Türkiye Komünist Partisi, Kemalist Devrim’i (yanlış bir biçimde) bir "burjuva devrimi" olarak nitelendirdi ve Kemalist Devrim’e karşı savaş açtığını ilan etti.

ŞEFİK HÜSNÜ’NÜN DEĞERLENDİRMESİ

Şefik Hüsnü (Değmer), B. Ferdi imzasıyla Komintern yayın organında 1927 yılında yayımlanan "Türkiye Köylüsü ve Kemalist Devrim" yazısında şunları yazıyordu: "Kemalist devrim her şeyden önce şehirlerin orta tabakalarından ve Anadolu’nun köylük bölgelerinden çıkmış genç bir burjuvazinin yönettiği ve yararlandığı bir köylü devrimidir. (...) Halk Partisi, Türkiye toplumunun diğer sınıflarını hakimiyeti altına aldığından beri, şehirlerde ve köylük alanlarda kâr hırsıyla dolup taşan genç burjuvazinin siyasi örgütü olma durumuna gitgide daha fazla gelmektedir." Şefik Hüsnü, Komintern Belgelerinde Türkiye5, Şefik Hüsnü, Yazı ve Konuşmalar, Kaynak Yay., 2. Basım, İstanbul, 1995, s. 81., 87.

1928 YILINDA KEMALİST DEVRİM’E SAVAŞ AÇMA ÇAĞRISI

Komünist Enternasyonal’in 1928 yılında toplanan 6. Kongresi’nde, TKP adına konuşan Fahri (Ali Cevdet) Kemalist Devrim aleyhinde şu değerlendirmeleri yaptı: "Kemalist burjuvazi tamamen karşıdevrimci bir konuma gelmiş oldu. (...) Kemalistler şimdiden emperyalist burjuvazi ile, örneğin İtalya kapitalizmiyle anlaşmalar yapmaktadır. (...) Türkiye’de çalışan yığınların önünde Kemalistleri ülkenin bağımsızlığına ve devrime ihanette bulunmuş hainler ve karşıdevrimci bir sınıf olarak teşhir etmeli ve Kemalist burjuvaziye karşı işçi ve köylülerin devrimci savaş cephesini oluşturmalıyız. Kemalizme ve onun Sovyetler Birliği’ne yönelik savaş hazırlıklarına karşı bitmez tükenmez, yorulmak nedir bilmeyen bir savaşıma girmeliyiz." (Mete Tunçay, Türkiye’de Sol AkımlarII (19251936), BDS Yay., İstanbul, 1992, s. 164165)

MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN UYARILARINA SERT TEPKİ (1929)

Mustafa Kemal Paşa, Türkiye’nin Sovyetler Birliği ile yakın ilişkilerinin sürdüğü bu dönemde, Türkiye Komünist Partisi’nin faaliyetlerini yakından izliyordu. Türk istihbarat örgütleri, büyük olasılıkla, illegal TKP’nin faaliyetlerinden haberdardı. 1927 yılında TKP Merkez Komite Sekreteri Vedat Nedim’in (Tör) TKP evrakını ve tüm bilgilerini polise teslim etmesinden sonra, bu faaliyetler iyice açığa çıkmıştı. Mustafa Kemal Paşa 1929 yılında 5 Ağustos’u 6 Ağustos’a bağlayan gece yarısı Eskişehir Garı’nda yaptığı konuşmada Türkiye’deki komünistleri, millet ve memleket "menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen fesatçı, sefil, vatansız ve milliyetsiz beyinler" olarak suçladı. (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt 22 (19271929), Kaynak Yay., İstanbul, 2007, s. 327328)

TKP’nin Mustafa Kemal Paşa’nın demecine yanıtı çok sert oldu (Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar, 19251936, Cilt 2, İletişim Yay., İstanbul, 2009, s. 212):

"Türkiye burjuvazisi, Cumhurreisinin ağzıyla Eskişehir İstasyonunda TKP’ne harp ilan etti. Bu, çoktandır devam eden ilk muharebenin burjuva devletinin en yüksek makamı tarafından resmen tasdiki demektir. Bir müddet evvel de Başvekil İsmet Paşa Meclis’te söylediği bir nutukta komünistlere taarruz etmişti. Mustafa Kemal Paşa, Komünistlere uzun uzadıya küfür ettikten sonra onları ordu kuvvetiyle tehdit etmiş ve ilk defa olarak Komünistlere karşı mücadelede, Türkiye amelesinden, köylüsünden ve esnafından yardım dilemiştir. Demek oluyor ki, geçen zaman zarfında Türkiye Komünist hareketi, burjuvazi için daha mühim bir tehlike haline gelmiştir. Bu iki hareket herşeye rağmen, hareketimizin inkişaf etmekte olduğuna delildir. Türkiye komünist hareketi, Türkiye amelesinin hareketidir. TKP Türkiye amelesinin partisidir. Bu hareket ve bu parti, Türkiye’de köylü ve fakir esnaf tabakalarının da menfaatlerini müdafaa eden yegane kuvvettir. (...) Halk Fırkasının, Halk Fırkası hükümetinin, BMM’nin, Cumhurreisinin yüzlerindeki maskeyi yırtmak ve şahısların nasıl burjuva müessesesi ve mümessilleri olduğunu, emekçi sınıfına göstermek TKP’nin önünde duran en büyük meselelerdendir. TKP, Türkiye burjuvazisinin reisi, Türkiye amele, köylü ve esnafının en büyük düşmanı olan M.Kemal Paşa’nın resmi harp ilanını, büyük bir soğukkanlılıkla karşılar ve mücadelesine devam eder."

TKP’NİN KEMALİZM’E SALDIRILARI

TKP’nin Kemalizm’e saldırıları bu açıklamayla bitmedi.

Şefik Hüsnü, Komintern yayın organının 7 Temmuz 1933 günlü sayısında yer alan "Kemalistlerin Yeni Baskı Dalgası" yazısında şunları yazıyordu: "Toprak ağalarının ve burjuvazinin çıkarlarını temsil eden Kemalist hükümet, bunun yanı sıra, emekçi halka karşı yönelen ve krizin bütün yükünü emekçilerin sırtına yıkmayı hedef alan bir dizi tedbir de almaktadır. (...) Türkiye Komünist Partisi, bütün karalamalara ve saldırılara göğüs gerecek ve Kemalist diktatörlüğe karşı mücadelesini yılmadan sürdürecektir. Türkiye Komünist Partisi, Kemalizm’in saldırılarına karşı ve işçiler ve devrimciler üzerindeki siyasi baskıların son bulması için geniş bir protesto eylemi yürütmektedir." (Şefik Hüsnü, 1995, a.g.e., s. 159, 160)

Şefik Hüsnü, aynı yayının 6 Kasım 1933 tarihli sayısında da şu görüşü belirtiyordu: "1921 yılında Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında bir dostluk anlaşması imzalandı. Ne var ki, Kemalist rejim birkaç yıl içinde, Kemalist Halk Partisi tarafından temsil edilen yerli büyük burjuvazi ve büyük toprak ağalarının açık diktatörlüğü haline geldi." (Şefik Hüsnü, 1995, a.g.e., s. 161)


Aydınlık