O planın ne olduğunu anlatmadan önce kısa bir açıklama…
Can güvenliğini tehlikeye atmamak için ne bu bilgiyi veren kişinin ismini ve görevini ne de olayın geçtiği yeri yazmayacağım. Zaten olayın kendisi o kadar vahim ki okuyunca siz de bana hak vereceksiniz.
Hazırsanız, başlayalım… Güneydoğu’da uzun yıllar boyunca adı hep terörle anılan bir ilçede 14 Mayıs günü. Oy kullanmak için sandık başına giden herkes tedirgin.
Terör örgütü günler öncesinden ilçe sakinlerine iktidarın seçimi kaybedeceğini ve yeni bir dönemin başlayacağını duyurmuş. Herkesi sonuçlar belli olduktan sonra belediye binası önünde toplanmaya davet ediyor!
Amaçları kayyum tarafından yönetilen belediye binasına el koymak. Sonuçlar açıklandıktan sonra örgüt üyelerinin başını çektiği kalabalık belediye binasına doğru yürüyüşe geçecek, başarabilirlerse makam odasına çıkacak ve kendi belirledikleri birini “Belediye Başkanı“ diye koltuğa oturtacaklar.
Bu kayyumla yönetilen diğer belediyeler için adeta bir işaret fişeği olacak. Bölgedeki tüm kayyum belediyelerinde insanlara “Belediye binalarına yürüyün” çağrısı yapacaklar. Askerpolisle bölge halkını karşı karşıya getirip dünyaya “Erdoğan seçim sonuçlarını kabul etmedi, kendi vatandaşına silah doğrulttu” propagandası yapacaklar.
Daha 14 Mayıs akşamından itibaren Türkiye’yi karıştıracak, milleti birbirine kırdıracaklar.
Şimdi anladınız mı Kandil’deki terör baronlarının niye sürekli muhalefete destek açıklamaları yaptığını. Türkiye bir kaosa sürüklensin, üzerlerindeki baskı kalksın istiyorlar.
Ama sandıktan çıkan sonuç kirli hayallerini suya düşürdü. Tabii şimdilik. 28 Mayıs tam da bu yüzden hâlâ çok kritik. Kimse rehavete düşmesin.
MHP’nin muhalefete kurduğu tuzak
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’a sordum: Neden seçime kendi logonuzla girdiniz? Siz de Millet İttifakı’nı oluşturan partiler gibi ortak liste yapsaydınız, Cumhur İttifakı daha çok vekil çıkarmaz mıydı?
Öyle bir cevap verdi ki şaşırdım! Meğer MHP’nin kendi logosuyla seçime girmesi taktik gereğiymiş. Ve muhalefetin tüm dengesini bakın nasıl bozmuş… İşte Feti Yıldız’ın açıklamaları…
Seçim kanununda yaptığımız değişiklikten sonra 6’lı masanın ‘artık oy’ avantajını kaybetmemek için tek listeyle seçime gireceğini, bu birlikteliğin CHP’nin zararına olduğunu ve başarısızlığa mahkûm olacaklarını biliyorduk.
Çünkü milliyetçimuhafazakâr seçmen CHP’nin bilinen bagajları sebebiyle bu partiye oy vermeyecekti. Tıpkı Ali Babacan’ın babası gibi! AK Parti’den ayrılarak parti kuran kişilerin ana gövdeden büyük bir parça koparamaması başka bir etkendi.
Cumhur İttifakı partilerinin seçimlere kendi logosuyla girmesi Millet İttifakı’nın tek listeyle seçime girme arzusunu pekiştirdi. Süresinden iki gün önce YSK’ya milletvekili listelerini teslim etmemize inanamadılar, adeta intihar ettiğimizi düşündüler. Neredeyse zil takıp oynayacaklardı.
CHP ve İyi Parti 16 seçim çevresinin 9’unda CHP listesinden, 7 seçim çevresinde ise İyi Parti listesinden fermuar yöntemiyle seçime girdi. İyi Parti bu yöntemle 1 vekil kazanabildi.
Ortak liste hazırlamak her zaman iki partinin toplam oyunun karşılığını vermez. CHP’ye iltica eden partiler oy karşılığını vermeden 39 sandalye aldı.
İşte böyle… Siyaset bir sonuç alma sanatıysa MHP bu sanatı güzel icra ediyor. Muhalefeti resmen tuzağa düşürmüşler.
Tabii bir de muhalefetin kendi içinde düştüğü tuzaklar var. Özellikle CHP’nin.
4 küçük partiye kaptırdıkları 39 vekilliğin siyasi tarihimizde bir başka örneği yok.
Hukukçu Feti Yıldız’ın bu konudaki yorumunu çok tuttum: Bu vaka siyasal bilgiler fakültelerinde tez, asliye hukuk mahkemelerinde sebepsiz zenginleşme davasının konusu yapılmalı.
Zafer Şahin/Milliyet