MUSTAFA SOLAK / TARİHÇİ

Bir kısım Atatürkçüde HDP’yi PKK’dan ayrı gören bir eğilim var. HDP’nin yasal olmasının yanında meşru da olduğunu dile getiriyorlar. Dahası HDP’yi “Kürtlerin temsilcisi” olarak görüyorlar. Kendi içinde sorunlu bir ifade. Diğer partiler de Türklerin, Çerkezlerin, Pomakların partisi mi? Hepimiz Türk Milleti değil miyiz? Partiler belli kesimleri temsil etmek için mi kurulur? Herkesi temsil etmeyecekse, o partiye Türkiye’nin partisi denebilir mi?

Bunlar da yeterli gelmiyor, HDP ve HDP’li siyasetçilerle birlikte etkinlikler düzenleniyor. Karaburun Belediyesi’nin desteğinde düzenlenen 14. Karaburun Bilim Kongresi’nde, eski HDP’li Diyarbakır Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı salona girdiğinde katılımcılar “Her yer Amed, her yer direniş” sloganıyla karşıladı.

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde Karabağlar yangınıyla ilgili terör örgütü PKK'nın kınanmasına ilişkin verilen önerge reddedildi. Önergeye AKP, MHP ve İyi Parti gruplarının kabul oyuna karşı, CHP grubu ret oyu verdi.

Daha önce de Muğla ve İzmir’deki yangınları çıkardığını itiraf eden PKK’yı savunan bazı Atatürkçülerimiz PKK’ya tepki göstermemişti; hatta kimisi buna inanmayarak yangınları iktidarın çıkardığını savunmuştu.

Terör örgütü PKK ile ilişkili oldukları gerekçesiyle haklarında başlatılan soruşturma kapsamında görevden alınan HDP’li eski Mardin, Van ve Diyarbakır Belediye Başkanlarına yaptığı ziyarete gelen eleştirilere, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Aynı gemideyiz” dedi.

Atatürkçü kesimde HDP’yi koruyan, HDP’nin yanlışını “İktidar yapınca sorun olmuyor da HDP yapınca mı bölücülük oluyor!” diyerek normalleştiren bir fikir gelişti. Örneğin Yılmaz Özdil “Kaftancıoğlu” başlıklı yazısında AKP’yi, geçmişte PKK ile yaptığı açılım, Öcalan'ı devletin televizyonuna çıkarması üzerinden haklı olarak eleştiriyor; ancak yazısını da “E terör örgütüne destek verdiği için Canan Kaftancıoğlu'na hapis cezası vermeyeceksin de, kime vereceksin kardeşim” diye bitiriyor. Kaftancıoğlu, attığı tivitlerin arkasında durduğunu belirttiği halde, bu yazılarının Türk Ordusu'nu aşağıladığını, Sakine Cansız gibi terör örgütü üyesini övdüğünü, devletin üniter yapısına aykırı olduğunu, HDP’ye övgülerini dile getirmiyor. Daha önce HDP’ye sempati duyan Atatürkçülere “Kalaşnikofa şarjör olmayın” diyen Özdil, Kaftancıoğlu’nu vicdanlarda mahkum edip Atatürkçüleri uyaracağına, sahip çıkıyor. Dahası son dönemdeki yazılarında HDP’nin PKK ile bağını ortaya koyan yazılarına rastlayamıyoruz. Oysa daha önce HDP konusunda şöyle uyarıyordu:

“Aman da hanimiş benim cici HDP’nin mitingine en az 34 milyon kişi katıldı sayın seyirciler… Ben diyeyim 34 milyon kişi, siz deyin 44 milyon kişi, o dereceydi yani…Tatlı, şirin, hümanizm yumağı kalabalık, özgürlük okyanusunu andırırcasına, engindi, uçsuz bucaksızdı. Yüreklere su serpen dingin bir adalet meltemi, umutları burcu burcu çoğaltan kardeşlik rüzgarı esiyordu. Sinerji insanı, huzur çağlayanı, mutluluk pıtırcığı apocuk’un ruhumuzu okşayan masum posterleriyle meydanı dolduranlar, barış çiçeklerini yeşerten, sevgi kelebekleri gibiydiler. Her gördüğümüzde yumuk yumuk yanaklarını mıncıklayasımız gelen, zeki, çevik, sempatik, güldürürken düşündüren, şeker mi şeker Selahattin Demirtaş, karizmatik esprileriyle büyüledi. Tarafsız (!) televizyonlarımızın muhabirleri canlı yayına peşmerge kıyafeti ve mekap giyerek çıkarken, spikerler zılgıt çekti. Amerikan aksanıyla konuşan ve kameralar karşısına versace marka poşusuyla geçen ekonomist yorumcu, demokrasiyi bu kadar içselleştirmiş bir partiyi abd’de bile görmediğini, barajı geçmesi halinde, doların 25 kuruşa ineceğini, işsizliğin biteceğini, ihracatın 7 trilyon dolara yükseleceğini, borsanın endekslerden endeks beğeneceğini izah etti.

Başınızı omzuna yaslamak istediğiniz hassas lider selocan’dan ege türküleri, azz sonra… ‘Biji’ izlemeye devam edin sayın seyirciler!

Hangi liboş televizyonu açsak, bu halde…30 senedir gazetecilik yapıyorum, böyle cila, böyle makyaj, böyle ambalaj görmedim.

Elbette keyfiniz bilir ama…Liboşlara uymayın.

Siz siz olun. Kalaşnikofa şarjör olmayın.”

Yılmaz Özdil ve kendisi gibi düşünenlere soralım:

Reklamdan sonra devam ediyor 

HDP’ye baraj geçirtmeye tepki gösterirken bugün neden HDP’ye sus puslar?

“Şeker mi şeker” diye alaya aldığı Selahattin Demirtaş, “Öcalan’ın heykelini dikeceğiz” derken bugün ne oldu da susuyorsunuz?

AKP’yi Öcalan’ı Tv'ye çıkardı diye eleştiren Özdil, neden Selahattin Demirtaş'ın, HDP Diyarbakır binası önünde oturan ailelerle ilgili olarak “Öcalan’ın bu konulardaki etkisini ve samimiyetini değerlendirip devreye girmesini sağlayalım” şeklinde Öcalan’ı çözümün adresi gösteren sözünü görmezden geliyor?

PKK, Muğla ve İzmir’deki ormanları yaktığını söylediği halde, HDP’nin PKK’ya tepkisi olmadı. Neden bu tepkisizliği dilinize dolamadınız? Yoksa kimileri gibi PKK’nın, suçu kabullenerek AKP için kendini feda ettiğini mi düşünüyorsunuz?

Atatürk’ün “Türk Milleti” yerine “Türkiye halkları” ifadesini kullanan Kafatancıoğlu’nun HDP ile benzer söylemde bulunduğu üzerinden milleti niye uyarmıyorsunuz? Yoksa Türkiye halklarını mı kabul ediyorsunuz?

Diyarbakır’da HDP önünde çocuklarını PKK’dan kurtarmak için nöbet tutan aileler için HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç “Orada oturan anneleri ve babaları çok iyi anlıyoruz” demişti. PKK’nın elebaşlarından Mustafa Karasu “Anlayışla karşılarsak o zaman bu aileler üzerinden yürütülmek istenen kirli özel savaş politikalarına meşruiyet kazandırılmış olunur” diyerek HDP’yi azarlamıştı. HDP, PKK değil madem, PKK’ya “Sen kimsin ki beni azarlıyorsun” demesi gerekmiyor muydu? Niye bunları dile getirmiyorsunuz? Yoksa HDP’ye sempati duyanlar kalaşnikofa şarjör olmuyorlar mı?

Neden ailelerin nöbet eylemini görmezlikten geliyorsunuz?

Türkiye'nin S400 alması üzerine, ABD'nin Türkiye'ye karşı aldığı yaptırım kararına eski HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan, "ABD mazlum ezilen halkların dostu olamaz! ABD'ye karşı tüm halklarımız birlikte karşı koymalıyız. ABD ülkemizden defolup gitmelidir. Üsleriyle, askeriyle, yardakçılarıyla, işbirlikçileriyle" ifadesi üzerine HDP Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman şu cümleleriyle tepki göstermişti:

"He he ABD gitsin ki..!Türkiye/İran/Irak bir ayda Kürdistan federe bölgesinin statüsüne son versin! He valla ABD gitsin ki..! Türkiye/İran/Esat bir ayda Rojava'yı yerle bir etsin öyle mi! Soğuk savaş dönemi sloganı! Hadi durmayalım hep bir ağızdan kahrolsun ABD diyelim!"

​HDP, bu tartışmaya sessiz kaldığı gibi meclisin ABD'nin yaptırım kararına tepki gösteren ortak bildiriye de imza atmamıştı. HDP’nin ABD’nin yanında konumlanan bu tavırları, hala HDP’yi yasal olsa da meşru görmemize neden olabilir mi?

Atatürkçüler, ABD’nin Türkiye’yi hedef alan her sözünü onaylayan HDP ile iktidara gelerek mi bağımsızlığı, esenliği sağlayacak? Yoksa bağımsızlık önemli değil de tek dert iktidardan mı kurtulmak?

AKP’den kurtulduktan sonra “sırtımızı PKK’ye yaslıyoruz” diyen HDP’yi Atatürkçü çizgiye mi getirmeyi düşünüyorlar?