HDP'li vekiller ve İnsan Hakları Derneği'nin bahçe sulayan masum köylü olarak göstermeye çalıştığı ancak köylü çocukları kaçırıp terör örgütü PKK'ya teslim ettiği belirlenen iki teröristin yargılandığı mahkemede karar çıktı. İki terörist de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
Diyarbakır'ın Lice İlçesinde jandarmadan kaçarken yaralı ele geçen Osman ve Mesut Yalavuz adlı kuzen olan iki terörist ile ilgili HDP'li milletvekilleri, İçişleri Bakanlığına Meclis'te soru önergesi vererek, "Bahçe sulayan iki köylü bölgede operasyon yapan askerlerce taranarak vurulmuş ve terörist ilan edilmişlerdir" diyerek kamuoyu oluşturma gayreti içine girmişti. İnsan Hakları Derneği de hak ihlalleri raporunda iki kişinin sivil köylü olduklarını ve askerlerce keyfi olarak vurulup terörist ilan edildikleri yönünde algı oluşturmaya çalışmıştı. İki sanık Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıktı.
Sabah'ta yer alan habere göre, Lice ve Kulp ilçesine bağlı köylerde yaşı küçük çocukları terör örgütü PKK'nın dağ kadrosuna götüren, yol kesip örgüt adına gasp yapan Osman ve Mesut Yalavuz'un yargılanmalarına Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Sanıklar, suçlamaları kabul etmedi. Çocukları örgüte gönderilen ve halen akıbetleri bilinmeyen aileler tanık olarak dinlendi. Dağa kaçırılan ancak fırsatını bulup kaçan H.B, kendisini kaçıran kişilerin yüzlerinin poşu ile sarılı olduğunu, bu nedenle sanıkları teşhis edemeyeceğini söyledi.
"Zincirlerle boğacaktı"
Yediemin otoparkı işleten ve PKK'nın gasp ettiği araçları jandarmanın talebi üzerine çekici yardımıyla kurtarmaya gittiği için boynuna zincir dolanıp boğularak öldürülmekten son anda kurtulan V.D. de mağdur olarak dinlendi. "Lice Kerpiçören Köyünde gasp edilen iki aracı çekiciyle getirmem için jandarma beni aradı. Köye gittiğimde şu anda karşımda duran Osman Yalavuz at sırtında, Mesut Yalavuz da yaya olarak yanıma geldi. Aracı durdurup küfretmeye başladılar. Tekme tokat dövdükten sonra yere düştüm. Çekicinin arkasındaki iki metrelik zinciri alıp boynuma doladılar. 'Seni burada infaz ederiz' dediler. Yalvarıp, yakardım ama bırakmadılar. Beni öldüreceklerini söylediler. İki çocuk babası olduğumu, onların hatırı için beni bırakmalarını ve cahillik ettiğimi söyleyip ellerini öptüm. Sonra bana, 'Buraya 20 bin asker geldi, yine bu araçları çıkaramadı. Sen mi çıkaracaksın' diyerek bir daha geldiğim taktirde öldürüleceğimi söylediler. Kimlik, telefon, kredi kartımı aldılar, aracıma da el koydular. Yolda otostop yaptım ve jandarmayı aradım. Gelip beni aldılar. Aracımı da ateşe verdiler. İkisinden de şikâyetçiyim." dedi.
Savcı mütalaasında, iki sanığın da Koçer kod adlı Fırat Taşçı ile birlikte 4 kişilik terörist grubun azmettirmesiyle yol kesip iki ayrı aracı ateşe verdiklerini, örgüte eleman temin etmek için yöre halkı üzerinde baskı kurduklarını belirtti. Köylerde yaşı küçük kız çocuklarından K.K, G.Ç, E.Ç, H.B, D.Y, Ş.Y'yi kaçırıp örgüte teslim ettikleri ifade edildi. İki teröristin ayrıca bölgede çobanlık yapan yaşı küçük köylü çocukları da kaçırıp PKK'ya teslim ettikleri belirlendi.
Ağaç kavuğundan çıktı
Mahkeme sanıkların terör örgütü PKK adına bölge halkı üzerinde baskı kurduklarını, silahlı teröristlerle hareket ettiklerini, Osman Yalavuz'un jandarmadan kaçarken uyarı ateşiyle yaralanmasına rağmen teslim olmayıp bir ağaç kovuğunda gizlenirken yakalandığını belirtti. Mesut Yalavuz'un da yaralı olarak jandarmadan kaçtığı, bir gün sonra babası tarafından Jandarma'ya teslim edildiği kaydedildi. Sanıkların kullandıkları telefonların geriye dönük HTS analizlerinin harita üzerinden incelendiği ve telefonların araçların yakıldığı, olay yerinden sinyal verdiği ifade edildi. Savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu için itibar edilmediğine dikkat çeken mahkeme Osman ve Mesut Yalavuz'u "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırdı.
Sanıklar araç yakma, adam kaçırma ve gasp suçlarından da ayrıca 27'şer yıl hapisle cezalandırıldı.
Kaynak: Sabah