Daha önceki yazılarımızda PKK’nın yurt içi ve dışı yayın organlarını, örgüt liderlerinin açıklamalarını inceleyerek analizler yapmıştık. PKK önderliğinin çok parçalı hale geldiğini ve birbirlerinin kuyusunu kazdığını yazdığımızda pek çok çevre bu kadar da olmaz demişti!
PKK’nın diğer ülkelerdeki kollarının da eskisi gibi Türkiye kökenli örgüt liderliğine itaat etmede isteksiz davrandıkları, yer yer çatışmalara girdikleri biliniyor. Özelliklede PKK ve PYD arasında soğuk rüzgârların estiğini ve ABD/İsrail’inde desteğiyle PYD olabildiğince PKK’dan “bağımsız” davranışlar içine girdiğini konuyla yakından ilgilenenler yazdılar. Yine, İmralıKandilKamışlıAvrupa’da ki örgütler arasındaki bağların Apo döneminden farklılıklar gösterdiği, zayıfladığı ve merkezi otoriteye bağlılıkların bitiş noktasına geldiğini söylersek yanlış yapmış olmayız.
OSMAN ÖCALANIN KONUŞMASI
Abdullah Öcalan’ın kardeşi PKK içindeki az sayıdaki şanslılardandır. Osman Öcalan’ın Apo’ya ve PKK önderliğine rest çekmesi örgüt alışkanlıklarına göre ölümle cezalandırmayı gerektirirdi. Abdullah Öcalan’ın kardeşi olması hayatını kurtarmıştı.
Osman Öcalan, 2 Mayıs tarihinde iki avukatın Abdullah Öcalan ile İmralı’da gerçekleşen görüşmesini değerlendirdi. Açıklamasında sürmekte olan açlık grevlerinin yanı sıra örgütün zayıflıklarına da vurgu yapması gözlerden kaçmadı. Osman Öcalan, “Aslında genel olarak açlık grevleri Türkiye’ye geri adım attırmaya dönüktür. Bunun içinde Öcalan da var. PKK askeri ve siyasi boyutta zayıf düşmüş, burada bir boşluk var. Bu boşluğu doldurmanın tek yolu farklı bir mücadele alanı bulmaktır, bu da açlık grevleridir, ölüm oruçlarıdır.” dedi.
PKK’nın 2015’ten beri sürekli gerilediği ve mevzii kaybettiği gerçektir. Yalnız bu mu? Aynı zamanda örgüt içi çelişmeler alabildiğine büyüdü. Örgüt içinde yaşanan yozluk, ahlaki çöküntü, birbirini gammazlama, moral bozukluğu, güvensizlik ve başarısızlık örgütü günbegün eritmekte.
PKK’DA İHTİLAF
Osman Öcalan’ın en dikkati çeken açıklaması, PKK’nın Kandil kanadının Abdullah Öcalan’ı dinlemediği gerçeğidir. Kandil’deki PKK yönetimi ile İmralı arasında ihtilaf olduğunu açıklayan Osman Öcalan konuşmasının devamında,“Açlık grevleri ölümlere sebep olmamalıdır yaklaşımı doğru bir yoldur. Ama Kandil yönetiminin ‘İmralı’da yapılan görüşme direnişi zayıflatmak için planlanmıştır’ açıklaması doğru değildir. Kandil yönetimi meşruiyetini kaybetmiştir” dedi.
Bir olguya dikkatleri çekmek istiyoruz; PKK’nın (HDP de dâhil) Kandil ve Kamışlı (PYD/YPG), yurt dışı kanatları ABD emperyalizminin doğrudan kontrolündedir. Abdullah Öcalan ise Türkiye’nin elindedir. Görüldüğü kadarıyla şimdilik Abdullah Öcalansız bir PKK olgusuyla karşı karşıyayız ve bunun çok iyi değerlendirilmesi gerekir.
Osman Öcalan konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Kandil Abdullah Öcalan’ın tersine hareket ediyor. PKK’de, Kürt ulusal hareketi içerisinde gayrimeşru bir yönetim iş başındadır. Bu gayrimeşru yönetim sorunları çözüme götürecek nitelikte değildir. Kürt halkı çeşitli yollarla bu yönetimi uyarmalı, mümkünse alaşağı etmelidir.”
İÇERİDEKİ PKK KAPATILMALIDIR
PKK Türkiye’de, Irak’ta, İran’da ve Suriye’de kaybetti, yenildi. Bu yalın gerçeğe rağmen hala PKK’nın ülkemiz içindeki uzantısı serbestçe hareket etmekte ve bölücü propagandasını alenen sürdürmektedir.
Peki, ne zamana kadar sürecek bu durum? Türkiye halkının birlik ve bütünlüğünün sağlanması HDP’nin kapatılarak bölücülüğe geçit verilmemesiyle mümkündür.