Orient Ekspres Yönetim Kurulu Üyesi Aziz Cüneyt Yüksel, TOBB’un görevinin ABD’li yaptırım ekibini ağırlamak, baskıya aracılık etmek değil, TÜSİAD’dan UND’ye, tüm iş insanı örgütlerini yaptırımlara karşı birleştirip çözüm bulmak, iş insanlarının önünü açmak olduğunu söyledi.
Z. RUHSAR ŞENOĞLU
Türkiye’nin baskıya boyun eğmesi, yaptırımlar yasadışı olduğu halde “arkasından dolanır işimizi yürütürüz” iddiasıyla yürütülen teslimiyet politikası, ABD’yi cesaretlendirdi. ABD, Türkiye ve Türk iş insanları örgütleri üzerindeki yasadışı yaptırım baskısını, lojistikte yine yasadışı yöntemlerle fiili engellemeye döktü.
Orient Ekspres Yönetim Kurulu üyesi Aziz Cüneyt Yüksel, “Türkiye ABD’nin, Batı’nın bir eyaleti, sömürgesi değildir. Bu konuda ulusal bir mutabakat sağlanması, meslek örgütlerinin, iktidarın, muhalefetin tek vücut olması lazım.” dedi.
RUSYA’YA MAL GÖNDERİMİNİ FİİLEN ENGELLİYORLAR
Türkiye’den Rusya’ya mal göndermek isteyen iş insanları gemi bulamıyor. Karayolunda ise Gürcistan ve Bulgar sınır kapılarında tarife dışı engeller çıkarılıyor, Rusya’ya gidecek TIR’ların, sözde “yasaklı ürün” iddiasıyla engellenmeye çalışıldığı bildiriliyor. TIR şoförlerinin Schengen vizesi almakta zorluklar yaşamasının yanı sıra AB sınır kapılarındaki bekletmelerin arttığı ifade ediliyor.
Aziz Cüneyt Yüksel, kendi yaşadıklarını şu sözlerle özetledi: “Rusya’dan gelecek ham made, keresteler, demir çelik ürünleri için Rusya tarafında, Novorosisk’ten yüklenecek gemi bulunamıyor. Kereste tüccarı aile dostum var, malını getiremiyoruz. Sibirya’da fabrikaları… Kağıtta, kartonda sıkıntılar yaşıyoruz. Batı tarafındaki St. Petesburg üzerinden gelen yüklerde bile sorun çıkmaya başladı. Plastik ham madde getiremiyoruz… Türkiye’den Rusya’ya transit gönderilecek yüklerin yani üçüncü ülkelerden gelen malların gönderilmesi için gemi bulmakta zorlanıyoruz. Armatörler çekiniyorlar, gemilerini vermiyorlar. Transit ticareti yapan iş alemiyle ithalat ve ihracatçılar zor durumda kalıyor.”
‘HUKUK DIŞI YAPTIRIMLARA KARŞI ORTAK TAVIR BELİRLEYECEKSİN’
“Daha Amerikan heyeti gelmeden önce armatöründen bankacısına varana kadar biz kendi kendimize engel çıkarmaya başlamıştık.” ifadesini kullanan Yüksel, Armatörler Birliği’nin, Deniz Ticaret Odası’nın yaptırımlara tavır alması, Başta TOBB olmak üzere TÜSİAD’ın, DEİK’in, UND’nin yaptırımlara karşı seslerini yükseltmesi gerektiğini söyledi. Yüksel, “TOBB, bizlere davetiye gönderiyor; ABD’liler geliyor, gelin diye ama aynı TOBB; TÜSİAD, UND gibi diğer meslek örgütlerini toplayıp, ‘Arkadaşlar bize karşı yasadışı, ahlak dışı, hukuk dışı baskı var, bunlarla nasıl ortak bir şekilde mücadele ederiz.’ diye bir toplantı düzenlemiyor. Adında ‘Türk’ yazıyor! Vazifen bu, mecbursun, meslek örgütlerini toplayacaksın, bu ahlak dışı hukuk dışı yaptırımlara karşı ortak tavır, yol haritası belirleyeceksin.” diye konuştu.
Uluslararası ilişkilerin ve mali bağımlılıkların, bir anlamda Hükümetin elini kolunu bağladığını savunan Yüksel, “Hükümet elinden geleni yapıyor ama arkasına bakıyor TOBB yok, TÜSİAD yok, DEİK yok, muhalefet yok.” dedi.
‘EN BÜYÜK İHTİYACIMIZ ULUSAL MUTABAKAT’
Yüksel şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin en büyük ihtiyacı ulusal mutabakat. AB Parlamentosu Türkiye’ye karşı sürekli saldırı halinde, Amerikan Kongresi saldırı halinde, bizim TBMM’deki sözde vekiller ise hiç ses çıkarmıyor. Toplasanıza Meclisi! TBMM’nin, Türkiye’nin sesi olması lazım. TBMM’nin toplantı üzerine toplantı düzenlemesi lazım. ABD’nin aldığı kararlara Meclis’in, milletin vekillerinin karşı durması lazım. Kendi çıkarlarını korumaktan aciz bir Meclis, böyle bir zamanda sesini çıkarmayan bir Meclis, kendi kendini feshetmiş demektir. Allah’tan Cumhurbaşkanlığı sistemi var! Hiç olmazsa az çok mücadele eden bir Hükümet var. TOBB, TÜSİAD, DEİK, muhalefet, arkasında durmazlarsa Hükümet fazla bir şey yapamaz. ‘ABD Temsilciler Meclisi’nden şunu geçirdik, bunu geçiremedik’ deyip duruyorlar. ‘AP şu kararı verdi, bu kararı vermedi…’ Peki benim parlamentom ne kararı çıkarıyor?
‘BİR TEK VATAN PARTİSİ MÜCADELE VERİYOR’
“Muhalefet partileri içinde bir tek Vatan Partisi ulusal çıkarları koruyan bir mücadele veriyor. İktidar partisi bu mücadeleyi maalesef veremiyor, içinde hâlâ daha Fetullahın izleri var, hâla daha NATO’cular, Amerikancılar var. Cumhurbaşkanlığını ayırıyorum, AK Parti’den söz ediyorum. Muhalefet tamamen AB ve ABD çizgisinde, Türkiye karşıtı bir siyaset izliyorlar. Burada bize düşen, milli görüşte olan, ulusal çıkarları savunan iş insanlarının televizyonlara çıkarıp konuşmaları. Ulusal duruşumuzu sergilememiz lazım. ABD Hazine Bakan Yardımcısıyla ile ABD Dışişleri Bakanlığı'nın terörün finansmanı ile mücadeleden sorumlu Müsteşar Yardımcısı buraya geliyor, toplantılar yapıyor, biri de çıkıp, senin Başkan’ın Obama PKK’ya kara gücüm dedi, senin kara gücün her Allah’ın günü Türk askeri öldürüyor. Sen benim dostum değilsin, gelip buraya bir de Amerikan sömürgesiymişiz gibi uyarılarda bulunamazsın, demiyor.”
‘DEVLETİN ÖNAYAK OLDUĞU ÇÖZÜMLER ÜRETİLMELİ’
“Birinci çözüm tek vücut olmak. Onun dışında iş hayatının gerektirdiği çözümler var. Ben iş adamıyım, aynı zamanda siyaset bilimciyim. Böyle zamanlarda devletçi çözümler, devletin önayak olduğu çözümler üretilir. Yine TOBB’a görev düşüyor. Maalesef Türk ve Rus bürokrasisi hantal. Çabuk çözüm üretecek pratiklikte ve esneklikte değiller.”
“TOBB en zengin kurumlardan biri, yüz milyonlarca dolar parası var. Bu paralarla, Rus ve Türk odalarborsalar birlikleri birleşip, tine RusTürk devletlerinin öncülüğüyle bir şirket kurarak, Novorossiysk ile TrabzonSamsun arasında işleyecek, her gün üçdört sefer yapacak RoRo gemileri alabilirler. Özel sektör cesaret edip bu işi yapamaz çünkü batar. 8 tane, 10 tane, 20 tane gemi alsalar, sorun çözülür. Ne Gürcistan’a muhtaç kalırsınız ne Bulgaristan’a. Sadece RoRo da değil. 10 tane RoRo alırsınız, 10 tane palet taşıyıcı gemi alırsınız, 10 tane de çok amaçlı ağır yük taşıyan gemi alırsınız, 10 tane açık ambarlı gemi alınır. Benim gördüğüm RusyaTürkiye hattında 100 kadar gemiye ihtiyaç var ama 50 gemiyle başlarsınız. Deniz yolu çok büyük nimet. Hatta vagon taşıyan gemiler devreye sokulabilir.”
“Bu çözüm, ancak arkasında devlet varsa uygulanabilir… Özel sektör buna girmez, belirsizlik olan savaş bölgelerinde taşımacılık, yatırım yapmaz. Çünkü bunun bir de sigortacılık ayağı var. Uluslararası sigortalar, PNI sigortalarını yapmamakla tehdit ediyorlar. Rusya’dan yüklenen malları sigortalamıyor… Büyük armatörler sadece Karadeniz’de çalışmıyorlar, Batı’ya, İtalya’ya, Fransa’ya, Almanya’ya da gidecek. Yaptırım yasağından korkuyorlar. Sigortacılık uluslararası bir sistem, bütün sigorta şirketlerinin bağlı olduğu bir reasürans sistemi var… Şimdi diyorlar ki sizi reasürans sisteminden çıkarırız. Şunu diyebilmemiz lazım: Çıkarın kardeşim! Rusya ve Türk devleti bir araya gelir, kendi arasında işleyen bir sigorta sistemi kurar. Bunların hepsinin planını yapmak bir gün sürer. Koyun Rusya ile Türkiye arasına 50 tane, 100 tane gemi, Batı istediği kadar bağırsın! Batı dünyası da bu gibi durumlarda devletçi çözümlere başvuruyor.”
‘ABD KUŞATMASINI GÖRMEMİZ LAZIM’
“Bir de resmin tamamını görmek lazım: ABD kurduğu üslerle Türkiye’yi kuşatmış vaziyette, Dedeağaç’dan Doğu Akdeniz’e kadar… ABD Lozan’ı tanımıyor, sınırlarımızı tanımıyor. Sevr’i, Wilson Planını dayatıyor ve bunu bir savaşla sonlandırmak istiyor. Ukrayna düşük yoğunluklu savaşını da Türkiye’yi daha da sıkıştırmak için kullanıyor.”
“Gürcistan yönetimi Amerikan uşağı olmuş, yaptırım listesinde oldun olmasın her mala yaptırım listesindeymiş gibi muamele yapıyor, TIR’larımıza zorluk çıkarıyor. Bulgarlar zaten zorluk çıkarmak için fırsat kolluyor oldum olası. Rusya’ya giden, oradan gelen her mala engel koyuyorlar. Sadece TIR şoförlerine değil, Türk vatandaşlarına da Schengen vizesi vermekte zorluk çıkartıyorlar. Şunu da parantez içinde belirteyim: Doğu Perinçek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kazandığı İsviçre davası zaferi olmasa, ‘Ermenilere soykırım olmamıştır.’ diyen hiçbir Türk vatandaşı vize alamayacaktı.”
Aydınlık