Yaklaşık iki hafta önce İstiklâl Marşımızın kabulünün 99. yılını kutladık. Hamdullah Suphi (Tanrıöver) savaşan meclisin kürsüsünde Mehmet Âkif (Ersoy)’un şiirini okuduğunda mebuslar ayağa fırlamış coşkuyla marşı kabul etmişti.

Az da olsa marşı benimsemeyenler de vardı. Onlardan biri Kâzım (Karabekir) Paşaydı. Kendisinin de bir marş önerisi olan hatta onu besteleten Karabekir, Heyeti Vekile Reisi Rauf Bey’e (Orbay) Erzurum’dan bir mektup göndererek Âkif’in şiirine ilişkin itirazlarını sıralamış ve kendi şiirinin marş için en uygunu olduğunu tekrar belirtmiştir.

MEDENİYET CANAVAR MI?

26 Temmuz 1922 tarihli mektuptaki eleştirilerden en dikkat çekici olanı şuydu:

“Düşmanlarımız Türkler kabiliyetsizdir, medeniyet kabul etmez diye iddia ederken milletimizi “evet medeniyet canavardır” diye bağırtmak doğru mudur?”

Karabekir, şiirin genel olarak ilahiye benzediğini ve marş için uygun olmadığını belirtiyor. Ancak özel olarak da “medeniyete” meydan okunan kısmını eleştiriyor. Neydi o kısım:

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Aslında Karabekir, şiirin bam teline itiraz ediyor. “Korkma” diye başlayan şiir, baştan sona millete cesaret ve kararlılık aşılayan dizelerden oluşuyor. İçinde “medeniyet” geçen dize ise açıkça “Garp”ı yani Batıyı ve onun “medeniyetini” hedef alarak Millî Mücadelenin emperyalizme karşı yapıldığını vurguluyor.

Şiirde Mehmet Âkif “tek dişi kalmış canavar” diyerek, Batı medeniyetinin, emperyalizmin çökmekte olduğunu vurgulamaktadır. Bu müthiş dize, içerdiği eşsiz anlamla marşın beynimize çakılan en önemli bölümlerinden biri. Belki de birincisi. Karabekir bizce haksızlık yapmaktadır. Çünkü Mehmet Âkif, medeniyet kavramını özellikle tırnak içinde kullanarak karşı olduğumuz şeyin medeniyet ya da çağdaşlık değil, Batı’nın bize ve bütün ezilen dünyaya silahla dayattığı “medeniyet” kılıflı esaret olduğunu vurgulamaktadır.

Yine de Karabekir’in bu itirazından yola çıkarak onun Batıcı olduğunu söyleyebilir miyiz? Elbette hayır. Karabekir, sonraları Atatürk’le ciddi biçimde ayrışsa da, Millî Mücadelenin yani emperyalizme karşı savaşın zafere ulaşmasında asker olarak önemli bir rol oynamıştır. Karabekir bu itirazı Batıcı olduğundan değil, taktik sebeplerle yapmaktadır. Ayrıca kendi şiirini o kadar beğenmektedir ki, o beğeni Âkif’in şiirini yerli yersiz eleştirmesine neden olmaktadır.

CANAVARIN TEK DİŞİ DE KALMADI

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in geçen hafta yaptığı bir çıkış bize bu olayı tekrar hatırlattı. Özel, hükümetin Kovid19 salgınına karşı aldığı tedbirleri eleştirirken lafı nedendir bilinmez yine “tek dişi kalmış canavara” getiriyor. Batı ülkelerini tek tek övgüye boğduktan sonra şu sözleri sarf ediyor Özel:

“Ve biz hâlâ gelişmiş ülkelerden bahsederken, 'tek dişi kalmış canavar' diyelim, alkışı alalım.”

Özel’e sormak lazım, Batı ülkelerinin virüs mücadelesinde övülecek nesi var? Test yaptıracak parası olmadığı için tedavi edilemeyen insanların olduğu Batı. Siyahi olduğu için “öncelikli” sayılmayan ve ölen insanların olduğu Batı. Marketler boşaldığı için iş çıkışı çocuğuna bebek bezi alamayan hemşirelerin ağlayarak isyan ettiği Batı. Terkedilmiş huzurevlerinde topluca ölümlerin olduğu ve ölülerin günler sonra fark edilebildiği Batı. Doktorların kimin öleceğine karar vermeye zorlandığı, “ölen ölsün kalan sağlar bizimdir” fikrinin bile gündeme gelebildiği Batı. İtalyanlar milli marşlarının eşliğinde Avrupa Birliği bayraklarını yakıyorlar, daha ne olsun?

Âkif şiirini yazarken Batının tek dişi vardı. Şimdilerde o diş bile ortalıkta görülmüyor. Atlantik ülkeleri sadece Korona cephesinde değil, ekonomide, dünya siyasetinde, teknolojide, kültürde ve insanlıkta, her cephede dişsiz kalmış durumda. Avrasya ise koronavirüs salgınında da gördüğümüz üzere ileriyi ve insanlığın kurtuluşunu temsil ediyor.

Hadi Özgür Bey yukarıdakiler gibi yüzlerce örneği görmüyor ve yine de Batının virüsle mücadelesini övme ihtiyacı hissediyor. Anladık. Peki, neden lafı İstiklâl Marşımıza getirme gereği duyuyor? Dikkat edin ne diyor? “Hâlâ” tek dişi kalmış canavar diyormuşuz da alkış alıyormuşuz.

HER KOŞULDA BATICI OLMAK

Demek ki Özgür Bey ezkaza Kurtuluş Savaşı meclisinde bulunsaydı, Hamdullah Suphi, Âkif’in şiirini kürsüden okurken her zamanki gibi yerinde duramayarak ayağa fırlayacak ve şunları söyleyecekti:

“Efendim ne demek ‘tek dişi kalmış canavar’. Sizin o tek dişi kalmış dedikleriniz orduları ve donanmalarıyla dünyayı fethe çıkmış büyük medeniyetlerdir. Alkış almak için medeni ülkeleri karalamayı bırakın, askerinizin ayağına pabuç bulamıyorsunuz, burada popülizm yapıyorsunuz. O medeni ülkeler ki…”

Grup Başkanvekili olarak Partisi adına konuşan Özgür Özel’in Âkif’in dizelerinden duyduğu rahatsızlığı nasıl anlamalıyız? Batının virüsle mücadelede çaresiz kalıp Çin’den medet umduğu koşullarda bile dizginlenemeyen bu Batı hayranlığı nedir? Kendi ülkesinin değerlerini hele hele İstiklâl Marşı gibi bir destanı, Yılmaz Özdil türü berbat mizahlara konu ederken hiç sıkılmıyorlar mı?

Kâzım Karabekir ile Özgür Özel’in her ikisinin de Âkif’in “medeniyeti” hedef alan dizelerinden rahatsız oldukları görülüyor. Buna rağmen Karabekir ile Özel yan yana koyulabilir mi? Elbette hayır. Kimin haddine. Yazının amacı bu değil. Karabekir’in ateşin içinden, daha zafer kazanılmadan yaptığı yanlış eleştirilerde belki bir taktik mantık aranabilir. Ama CHP’liler şu soruya cevap vermeli: Yöneticinizin aradan 99 yıl geçmişken, bugün bütün milletin coşkuyla okuduğu dizeleri alaya almasını nasıl içinize sindireceksiniz? Yoksa, “Özgür Özel çok sempatik ya, yine lafı gediğine oturtmuş” diyerek bu saygısızlığa da alkış mı tutacaksınız?

Tekâlifi Milliye Kanunları'ndan Milli Dayanışma Kampanyası'na

Utku Reyhan

Aydınlık