Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, Karadeniz'deki güven ve istikrarın devam etmesinin Türkiye'nin önceliği olduğunu söyledi.
"Karadeniz Deniz Güvenliği ve İş Birliği" temasıyla Çok Uluslu Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi Komutanlığı (ÇUDGMM) ev sahipliğinde düzenlenen "Uluslararası Karadeniz Deniz Güvenliği Sempozyumu 2019" Beşiktaş'taki Deniz Müzesi Komutanlığında başladı. Sempozyumun açılışında konuşan Oramiral Özbal, Karadeniz'in artan deniz taşımacılığı ve inşa edilen doğalgaz boru hatları göz önünde bulundurulduğunda dünya gündeminde önemli bir yere sahip olmaya devam edeceğini söyledi. Oramiral Özbal, "Karadeniz’de deniz güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla işbirliği yapılması ve ortaklık kaçınılmaz. Karadeniz ülkeleri ekonomi, güvenlik, çevre ve insanı yardım gibi birçok alanda işbirliği için gerekli anlaşmaları imzalamış durumda. Bu, kıyı ülkeleri arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi için uygun altyapının mevcut olduğunu göstermektedir" dedi.
'MONTRÖ HAYATİ ÖNEMDE'
Karadeniz'deki güven ve istikrarın devam etmesinin Türkiye'nin önceliği olduğunu ve bu noktada Montrö Anlaşması'nın hayati önemi olduğunu vurgulayan Oramiral Özbal, "Ortak anlayışla ve karşılıklı diyalogla tüm sorunların aşılacağına inancımız tamdır. Kıyı ülkeleri arasında ortak güveni inşa etmek ve bölgedeki dayanışmayı artırmak için sabır ve zamana ihtiyaç duyduğumuz yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle, işbirliğini yeniden tesis edilmesi için tüm kıyıdaşlar arasındaki diyaloğun sürdürülmesi gerekmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
'KARADENİZ MAVİ VATAN'
Sempozyum ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kadir Has Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Dekanı Prof. Dr. Mitat Çelikpala, son dönemlerde gündemin Doğu Akdeniz'e yoğunlaştığını, Türkiye'nin konjonktür gereği Doğu Akdeniz'ı konuştuğunu ama Karadeniz'in mavi vatan olduğunu ve Türkiye'nin kendi toprakları olduğunu söyledi. Karadeniz'in Türkiye için her zaman önemli bir alan olduğunu kaydeden Prof. Dr. Çelikpala, "Karadeniz bizim için her zaman çok önemli bir alan. Burası bizim münhasır ekonomik bölgemiz. Kıyıdaş ülkelerle çok önemli ilişkilerimiz var. Bölgenin refahı, gelişmesini Türkiye, 1990'ların başından beri 'Karadeniz İşbirliği Örgütü' çerçevesinde hep önemsemiştir. Peşi sıra ise bölgenin güvenli bir bölge olarak kalmasını için bir takım girişimlerde bulunmuştu. Türkiye'nin burada önemsediği şey Karadeniz'in güvenliğinin kıyıdaş ülkeler tarafından da sağlanması ve korunması. Çünkü sahiplik söylemi altında tüm Karadeniz'in güvenliğini sağlamaya çalışıyor Türkiye" diye konuştu.
BÖLGE DIŞI AKTÖRLERİN MÜDAHALESİ ÖNLENİYOR
Türkiye'nin, Karadeniz'de daha güvenli daha istikrarlı bir alan yaratmak için tüm kıyıdaşlarını teşvik ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Çelikpala, şöyle konuştu: "Bölgede güvenlik sorunu 1990'ların başından beri var. Özellikle Sovyetler Birliği'nin çökmesinden itibaren yapılmak istenen güvenlik sorunlarının büyümeden önüne geçilmesi. Türkiye'nin yarattığı bu girişimler de bölgedeki dengeyi sağlamak üzere ortak bir zemin oluşmasını sağlıyor. Elbette tüm kıyıdaş ülkelerin kendi çıkarları ve öncelikleri var ama bu ülkeleri bir araya getiren bölgedeki en aktif aktör de Türkiye'dir. Çatışmaların çözümü noktasında atılacak her tür adımı Türkiye destekliyor. Dolayısıyla Türkiye dışarıdan aktörlerin olaya müdahil olmasının önüne geçerek bölgenin normalleşmesine katkı sağlıyor."
Sempozyumun bugünkü oturumlarında, Montrö Anlaşması ve Barış Denizi: Karadeniz, Türkiye perspektifinden Montrö Anlaşması ve Barış denizi: Karadeniz, Karadeniz enerji yolları ve taşımacılık, Karadeniz enerji güvenliği, Karadeniz'in geleceği ve temizliği gibi başlıklar ele alınacak.