İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Başkanı, eski milletvekili Said Yüce ile Nur cemaatini ve FETÖ’ye olan yaklaşımlarını konuştuk
Nurcuların Fırıncı kolunun yönettiği İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın (İİKV) mütevelli heyeti başkanı Said Yüce’yle cemaatin içindeki son durumu, vakfın çalışmalarını ve Türkiye’deki cemaat yapılanmalarını konuştuk.
İstanbul Fatih’teki vakıf merkezinde buluştuğumuz Yüce, 25. ve 26. Dönem AK Parti’den milletvekilliği yaptı. Günümüzde tüm zamanını vakıf faaliyetlerine ayıran Yüce, Aydınlık’a değerlendirmelerde bulundu.
Yüce, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın hem ülke genelinde hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde Risalei Nur üzerine çalışmalar yaptıklarını belirtti. Said Nursi’nin “İslam’ı ve Kur’anı Kerim’i daha iyi anlamak için” yazdığı Risalei Nur kitaplarının ‘tüm dünyada okunması ve tanıtılması için akademik çalışmalar yaptıklarını’ aktaran Yüce, söyleşimize şu yanıtları verdi:
‘GÜLEN’E HEP MESAFELİYDİK’
Said Nursi’nin talebelerinden Mehmet Nuri Güleç (Fırıncı) vakfın kurucu mütevelli heyeti başkanı. Fırıncı kolunun Fetullah Gülen’e ve Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) yaklaşımı nasıl oldu?
FETÖ’yle bugüne kadar hiçbir irtibatımız veya bağlantımız olmadı. Biz o gruba karşı hep mesafeliydik. Hatta size bir olay anlatayım.
1999’da Tempo dergisinden Emine Çaykara benimle iletişime geçti. Fetullah Gülen henüz ABD’ye yeni kaçmıştı, tedavi bahanesiyle. Çaykara beni arayıp, “Said Nursi ile Fetullah Gülen karıştırılıyor. İkisi arasındaki farkı kim anlatabilir?” diye sordu. Ben de ‘Mehmet Fırıncı ağabey anlatır’ dedim. Ondan sonra ikisi Taksim’de bir söyleşi yaptı. Tempo dergisi de bunu yayınladı. Orada Fırıncı ağabey, ‘Ağlayan hocaya devlet vermiyorlar’ dedi. Bunu o zaman söylemek büyük cesaret. Orada Gülen’i açıkça eleştirdi.
2012’de dershanelerin kapatılma sürecinde Mehmet Fırıncı ağabey ve ben televizyonlara çıkıp FETÖ’ye tepki gösterdik. Fetullah Gülen ve ekibinin fikirleri ve faaliyetleri İslam’ın ana unsurlarına aykırı olduğu gibi Risalei Nur’a da aykırıydı. Tavrımız hep bu şekilde oldu.
Hatta Said Nursi’nin yaşayan talebeleri, 1725 Aralık 2013 döneminde çıkıp ortak açıklama yaptılar basına. Gazetelerde yayınlandı. FETÖ’ye tepki gösterdiler. “Devlet içinde kadrolaşmak Risalei Nur’a tezat” dediler. Bugün kısa bir araştırmayla bunlara ulaşılabilir.
COLİN TURNER İDDİALARI
Ortak etkinlikler yaptığınız Colin Turner’a yönelik bazı iddialar var. Kendisinin FETÖ’nün Dinlerarası Diyalog Toplantıları’nın katılımcılarından olduğu belirtiliyor. Turner’in şu an FETÖ’ye yaklaşımı nasıl? Siz neden Turner’le birlikte çalışmalar yapıyorsunuz?
Colin Turner bir akademisyen. Risalei Nur üzerine çalışmalar, araştırmalar yapıyor. Biz de kendisiyle zaman zaman buluşmalar, konferanslar düzenliyoruz. Colin Turner’in FETÖ üyesi olduğu iddiaları doğru değil.
Yıllar önce Bakü’deki bir Risalei Nur sempozyumu düzenlemiştik. Colin Turner da bizimle birlikteydi. Etkinlikten sonra bir baktık Colin Turner yok. Kaldığı otelden birileri onu alıp götürmüş. Akşam geri döndü. Sonradan öğrendik ki FETÖ’cüler götürmüş. Yıl 2008 veya 2009’du. Gezdirmişler. Kendi okullarını göstermişler. Turner’la buluştuğumuzda kendisine ne düşündüğünü sorduk. O da ‘Gülen hareketi bir endüstri’ diyerek dalga geçti. Yani FETÖ’nün dini bir yapı olmadığını o yıllarda görmüş birisi. Bizzat kendisinden de duyduğumuz, Fetullah Gülen’in hareketleri ve fikirlerinin Risalei Nur’a asla uymadığını söylemiş birisi.
FETÖ’cüler dünyanın her yerinde bizim yaptığımız sempozyumun aynısını yapıyor. Kur’an, adalet gibi konularda etkinlikler yapıyoruz. Biz hangi şehirde, hangi salonda etkinlik yapıyorsak, aynı şekilde onlar da benzer şekilde “Gülen Hareketi” adı altında yapıyorlar. Sanki Said Nursi etkinliği gibi göstererek Fetullah Gülen propagandası yapıyorlar. İnsanlara bunu anlatamıyoruz. Zannediyorlar ki biz de FETÖ’yle birlikteyiz. Halbuki hiç alakası yok. Bu FETÖ’cülerin yaptığı bir şey.
ÇİLİNGİR ALİ’NİN MEZARINDAKİ KAREKOD
Said Nursi’nin talebelerinden Çilingir Ali’nin Isparta’daki mezarına karekod koymuşsunuz. Buna tepkiler geldi. Ailesinden izin almadan yaptığınız söylendi. Bu karekodu neden yerleştirdiniz?
Biz bu tür karekod uygulamalarını başka kişilere de yaptık. Bediüzzaman Said Nursi’nin yaklaşık 100 talebesinin mezarına karekod koyduk ki oraya giden bilgi edinebilsin. Karekodu okutan, mezardaki talebenin hayatıyla ilgili bilgilere ulaşabiliyor. Ki bu talebelerden önemli bir kısmı Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda savaşmış ve gazi olmuş talebeler.
Bizim yaptığımız aslında büyük bir hizmet. Ama maalesef bazı şahıslar tarafından bu anlaşılamadı.
‘FETÖ’NÜN TEMİZLENMESİ HERHANGİ BİR SİYASİ BAŞARIDAN DAHA BÜYÜK’
Cemaatinizin Türkiye’deki gelişmelere yaklaşımı nasıl? Özellikle dış tehditler, güvenlik ve terörle mücadele konularında.
Biz vatanın milletin faydasına işler yapıyoruz. FETÖ, Türkiye’de devlete ve millete zarar veren en büyük yapıydı. Eğer başarılı olsalardı hem millete hem de Türkiye’nin dostu milletlere zararı olacaktı. Hatta tüm İslam alemine zararı olacaktı. FETÖ’nün temizlenmesi herhangi bir siyasi başarıdan çok daha büyüktür.
FETÖ’nün temizlenmesi milletçe el birliğiyle büyük ölçüde başarıldı. Bakın sadece devletin başarısı değil. Milletin de büyük katkısı var. AK Parti’nin de MHP’nin de Doğu Perinçek’in de katkısı var bu başarıda.
‘İŞE ALIRKEN CEMAATİNE BAKILMAMALI’
Bazı haberlerde Nurcuların hala devlet kurumlarında yapılandığı ortaya çıktı. Özellikle Nurcu Okuyucu grubunun bazı davalara müdahale etmeye çalıştığı ileri sürüldü. Nurcu grupların devlette yapılanması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cemaatlerin devletteki kadrolaşması bir gerçek. Ama devlette artık FETÖ kadar büyük bir tehlike olduğunu düşünmüyorum. Sempatizanlar vardır veya münferit olaylar da olabilir. Ama bu büyük bir tehlike anlamına gelmez.
Ben işin ehline verilmesini savunuyorum. ‘Mesleğini, işini iyi biliyor mu? Başarılı işler yapabilecek mi? Vatanına, bayrağına, milletine, devletine bağlı mı, sadık mı?’ diye bakmalıyız. Namazına, dinine, cemaatine bakılmamalı. İnançsız, farklı dinden biri eğer işin ehliyse ona güvenmeli, işi ona emanet etmeliyiz.
Ben milletvekilliği de yaptım. Bir cemaat mensubunu dahi devlete sokmadım, isim vermedim. Evet, bazı şahıslar için referans olmuşumdur. Ama bunların hiçbiri cemaati, dini, namazı dolayısıyla referans olduğum kişiler olmadı. Bu konuda Whatsapp konuşmalarım da ortadır.
Sırf bir cemaat mensubu diye kimse devlete girmemeli. Bu sadece bir söylem değil. Biz uygulamada da bunu savunuyoruz ve yapıyoruz. Yapılmasını da arzu ediyoruz.
‘DEVLETİMİZ VE MİLLETİMİZ YENİ FETÖ’LERE İZİN VERMEZ’
Son dönemde “FETÖ’vari” grupların devlette yapılandığı da belirtiliyor. Devlette FETÖ benzeri örgütlenenler kimler? Süleymancılar diye bilinen cemaatin yönetiminin hükümete muhalif tavrı ve yabancı devletlerle sıkı ilişkileri biliniyor. Sizce bu cemaatin FETÖ’vari bir girişimi var mı?
Cumhurbaşkanının FETÖ’vari diyerek kastettiği budur. Cemaatlerin siyasi görüşü olmalı ve normaldir. Çünkü siyaset, devlet ve millet için yapılıyor. Ama bu siyasi görüş, seçilmiş bir iktidarı meşru olmayan yollarla devirmeye çalışma veya ele geçirme şeklinde olamaz ve olmamalı.
Bazı cemaatlerin içine içeriden ve dışarıdan zararlı yapıların girdiği doğrudur. Cemaatlerde samimi, şeyhine veya liderine bağlı insanlar var. Ama bunlar zaman zaman manipüle edilebiliyor. Fakat devletimiz ve milletimiz güçlü. FETÖ’de gördük. Devlet ve millet izin vermedi. Türkiye gibi sağlam bir devlet birikimi olan devletler bu girişimlere izin vermez.
Devlet aleyhine faaliyet yürüten, muhalefet eden cemaatler var. Ama bu hayatın her alanında var. Siyasi partilerde de var. Suçlama yaparken bütün yapıları hedef alamayız. Cemaatler için de siyasi partiler için de ülkeler için de geçerli. İngilizler, Ruslar, Çinliler, Araplar haindir diyemeyiz. Bir ülkenin bütün fertlerini topyekun hedef alamayız.
SAİD YÜCE KİMDİR?
1963 yılında Amasya’da doğan Said Yüce, ömrünün Nur cemaati içinde geçtiğini belirtiyor. Adının da Said Nursi’den geldiğini aktaran Yüce, bir dönem gazetecilik yaptığını, ardından Mehmet Nuri Güleç’in (Fırıncı) yanında İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nda çalışmalar yürüttüğünü kaydetti. Güleç’in 2020’deki vefatının ardından vakfın mütevelli heyeti başkanlığını yürütmeye başlayan Yüce, 20152018 yılları arasında AK Parti milletvekilliği yaptı.