Avrupa Parlamentosu’nda yapılan etkinlik, Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerine zarar vermekten öteye bir işe yaramayacaktır. Yalnız başına Zübeyir Aydar’ın konuşmasının engellenmesi de durumu kurtarmaya yetmez. 12 maddenin tümü Türkiye’nin parçalanmasını öngörüyor

MURAT İNCE

Avrupa’da yaşayanlar bilir, ne zaman Türkiye söz konusu olsa Avrupa’nın Amerikancı/İsrailci solu cinnet geçirir. Özellikle de yeşiller partisi maskesi altında emperyalizmin sol kolunu oluşturanlar, o ülkelerin en kötü ve mazlumlar dünyasının devletlerine karşı en düşmanca faaliyetleri sürdürürler. Bu partileri yakından tanıma ve eylemlerini görme fırsatımız olduğu için, daha rahat değerlendirmelerde bulunabiliyoruz.

Alman Yeşiller Partisi ve benzerleri yıllardır PKK’yı destekler ve sözde de olsa “yasak listesi” içinden çıkarılması için devletlerine çağrıda bulunurlar. Parlamentolarda Türkler ve Türkiye aleyhine karar çıkması için var güçleriyle çalışmayı ihmal etmezler.

Türkiye’nin etnik ve dini hassasiyetlerini kaşımayı, sözde Ermeni soykırımı yalanını diriltmeyi esas amaç olarak belirlemişlerdir. Bu kesimlerin çoğunun işi gücü mazlumlar dünyasının devlet/ulus yapılarına yönelik yıkıcı faaliyetlerde bulunmak, bölücü ve dinci örgütleri sonuna kadar sözlü ve eylemli olarak desteklemekten ibarettir.

HANGİ YEŞİLLER VE SOL?

İlericilik ve gericiliğin ölçütleri vardır. Günümüzde, bizim gibi ülkelerde ilericiliğin anahtar sözcüğünü antiemperyalizm oluşturur. Ne kadar antiemperyalistseniz o kadar ilericisiniz. Antiemperyalist olmayanlar nesnel olarak gericilik içinde yer alır. Bu durum Avrupa solu ve yeşiller için de geçerlidir. Dikkate değmeyen küçük istisnalar hariç, Avrupa solu ve yeşiller partisi gibi oluşumlar esas olarak gericidir, yıkıcıdır ve emperyalizmin kontrolündedir. Ayrıca, sol ile yeşiller görünümlü partiler ideolojik ve siyasi olarak sığ görüşlere; gelişmemiş, tek yanlı siyasi bilgilere sahipler. Çoğu üç beş ezberlenmiş, aktüel ve bıktırıcı sözleri tekrar etmenin dışında bir işe yaramazlar. Yakinen temas kurduğunuzda, bunlar mı Avrupa’yı yönetecek diye çelişkiye düşersiniz!

Avrupa’da isminin gereğini yerine getiren sol ve yeşiller partisi yoktur. Bu türden yapılanmalar mazlumlar dünyasına karşı konumlanmış karşı devrimci öbeklerdir.

AVRUPA KONSEYİ NE İŞE YARAR?

Avrupa Konseyi Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki etnik ve dini farklılıklar kaşımayı sever. İnsan hakları, barış gibi masumane kelimelerin ardına sığınarak bu devletlere karşı yıkıcılığı kaşıyor. Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü tehdit eden örgütleri desteklemekten kaçınmayan Avrupa Konseyi’ne önerimiz; ellerinizi PKK türü bölücü örgütlerden çekiniz ve kendi işinize bakınız! Burunlarını her şeye sokanların burunlarını kırarlar ve bu tarihsel bir gerçektir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında da Türkiye’ye aynı yöntemlerle saldırmış ve burunları bir daha düzelemeyecek şekilde kırılmıştır!

Avrupa Konseyi’nde 5/6 Aralık 2018 tarihlerinde düzenlenen “Kürt Konferansının” sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede sonuç olarak Amerikancı PKK’ya ve Abdullah Öcalan’a özgürlük istendi. Mesele şimdi daha iyi anlaşıldı; Avrupa Konseyi bu bakış açısıyla bölücülerin işine yarar!

EUTCC’NİN ÜSTLENDİĞİ GÖREV

Avrupa Birliği Türk Sivil Komisyonu (EUTCC), Kasım 2004’de ilk kez toplanan “Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürtler” konferansında alınan kararla kuruldu. Sözde sivil toplum kuruluşları (NGO) tarafından oluşturulan EUTCC, ana hedefini, “Kürt sorunu merkezli ve Türkiye’nin Kopenhag kriterleriyle uyumlu bir demokrasiye kavuşması” olarak açıklıyor.

Bizim ülkemiz gibi milli devlet sınırları içinde henüz devletleşememiş uluslar için mücadele ettiklerini ve bunun başında da Kürtlerin geldiğini söylerler. EUTCC, Türkiye’de demokratik haklar açısından esas olarak çözülmüş olan “Kürt sorununu” artık, “sorunun adını Kürdistan sorunu olarak koymak” gerekir bakış açısıyla ele alıyorlar. Onlara göre Kürt sorunu diyerek görüş alanını daraltmak yanlıştır.

AB devletlerinin yetkilileri çoğu kez “ikinci ağız” kullanmayı yeğlerler. Açıktan açığa savunamadıklarını EUTCC, vakıflar, inisiyatifler ve benzerine söyletirler.

‘DEVLETSİZ AKTÖR KÜRTLER’

“Kürtlerin, barış ve istikrar için mücadele eden devletsiz bir aktör” olduğunu dile getiren EUTCC bir noktayı kaçırıyor; Kürtler değil PKK tipi bölücü örgütler, ABD ile destekçilerinin piyonudur ve onların emirlerini yerine getiren figüranlardır ve aktör olamayacaklardır! Avrupa Parlamentosu’nda “AB, Türkiye ve Kürtler” konulu konferansın 15’incisi beş panel halinde gerçekleştirildi ve 30 konuşmacı söz aldı. Konferans, Avrupa Birliği Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC) tarafından, Avrupa Birleşik Soluİskandinav Yeşil Solu (GUE/NGL), YeşillerÖzgür Avrupa İttifakı ve Avrupa İlerici Sosyalist ve Demokratlar İttifakı gruplarınca düzenlendi. Baştan sona PKK propagandasının yapıldığı ve Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılarak özgürce terör hareketlerini yönlendirmesi talep edildi.

Konferansta, Türkiye’deki insan haklarının durumu, Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit, Ortadoğu da yaşanan kriz, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik operasyonları ve Kürtlerin değil PKK önderliğinin ABD/İsrail’in çıkarları için sözde “bir istikrar ve barış unsuru olarak sunduğu demokratik çözümler” ele alındı.

Avrupa’da yeşiller, sol parti vs örgütler, ABD emperyalizmi ile İsrail siyonizmine karşı dut dökmüş bülbüle dönmüşlerdir! Onların ağzından emperyalizm sözcüğünü zor duyarsınız. Tek dertleri Türkiye’nin milli birlik ve bütünlüğünü tahrip etmeye yönelik çalışmak. PKK’nın kurduğu dernek, federasyon ve değişik isimler altındaki oluşumların etkinliklerinin vazgeçilmez müdavimleri arasında yeşiller ve sol görünümlü partiler düzenli olarak yer alır.

PKK SEVİCİLİĞİ!

Avrupa’da, PKK ve diğer ülkelerin bölücü örgütlerine destekte; yeşiller denilen partiler ile halkla, emekçilerle hiçbir bağı olmayan Avrupa’nın sahte solcuları başta gelmektedir. Avrupa’da Türklerin kurduğu federasyonlar kadar bile güce sahip olmayan sol görünümlü örgütlerin, bu saatten sonra ciddiye alınması bile gereksiz. Bu türden oluşumların ne halka ve ne de kendilerine zerre kadar yararları olmuyor. Ha dinci tarikatlar ha bunlar, aralarında bir fark yoktur!

EUTCC, “Avrupalı ve küresel aktörlerin Kürtlerin ilgilendiren siyasi perspektiflerinde değişiminin aciliyet arz ettiğini ve bu güçlerden Kürt halkını Ortadoğu’da büyük bir aktör ve taraf olarak tanımasını, Kürtler barış ve istikrar için mücadele eden devletsiz bir aktör olarak” görülmesini istiyor. Aşağıda 12 madde halinde konferansın sonuç bildirgesindeki talepleri sunuyoruz. Orada da görülecektir ki, Türkiye’den talep edilenlerin uygulamaya girmesi imkânsızdır. Bu aynı zamanda Türkiye’nin içişlerine de karışmaktır.

12 MADDELİK TALEP LİSTESİ

1 EUTCC, Avrupa kurumlarını, AB’ye üye devletleri, Birleşmiş Milletler’i, Papa Francis’i ve ABD’yi, Abdullah Öcalan’ın derhal serbest bırakılması için Türk hükümetine baskı yapmaya çağırır.

2 EUTCC, Avrupa Konseyi’ni Türkiye’nin Abdullah Öcalan’a yönelik tecride ilişkin uluslararası hukuka uymaya zorlanması için diplomatik, siyasi ve hukuki tedbirler almaya davet eder. Ayrıca İşkenceyi Önleme Komitesi’nden (CPT) Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmek üzere İmralı’ya derhal bir heyet göndermesini talep eder.

3 EUTCC, Türk hükümetini Abdullah Öcalan’a yönelik tecride son vermeye ve Sayın Öcalan’ın siyasi bir rehine olarak ele alınmaya davet eder ve Türk Devleti ile Kürt halkının temsilcileri arasında barış müzakerelerinin yeniden başlamasını talep eder

4 EUTCC, Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi protesto amacıyla açlık grevi yapan HDP’li tutsak vekil Leyla Güven ve tüm diğerlerini selamlar, dayanışmasını ifade eder.

5 EUTCC Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması kararı ile Avrupa Konseyi’nin daha önce bu yönlü bir çağrısını tanır. (...) Figen Yüksekdağ ve diğer siyasi tutsaklara ilişkin de benzer tedbirler alınması gerektiğini düşünür.

6 EUTCC, Avrupa Adalet Divanı’nın Avrupa Birliği terörist örgütler listesinde PKK’yı tutmaya devam etmesi kararlarını iptal etmesini memnuniyetle karşılar. EUTCC, Avrupa Birliği’nin PKK’yi listeden çıkarmaya çağırır.

7 EUTCC, Avrupa Birliği’ni, Birleşmiş Milletler’i, Avrupa Konseyi’ni, ABD’yi, Rusya Federasyonu’nu ve İslam Devleti’ne (DAİŞ) karşı Uluslararası Koalisyonu, Efrîn’in Türkiye tarafından işgalini, Suriye toprakları ve uluslararası normların açık bir şekilde ihlali olarak değerlendirmeye, Türkiye’nin Efrîn ve işgal ettiği diğer yerlerde uyguladığı demografik değişimi kınamaya ve bu bölgelerden Türkiye’nin derhal çekilmesini istemeye çağırır.

Reklamdan sonra devam ediyor 

8 EUTCC, AB’ye üye devletler ve Birleşmiş Milletler’i Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni Suriye’deki çatışmanın siyasi çözümüne doğru bir ilk adım olarak tanımaya çağırır.

9 Türk hükümetinden 31 Mart 2019’da öngörülen yerel seçimlerin özgür ve eşit koşullarda yapılmasını güvenceye almasını ister, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’i Türkiye’nin uluslararası hukuki zorunluluklarına uymasını güvenceye almak için seçimler öncesi heyetler göndermeye davet eder.

10 EUTCC, Kürt kadınlarını Ortadoğu’nun demokratikleşmesinin modeli olarak, toplumsal, siyasi, yönetim ve ekonomi alanlarında barış ve demokrasinin inşasında oynadığı aktif ve özerk çabalarında dolayı kutlar.

11 EUTCC, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’ni, uluslararası hukukun açık ihlalini teşkil eden Türk devletinin Irak Kürdistan bölgesindeki hava saldırıları ve işgaline son vermesi için baskı yapmaya davet eder

12 EUTCC, Avrupa Parlamentosu’nun Zübeyir Aydar’ın parlamentodaki konferansımızda söz almasını engelleyen ani ve keyfi engelleme kararından üzüntü duyar ve kınar. Bu üzüntü verici eylem, ifade özgürlüğü, barış ve demokrasi arayışının inkârıdır.

BAŞKA KAPIYA!

Avrupa Parlamentosu’nda yapılan etkinlik, Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerine zarar vermekten öteye bir işe yaramayacaktır. Yalnız başına Zübeyir Aydar’ın konuşmasının engellenmesi de durumu kurtarmaya yetmez. 12 maddenin tümü Türkiye’nin parçalanmasını öngörüyor.

Yıllardır terör örgütleriyle boğuşan Türkiye’den, böylesi taleplerde bulunmak düşmanca tavır olmaktan öte anlam taşımaz. Türkiye Cumhuriyeti sınırları dâhilinde her türlü bölücülüğün bitirilmesine yönelik çabalar desteklenir. Bölücülüğün silahlı kanadının yanı sıra, HDP başta olmak üzere tüm benzeri yapılanmaların kapısına kara kilit vurulmalıdır.

EUTCC denilen “Avrupa Birliği Türkiye Yurttaş Komisyonu”, PKK’nın bir şubesi olarak çalışıyor ve Türkiye karşıtı lobileri harekete geçirmek için her yolu deniyor. Bu komisyonun aktiviteleri daha çok etnik bölücülüğün beslenmesine yöneliktir.

MİLYONLAR HAREKETE GEÇİRİLMELİ

Batı Avrupa’da yaşayan 5 milyonun üzerindeki vatandaşımızın potansiyelini iyi değerlendiremeyen hükümetler hata yapmaktadır. Türk toplumu sadece Batı Avrupa’da değil, Avrupa’nın her ülkesinde yaşıyor. Bu büyük gücün harekete geçirilmesi halinde meydanları boş zanneden bölücüler kaçacak delik arayacaklardır.

Avrupa’da kalıcılaşan Türk toplumu örgütlenmelidir. Parçalar birleştirilmeli ve tek bir hedefe yönlendirilmelidir. Türkiye’nin birliğini parçalamaya yönelik ABD/İsrail kumandalı PKK bölücülüğüne karşı seferberlik ilan edilmeli ve yasalar çerçevesinde mücadele haklarını kullanmalıdır.

Özellikle de AlmanFransızBenelüks ve İngiliz kamuoyuna yönelik aydınlatıcı çalışmaların başlatılması önemlidir. Ayrıca bu ülkelerde neredeyse dünyanın her tarafından insanlar yaşamakta ve dernek faaliyetleri sürdürmekte. Onlara yönelik de faaliyetler içine girilmelidir. Dar görüşlülükle değil, en geniş çevrelerin katılımıyla çalışma sürdürmek başarılı olmak açısından zaruridir.

Vatanımızın Avrupa’daki değişik NGO’lar tarafından hedef alınmasına sessiz kalmanın vebali büyüktür. Kuru kuruya vatan sevgisi olmaz! Vatanını seviyorsan dünyanın neresinde olursan ol gereğini yerine getirmelisin.


Aydınlık