Hürriyet Gazetesi Ege Bölge Temsilcisi Deniz Sipahi koronavirüs salgının nedeniyle büyük darbe yiyen turizm sektörünün geleceğine ışık tuttu. Salgının Türkiye'nin önüne büyük fırsatlar getirdiğini belirten Sipahi, “her şey dahil” sisteminin yeni dünya düzeninde biteceğini ve bunun da olumlu yansımaları olacağını vurguladı
Yeni tip koronavirüs (Kovid19) salgını dünyada en çok turizm sektörünü etkiledi. Salgının yayılmasına karşı alınan önlemler tatil planlarına büyük sekte vurdu.
İspanya ve İtalya'da turizm sezonunun açılıp açılmayacağına yönelik belirsizlik tam anlamıyla ortadan kalkmazken, Türkiye’de ise mayıs sonunda sektörün yavaş yavaş hareketlenmeye başlayabileceği yönünde görüşler ortaya atılıyor.
Salgının yarattığı negatif etkilerin ise sezon açılsa dahi bir anda ortadan kalkması ise beklenmiyor. Bu konuda önemli tespitlerde bulunan Hürriyet Gazetesi Ege Bölge Temsilcisi Deniz Sipahi, "Korona salgını turizmde bazı alışkanlıklarımızı da değiştirecek gibi gözüküyor. Örneğin “her şey dahil” sistemi kesinlikle bitecek." öngörüsünde bulundu.
Bunun Türkiye için olumlu anlamda büyük bir fırsat olduğunu dile getiren Sipahi, "Türkiye için dikkat çekmek, cazibe merkezi haline gelmek, ülkeyi tanıtmak için bu sistem başlangıçta çok faydalı oldu. Ama hepimiz biliyoruz ki; vazgeçmek istesek de sonradan vazgeçemedik. Belki bu bir fırsat olacak." ifadelerini kullandı.
İşte Hürriyet yazarı Deniz Sipahi'nin turizm sektörüne yönelik "korona" değerlendirmeleri;
* Her şey dahil sistemin bitmesi bize fırsattır
TURİZMDE geçen yıl rekorlar kırdık, müthiş bir yıldı. Pandemi olmasa bu sezon da benzer bir tablo bekliyorduk.
Gerçekten de zor bir yıl olacak.
Normalde nisan ayında başlayan sezon, ekime kadar devam ederdi.
Bu sene iyimser tahminlerle haziran ortası başlar, yine ekime kadar sürer.
O da yarı kapasite olursa sevineceğiz.
Ama bu düşüş sadece bizim için geçerli değil.
Birkaç yıl önce turistlere “Artık gelmeyin” diyen Barselona Belediye Başkanı, o sözler için herhalde bugün pişmandır.
İspanya geçen yılı 84 milyon turistle kapatmış, bu yıl 8 milyona bile razılar.
Türkiye için turizm sektörünü çok önemli buluyorum.
Turizmi Türkiye’nin güçlü demokrasisi, diplomasisi adına da önemli buluyorum.
Çünkü buraya gelen her ziyaretçi bizim gönüllü elçimiz olacaktır.
Güçlü ikili ilişkiler, ülkeler arası bağlar demokrasileri de güçlendirir.
Bu dönem, her ülke için sektörü yeniden gözden geçirme fırsatı verecek.
Türkiye avantajlı bir ülke; tesislerimiz yeni, alternatiflerimiz fazla ve müthiş bir coğrafyamız var.
Korona salgını turizmde bazı alışkanlıklarımızı da değiştirecek gibi gözüküyor.
Örneğin “her şey dahil” sistemi kesinlikle bitecek.
Türkiye için dikkat çekmek, cazibe merkezi haline gelmek, ülkeyi tanıtmak için bu sistem başlangıçta çok faydalı oldu.
Ama hepimiz biliyoruz ki; vazgeçmek istesek de sonradan vazgeçemedik.
Belki bu bir fırsat olacak.
Zaten gelenler de bunu talep etmeyecek.
Başta fırsat gördüğümüz, sonradan da potansiyelimizi zorlayan bu sistem böylece bitmiş olacak.
Turizmcilerimizin kendi aralarında uzlaşıp bu konuyu bir daha açmamak üzere bitirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu bir fırsattır.
Ve iyi kullanmamız gerekir.
Bir hafta kalıp merkezi görmeyenler de vardı
ANTALYA’yı çok seviyorum. Ama sadece seven ben değilim. Antalya’yı görmeyen bir Alman, bir İngiliz, bir Rus kaldı mı? Birçok ailenin defalarca gidip geldiğini biliyoruz.
Dünyanın en modern tesisleri bu bölgede ve alternatifler o kadar fazla ki...
Denize girmek istesiniz alternatif çok, golf oynamak isteseniz o bile çok...
Milyonlarca turiste rağmen Antalya kent merkezi bu turistlerden sınırlı yararlanabildi.
Her şey dahil sistemiyle gelen turistlerin bazıları Antalya’yı görmemiştir bile…
Çünkü o büyük tesislerde her türlü imkan sunuluyordu.
Ben öyle bir tatile gitsem de; en azından bir iki akşam dışarı çıkarak gezmeyi tercih ederdim.
Ama biliyoruz ki; adım atmayanlar oluyor.
Her şey dahil sistemi hizmet sektörünü elbette zorlayacaktır.
Bu daha fazla personel gerektirir.
Ama belki de yukarı çıkarmak istediğimiz rakamları bu sayede bir seviyede tutmak mümkün olacaktır.
Elbette her şey bir denge istiyor.
Ama pandemi travmasının kolay atlatılacağını düşünmüyorum.
İnsanların talepleri, beklentileri değişecektir.
Dolayısıyla bazı şeyleri anlatmak sanıldığından da kolay olacaktır.
Ben bu dönemi Türk turizmi için bir fırsat olarak görüyorum.
Bana göre Çeşme, Bodrum ve bütün Ege çok şanslı
NEDEN mi?
Çünkü Ege’de büyük tesisler yerine daha butik hizmet veren otellerin sayısı hayli fazla.
İkincisi her şey dahil sistemi buralarda yoktu.
MAS turizmi buralara çok uğramamıştı.
Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkanı Yakup Demir de benim gibi düşünüyor.
Ve diyor ki;
“Koronavirüse karşı tüm tedbirlerimizi en üst standartlarda almaya başladık. Bakanlığımızın öngördüğü sertifika standartlarının hazırlığının ve demosunun Çeşme’de uygulanması için talepte bulunduk. Zira, Çeşme otelcileri olarak sezona en etkili ve en hızlı hazırlanabilecek işletim düzenine sahibiz.”
Hep söylüyorum; bu coğrafyanın kıymetini bilelim.
Korona sonrasının turizm anlayışını biz hayata geçirelim.
Yani öncü olalım.
Artık sertifika da lazım
PASAPORT alıyorduk, sonra vizeye başvuruyorduk, şimdi de sertifikalar ve yeni protokoller ortaya çıktı.
Aşı bulunduktan sonra herhalde yanımızda “Aşı belgesi” de taşıyacağız.
Bu arada aşıya karşı çıkanlar vardı.
İlk günden bu yana bunun yanlış olduğunu düşündüm ve yazdım.
Şu aşı çıksın da; aşı da olalım, bir yere giderken sertifikamızı da yanımızda taşıyalım.