28 ŞUBAT’TA YARGILANANLARIN LİSTESİ ÇIKMIŞTI

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz'da İstihbarat Daire Başkanlığını ele geçirme ve darbe girişimi süresince tüm Türkiye’de istihbarat fonksiyonlarını işlevsiz hale getirme çabası içerisinde oldukları gerekçesiyle, çoğu dairenin eski çalışanı 36 kişi hakkında iddianame hazırlamıştı. İddianamede şüpheliler arasında yer alan Muharrem Sönmez’le ilgili 12 Ağustos 2016 tarihli ‘Arama el koyma’ tutanağına göre; ‘Üst Dönem Abiler Hakkında Düşünceler yazılı kağıt, ön yüzünde Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk, 28 Şubat davalarında kimler yargılanıyor, arka yüzünde uyan Türkiye yazılı iki sayfadan oluşan kitapçık şeklinde broşür’ ele geçirilmişti.


’28 ŞUBAT’TA FETÖ YURT DIŞINA KAÇTI’

28 Şubat davasında yargılanıp beraat eden sanıklardan emekli Albay Alican Türk duruşmada yaptığı savunmasında, “Bu davanın tamamen beraatla sonuçlanacağına inanıyoruz. FETÖ’cü savcının hazırladığı iddianame ile soruşturmayı sürdürmüş olmak bile FETÖ’nün ekmeğine yağ sürmek demektir. 28 Şubat döneminde Fetullah Gülen yurt dışına kaçtı. O dönemde FETÖ’cüler kaçtı. Hala FETÖ etkisinin yoğun biçimde ülkemizde devam ettiğini düşünüyorum. Davada çıkacak olumsuz karar tamamen FETÖ’nün ekmeğine yağ sürecektir.” demişti.


‘SİYASİ BİR DEĞERLENDİRME’

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Nusret Senem, 28 Şubat'ın FETÖ'yü büyüttüğü iddialarına sert biçimde karşı çıktı. Aydınlık’a açıklamalarda bulunan Senem şu değerlendirmeyi yaptı:

“28 Şubat döneminde hazırlanmış raporlar var. O dönemde hazırlanan Sönmez Köksal imzalı MİT raporu var. 28 Şubat dönemine ilişkin Fetullah Gülen’in kara para aklama işinde Çiller’le ortak olduğu MİT raporuna geçmiş. Ben o raporu MİT’in ÇillerFETÖ Raporu diye kitaplaştırıldım. Bu rapor o zamanki Başbakan Sayın Erbakan’a MİT tarafından sunulmuş. 19 sayfa rapor, 200 sayfaya yakın da ekler bölümü olmak üzere 223 sayfadır. Kaynak Yayınları’ndan yayınlandı.

'HEDEF BATICI İRTİCAYDI'

“Sayın Ak Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş’un değerlendirmesi siyasi bir değerlendirme. Hem 28 Şubat’ı yanlış değerlendiriyorlar hem söyledikleri şeyler gerçeğe dayanmıyor. 28 Şubat ülkücü mafyayı, Batıcı irticayı esas olarak hedef aldı. Batının, NATO’nun desteklediği irtcai kuvvet esas olarak Fetullah Gülen örgütüdür.”

'28 ŞUBAT TAKINTISI İÇİNDELER'

Numan Kurtulmuş’un ve Ak Parti’den birçok ismin 28 Şubat konusunda hala yanlış değerlendirme içerisinde olduklarını kaydeden Senem şunları söyledi:

“28 Şubat, Sayın Erbakan’ı hedef aldı diyorlar. Oysa Sayın Erbakan protokol gereği Başbakanlık görevini Çiller’e devretmek istemişti. Bununla ilgili basın toplantısı yaptı. Orada Erbakan’a soruluyor, ‘Size askerler baskı mı yapıyor, o nedenle mi istifa ediyorsunuz?’ diye. Erbakan da böyle bir şeyin söz konusu olmadığını protokol gereği istifa ettiğini söylüyor. Basın toplantısında yanında da Muhsin Yazıcıoğlu ve Tansu Çiller oturuyor. Ak Parti yöneticileri ideolojik olarak 28 Şubat takıntısı içindedir. 28 Şubat davasında 80 yaşının üzerinde birçok general yargılandı. Orada verilen mahkumiyet kararları tam bir hukuk ihlalidir. 28 Şubat davasında mahkum edilen generallerimizle ilgili karar onlara yapılmış büyük bir haksızlıktır.”AYDINLIK / ANKARA