Suriye’yi taksim planları suya düştü.
Suriyeliler ayrılıkçı bayraklarıyla Taksim’e koştu.
Yılbaşında İstanbul’un merkezini yeşil siyahlı ÖSO bayraklarıyla işgal eden Suriyeli gençler, infiale yol açtı.
Bunun birden çok sebebi vardı.
Birincisi, Taksim gibi sembolik bir meydan, o gece Türklere kapatılıp, Suriyelilere açılmıştı.
Hatta sadece Türklere değil, yabancı turistlere de adeta yasaklanmıştı.
Ayrıca Suriyelilerin yaptığı kutlamadan çok, bir gözdağı eylemi gibiydi.
Hani orada içki içip kutlama yapanlara saldıracak gibi bir halleri de vardı.
Askerlik çağındaki genç Suriyelilerin Türkiye’de yaptıkları gösteri tam bir tezat oluşturdu.
Kamuoyunun tepkisi şöyleydi: ‘Bizim askerlerimiz Suriye’de canlarını tehlikeye atarken, bu genç ve gürbüz Suriyeliler neden ve nasıl oluyor da İstanbul’un merkezinde eğlence düzenliyor?’
Bunlar büyük ihtimalle, cephe gerisine moral ve dinlenme için gönderilen ÖSO’culardı.
Ben, onlara yapılan ayrıcalıklı muameleden, polisin nezaketinden öyle olduklarını tahmin ediyorum.
Taksim’de Türklere yasak olan kutlama Suriyeli ÖSO’culara serbest.
Hem de Esat’ın 7 yıllık işgali bozguna uğratıp kazandığı bir zamanda bu oluyor.
Bizim için PKK/YPG bayrağı neyse, Esat için de aynı şey olan o bayrakla İstanbul’un göbeğinde kutlama yapıyorlar.
Suriye’de Suriye ordusunun kendi topraklarını yeniden kontrol altına almasına karşı bir zihniyet var.
BAE, Mısır, Katar, Sudan, tüm Arap dünyası artık Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın kazandığını kabullenip, büyükelçilikleri tekrar açarken Türkiye’nin bu tavrı gerçekten anlaşılmaz.
ABD, YPG’ye tırlarca silah götürürken, hala Trump’tan medet ummak, Esad’la hala masaya oturmaktan kaçınmak, bölgedeki çıkarlarımıza, en hafif tabirle ‘sırt çevirmek’tir.
Artık önümüzde tek seçenek var.
O da Suriye’nin yasal yönetimiyle bir an önce anlaşmak ve tüm ülkedeki Suriyelileri acilen evlerine dönmesini sağlamaktır.
PKK ve IŞİD ile mücadele için bir an önce, Diyanet’te Odatv’ye ölüm fetvası çıkaran Ortaçağ zihniyetini yargı önüne çıkarmak, ordudan polisten, kökü nerede belli olmayan tarikat ve cemaatleri de tıpkı CIA maşası FETÖ gibi temizlemek lazım.
Daha önce ‘Suriye ile barış yolunda bir sürpriz ile karşılaşabiliriz’ diye yazmıştım ama, bölgedeki son gelişmeler ve özellikle Taksim’deki o manzaradan sonra bu umudum sönmeye başladı açıkçası.
Trump’ın çekilme manevrasıyla, Türkiye’yi, Suriye, Rusya ve İran ile başta Münbiç ve İdlip olmak üzere karşı karşıya getirme tuzağı iddiaları, doğrulanırcasına bir tavır gözleniyor.
Siz ne kadar ‘Astana Süreci içindeyiz’ filan derseniz deyin, Esad ile anlaşmadan hiçbir sorun çözülemez.
Bu olmadığı sürece, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olmak ifadesi hiçbir anlam taşımıyor.
Bakınız, ABD artık dünya polisliğini sürdüremiyor.
Trump, ne kadar engellerle de karşılaşsa, artık sadece Suriye’den değil, Afganistan ve Irak’tan da çıkma hazırlığı yapıyor.
Çıkarken de ortalığı harap ve çatışma içinde bırakmayı hedefliyor.
Bu noktada artık Türkiye seçimini yapmalı.
TEK YOL ESAD İLE BARIŞMAK
32 yıllık Ortadoğu siyasi risk analisti Elijah J. Magnier, “Tahran, Suriye ordusuyla tamamen paralel hareket ediyor ve Moskova da tamamen Şam’ın arkasında. Menbiç’te Türkiye’nin olmamasını Türk tarafına bizzat Rusya aktardı. Türk ordusu, İdlib, Cerablus, El Bab ve Afrin’de, Rus ve İran destekli Suriye ordusu ile karşı karşıya gelmek istemiyor” diyor.
Bir başka önemli uzmanın uyarısına kulak vermekte yarar var.
Global Times yazarı Yang Sheng, "Türkiye, sınırlı gücüyle ABD, Rusya ve Çin arasında oyun oynamak konusunda dikkatli olmalıdır. Gücünün ötesinde bir oyuna girmesi, zarar görmesiyle sonuçlanabilir" diyor.
AKP saflarındaki kendini dev aynasında görme eğilimini iyi görmüş Yang, "Kürt güçlerinin geleceği, biraz da Türkiye'nin kararına bağlı. Eğer Türkiye, Kürt kuvvetlerini çok fazla zorlarsa ve Suriye ile Rusya'nın çıkarlarını tehdit eder noktaya gelirse, o zaman Rusya, Suriye ve Kürt kuvvetlerinin ortaklaşacağı bir zemin oluşacaktır" ifadelerini kullanıyor.
Türkiye’nin Suriye’deki tek muhatabı, Şam olmalıdır.
Suriye lideri Beşar Esad ile doğrudan iletişim kurulmazsa, hem ABD, hem Rusya ve de tüm bölge ülkeleriyle ‘papaz’ olma ihtimalimiz var.
Suriye ile devletten devlete ilişki kurulursa, kimse bize tuzak kuramaz, kazık da atamaz.
Türkiye’nin, Malezya ve Pakistan gibi, “Kuşak ve Yol Girişimi”ne de “çaktırmadan” mesafe aldığını ima eden Çinli yazar, AKP’nin Avrasya’da samimi olmadığını da söylüyor.
Türkiye'nin Rusya ve Çin ile kurduğu ilişkilere ve son dönemde yeniden ‘olumlu yönde ilerleme' eğilimine giren ABDTürkiye ilişkilerine ilişkin de konuşan Yang, Türkiye'nin ‘Öncelikle bir NATO ülkesi' olduğunu hatırlatarak şunları söylüyor:
"Öncelikle, Türkiye bir NATO ülkesi ve NATO üyeliğini sonlandıracağına dair somut bir işaret bulunmuyor. Bu yüzden, Çin ve Rusya'yla yakınlaşmak Türkiye için yalnızca Batı'dan daha fazla fayda sağlamak amacına hizmet ediyor. Türkiye aynı zamanda dünyaya başkaları tarafından kullanılan bir kukla yerine Rusya ile ABD arasında kendi pozisyonunu belirleyebilen bir ülke olduğunu göstermek istiyor."
Taksim’deki ÖSO bayraklı Suriyeliler ve bitmek tükenmeyen Esad nefreti, Yang’ı doğruluyor maalesef.
Hadi beni boş verin, jeopolitik uzmanı 2 önemli amiralimize kulak verelim isterseniz.
Amiral Cem Gürdeniz, “21’inci yüzyılda kaçınılmaz şekilde Asya Pasifik cepheye yaklaşan Türkiye Akdeniz’deki düşman cepheyi yarabilmek için Rusya ve Çin ile her alanda ilişkilerini geliştirmek ve her şeyden önce Libya, KKTC ve Suriye ile MEB sınırlandırma anlaşmalarını tamamlamak zorunda kalacaktır.”
Amiral Soner Polat, “Türkiye, bu konuda eline çok büyük fırsatlar geçmesine rağmen hepsini heba etmiştir. Suriye’ye yönelik politikalarda Türkiye’nin somut ulusal çıkarları değil, soyut değerlendirmeler, psikolojik faktörler merkeze konulmuştur. Suriye ve Lübnan ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de de önemli zemin kazanacağı gerçeği göz ardı edilmiştir. Geleceğe yönelik sağlıklı istihbarat analizleri yapılamadığından, mevcut politikaların önünde sonunda çıkmaz bir yola gireceği görülmemiştir.”
Tüm dünyada bağımsız uzmanlar, büyükelçiler, siyasetçiler, akademisyenler, 2019’u Amerikan Emperyalizmi’nin çöktüğü yıl olarak ilan etti bile.
Avrasya gemisi güçlenerek açık denizlere çıkarken, Türkiye Osmanlı’nın çöküşündeki gibi Haliç’e hapsolmamalı.
Bakın, Tunus’ta Mart ayında yapılacak Arap Birliği Zirvesi’nin yıldızı Beşar Esad olacak.
Biz hala Taksim’de ÖSO bayrağı mı sallattıracağız?
Kaynaklar:
https://ejmagnier.com/2018/12/28/thesyrianarmyentersmanbijastrumpfollowsthroughonwithdrawaliraqisnext/
https://tr.sputniknews.com/columnists/201812311036879386cinliuzmanturkiyesinirligucuyleabdrusyavecinarasindaoyunoynamakkonusundadikkatliolmali/
https://www.aydinlik.com.tr/2018den2019aokyanusvedenizlercephesicemgurdenizkoseyazilariaralik2018
https://www.aydinlik.com.tr/suriyeilecokgeckalmadansonerpolatkoseyazilariocak2019
https://www.middleeastmonitor.com/20181221algeriawantssyriasassadinvitedtoarableaguesummitintunisia/