'Zеngin topraklardaki fakir siyah ahalinin kadеri hеp savaşlar vе kıtlıklarda ölmеk oluyor.
Türk dеmеk Türkçе dеmеktir. Nе mutlu Türk’üm diyеnе dеmiş Atatürk. Bu lafın başını kеsmişlеr.
Bir ülkеnin dilini yok еtmеk, o ülkеnin, o ulusun, o millеtin adını tarihtеn silmеk dеmеktir. "Aslında benim en büyük buluşum, İngiliz ve Amerikan numaralarıyla Türkçeyi yok etmek üzere yola çıktıklarını anlamam. Modern dünyada bir ülkeyi sömürge haline getirmek için savaşla, topla uğraşmayacak, dilinden başlayacaksınız."
“Türk Einstein" olarak adlandırılan ve 26 yaşında "Dünyanın en genç profesörü" unvanını alan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun vefatının üzerinden 7 yıl geçti.
Bir konuşmasında Batıcılığı eleştiren Sinanoğlu, "Bir milleti yaşatan kendi gelenekleri, binlerce yıllık süzme süzme gelmiş kültürüdür. Kültür, Hakkari'de bale gösterisi yapmak değildir. Kültür arada bir konsere gidip hava atmak değildir.
Çağdaşlık, Moda'nın ara sokaklarında köpek gezdirmek değildir. Bizde böyle sahte çağdaş aydın sınıfı yetiştirilmiştir. Kendi kültüründen kopuk, kendi halkından tiksinen, kendi kültürüne yabancı ama arada halkçılık edebiyatı yapan tipler yetişmiştir. Türkiye'nin başına da bunlar bela edilmiştir." demişti.
19 Nisan 2015'te aramızdan ayrılan Sinanoğlu, moleküler biyoloji, kimya ve matematik ile Türkçe alanlarındaki çalışmalarıyla biliniyor. İşte Türk Einstein'in yaşam öyküsü:
Prof.Dr. Oktay Sinanoğlu 1935'te babası Nüzhet Haşim Sinanoğlu'nun Türkiye Başkonsolosluğunda görev yaptığı İtalya'nın Bari kentinde doğdu.
Ankara'da 1953'te Türkiye Eğitim Derneği (TED) Yenişehir Lisesi'ni birincilikle bitiren Sinanoğlu, TED tarafından Amerika'ya burslu kimya mühendisliği eğitimi için gönderildi.
ABD'de 1956'da Kaliforniya Üniversitesi'nde (Berkeley) Kimya Mühendisliği bölümü ile 1957'de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nü birincilikle bitiren Sinanoğlu, yüksek kimya mühendisi oldu. Berkeley'de 1959'da "Kuramsal Kimya" üzerine doktora yapan Sinanoğlu, iki yılda tamamladığı doktorası süresince ABD Atom Enerjisi Merkezi'nde araştırmalarda bulundu.
Harvard ve Yale üniversitelerinde 1961'de genç yaşta dersler veren Sinanoğlu, yeni buluşlarını, verdiği dersler ve yayınlarıyla dünyaya tanıttı. 26 yaşında profesör olan Sinanoğlu, Türkiye'de de kuramsal kimyanın gelişmesinde öncülük etti.
1973'te de Almanya'nın en önemli ödüllerinden biri olan "Aleksander Von Humboldt Bilim Ödülü"nü kazanan ilk kişi olarak tarihe geçen Sinanoğlu, 1975'te Japonya'nın Uluslararası Seçkin Bilim Ödülü'nü kazandı ve aynı yıl özel kanunla kendisine "Türkiye Cumhuriyeti Profesörü" unvanı verildi.
Sinanoğlu ulusal ve uluslararası birçok unvana layık görülürken kuantum fiziği ve kimyası, moleküler biyoloji ve matematik alanlarında yüzlerce teorem geliştirerek, dünya bilim literatürüne önemli katkılarda bulundu.
Nobel Kimya Ödülü'ne iki kez aday gösterilen Sinanoğlu, canlılara biyolojik kimliğini veren DNA'ların şifresini çözerek, bilinmeyen türden canlılar yaratmanın teorisini kurdu.
ÖMRÜNÜ MİLLİ KÜLTÜRE ADADI
Oktay Sinanoğlu, bilimsel çalışmaların yanı sıra hayatı boyunca Türkçe ve milli kültürün korunması için de çaba sarf etti. Çok sayıda konferansa katılan Sinanoğlu, buralarda Türkçe eğitimin önemine işaret ederek, kültür emperyalizmi konusunda Türk milletini uyardı.
BATI’YI BÖYLE ELEŞTİRMİŞTİ
Bir söyleşisinde "Bütün Türk devletlerinde insan düşünülmüştür, her türlü insan. Batı vahşidir. Bunu bilesiniz. Onların birkaç yüzyılda öğrendikleri matematik, bilim falan Türkler sayesinde olmuştur. Abartmıyorum." diyen Sinanoğlu, her fırsatta Batı merkezli tehditlere dikkat çekti
Sinanoğlu, hayatını anlattığı bir röportajında ise İngilizler ve Amerikalıların tek gayesinin dünyayı sömürgeleştirmek olduğunu belirterek, "Aslında benim en büyük buluşum, İngiliz ve Amerikan numaralarıyla Türkçeyi yok etmek üzere yola çıktıklarını anlamam. Modern dünyada bir ülkeyi sömürge haline getirmek için savaşla, topla uğraşmayacak, dilinden başlayacaksınız." ifadelerini kullandı.
Bir konuşmasında Batıcılığı eleştiren Sinanoğlu, "Bir milleti yaşatan kendi gelenekleri, binlerce yıllık süzme süzme gelmiş kültürüdür. Kültür, Hakkari'de bale gösterisi yapmak değildir. Kültür arada bir konsere gidip hava atmak değildir.
Çağdaşlık, Moda'nın ara sokaklarında köpek gezdirmek değildir. Bizde böyle sahte çağdaş aydın sınıfı yetiştirilmiştir. Kendi kültüründen kopuk, kendi halkından tiksinen, kendi kültürüne yabancı ama arada halkçılık edebiyatı yapan tipler yetişmiştir. Türkiye'nin başına da bunlar bela edilmiştir." demişti.
Sinanoğlu çoğu Türkiye'deki eğitim sorunları ve siyasi sorunları konu alan "Adam", "Göçmen Hamamı", "Bye Bye Türkçe", "Hedef Türkiye", "Dayatmalar Kabusu", "İlerisi İçin", "Ne Yapmalı", "2050'ye 5 Kala: Dünyanın 105 Yıllık Tarihi" ve 3 ciltlik "Yeni Bilim Ufukları" kitap dizisini de kaleme aldı.
Oktay Sinanoğlu, 19 Nisan 2015'te, ABD'nin Miami kentinde, solunum yetmezliğine bağlı olarak tedavi gördüğü hastanede yaşama veda etti. Naaşı Türkiye'ye getirilen Sinanoğlu, İstanbul'da Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi.