Dersimli Kemal ve diğer YCHP yöneticileri Çözüm sürecine destek vermişler, İmralı görüşmelerine karşı olmadıklarını açıklamışlardı. Aynı doğrultuda devam ediyorlar.
Aydınlık, 26 Ekim 2015
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, 21 Ekim'de konuk olduğu İzmir Ticaret Odası (İZTO) toplantısında konuştu:
Böke:
"Terörün çözümü için Meclis'te her partiden eşit sayıda temsilciden oluşan bir komisyon kurulması gerekli. Terör Meclis'te muhataplarla oturarak çözülebilir"
İZTO Meclis Üyesi:
"Masaya oturacağız dediğiniz örgütlerin içinde PKK de var mı?"
Böke:
"Tabii ki PKK de var. Masaya oturacağız demedim. Biz siyasi partile Meclis'te bir komisyon kurarak bu işi Meclis'te çözmeliyiz. Ama Meclis dışında bu sorunun parçası olan aktörlerle de konuşma ihtiyacı aşikar. Bunu Meclis yapmaz ama Meclis'in bağlı olduğu farklı gurupların bunu yapması mümkün olabilir. CHP yol haritası da bunu içermektedir. Kürtleri temsil eden bir parti vardır. Masaya oturacağımız kişiler bizim dengimiz olan siyasi partilerdir."
***
Böke, diğer YCHP kodamanları gibi, HDP'yi, dolayısıyla PKK'yi "Kürtleri temsil eden parti" olarak görüyor. Bu görüş, bölücülük zehrinin şekere bulanmış bir şekilde sunulmasıdır. Ortaçağ tipi etnikdinsel örgütlenmenin Cumhuriyet toplumuna dayatılmasıdır, Cumhuriyet'in temellerine dinamit koyulmasıdır. Şeriatçı AKP zihniyetinin Atatürkçü CHP tabanına şırınga edilmesidir.
***
Böke, diğer YCHP kodamanları gibi, Çözüm Süreci'nin Oslo'larda kapalı kapılar ardında değil, Meclis'te sürdürülmesini, yasallaştırılmasını savunmaktadır.
Tayyip Bey'in boşalttığı BOP Eşbaşkanlığı makamına Dersimli Kemal ve avanesi talip olmuştur. "Kral çıplak" diyorum.
Aydınlık, 27 Ekim 2015
Böke, ertesi gün "yanlış anlaşıldık" açıklaması yaptı. Aslında yanlış anlaşılmadığı, CHP'ye yakın "Gerçek Gündem" haber sitesinde Böke'ye yöneltilen sorunun ve yanıtın sansürlenmesinden de belli idi.
Böke: "Terör örgütü ile devlet değil, meşru aktörler, siyasi partiler temas kurar" dedi. Tayyip "PKK ile biz değil, devlet görüştü" deyince gülmüştük. Devlet bir insan mıdır ki görüşme yapsın. Devleti temsil eden kurumların yetkilileri görüşme yapar.
***
Ancak işin acıklı yönü şudur ki:
CHP eskiden AKP'ye "Biz de CHP olarak bu Çözüm Süreci içinde yer almak istiyoruz, en azından bize görüşmeler hakkında bilgi ver" seslenişi yapıyordu.
Şimdi ise, süreci buzdolabına koymuş olan AKP'ye "Çözüm Süreci'ni buzdolabından çıkar, askeri yeniden kışlaya sok, PKK ile savaşmaktan vazgeç, partiler arası komisyon kurup sürece hep birlikte devam edelim"seslenişi yapmaktadır. "Bu sorun silahla çözülmez, PKK ne istiyorsa verelim, yeter ki barış olsun" demektedir.
Böke'nin yanlış anlaşılmadığı apaçık ortadadır.
***
Böke: "Bu sorun bir güvenlik sorunu değildir. Bu sorun bir demokrasi sorunudur, insan hakları sorunudur. Bu sorunun çözümünün demokrasiden geçiyor olması gerekir. Meşru aktörlerle görüşecek bir meşru ortak akıl heyeti kurulmalıdır"
Tercümesi: PKK'yi silahla yenemeyiz. (Yenmemeliyiz demek istiyor). Meclis'teki partilerin göstereceği kişilerden bir ortak akıl (akil adam) heyeti oluşturulmalı, bu heyet İmralı, Kandil gibi "bu sorunun parçası olan aktörlerle" görüşmeli, onların isteklerini Meclis Komisyonu'na bildirmeli, ve Kürt sorunu bu yolla demokratik olarak çözülmeli.
Açıklaması: Peki, siz koskoca bir partinin yöneticileri olarak bu bölücülerin ne istediklerini gerçekten bilmiyor musunuz? En sıradan, siyasetle ilgisi olmayan insanların bile bildiği bu istekleri bilmiyorsanız o koltuklarda niçin ve ne hakla oturuyorsunuz? Bu bölücülere ne vermeyi kafanıza koydunuz? Niçin açıklamıyorsunuz? Adamlar ellerine silah almışlar, "Asla silah bırakmayız" diyorlar. Silahlı teröriste karşı demokratik olarak ne yapacaksınız? İstediklerini vereceksiniz. Karnınızdan konuşuyorsunuz. Tayyip hiç olmazsa karnından konuşmuyordu. "Ben BOP Eşbaşkanıyım" diyordu açıkça. Siz de en az onun kadar açık sözlü olup "Tayyip'ten boşalan BOP Eşbaşkanılığına biz talibiz" diyebilecek misiniz?
Sonuç: "PKK ile masaya otururuz demedim" dedi Böke. CHP masaya oturmasa, ama CHP'nin de göstereceği kişilerden oluşan akilller heyeti PKK'nin isteklerini öğrenip senin de içinde olduğun Meclis Komisyonu'na bildirse, sen de yanıtını göndersen, yanıtına PKK'nin yanıtını akiller tekrar sana bildirse, PKK ile masaya oturmamış mı olacaksın yani? Aptal mı kandırıyorsun?
Zaten "İmralı ile görüşmeye karşı değiliz, yeter ki biz de işin içinde olalım, en azından bize de bilgi verilsin" diye feryat etmiyor musun yıllardır? Efendim, duyamıyorum???