Metro’ya yapılan birkaç sentlik zamma karşı başlayan eylemler bir anda ülkenin orta kesimini sardı. Altı yüz kilometrelik sahil şeridinde metronun bile olmadığı kentlerde İquique, Concepcion ya da Valparaiso’da halk büyük bir öfkeyle sokağa çıktı. Bir zamanlar faşist General Pinochet’in korumalığını yapan bugünün İçişleri bakanı Andrés Chadwick Piñera’ya bağlı kuvvetlerin müdahaleleri de tansiyonun artmasına yol açtı. Çatışmalarda yüzlerce kişi yaralandı ve en az 20 kişi hayatını kaybetti. Ülke adeta bir savaş alanına döndü. Şili’nin Berlusconi’si, ülkenin en zenginlerinden Devlet Başkanı Sebastian Piñera’nın ulaşım tarifelerine yapılan zammı geri alması da olayları durdurmaya yetmedi. Bu defa Başkan Piñera olağanüstü hal yasasını uygulamaya koydu. Kent merkezlerinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Askeri birlikler tüm ana arterleri denetime aldığı halde halk sokakları terk etmedi. Askerlerin güvenlik ve idareyi devralması halkta Pinochet döneminde yaşanan acıları uyandırdı. Protestolar azalmadığı gibi Piñera yönetimine tepki de arttı. Dün tüm ülkede ‘Genel Grev’ ilan edildi.
Santiago ulaşımıyla ilgili protestolar yıllardır sürüyor. Metro ya da otobüslere biletsiz binme neredeyse tüm öğrencilerin yaptığı geleneksel bir eylem biçimi. Parasıyla binenler ise hatların yetersizliğinden, iş saatlerindeki yığılmadan şikayetçi. Başkan Piñera cevap olarak halka “daha erken kalkıp yola çıkmaları”nı önerdi. Sonuçta ulaşım sistemi “Transantiago”, Şili’de sadece elitlerin faydalandığı ve halkın sürekli aşağılandığı idari sistemin bir kopyasıydı ve bu yüzden sosyal patlamayı ateşleyen fünye oldu.
DÜNYANIN EN PAHALI DOKUZUNCU ÜLKESİ
Metro biletlerine yapılan birkaç sentlik zam değil neoliberal rejim halkı ayaklandırdı. Santiago (Şili) metro bileti sadece Buenos Aires (Arjantin) metrosundan dört kat pahalı değil, New York metrosundan bile daha fazla. Yalnızca ulaşım mı? Kıtanın en pahalı elektriği bu ülkede. Özel sağlık sigortası yaptırma ücreti Almanya’nın üç katı. Özel sigortası olmayan halkın %80’nin sağlık giderlerinin çok azı kamu sigortası tarafından karşılanıyor. Üniversite eğitimi İngiltere’den bile yüksek.
Şili, Latin Amerika’da su kaynaklarının ilk özelleştirildiği ülke. Dünyadaki ilk neoliberal rejimi kuran Pinochet’in politikalardan sadece biri bu. 1981’den beri Şili’de su kaynakları tamamen özel ve çoğu yabancı şirketlerin elinde. Çok zengin su kaynaklarına sahip olmasına rağmen halk susuzlukla mücadele ediyor.
GELİR ADALETSİZLİĞİ VE BATIK FONLAR
2017 CEPAL verilerine göre Şili nüfusunun %50’si milli gelirin yalnızca %2,1’ine sahipken %1’lik elit %30’unu elinde bulunduruyor. Bu rakam tek başına Şili’deki gelir eşitsizliğini göstermeye yetiyor. Üstelik asgari ücret 423 ABD Doları ve çalışan nüfusun %50’si ortalama 562 dolar maaş alıyor. Orta sınıf ve altındaki ailelerin ulaşım harcamaları gelirlerinin %30’una denk düşüyor. Pahalılık ve ücretlerin düşüklüğü sebebiyle ulaşım, eğitim, sağlık, enerji, barınma ve gıdaya yetmiyor. Birçok Şilili bu hizmetlerin bir kısmını hayatından çıkarmış durumda. Şili’deki Diego Portales Üniversitesinin 56 ülke arasında yaptığı araştırmaya göre Şili en pahalı dokuzuncu ülke.
Orta sınıf açısından da durum iyi değil. Yaşamlarını sürdürmek için sürekli borçlanıyorlar. Yaklaşık 19 milyon nüfusu olan Şili’nin yaş ortalaması 36. Pinochet’in 1982’de kurdurduğu emeklilik fonu hiçbir zaman ihtiyacı karşılamadı. En kötü durumdakiler de emekliler. Bugün ortalama emekli maaşı 180 bin Şili Peso’su, yani 247 ABD doları. Bu nedenle emeklilik fonu AFP’ye karşı 2016 yılında yüz binlerce kişi sokağa döküldü. Emeklilik fonları emeklilere hiçbir şey vermiyor ama bazı özel bankalar tarafından kullanılarak şirketler zengin ediliyor.
PİNOCHET, PİNERA AİLESİ VE HALK
General Augusto Pinochet 11 Eylül 1973’te sosyalist devlet başkanı Dr. Salvador Allende’yi devirdiğinde ittifakları vardı. Aynı ittifaklar 17 yıl sonra iktidarı “biçimsel anlamda” bıraktığında onun mirasını sürdürecekti. Bunlar şimdiki başkan Sebastian Piñera gibi kuşkusuz ülkenin en zengin aileleriydi. Piñera ailesi Pinochet’le yalnızca ittifak kurmadı aynı zamanda neoliberal rejimin inşasına katıldı. İkinci kere başkanlık koltuğuna oturan “iş insanı” Sebastian Piñera 1990’dan bu yana senatör. Pinochet’i manevi babası sayacak kadar çok seviyor. Abisi José Piñera bugünkü sosyal patlamanın temellerini atan kişi. “Chicago Boys” olarak adlandırılan ekipten. Allende’nin devrilmesinden sonra Şili’de dünyanın ilk neoliberal rejimini kuran Milton Freidman’ın öğrencilerinden birisi. 1978’te Pinochet’in kabinesine girmiş. Abi Piñera 1980’de ekonominin özelleştirilmesinin başlandığı madenlerden sorumlu bakanlığa getirilmiş. Mevcut emeklilik fonu AFP’nin kurucusu yine José Piñera. Reagan’ın ekonomisti Paul Craig emeklilik fonunu dünyada ilk özelleştiren ülkenin Şili olduğunu ve bunda José Piñera’nın kilit rol oynadığını söylüyor. Craig’e göre Piñera sadece emeklilik fonunu özelleştirerek tarihe geçebilirdi ama o bunu daha ileriye taşıyarak sağlığı da özelleştirdi.
Pinochet rejiminin gardiyanlarından biri de mevcut hükümette İçişleri Bakanlığı yapan Andres Chadwick Piñera soyadından anlaşılacağı gibi devlet başkanının kuzeni. Andres Chadwick generalin korumalığını yapacak kadar militan bir Pinochet’çi. 1989’dan bu yana mecliste olan Chadwick uzun yıllar Pinochet’in gençlik örgütlenmesi FJUN’nin şefliğini yaptı. Ayrıca Pinochet’çi parti UDİ’nin de başkanıydı.
Chadwick ve Piñera’lar gibi politikada başka oligarşik aileler var. Walker Prieto kardeşlerden biri milletvekili ikisi senatör (biri başkan). Bir kardeşleri de Piñera hükümetinde bakanlık yaptı. Ailenin torunu Horacio bile senatör. Aile enerji alanında ülkenin en büyük yatırımlarına sahip. Pinochet’in damadı Julio Ponce Lerou 1974’ten bu yana şeker, maden, elektrik devletin hemen tüm önemli iktisadi kurumlarını yönetti. Bugün serveti beş milyar doları aşıyor.
Halk bu oligarşik rejime inanmıyor. Son devlet başkanlığı seçimlerine katılım oranı %46 idi. Şili siyaseti Pinochet rejiminin muhafazası üzerine kurulu. Sistemde parlamenter yolla reform yapılmasının olanaksızlığı görüldüğü için halk sokakta taleplerini dile getiriyor. Hükümetin sokağa çıkma yasağına rağmen halk sokakta direnişi sürdürüyor. Bu tablo yalnızca hükümeti değil patronları da korkutmuş durumda. Hükümetin paketine destek veren bazı büyük şirketler çalışanların maaşlarına şimdiden zam yaptılar. Diğer yandan Piñera’nın panikle yaptığı vergi indirimi sağ basında eleştirilere hedef oldu.
Şili’de yakında bir gelecekte halkçı bir iktidar görünmüyor. Zaten harekete öncülük eden herhangi bir parti ya da örgütlenmenin olmaması henüz siyasal alternatif yaratmaktan uzak olduğu gösteriyor. Fakat şimdilik halk Pinochet rejiminin korku duvarını yıktı. Halk muhalefeti önümüzdeki dönem bazı sosyal kazanımlar sağlanmaya yönelecek. 2011’deki eylemler sonucunda eğitim alanında bazı iyileştirmeler yapılmıştı. Şimdi bu çalışma hayatına doğru genişletilebilir. Sağlık ve emeklilik sisteminin değiştirilmesi ise şu an bir ütopya.