AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yerel Yönetimler Başkanı,Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Mehmet Özhaseki N GAZETE'ye konuştu...
İşte o röportaj:
Nuray Başaran:Ankara’ya aday mısınız?
Mehmet Özhaseki: Şöyle ,tabi bu konuşmaları emin olun klasik siyasetçiler gibi dolaştırarak söylemeyeceğim. Ankara için bir çok isim tespit ettim. 81 vilayet için tespit ettiğim gibi. Ve ben bu birimin başındayım. O şehirlerde, ‘ en iyi adam kim, en liyakatli adam kim. Kiminle kazanılır?’diye. Çünkü biz kalıcı bir partiyiz. Öbür seçimlerde yine bu milletin yüzüne bakacağız. Gelip geçici partiler gibi, bir oy şamatasıyla kazanalım diyen insanlardan değiliz. 81 vilayet için bunu çalıştığımda, Ankara için de bunun altından kalkacak durumdayım diye görüyorum. Gücüm de var, bilgim de var diye düşünüyorum . Ama ben burada kendim aday olmam. Dilekçe de vermem. Çünkü beyefendi beni biliyor, tanıyor. Haftada birkaç kez görüşüyoruz. Saatlerce toplanıp bu sunumları yapıyorum ben. Ben ne diyebilirim ki?
Nuray Başaran: Peki Ankara için kendiniz dışında kimleri tespit ettiniz?
Mehmet Özhaseki: Tespit ettklerimi söyleyemem ki. Çünkü hiç birisi kabul görüp de dışarıya sunmuyoruz. Dışarıya sunmuş olsak, elbette ki arkadaşımızı her türlü söyleriz. Bu arada gerek dışarda kamuoyunda, gerekse bizim arkadaşlarımız arasında, benim ismim üzerinde bir ittifak var. Eğer beyefendi derse ki, ‘Adayımız sensin. Çalışmaya başla’. Hemen Bismillah der çalışmaya başlarız. Zaten burada ben belediyelere abilik yapıyorum şimdi. Bu görevime de devam ederim.
Nuray Başaran: Tecrübe önemli. Ama Ak Parti’de yeni seçilecek görevlere hep aynı kişiler aday gösteriliyor. Oysa Ak Parti , gençlik kolları noktasında Türkiye’de en örgütlü parti ama yeni aday ve lider çıkmıyor. Bu bir problem değil mi? Ben bir süredir ‘Ak Parti’de neler oluyor?’ başlığı taşıyan yazılarımda bunları dile getiriyorum. Hatta bir yazımı bu sebeple Binali Yıldırım’a ayırdım.
Mehmet Özhaseki: Bu haksızlık olur. Müthiş uzmanlığı olan genç arkadaşlar bulursak başımızın üstünde yeri olur. Birinci tercihimiz bu. Israrla söylüyorum bunu. Ama bir İstanbul Avrupa’nın bir çok kentinden büyük, keza başkent de öyle. Ve burası, manevi değeri olan bir şehir.
Nuray Başaran: Peki Binali Bey, şu anda TBMM Başkanı. TBMM Başkanlığı daha az önemli bir makam mı? Ya da, niye zamanında TBMM Başkanı başka birisi olmadı. Binali Bey yerel seçimler için İstanbul’u beklemedi. Ne bileyim şimdi yine , ‘TBMM Başkanı kim olsun ?’diye zamanımız gidecek, enerjimiz gidecek. Her yere aynı kişiler talip oluyor eleştirileri var. Tabii üç büyük şehrin önemini kabul ediyorum ama yine bu durumda da, Ak Parti’nin yeni kişi yetiştirmediği ve yetenekli ve tecrübeli kişi sıkıntısı yaşadığı gündeme gelmiyor mu?
Mehmet Özhaseki: Öyle görevler vardır ki, biraz ihtisas ister. Bazı görevleri de herkes kolayca yapabilir. Yani eğer doktorluk yapacaksanız, kesin Tıp mezunu olmanız lazım. Ama iktisat mezunu, maliyeci, yan yana dizildiğinde 20 gurup bir çok görevi yapabilir. Şimdi eğer belediye başkanı olacaksanız, bir para yönetimini bilmeniz lazım. 2 insan yönetimini bilmeniz lazım. İnsan yönetimi içerisinde gerek oradaki halkın temsilcisi olmak hasebiyle onlarla ilişkiniz, gerekse personelle ilişkinizi iyi yönetmeniz lazım. 3 mekan yönetimini bilmeniz lazım. Dört algı yönetimini bilmeniz lazım. 10’a kadar bu sayıyı çıkarabilirim. Şimdi siz sıkılmayın diye saymıyorum.
Nuray Başaran: Yok sıkılmam
Mehmet Özhaseki: Belediye başkanı bu noktada tüm bunları bildiği gibi, bir orkestra şefi gibi de işi götürmek zorunda. Yani mimariden en iyi kim anlıyor, muhasebeden kim anlıyor… İşte oradaki fen işlerinde, bu işin alt yapısından kim anlıyor, alt yapısındaki sular idaresinden, kanal idaresinden kim anlıyor? Bütün bunları bir araya getirip, başlarında ‘abi’ kılığıyla orkestra şefi gibi idare etmek durumunda olan kişidir belediye başkanı. Bir sürü milletvekili arkadaşımız şimdi yepyeni başladı mecliste. Benim aslında Cumhurbaşkanımıza teklifim şu oldu: Bende birikim var. 21 yıl yaptım ben bu belediye başkanlığını. Allah'a şükür aldığım noktadaki belediye ile teslim ettiğim belediye arasında dağlar kadar fark var. Türkiye’nin ilk stadını yapan benim. Bedava barajı yapan benim. Ben bedava baraj nasıl olursa onu ben gösterdim Türkiye’ye.Türkiye’nin en önemli kayak merkezini ben yaptım. Anadolu’nun ortasında en güzel raylı sistemi ben yaptım. Şimdi bakın tüm bunlar bir tecrübe istiyor. Ben tüm bunları biliyorum. O zaman bana müsaade edin, ben 15 tane genç alayım ben bunları usta çırak ilişkisi ile yetiştireyim dedim mesela.Belediye başkanlığında genç bir arkadaş olsun, ya da yeni bir sima olsun denilemiyor. Bunun dışında bizim kendi içimizde, şu anda parti yönetimi o kadar genç ki, inanın yaşlılardan iki üç kişiden biri olarak ben kaldım. Partiye halbuki ben en genç olarak başlamıştım. Şimdi orada bir harmanlama var.
Nuray Başaran: Peki yenileri yetiştirdiniz mi?
Mehmet Özhaseki: Evet yenileri yetiştirmeye başlayacağız.
Nuray Başaran: Bu yerel seçimler Ak Parti için zor bir seçim mi? Zira kulislerde gizli gizli Ak Partililer zor olduğunu konuşuyor? Üç büyük şehirde sıkıntı var mı mesela? Ki kamuoyu algısı öyle. Bu nedenle adaylar noktasında daha titiz misiniz? Başta üç büyük şehir olmak üzere.
Mehmet Özhaseki: Her seçimin kendine has bir zorluğu var. Bundan emin olun. Ben geçirdiğim 5 büyük seçimi düşünüyorum, her birinde belediye hizmetleri, şehir konuşulduğu gibi, genel siyasetin kendisine has getirmiş olduğu yük de konuşulur. İnsanlara bunu, onu, konuşma diyemezsiniz. Nihayetinde belediye seçimlerine gidiyoruz ve bu seçimlere giderken de, herkesten daha avantajlı gidiyoruz. Bizim belediye geçmişimiz ve sicilimiz çok temiz. O yüzden de bu seçimlerde evet zorlanacağız, rahat değiliz bunu da biliyoruz ama seçimlerde büyük bir galibiyete imza atacağımıza ben yürekten inanıyorum.
Nuray Başaran: Konuşmanızdan , ‘Eğer cumhurbaşkanımız hadi derse’ deseniz bile, ‘ Ankara için hazırım ‘dediğinizi de anlıyorum.
Mehmet Özhaseki: Böyle dersek inanın yanlış olur. Biz Cumhurbaşkanıyla beraber mesai arkadaşlığı yapıyoruz. Cumhurbaşkanımızı çok seviyoruz ve yardımcı olmak istiyoruz. Bakın 24 saatini bu işlere ayırmış bir insan. İki gün önce beraberdik. Hangi saat uyuyor, nasıl kalkıyor, nasıl tahammül ediyor, her gün, ben hayretler içinde izliyorum. Bazen biz iki üç günlük programa katılıyoruz , uzun yollara gidip geliyoruz. Dönünce diyorum ki kendi kendime , ‘Yarın Pazar rahat edeyim şöyle bir. Kahvaltımı doğru dürüst edeyim, öğleden sonra işe başlayayım’ falan diyorum. Televizyonu açıyorum ki, Cumhurbaşkanımız yine bir yerde konuşuyor. Böyle bir iklim içerisinde devam ederken, o bize dönüp herhangi bir arkadaşımıza çok net söylüyorum genel başkan yardımcısı olsun, milletvekili olsun , ‘ senin için şurayı uygun gördüm, gel burada yardımcı ol ‘ dese, hiç birimizin reddetme şansı ve lüksü yok.
Nuray Başaran: Belediye başkanlarına , o şehirde yaşayanlar bir nevi o şehrin anahtarını veriyorlar. Bu manada belediye başkanlarının aday oldukları şehirden olması önemli. Siz Kayseri’den kalkıp Ankara’ya aday olacaksınız. Bunu ne kadar doğru buluyorsunuz? Aynı zamanda bu tercihleri yapan birimin başında olan birisi olarak, ‘ herkes her şehirden aday olabilir’ diyebiliyor musunuz?
Mehmet Özhaseki: Doğrusu bu konuda İstanbul, İzmir, Ankara ve bir kaç ili bunun dışında tutuyorum. Şundan dolayı tutuyorum. Bu şehirlerde, o şehrin nüfusuna kayıtlı insanların annesi babası bile Anadolu’dan bir yerden gelmiş. Şimdi rastgele bir insana sorun, ‘ Ankara’da doğdum ‘diyecektir. Peki anne baba diyeceksiniz? Babam Trabzon’dan diyor, annem Tekirdağ’dan göç etmiş diyecekler. O kadar çok rastlıyorsunuz ki buna. İlk 19 vilayetin nüfusu neredeyse 4 milyon civarında . Bakın ben size bir çalışma yaptık onu okuyayım. İlçe ilçe çalışmış arkadaşlar. En başta Altndağ var. 364 bin nüfusu var. 104 bin Ankara’da doğan insan var. Ki bunların büyük bir kısmının anne babası dışardan gelmiştir. Çorumlu 42 bin kişi var. Çankırılı 21 bin 232. Sivaslı 4 bin 465. Devam ediyor. Hangi ilçeyi derseniz ben burada okumaya devam edeyim. Mamak, rastgele okuyorum. 622 bin nüfusu var. 100bin 695 Çorumlular, 122 bin sadece Ankara doğumlu, 20 bin Çankırılı var, 11 bin Kayserili var. Sırayla okuyorum özel seçmiyorum.
Nuray Başaran: Kayserililer de var Ankara’da diyorsunuz yani?
Mehmet Özhaseki: 35 bin 308 Kırşehirli var. Ankara’ya kayıtlı hemşerilerimizin sayısı 11.5 milyonsa, 44.5 milyon da özellikle Orta Anadolulu var. Yani Ankara’nın çevresindeki ÇorumÇankırı –KırşehirYozgatKayseri gibi vilayetlerden gelen hemşerilerimiz var. Böyle olunca, buralar artık ülkenin ortak şehirleri. Hiç kimse ‘Ankaracılık’ yapamaz. Ankara benim , İstanbul benim. Ben öyle görüyorum.
Nuray Başaran: Melih Bey ile iyi diyaloğunuz vardı bildiğim kadarıyla. Son zamanlarda kulislerde Melih Gökçek’in sizi Ankara’ya önerdiği konuşuluyor. Böyle bir şey var mı?
Mehmet Özhaseki: Yok doğru değil. Hiç birisi doğru değil. Melih Bey ile 25 yıldır tanışırız. 94’ten itibaren belediye başkanlığı var. Doğrusu Melih Bey’i çok çalışkan bir insan olarak görürüm. Siyaset tarzı ve üslubu kendine ait. Benim üslubum uymaz. Yani Melih Bey ile aynı değil. O biraz daha genel siyasetin içinde. Gündemi yakından takip ediyor. Ve biraz da polemiği çok seviyor. Bunu ben eleştiri manasında da söylemiyorum. Ancak ben bunlardan uzağım. Ben işimin başına geçer çalışırım. Gece gündüz çalışırım. Hiç kimse ile polemiğe girmem, hiçbir parti ile laf yarışına girmem. Ancak birisi bana bir şey söylerse, onun da karşılığını veririm. Orada da geri durmam. Yoksa siyasetin içerisinde aktör olmam ,sadece hizmetlerimi konuştururum. Benim usulüm de bu.
Nuray Başaran: Siz de duymuşsunuzdur herhalde sizi önerdiğini?
Mehmet Özhaseki: Arkadaşlığımdan dolayı. Karşılıklı olarak sempati duyduğu için mutlaka söylüyordur. Eyvallah, ona saygı duyarım ama Allah razı olsun derim. Ne diyebilirim Ki ?
Nuray Başaran: Geçtiğimiz günlerde sayın Melih Gökçek ve Sayın Cumhurbaşkanı Çankaya Köşkü’nde buluştular.
Mehmet Özhaseki: İçeriğini ben bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum. Ne konuştuklarını bilmiyorum. Duydum ben de ama içeriğini bilmiyorum. Epeyden beri bir araya gelen insanların bir araya gelmesi, bir toplantı mıdır yoksa başka bir istek mi vardı , ben bilmiyorum.
Nuray Başaran: MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Melih Gökçek’i aday gösterme teklifi Ak Parti kulislerini de hareketlendirdi. Hatta Melih Bey’i çok eleştirenler bile , ‘acaba Melih Bey aday olur mu? Melih Bey’e yeniden sahip çıkmalıyız’ diyenler oldu. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Melih Bey yeniden Ak Parti adayı olabilir mi?
Mehmet Özhaseki: Bunlar siyasetin cilveleri. Üzerinde yorum yapmaya çok gerek yok.
Nuray Başaran: Peki siz ile ilgili Kayseri’de FETÖ ile mücadelede değişik yorumlar var. Bunlardan bir tanesi FETÖ’den tutuklanan iş adamlarının iddiası. O iş adamları, ‘Gülen’e bizi Mehmet Özhaseki götürdü. Biz içerdeyiz o niye dışarda? Diye sordular. Yine yargı aşamasında FETÖ borsasında başrol oynadığınıza dair spekülasyonlar oldu.
Mehmet Özhaseki: Ben hiç duymadım. Siz nereden çıkartıyorsunuz bilmiyorum. Hiç bir yerde, hiçbir köşe yazarı yazmadı.
Nuray Başaran: Eee medya yazmıyor, yazamıyor belki
Mehmet Özhaseki: Ne münasebet, ben FETÖ davaları başladığında bir tek gün bir tek saniye, ne bir emniyet müdürünü, ne bir savcıyı aramış bir Allah'ın kuluyum. Kendi hallerine bıraktık. Kendi hallerinde bağımsız şekilde karar verdiler. Bunun dışında hiç kimse bunu söyleyemez. Hakikaten bunu söyledikleri zaman, canlarına okurum onların.Öyle bir şey olamaz. İftiraya kapalıyım ben. Öbür konuya gelince, siz hiç FETÖ’ye gidip çay içen, sohbet eden insana ceza verildiğini gördünüz mü? Hayır. Neye ceza verilir? FETÖ’cü olduğu kesinleşen insana ceza verilir. Eğer FETÖ’ye giden, çay içip sohbet eden insanlara ceza verilecekse, Türkiye’de milyonlarca insana ceza vereceksiniz. Kendimle ilgili söylüyorum, bir gün o sohbetlere gitmedim. Diz çöküp çay içmedim bir tek gün. 25 yıllık belediye başkanlığı hayatımda, FETÖ’ye 1 milimetre arsa vermemiş olan tek insanım ben . Hadi bunu yiğitçe söyleyen bir adam çıksın. Yani, ‘ FETÖ’ye ben 1 milimetre arsa vermedim ‘ diyen bir Allah'ın kulu çıksın da göreyim. Çok azdır. Bakın 2013’ün sonuna kadar bunlarla büyük bir çoğunluğun merhabası var. İstisnalar olabilir ama büyük bir çoğunluğun merhabası vardı. Kimini yurt dışına götürüyorlardı. Kimini getiriyorlardı. Kimiyle temasları vardı.Kayseri’de de doğru, çok güçlü bir yapı. İstikbal gurubu ve çevresinde oluşan organizedeki zengin bir gurup, özellikle FETÖ ile içli dışlı olmuşlardı. Bunların içli dışlı olmalarının sebepleri, ilk anda çocuklarını okutmak, yardım etmek vesaire diye başladı. Fakat daha sonra, bunları uyardığımız halde( daha sonra örgüt konumuna geldikten sonra) 2014 Martta biz seçimlere girdik. 2013 sonundan itibaren de bunların yüzleri ortaya çıkmaya başladı. Ki Mart seçimlerinde de zaten cephe alıp, karşıda hangi parti güçlüyse oraya çalıştı bunlar. Böyle bir yapı vardı. Başlarındaki arkadaşı çağırdım ve, ‘ bak siz yardım etmek niyetiyle buraya gelip gidiyorsunuz ama burası bir örgüt haline dönüştü ve her şey de açığa çıktı, ve bunu herkes gördü, ne olur ilginiz kesin’ dedim.Bunu televizyonlarda 34 kere anlattım. Niye dediklerinde? 1İslami bir cemaatse insanları niye dinler? 2Niye insanların özeline girer bantlar koyarlar. Bunların hangi dinde yeri var? 3Niye MİT tırları çevrilip Türkiye dışarıya şikayet edilir? Hem yurt içinde çok hoşgörülü bir topluluğuz deyip, yurt dışına şikayet edilir mi? 4 Niye sınav soruları çalınır, fakir fukaranın hakkı niye yenir? Bunun hangi kitapta, hangi dinde yeri var?...gibi 10 tane soruyu Hacı Boydak’a sordum. Gözüne baktım. ‘Ne olur Hacı bunları bir düşün, bak şuradan yakanı kurtar’ dedim. Rica ettim.
Nuray Başaran: O ne dedi?
Mehmet Özhaseki: Daha sonra geldiğinde, yani ikinci sefer geldiğinde, ‘ ben devam edeceğim’ dedi.’ Peki benim sana yapacak bir şeyim kalmadı Hacı’ dedim. O günden beri irtibat tamamen kesildi. Oradaki görüşme nedir?Bizimki insani bir görüşme. Neden insani bir görüşme? 2014 ortalarına kadar veya da bizim seçimlerde 2013 sonuna kadar diyelim, İstikbal’e uğramayan ve yemeklerini yemeyen bir tane devlet görevlisi yoktur. Niye? O güne kadar örgüt değildi burası. Burası bir STK’ ydı. Kendilerini dışarıya, Türkiye’ye insanlar yetiştiren bir gurup olarak sunuyorlardı. Öyle değil mi? Herkes böyle biliyordu. Yurt dışına okullarına gidildiği vakitki üç dört okula ben de gittim İstiklal Marşı okuyorlar, Türk Bayağı var, Atatürk var . Yurt dışında istiklal Marşı okuyan o kara çocuklardan etkileniyorduk. Ama 2013’ ün sonu geldiğinde, irtibat orda kesiliyor. Ondan sonra örgüt havasına girdiği çok netleşti ve MGK kararlarına girdi.
Nuray Başaran: Ama eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök konuyu MGK’ya 2004’te getirdiğini söylüyor.
Mehmet Özhaseki: Yok, yok o doğru olmaz. O ayrı bir şey. Karar alma aşaması çok sonra. O karar alındıktan sonra, siz hala daha bunlarla irtibatınız varsa, bu en büyük kötülüktür. Yani şunu söylemek istiyorum,2013’ün sonuna kadar STK iken 81 milyonun herhalde 75 milyonu görüşüyordu bunlarla. Ya merhaba diyordur, ya çocuğunu göndermiştir okullarına veya yardım etmiştir veya kurban vermiştir..vs. vs. Ama sonunda 2014’te örgüt olduğu ortaya çıktı, devlet kararlarına girdi, bütün deliller ortaya döküldü, hırsızlıkları , bunların kötülükleri, istihbaratçılıkları, yurt dışı tezgahlar, kumpaslar vs vs..Asıl tehlike bu tarihten sonra , bunlarla irtibatta olmaktır. Çok net benim bu konudaki kararım. Bunu söylerken de hiç kimseyi Amerika’ya götürmüş de değilim. Ama FETÖ’ cülerin en büyük iftirasına uğrayan adam da benim.
Nuray Başaran: Niye?
Mehmet Özhaseki: Niye? 2013’ün sonundan itibaren televizyonlara çıkıp saatlerce bunlara, hem nasihat eden, hem içlerindeki alt tarafları , bunlardan ayıran bir insanım ben. Beni tehlike gördüler. Kumpaslar kurdular.Burada başsavcılar vardı, şimdi tutuklu. Her olay yakalandığında, özel yetkili savcı bunlar, ‘Haseki’nin adını verin sizi serbest bırakacağız’ denen onlarca adam var Kayseri’de. Şahitler. Vallahi gelen insanlara diyorlar ki, ‘Haseki’nin adını verin sizi serbest bırakacağız.’ Yaşayan şahitler var. Hepsinin emniyette ifadeleri var. Böyle bir iftiraya kumpasa da uğradım
Nuray Başaran: Öyle mi? Bu kumpaslara ait doküman ve belgeleri topladınız mı?
Mehmet Özhaseki: Merak etmeyin, her şeyi herkes biliyor. Her yerde var bunların tespitleri. Emniyette var.
Nuray Başaran: Sözünüzü kesmek istemedim az önce, FETÖ’ ye arazi vermeyen tek belediye başkanı benim dediniz. Birinci sorum; bu günleri o zamandan gördünüz mü? Her belediye arazi verirken siz vermediniz. İkinci sorum; yüzde yüz her belediye verdi demiştiniz, belediyelerin büyük çoğunluğu Ak Partili olduğuna göre, bu başkanların da büyük çoğunluğu Ak Partili olduğuna göre …
Mehmet Özhaseki: Yooo tam tersine. Tam tersine. Bakın şimdi hiçbir arkadaşımı zan altında bırakmak istemem. Bu sözümü söylerken, ben kendi konumumu teyit için söyledim. Yoksa, hiç kimseyi zan altında bırakmak için asla söylemiyorum böyle bir şeyi.
Nuray Başaran: Ama bu dediklerinizi açmak zorundayım.
Mehmet Özhaseki: Yok açmayın. Madem açtınız , ben de izah edeyim. Ben hiçbir zaman, ‘ o arkadaş verdi, bu arkadaş vermedi. Ya da, ‘ on metre verdi 5 metre verdi’ diyecek birisi de değilim. Ancak kendi konumumu teyiden söylüyorum, bir milimetre vermemiş biriyim diyorum. Bunlara niye vermedim derseniz, ‘evet yaptıklarını bazen herhalde iyi işler yapıyorlar’ diye izlemiş biriyim zamanında ama 2013’ün başından itibaren , ‘eyvah burada birşeyler oluyor. Bunlar siyasete karışmaya başladılar.Bunlar siyasetin içinde aktör olmaya başladılar, elemanlarını acayip yerleştiriyorlar, hele hele Ergenekon olaylarında ilgili ilgisiz insanları içeriye atıyorlar’ diye de sağımda solumda herkese konuşmalar yapmış biriyim.Bunu 2012 yılının sonundan itibaren söylemeye başladım. 2013’ün sonunda bunlar netleşince kararım da netleşti. Niye vermediğime gelince; ben bu milletin malı konusunda çok titizim. Hiç kimse benden ‘vakıfçıyım, iyi iş yapıyorum ‘ diye bir şey alamaz. İyi iş yapıyorsa, parasını versin alsın. Benim zihniyetim böyle. O yüzden kimseye beleş arsa yok bende.
Nuray Başaran: Dün akşam itibarıyla FETÖ’yü Amerika’nın Türkiye’ye iadesi veya Güney Afrika’ya gönderilmesine ilişkin çalışmalar başlattığı gündemimize düştü. FETÖ Türkiye’ye teslim edilir mi? Edilirse bu seçimleri ve Ak Parti’yi nasıl etkiler? Bu konudaki ön görünüz nedir? Neden şimdi?
Mehmet Özhaseki: Ben FETÖ’yü özel yetiştirilmiş birisi olarak görüyorum.Dini bilgilerle donatılmış, tam 40 sene önce özel guruplar tarafından Türkiye’ye sürülmüş, tüm dünyada da desteklenmiş , kocaman bir yapı haline getirilmiş , yurt dışında bağlantılı olduğu yerlere hizmet eden, bir gurup başı olarak görüyorum.