Sarı yeleklilerin 42 talebi incelendiğine, genel olarak ortalama bir Avrupalının duygu dünyasını açık ve net olarak görüyoruz. Bu sürecin Musa’ya 2 taş tablet ile tebliğ edilen 10 emir gibi kalıcı bir nitelik kazanacağı anlaşılıyor. Önce 4 gruba ayırdığım bu taleplere göz gezdirelim:

ULUSAL ALANLAR

Fransız sanayi muhafaza edilsin; üretimin ülke dışına kaydırılmasına son verilsin. Fransa’ya ait mülklerin (baraj, havalimanı...) satışa çıkarılması yasaklansın. Zorunlu göçün sebeplerine çözüm üretilsin. Sığınmacılara iyi davranılsın. Onlara barınak, güvenlik, temel gıda ve çocuklarına eğitim sağlamak bizim sorumluluğumuz. Hakiki bir entegrasyon politikası uygulansın. Fransa’da yaşamak Fransız olmayı gerektirir. Yargı, polis, jandarma ve orduya daha kapsamlı imkânlar sunulsun. Güvenlik güçlerine fazla mesai için ödeme yapılsın. Ücretli otoyollardan toplanan paranın tamamı Fransa’da otoyol ve yolların yapımına, bakımına ve güvenliğine yatırılsın. Halk oylaması anayasaya girsin. Her bireyin yasa teklifini sunabileceği site kurulsun. Eğer söz konusu yasa teklifi 700 binin üzerinde imza toplarsa, Meclis bunu tartışıp, düzeltip, tasarı haline getirerek tüm Fransızların katılacağı bir halk oylamasına sunmakla yükümlü olsun. Cumhurbaşkanlığı görev süresi yeniden 7 yıla çıkarılsın.

ÇALIŞMA HAYATI

Herkes için aynı sosyal güvenlik sistemi olsun. Emeklilik sistemi adil olsun. 1200 avronun altında emeklilik maaşı olmasın. Asgari ücret 100 avro artırılsın. Emeklilik yaşı 60 olsun. Fizikî zorluk içeren mesleklerde çalışan herkes için ise 55 olarak belirlensin. Ülke dışı çalışanlar sistemine son verilsin. Fransa topraklarında çalışan bir kişinin aynı maaş düzenine ve haklara sahip olmalıdır. Fransa sınırları içinde çalışma hakkı olan herkes Fransız vatandaşlarıyla eşit olmalı ve o kişinin işvereni Fransız işverenlerle aynı vergileri ödemeli. Büyük şirketlerin sözleşmeli işçi çalıştırma hakkı sınırlandırılsın. Kadrolu çalışma hakkı istiyoruz. Kemer sıkma politikalarına son. Hiçbir meşruiyeti olmayan borç faizlerinin ödemesi durdurulsun. Ödenmesi gereken borçlara kaynak olarak en fakir ve az varlıklı kesimin parasını almak yerine, 80 milyarlık vergi kaçakçılığının peşine düşülsün. Yaşlı nüfusun hayat seviyesi yükseltilsin. Yaşlılar üzerinden para kazanılması yasaklansın. Gri altın [yaşlıların biriktirdiği para] devri kapandı. Gri refah çağı başlıyor.

HAKSIZ KAZANÇ VE AYRICALIK

Eski cumhurbaşkanlarına ömür boyu ödenek uygulamasına son verilsin. Tüm seçilmişlerin maaşı ülkenin ortalama maaşıyla eşit olsun. Seyahat ve ulaşım harcamaları denetlensin, ancak zorunlu olanlar karşılansın. Yemek ve tatil kuponu hakları olsun. Tüm Fransızların maaşları, aynı zamanda emeklilik maaşları ve sosyal yardımlar enflasyona endekslensin. Büyükler (Google, Carrefour) büyük vergi ödesin, küçükler küçük. Azami ücret ayda 15 bin avro olsun.

SOSYAL KONULAR

Köylerde ve şehir merkezlerinde küçük esnaf korunsun. Şehir merkezlerinin etrafında küçük ölçekli ticareti yok eden dev alışveriş merkezi inşaatlarına son verilsin. Akaryakıt zammına son verilsin! Konutlar için ısı yalıtımı sağlansın. İşsizler için iş alanları açılsın. Engellilere verilen mali ödeme artırılsın. Kiralara sınırlama getirilsin. Makul ücretli kiralık konut yapılsın. Gaz ve elektrik tekrar kamusallaştırılsın. Küçük yerlerdeki demiryolu hatları, postane şubeleri, ilkokul ve anaokullarının kapatılmasına son verilsin. Hiçbir sınıfta öğrenci sayısı 25’i geçmesin. Psikiyatrik desteğin yaygınlaşması için imkânlar sunulsun. 10 yaşına girene kadar çocuk bakımı için parasal destek sistemi geri getirilsin. Ticari malların dolaşımı demir yollarıyla sağlansın. Vergilerde stopaj sistemine son verilsin. Banka kartıyla ödeme yapıldığında esnafa ek vergi uygulanmasın. Gemi yakıtlarına vergi getirilsin.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Küreselleşme gözden düşerken, kitleler milliyetçi temalara sarılarak çıkış arıyor. Özelleştirmelere tepki olarak kamuculuk talebi güçlü şekilde yükseliyor. Ortalama Avrupalı, göçmenden milliyetine saygı beklerken, onlara sıcak, sevecen ve samimi yaklaşıyor. Demek ki göçmen karşıtlığının arkasında halk değil, devletler var! Parlamentolardan ümidini kesen halk, yasa üretme sürecine bizatihi katılmak istiyor. Avrupalı, seçilmişlerin haksız kazanç elde etmesine tepki gösteriyor. Büyük şirketlerin ayrıcalıkları ve gelir dağılımı adaletsizliğine karşı olağanüstü bir direnç göze çarpıyor. Özetle, kitleler büyük şirketlerin mutlak egemenliğini sarsacak, yeni bir denge ve düzen kuracak isteklerle ortaya çıkıyor. Süreç, finans kapital, Avrupa Birliği ve sırtını güç odaklarına dayayan siyasetçi ve siyasi kurumlar için çanların çaldığını gösteriyor. Avrupa’da hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını yaşayarak göreceğiz...


Aydınlık