Haluk DURAL
DPT eski Uzmanı
Millî Merkez Genel Sekreteri
2.06.2019



Yeniçağ Gazetesi’nin değerli yazarlarından Sayın Ahmet Takan, gazetedeki köşesinde 12 Haziran günlerinde “S400'ler yedek kulübesinde bekler mi?” ve “Kötünün iyisi hangisi?” başlıklı iki yazı yayınlamıştır. Bu yazılarında bir grup emekli askerin S400 yüksek irtifa füze savunma sistemi ile ilgili hazırladıkları rapordaki bilgileri esas alarak açıklamalarda bulunmuş ve ikinci yazısının sonunda, anılan raporun sonuç bölümündeki değerlendirmeler ile okuyucularını buluşturmuştur.

"...S400 ve PATRIOT sistemlerini kısaca özetlemek gerekirse, iki sistemin de ilk tasarım yıllarından kalma önemli eksiklikleri olduğu, zaman içerisinde bazı geliştirmelere tabi tutulmuş olmalarına rağmen yeni nesil bir 'modern hava savunma sistemi' olarak kabul edilemeyecekleri görülmektedir. Balistik füzelere karşı çok kısıtlı bir yeteneğe sahip olmaları yanında, genel hava hedeflerine karşı da bazı zafiyetleri bulunmaktadır.” denilen raporda işaret edilen hususlar hakkında kendi araştırmalarımla elde etmiş olduğum ve geçmişte çeşitli makalelerim ile kamuoyuna yayınladığım görüşlerimi tekraren paylaşmak isterim: 
(İtalik yazılar anılan rapora aittir.)

Bu bağlamda S400 sistemi;

1 Ülkemizin komuta kontrol ağına ve diğer silah sistemlerine entegrasyonu mümkün olmayan, bu nedenle günümüzün yoğun ve karmaşık harekât ortamında Türkiye tarafından etkin şekilde kullanılamayacak bir sistemdir.

Öncelikle ülkemizdeki hava savunma komuta kontrol sisteminin ne olduğuna bakmak gerekir:

Halen ülkemizde NATO radar ağına bağlı 15 sabit radar ile yerli yapım 14 adet TRS22XX model taşınabilir radar bulunmaktadır.

Millî savunma şirketlerimizden Ayesaş[ ] tarafından başarı ile gerçekleştirilerek hizmete sunulan Radar Ağı Projesi (RADNET) ile; Hava Kuvvetleri envanterinde bulunan NATO ve Milli radarlar bir ağ ortamında birleştirilmiş, bu radarlardan elde edilen bilgiler ile tüm Türkiye’yi kapsayan hava resmi oluşturularak istenilen komuta kontrol merkezinden izlenebilir hale getirilmiştir. 

Yine aynı proje ile NATO’dan farklı olarak radarların uzaktan kontrol kabiliyetleri de ikiden fazla kontrol merkezinden yapılabilme kabiliyetine kavuşmuştur. 

Bunlardan birincisi Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi (BHHM)Eskişehir Komutanlığı asli harekât merkezi, ikincisi BHHMDiyarbakır ise yardımcı harekât merkezi olarak faaliyet göstermektedir.


Millî imkânlarla üretilmiş olan TRS22XX Taşınabilir Radar Sistemleri’nde yeralan ve millî şirketimiz Ayesaş tarafından üretilen C3[ ] sistemleri sahip oldukları Link 11B[ ] kabiliyeti ile NATO E3A AWACS, Barış Kartalı HİK[ ] ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurları ile taktik resim alışverişi yapabilmekte, Link1[ ] vasıtasıyla Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın HErİKKS[ ] sistemleriyle taktik resim alışverişi yapabilmekte ve ATDL1[ ] kabiliyeti ile de taktik resmin aktarılması ve silah kontrol komutlarının iletilebilmesi amacıyla füze sistemlerine entegre olabilmektedirler. Ayrıca envantere kazandırılmakta olan daha emniyetli ve kabiliyetli Link16[ ] veri iletim sisteminin yaygınlaştırılması ile mevcut yetenek daha da artırılmış olacaktır.

Demek ki; millî şirketimizin geliştirdiği RADNET yazılımı ile ülkemizdeki bütün NATO radarları ve millî taşınabilir radarlarımız ile hava, deniz ve kara unsurlarından alınan veriler, eş zamanlı aktarılıp, Eskişehir ve Diyarbakır Birleşik Hava Harekât Merkezleri’mizde birleştirilerek, işleme ve silah kontrol komutlarının iletilebilmesi amacıyla, füze sistemlerine entegre olabilme imkânlarına sahip bulunmaktayız.

Ülkemizde kurulu olan NATO radarlarının menzili 470500 km’dir. Yerli yapım TRS22XX radarlarımız ise 30 km irtifa ve 470 km menzilde etkindir.[ ] S400 sisteminin arama radar menzili 600 km’dir. Eğer millî seyyar radarlar, hassas sınır bölgelerine (Suriye, Irak, Doğu Akdeniz, Ege) yerleştirilirse, S400 sisteminin erken tesbit ve ikaz menzili daha da büyümüş olacaktır.

Diğer bir deyişle S400 sistemi, sadece millî imkânlarla üretilmiş olan TRS22XX Taşınabilir Radar Sistemleri’ne kolaylıkla bağlanabilir ve bunlardan alınan veriler NATO radar ağından bağımsız olarak ayrı ve millî bir RADNET benzeri veri iletim sistemi ile Birleşik Hava Harekât Merkezleri’mizde ayrıca değerlendirilip, S400 füze sistemine gereken komutlar verilebilir. Böylelikle Türkiye, ülkeye yönelik herhangi bir hava taarruzuna kimseye muhtaç olmadan karşı koyacak tedbirleri hızla alabilir.

Türkiye’nin kendisine yönelik bir hava taarruzu halinde NATO’dan bağımsız olarak karar alma olasılığı, ABD’nin S400 sistemine karşı çıkmasının en önemli sebeplerinden biridir.

NATO radar ağına bağlı olmanın yarar ve tehlikesi…

NATO hava komuta kontrol altyapısının karşılıklı çalışabilirlik kabiliyetinin tesisi açısından 48 değişik radar tipi ile yaklaşık 300 sensörün birbiri ile irtibatlandırılmasını kapsayan NATO Hava Komuta Kontrol Sistemi (Air Command and Control SystemACCS) Projesi sayesinde taktik veri linkleri de dâhil olmak üzere, tüm kontrol ihbar unsurlarından gelen hedef bilgileri ARS[ ] denilen merkezlerde toplanarak, birbirleriyle ilişkilendirilmek suretiyle müşterek harekât resmi oluşturulmakta, planlama ve görevlendirme ile harekâtın icrası aynı sistem tarafından yapılarak karar süreci kısaltılmaktadır.

Radarlar tarafından tesbit edilen hava cisimlerinin kimliği, bilinen özellikleri, seyir rotaları ve muhtemel hedefleri Eskişehir ve Diyarbakır Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezleri’de birleştirilerek, anlık hava resmi çıkarılmakta, bu veriler Eskişehir ARS tarafından Almanya’daki Uedem’de bulunan NATO merkezine yollanarak, oradaki bilgisayarlarda işlenmekte, dost/düşman tanımı kesinleştirilerek, planlama ve görevlendirme yapılmakta, tehdidin önlenmesi için Türk Hava Kuvvetlerinin ilgili unsurlarına harekât emri verilmektedir.
Yani, Türkiye’deki NATO radar ağı tarafından tesbit edilen bir hava objesi ancak NATO Birleşik Hava Harekât Merkezi tarafından “düşman” olarak tanımlanırsa, Türk Hava Kuvvetleri uyarılır. 

Radar ağından alınan bütün veriler sayısal (digital) olduğu için, Uedem’deki NATO merkezinde istenirse değiştirilebilir. Yani Türkiye’ye yönelik taarruza kalkan hava objesi istenirse “düşman” olarak tanımlanmaz ve Türk Hava Kuvvetleri uyarılmaz.

Düşman unsur “düşman” diye tanımlanmaz ise ne olur?

Ege denizinde icra edilen “Kararlılık Gösteri1992” NATO tatbikatı dönüşünde 2 Ekim 1992 gecesi Muavenet muhribiz, Amerikan uçak gemisi Saratoga’dan atılan; 9 km. menzile sahip, 231 kg ağırlığında, 3,6 metre boyunda, bir hava savunma füzesi olmasına rağmen satıhtan satıha yani suüstü hedeflerine de atılabilme özelliği olan, yarı aktif radar güdümlü iki SeaSparrow füzesi tarafından vuruldu. Muavenet’in radarları hiçbir şekilde “düşman saldırısı” algılamadı. Çünkü geminin radarlarından yollanabilecek DostDüşman TanımlamaIFF[ ] sorgu sinyaline füzelerin radarından “dost” sinyali verildi veya füzeden cevap verilmedi ve mesafe çok kısa olduğundan tepki için yeterli zaman kalmadı.

Benzer bir olay, Ege Denizi hava sahasında bizim F16 ile “it dalaşı” yapan Yunan savaş uçağı, IFF sinyalini kapattığı için attığı füze ile F16’mızı vurdu. Çünkü IFF cihazı açık olsa, Türk F16’sını dost olarak göreceği için uçağımıza radar kilitlemesi yapan Yunan uçağının silahları çalışmazdı.


2 Balistik füzelere karşı sadece 30 km'lik dar bir bölgeyi koruyabilen sınırlı kabiliyetli bir sistemdir. Uzayda yani 100 km irtifanın dışında balistik füze önleme kabiliyeti olan THAAD ve ARROW benzeri füze sistemleri, S400 sistemine nazaran çok daha yüksek bir teknoloji ve önleme kabiliyeti ile çok daha büyük alanları balistik füzelere karşı koruyabilmektedir.

S400 sistemi farklı amaçlar için değişik tiplerde füzeler kullanmaktadır. Bunlar[ ];

48N6E2, 48N6E3 9M96E 9M96E2 40N6E
Hız, Mach, Km/saat 6,   7.350 15,   18.376 15,   18.376 14,   17.151
Menzil 5250 km 140 km 1120 km up to 400 km
İrtifa 0,0127 km 0,0120 km 0,00540 km up to 30 km

S400 sistemi, menzili 3.500 km’yi aşmayan taktik balistik füzeler ile her türlü seyir füzeleri, savaş uçakları, elektronik savaş uçakları, gözlem uçakları, erken uyarı uçakları ve stratejik bombardıman uçaklarına karşı etkilidir.

ABD yapımı THAAD[ ] füzeleri, atmosfer dışında kısa ve orta menzilli balistik füzelere karşı etkili (menzil 200 km’den fazla, irtifa 150 km, hız 10.080 km/sa) füzelerdir. ABD dışında İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Kore ve Romanya’da bulunmakta olup, kullanımı tamamen ABD askerlerinin elindedir.

İsrail yapımı Arrow3 füzeleri, atmosfer dışında orta menzilli (7.500 km) balistik füzelere ve uydulara karşı etkili, menzili ve hızı Arrow2’den (menzil 90148 km, irtifa 5060 km, hız 9.000 km/sa) daha fazla olan bir antibalistik füzedir.[ ] İsrail dışında hiçbir ülkede yoktur.
Bu nedenlerle, S400 sistemi ile THAAD ve Arrow sistemlerini mukayese etmenin fazla bir anlamı yoktur.

THAAD ve Arrow füzeleri ancak, seri üretimi başlamış olan Rusya’nın yeni S500 sistemi ile mukayese edilebilir.

S400 ve S500 için yüksek hassasiyetli, nükleer balistik füzeleri çarparak tahrip edecek (hittokill) 77N6N ve 77N6N1 hipersonik hıza sahip (7 km/saniye= 25.000 km/saat) füzeler geliştirilmektedir.[ ] Söz konusu füzeler, 600 km menzilli ve 200 km yüksekliğe kadar; balistik füzeler, kıtalararası balistik füzeler, alçak irtifa yörünge silahları ve her türlü hayalet uçaklara karşı etkili olacaktır.[ ] S500 sistemi 2020 yılında aktif kullanıma girecektir.[ ]


3 Ülkemiz de dâhil olmak üzere birçok ülkenin üretip kullanabileceği uzun menzilli klasik arama radarları ve büyük ölçekli füzeleri dışında yenilikçi ve ayırt edici, yabancıların tabiri ile "cutting edge" hiçbir teknolojisi olmayan klasik bir hava savunma sistemidir. S300 sisteminin yapısal değişiklik içermeyen, modernize edilmiş bir versiyonudur.

Aynen Patriot PAC3’lerin PAC1 ve PAC2’den, Arrow3’ün Arrow1 ve Arrow2’den geliştirildiği gibi S400 sistemi de elbette S300’lerin geliştirilmesiyle yaratılmıştır.

S400 sisteminin kullandığı radarlar;

91N6E GammaGE, 3 boyutlu3D Tarama Radarı
96L6E, ProtivnikGE 3D Tarama Radarı
92N6E Grave Stone Atış Kontrol Radarı
NeboM Hayalet Uçak avcısı radar
gibi birçok ülkenin üretip kullanabileceği kadar basit olmayan özellikli radarlardır.[ ]


4 PATRIOT sistemine nazaran mobilitesi yüksek ve kolay yer değiştirebilen bir sistem olmakla beraber, radar, füze ve taşıyıcı araçlarının yapısal büyüklüğü nedenleri ile yeni nesil modern hava savunma sistemleri ile karşılaştırıldığında ideal bir sistem olduğu söylenemez.

S400’lerin karşılaştırıldığında ideal bir sistem olduğunun söylenemeyeceği “yeni nesil modern hava savunma sistemleri” acaba nelerdir? Kastedilen yeni nesil modern hava savunma sistemlerinin ne olduğunu bilmeden bu yargıya yorum yapmak mümkün değildir. 

Ancak, Çin ve Hindistan gibi askeri teknolojileri gelişmiş devletlerin, “yeni nesil modern hava savunma sistemleri” yerine bunlarla karşılaştırıldığında ideal olmadığı iddia edilen S400 hava savunma sistemlerini inceleyip, tercih ettikleri ve Türkiye dahil bu ülkelerin S400’leri tercih etmelerine ABD’nin şiddetle karşı çıktığı dikkate alınırsa, S400’lerin çok etkili ve modern yüksek irtifa hava savunma sistemi olduğu kuşku götürmez bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır.


5 En kritik unsuru olan atış kontrol radarının 90 derecelik sektörel atış kısıtlaması olması nedeniyle düşman uçakları tarafından kolaylıkla imha edilebilecek bir sistemdir. Bu nedenle başka silah sistemlerinin koruması altında bulunmak zorundadır.

S400’ün anteni 90o’lik dikey duran 92N6E Grave Stone atış Kontrol Radarı’nın “düşman uçakları tarafından kolaylıkla imha edilebilecek” olduğunu söylemek büyük bir çelişkidir. Sistemdeki farklı füzelerin 5 metre ile 30 km irtifadaki bütün hava unsurlarına karşı etkili olduğu S400’lerin her çeşit hava saldırılarına karşı geliştirilmiş olduğu hatırlanırsa, bu radarın bulunduğu S400 bataryasına bir düşman uçağının yaklaşabilmesi zaten mümkün değildir.
 

6 Yetkililerimizin basın açıklamalarında, 4 adet bataryanın 2,5 milyar dolara mal olduğunu belirtilmesi göz önünde bulundurulduğunda, rakip sistemlerin yaklaşık iki katı gibi fahiş bir fiyatla tedarik edildiği görülmektedir.

Türkiye’nin yüksek irtifa hava savunma sistemleri ihtiyacı için yıllar süren çalışmalardan sonra Savunma Sanayi İcra KomitesiSSİK yürütücülüğünde yapılan uluslararası ihale, çeşitli aşamalardan geçtikten sonra 31 Ocak 2014 tarihinde sonuçlanmıştı.

Yapılan ihaleye; Rusya Antey 2500 (S300VM), ABD Patriot PAC3, Fransızİtalyan ortaklığı SampT füze savunma sistemiyle, Çin ise FD2000 (HQ9) sistemleriyle ihaleye katılmıştı. 26 Eylül 2014 tarihli SSİK toplantısında Çin teklifinin birinci sırada geldiği açıklan açıklanmıştı.

Yüksek fiyat veren Rusya’nın dışarda kaldığı ihaledeki fiyatlar;
Çin : 3,5 milyar dolar
Fransaİtalya ortaklığı : 4,4 milyar dolar
ABD : 4,5 milyar dolar
olan teklifler alınmış ve bilindiği gibi ihale iptal edilmiştir.

Günümüzde sonuçlanan S400 alımı ve ABD’nin yeni Patriot teklifi karşılaştırılırsa, S400’ün fiyatının nasıl “iki kat fahiş bir fiyat” olduğunu söylemek anlaşılır gibi değildir.
S400 Sistemi maliyeti 2,5 milyar dolar:[ ]
Rusya’dan 2,5 milyar dolara alınmasına karar verilen 2 adet S400 sisteminin her birinde 2’şerden toplam 4 batarya bulunmaktadır.

Her bataryada, radar ve komuta merkezi ile 9 tane rampa, toplamda ise 36 rampa bulunmaktadır. Her rampada 4 füze bulunmaktadır.

Alınacak füze sayısı 144 adet olup, yedek 48 dahil olmak üzere toplam 192 füze alınacaktır.


Patriot Sistemi maliyeti 3,5 milyar dolar:[ ]
ABD, Türkiye’nin S400 sistemi alması her yola başvurarak engellemeye çalışırken, ABD Savunma Bakanlığına (Pentagon) bağlı Savunma Güvenlik İşbirliği Ajansı yaptığı açıklamada, “Dışişleri Bakanlığı, tahmini 3,5 milyar dolar değerinde 80 MIM104E Güdümü Yükseltilmiş Patriot füzesi, 60 İleri Kabiliyet Patriot3 (PAC3) füzesi (toplam 140 füze) ve ilgili ekipman satışını 19 Aralık 2018’de onaylamaya karar verdi. Savunma Güvenlik İşbirliği Ajansı, bu satış konusunda bugün Kongreyi bilgilendirdi.” ifadesi yeraldı. 

3 Ocak 2019 günü Ankara’ya gelen ABD heyeti ile yapılan görüşmelerde ABD yönetiminin Patriot sistemleriyle ilgili satış teklifini Türk tarafına iletildi. Teklifte, savunma sistemi paketine 4 AN/MQP65 radar seti, 4 kilitlenme kontrol sistemi, 10 anten direk grupları, 20 M903 fırlatma istasyonu, 5 elektrik santralinin yanı sıra iletişim teçhizatları, test cihazları, menzil programları ve destek ekipmanlarının dâhil olduğu ifade edilmişti. 


PATRIOT Sistemi ise;

1 Ülkemizin komuta kontrol ağına ve diğer silah sistemlerimize entegre edilebilecek ve diğer sistemlerle eşgüdüm halinde ortak çalışabilecek eski nesil klasik bir NATO hava savunma sistemidir.

Eğer Patriot alınırsa, bunun radarları ülkemizdeki NATO radar ağına bağlanacak ve havadan gelecek herhangi bir tehdit, NATO karargâhlarında değerlendirilerek, Türk Hava Kuvvetlerine bildirilecektir. 13.10.2009 09ANKARA1472 Nolu Wikileaks belgesinde, Ankara’ya gelecek ABD’li diplomatlara bilgi veriliyor. “Türklere, Rusya’nın Türkiye’nin rolüne karşı olmadığı konusunda güvence verilmelidir. Ancak, PAC3 bataryalarının NATO’nun komuta ve kontrol mimarisi içinde olacağı hatırlatılmalıdır” deniyor. 

Diğer bir deyişle, Türkiye’nin alacağı (eğer alırsa) Patriot’ların tetiği NATO karargâhındaki ABD’li generallerin elinde olacaktır.


2 Balistik füzelere karşı kabiliyeti S400 sistemi gibi kısıtlıdır ancak nispeten bir miktar daha fazla bölgeyi koruyabilir. 'Hit to kill' kabiliyetini test atışları ile göstermiş bir hava savunma sistemidir. Ayrıca THAAD vb. diğer NATO sistemleri ile entegre edilerek kapsamlı ve kademeli bir balistik füze savunma yapısının atmosfer içindeki düşük irtifalarda önleme yapan küçük bir oyuncusudur.
S400 ve Patriot sistemlerinin teknik özellikleri karşılaştırıldığında “ancak nispeten bir miktar daha fazla bölgeyi koruyabilir”  gibi bir sonuca nasıl varıldığı oldukça taraflı ve kuşkuludur.


S400 PATRIOT
Aerodinamik hedefleri vurma menzili > 250 km PAC2: 160 km
PAC3:   15 km
Balistik füzeleri vurma menzili 60 km 15 45 km
Hedefleri vurma yüksekliği Max. 27 km,   min 10 metre Max. 24 km,   min. 60 metre
Radar kapsama alanı 600 km 170 km
Kuruluş süresi 5 dakika 30 dakika
Vurulacak hedefin hızı 4,8 km/sn = 17.000 km/saat 3 km/saniye = 10.800 km/saat
Füze hızı 48N6E3, 2 km/sn = 10.000 km/sa 
40N6,  4,8 km/sn = 17.000 km/sa 1,7 km/sn = 6.125 km/saat



3 Mobilitesinin düşük, arama açısının 120, önleme açısının 90 derece ile kısıtlı olması nedeniyle diğer hava savunma sistemlerinin desteği olmadan harekât alanındaki varlığını sürdüremez.

“Sonuç olarak S400 sistemi hiç de anlatıldığı gibi dünyanın en gelişmiş ve tehlikeli hava savunma sistemi değildir. Sosyal medya üzerinden yapılan yoğun dezenformasyon nedeniyle olduğundan çok daha kabiliyetli olduğu zannedilen klasik bir hava savunma sistemidir."


SONUÇ:

Sayın Ahmet Takan’ın kendisine iletilen raporun, Türkiye’nin S400 sistemi almasının sakıncalı olduğunu göstermek için hazırlanmış taraflı bilgilerle bezendiği anlaşılmaktadır.

Raporu hazırlayanlar emekli de olsalar, yüksek irtifa hava savunma sistemi tedarikinin nasıl ve nereden yapılmasına karar vermeden önce, Türkiye’nin hava savunması için elzem olan “tehdit değerlendirmesi” yapılması gerektiğini, varılacak sonuca göre sistem ihtiyacının belirlenmesi ve buna göre tedarik kaynaklarının araştırılması gerektiğini biliyor olmalıdırlar.

Türkiye’nin hava saldırısı ve balistik füze tehdit algılamasındaki öncelikleri nelerdir?

(i) Eğer Türkiye bölgemizde gelişmekte olan özellikle Suriye eksenli yeni paylaşımlarda, nihaî tercihini Türkiye’ye yönelttiği tehditlerine 14 Ocak 2019 Pazartesi günü attığı tıvitle “Kürtlere saldırması halinde Türkiye’yi ekonomik olarak MAHVEDERİZ” diyerek düşmanlığını yeni bir aşamaya taşıyan ABD’nin yanında yeralırsa, kaçınılmaz olarak ABD’nin İran’a yapmayı planladığı saldırıda, Kürecik’teki İran’ı gözetleyen ABD radarı nedeniyle İran’ın bu noktaya yapacağı balistik füze saldırısına maruz kalacaktır.

(ii) Çatışmanın yaygınlaşması halinde ise İncirlik üssündeki Amerikan uçak ve nükleer silahları nedeniyle ülkemiz İran ve Rusya’nın potansiyel balistik füze hedefi olacaktır.

Her iki durumda da Türkiye’nin kendini koruma şansı, imkân ve kabiliyeti yoktur.

(iii) Eğer Türkiye, Türkiye’den toprak talep eden, ABD ve NATO ülkeleri tarafından BOP çerçevesinde kurulmak istenen Kürdistan girişimine, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları üzerindeki haklarımızın savunulması, Ege Denizindeki hak ve menfaatlerimizin korunması için Yunanistan, AB ve ABD’ye karşı savunmak için ABD, NATO ülkeleri ve İsrail’in saldırılarına karşı bir anavatan savunmasına başlarsa, bu düşmanlardan ülkemize yönelik balistik füze ve ilâveten hava taarruzlarına karşı sahip olduğu savunma imkânları yetersiz kalacaktır.

Bu üç tehdit algılamasından en öncelikli olanı 3. şıktır.

Bu durumda ABD ve NATO kaynaklı yüksek irtifa hava savunma sistemlerinin Türkiye’yi koruyacağı düşünülemez.

Bu tür bir tehdit değerlendirmesine karşı S400 sistemi Türkiye’ye stratejik bir caydırıcılık sağlar.