ERCAN DOLAPÇI

O güne kadar Doç. Dr. Orhan Yavuz, Doç. Dr. Bedrettin Cömert, Ord. Prof. Dr. Bedri Karafakioğlu, Doç. Dr. Necdet Bulut, Prof. Dr. Fikret Ünsal ve Prof. Dr. Ümit Yaşar Doğanay katledilmişti. Türk bilim dünyasını yasa boğan suikastlar zinciri, 12 Eylül 1980’de Türkiye’yi Amerikancı darbeye götürdü.

ÜÇ HOCAYI DA AYNI EKİP VURDU

Eşi ve kızına veda ederek yola çıkan İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyoloji ve Metodoloji Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Tütengil, 3. Levent Fulyalı Sokak’taki evinden çıktıktan sonra karşı sokakta bulunan Yonca durağına yaklaştığı sırada, durak karşısında park eden mavi renkli Murat marka bir otomabilden üzerine yaylım ateşi açıldı. Araçta üç kişi vardı. 12 kurşun isabet eden Tütengil Hoca, olay yerinde hayatını kaybetti. Evden çıkmadan 10 dakika önce de tehdit telefonu almıştı. Buna aldırmadan, sabah Üniversitedeki dersine yetişmek için otobüs durağına gidiyordu. 08:00 sıralarında meydana gelen saldırı sonrası, Tütengil Hoca’nın yerde yatan cenazesinin üzerine bir de bildiri bırakıldı. Hedef şaşırtmak amacıyla bırakılan bildiride imza "Anti Terör Birliği"ydi. Polis yetkilileri böyle bir örgütü ilk kez duyduklarını açıkladılar. Bu ‘örgüt’ elemanlarından olduğu iddia edilen Ali Bülent Orkan ve Erol Türkmen, görgü tanıkları tarafından teşhis edildi. Resimleri çizildi. Bu kişilerin, Ord. Prof. Dr. Bedri Karafakioğlu ve Prof. Dr. Ümit Doğanay cinayetlerine karıştıkları da ileri sürüldü... Olaya karışan araç bir süre sonra İstanbul Topkapı’da plakası söküldükten sonra terk edilmiş olarak bulundu.

GLADYO’NUN HEDEF SAPTIRMASI

Her üç cinayetten sonra, gazetelere telefonlar edilerek "Bundan sonra halk çocukları değil, üst düzey isimler vurulacak" denildi. Cinayeti ‘Türk İntikam Tugayı’ da üstlendi. Bu Gladyo yöntemiydi. Hedef şaşırtma olarak dönemin cinayetlerinde sıkça kullanıldı. Ancak gerçekleri örtemedi. 31 yıllık eşini kaybeden felsefe öğretmeni Şükriye Tütengil, kızı Deniz’le olay yerine gelerek gözyaşı döktü. Şükriye Hanım "Dünyanın en iyi insanından ne istediler? Devleti ve milleti soyanlar, hortumlarıyla namuslu insanların kasalarını soyanlar her gece barlarda eğlenirken, iyi insanlar öldürülüyor. Kim, ne kazandı bu işten? Aslında tüm insanlık çok şey yitirdi" diye gözyaşı döktü. Cinayet büyük tepki çekti. Üniversitede eğitime ara verildi.

Katil zanlıları yargı sürecinde de korundu. Dönemin itirafçısı Ömer Tanlak, Aydınlık’a önemli bilgiler verdi; ancak bir ‘merkez’ bunları görmezden geldi. Gerçekler, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra ABD’li yetkililerin "Bizim oğlanlar işi başardı" sözleriyle anlaşıldı. 12 Eylül’den sonra bu tür olaylar Demirel’in deyimiyle "bıçak gibi kesildi."

‘TÜRKİYE YERALTINDAN İŞGAL EDİLMİŞTİR’

Prof. Tütengil’in cenasesi İstanbul Üniversitesi merkezinde kaldırıldı. Büyük kalabalıklar katıldı. Cenazede slogan atmak isteyen öğrencilere polis müdahale etti ve çıkan olaylarda bir kişi hayatını kaybetti, 13 kişi de yaralandı. Cenazede konuşan İÜ Rektörü Prof. Dr. Haluk Alp şunları söyledi: "Bütün Türk ulusuna buradan haykırıyorum. Türkiye’yi işgal edenler vardır. Türkiye yeraltından işgal edilmiştir. Bu işgalciler en kısa zamanda Türkiye’yi toprak üzerinden de işgal etmek düşüncesindedir. Soruyorum acaba Türkiye’den sorumlu olanlar bunu bilmiyorlar mı? Soruyorum niçin bilmiyorlar? Eğer biliyorlarsa neredeler. Niçin Türkiye’yi toprak altından işgal etmiş olan bu cinayet odaklarını kurutmuyorlar. Bilmiyorlarsa bilmek zorundadırlar. Biliyorlarsa görevlerini yapmak zorundadırlar." Cenazede konuşan 20 yaşındaki kızı Deniz ise, "Babamı faşist katiller katletti. Faşist cinayet şebekeleri halkı yılgınlığa itmeyi amaçlıyorlar, ancak tarihin akışını durduramayacaklar."

Tütengil Hoca 1921 yılında Mersin’in Tarsus ilçesinde dünyaya geldi. 1940 yılında İstanbul Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdi. 1944 yılında İÜ Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. Antalya ve Diyarbakır’da öğretmenlik yaptı. MEB tarfından İngiltere’ye gönderildi. 1953 yılında sosyoloji dalında asistan olarak akademik hayata atıldı. 1960 yılında doçent oldu. Temel ilgi alanı sosyolojiyidi. İÜ’nde Sosyoloji Enstitüsü Başkanı oldu. Atatürk’ün "Benim yapmak istediğimi tamamlayınız" düşüncesini savunuyor ve bu doğrultuda çaba harcıyordu. Atatürkçülük, İktisat, Köy Enstitüleri, gazetecilik, Ziya Gökalp, Prens Sabahattin, Rıza Nur üzerine çalışmalar yaptı ve bunları kitap olarak yayımladı. Cumhuriyet gazetesinde makaleleri yayımlanıyordu. Ölümünün ardından Prof. Dr. Server Tanilli, 29 Aralık 1979 günü Cumhuriyet gazetesinde kaleme aldığı yazısında Tütengil’in 1960’larda başlayan ‘Büyük uyanış’ın önemli isimlerinden olduğunu vurgulayarak şunları belirtti: "Tütengil, Türkiye’nin yığınla sorununa eğilecektir: Kırsal kesim, kentleşme, eğitim ve ünivirsite sorunları, üzerinde büyük bir ısrarla durduğu konular olacaktır."