Türkiye Süper Lig Cemil Usta Sezonu Anadolu takımlarının cesur oyunlarıyla maçlara damga vurduğu mücadelelerle 10 haftayı datamamladı.

Hemen belirtelim ki bendenizi mutlu eden mükemmel bir puan durumuyla karşı karşıyayız: İlk üçte Anadolu’nun müthiş üç takımı var.

Aytemiz Alanyaspor
2 DG Sivasspor
3 BTC Türk Yeni Malatyaspor

4. sırada Fenerbahçe, 5. sırada Trabzonspor, 6. sırada M. Başakşehir var.

“Üç büyükler”‘den Galatasaray ve Beşiktaş ise ilk üçe uzaktan bakıyorlar!

‘ÜÇ BÜYÜK’ MÜ DEDİNİZ?

Türk futbolunun geleneksel görünümü ilk üç beş haftada “üç büyükler” denen Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş‘ın arayı açıp ilk üç sıraya yerleşmesi olurdu.

(Kendileri arasında puan dengesi de sanki bilgisayarca hesaplanıyormuş gibi korunurdu!)

Ardına da onlara benzemeye çalışan Trabzonspor, Başakşehir bazen de burnunu gösterip kaybolan bir “Anadolu takımı” dizilirdi.

Bundan sonra bütün heyecan bu üç takımın kaybedeceği maçlar, puanlar, sakatlanan futbolcuların abartılmış hikayeleri üzerinden sürerdi.

VAR sistemi aksaklıklara rağmen “üç büyükler”in hakemler üzerindeki baskısını önemli ölçüde kırdı

İstanbul basınının sakız gibi çiğnediği ve adeta iliğini sömürdüğü bu üç takım hakkında yalan yanlış binlerce transfer haberi ve “pozisyon”lar, “hakem hataları”, futbolcu eşleri vs. sarmalında bir hengame içinde küçüldükçe küçülen Türk futbolu, nihayet yine bu üç takımdan birinin şampiyonluğu diğer ikisinin de Avrupa kupalarında temsili ile paylaşılarak mutlu sona ulaşırdı.

Ben “üç büyükler”in Türk futbolunun üzerine gereğinden fazla Gulyabani gibi abandığına ve artık bir yük olduklarına inanıyorum.

Futbolumuzun taraftar potansiyelinden ekonomik gücüne kadar tüm enerjisini emen ama Türk futboluna bugüne dek Avrupa ve uluslararası alanda bu desteğe yakışır zafer kazandıramamış “üç büyükler”in Avrupa’daki sefaletini her yıl yaşıyoruz. Bir Slavia Prag bile değiliz!

Her yıl taraftar kandırılır, abartılı transferlerle umutlar tazelenir, ama sonuç hep hüsrandır; çoğu kez gruplara bile kalamazlar!

(Düşünün kadrosunda “yıldızlar” barındıran Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde daha tek bir golü yok!)

“Üç büyükler” denen “camia”ların önüne serili kırmızı halılara, Türk futbolu üzerinde tepinip yedikleri içtiklerine bakınca üzülmemek elde değil: Bunca parayla, olanakla en az iki Barselona, Real  Madrid veya bir Lliverpool çıkarmamız gerekmez miydi?

Türkiye’de ağa Edirne’den öteye maraba “üç büyükler”in sefaleti, Türkiye’ye yakışıyor mu?

ANADOLU TAKIMLARI NEDEN YÜKSELİYOR

Şimdi bana, “Abartma, zorlama değerlendirmeler bunlar; yine bizim takımlar mutlu sona ulaşacak; övdüğün takımların nefesi şimdi biter” diyecek hacıyatmaz düşüncedeki insanlar olacak biliyorum.

Ama yukarıdaki ciddi soruyu birilerinin sorup isyan bayrağı açacağı belliydi: Son iki sezondur bunun kıpırtıları görülüyordu.

İstanbul takımlarının taklidiyle ya da artığı futbolcularla değil kendi akıl ve zekalarıyla yönetilmeye başlanan Anadolu takımları “üç büyükler”e kök söktürmeye başladılar.

(En son örnek yense lider olacakken Fenerbahçe ligin en sonundaki Kayserispor‘a “fena halde leman” oldu.)

BAŞARI NASIL GELDİ?

1 Bu takımlar önce yabancı hoca takıntısından kurtulup yerli ve milli hocalara yöneldiler. Daha gerçekçi ve daha candan oldular.

(Sanırım yalnızca bir tek Gaziantep Spor Kulübü’nde yabancı lisanslı hoca var ki Marius Șumudică da kültür olarak davranışlarına bakınca artık bizden sayılır!)

2 Önceden karşı olduğum TFF’nin yabancı futbolcu düzenlemesi kabul etmek gerekir ki Anadolu takımlarına yaradı. Dünyanın bir köşesinden ucuz ama iyi futbolcu bulup getirdiler. “Üç büyükler”in trübüne oynamak için satın alınmış Avrupa’nın kaşalot futbolcuları onların yanında komik kaldı.

(TFF’ye göre kulüpler kadrolarını 21 kişiden oluşturmaları halinde 12 yabancı oyuncuya kadrolarında görev verebilir. 20 ve daha aşağıda oyuncunun maç kadrosuna dahil edilmesi durumunda 11 yabancı oyuncu kadroda yer alabilir.)

AntalyasporGençlerbirliği maçı

Bu durumu Anadolu takımları iyi değerlendirdi.

3 Anadolu takımlarının stadyumları ve antreman olanaklarının “üç büyükler” düzeyine çıkması.

4 Daha da önemlisi Anadolu takımlarının, temsil ettiği kentlerin giderek sanayileşmesi ve ihracat yapan irili ufaklı akıllı firmaların desteğine sahip olmaları. Bu firmaların desteği ve aklı İstanbul takımlarının mafyavari şişik kulüp başkanları yönetim biçimini tasfiye etti; Ali Koç’u bile gülünç duruma düşürdü!

“Üç büyükler” fena halde borç batağındalar; UEFA’dan mali ceza alıp duruyorlar; Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın ardına bakmadan kaçması boşuna değildir.

ANTALYASPOR – ALANYASPOR

Antalya ve Alanya kentleri Türkiye’ye her yıl 10 milyar doların üzerinde para kazandıran dünya güzeli göz bebeğimiz kentler.

Alanyasporlu futbolcular alkışlıyor alkışlatıyor

Açık söylemek gerekirse Avrupa kupalarında her yıl, birer mahalle takımı olan “üç büyükler”in yerine, Avrupa’da, ülkemize yalnızca adıyla bile reklam olup kazanç sağlayacak bir Alanyaspor‘un, Antalyaspor‘un ya da başkentimizin adını taşıyan Ankaragücü‘nün olmasını isterim.

ANKARAGÜCÜ – GENÇLERBİRLİĞİ

Ankara’nın bu köklü takımları beni çok üzüyor. Bir Ankaragüçlü olarak şunu söyleyebilirim: Ankara’nın siyasi ve ekonomik gücü ne yazık ki kentlerinin takımlarına gerekli ilgiyi gösterecek akıllı davranışta ve ileri görüşte değiller!

Düşünün bir AS Roma‘nın adı gibi Ankaragücü’nun adının da dünya spor kanallarında sürekli tekrarlanan efsane olmasını!

Her neyse, Anadolu takımları gümbür gümbür geliyor ve liglerimiz heyecanlı geçiyor; bu hafta herkes herkesi yenebilir abi!

Gaziantep FK, Konyaspor, Denizlispor vs. deplasman ya da “üç büyükler” kimseden korkmadan takır takır futbol oynuyorlar.

Bakalım Türkiye Süper Lig Cemil Usta Sezonu’nda “mutlu son!”a hangi güzel Anadolu kentimizin takımı ulaşacak!

veryansıntv