Nihat Genç bugünkü köşe yazısında 'McKinsey'den başka öpecek kalmadı' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İşte o yazı;
'Ekonomik krizi 'aynı gemideyiz' milli hücumuyla karşılıyorduk ki, bu 'milli' gemiye McKinsey şirketini kaptan yaptılar.
Bugünkü yazısında kovulması final safhasında Ertuğurul Özkök, İslamcılar'a büyük destek vererek McKinsey'i eleştirenleri 1960'larda üniversite kantininde solculuk yapmakla suçladı.
Bence İslamcılar her yeni gün 'yeni dostlarının' sayımını yapmalılar, bakın, gemiye McKinsey'le aynı anda Ertuğrul Özkök de katıldı.
Kendilerini denetleyecek 'güvenilir' yerli bir kurum yahu 'bir Müslüman' yok mu? Hesaplarınızı CIA'ya çalışan bir şirket inceleyecekse iktidarınızla gelmekte olan büyük İslam ahlakına, o 'İslam Medeniyeti'ne ne olacak? Yani dünya hala beşten küçük mü olacak?
Sormak lazım .ötüne giren kazığı görmeyen Allah'ı nasıl görsün?
Ertuğrul Özkök gibiler bu ülkede ahlak ve kuralların kendileri için geçerli olmadığı bir kırk yıl ömür sürdüler.
Fütursuz şımarık sallaya sallaya paraların üstüne altı sıfır atılmaya başlandı. Paraların üstünde altı sıfır varsa artık o ülkede iç savaş başlıyor demektir, ki, başlattılar, güneydoğu, ordu, laikşeriat hepsi altı sıfırın hediyesidir.
BİZİM SARAYIN DUVARLARINA BENZİYOR…
Ertuğrul Özkök şeytanlığında yalnız değil.
Papa Francesco 2013'de Papa seçilir seçilmez Vatikan Devleti tarihinin en büyük soruşturmasını başlatır. Kardinallerin harcamalarını, lüks hayatlarını masaya yatırır ve bunun üzerine Slovenyalı eski başpiskopos, Papa Francesco'yu 'sola meyilli olmakla' suçlar.
Papa Francesco 2013'te Papalık Komisyonu kurarak kardinallerin lüks yaşamlarını inceleme altına alır, sen misin alan, kardinaller cevap verir: 'Papalar değişir ama biz kalırız.'
Papa Francesco cevap verir: 'Kardinaller Roma kilisesine girer, bir kraliyet sarayına değil. Hepimiz entrikalar, dedikodular, kayırmacılık, taraflılık türü saraya özgü alışkanlık ve davranış biçimlerinden kaçınalım...'
Peki Vatikan'daki 'denetimciler' incelemede hangi duvara çarparlar, aynen bizim sarayın duvarlarına benziyor: Vakıflar. St. Josephine Vakfı, Baş Melek St. Micheal Vakfı, yüzlercesi, şu vakfın ismi de bizimkilere ne kadar benziyor: Bilim ve İnanç Vakfı.
Ve Vatikan'ın, kimsenin dokunamaz dediği ve bunca yıl dokunamadığı kutsal Vatikan kurumları incelemeye açılır, Petrus'un Parası. Azizler Dairesi. Papalık Varlık İdaresi...
Ne görsünler para aklama, yolsuzluk, üç kağıt, denetimsizlik, almış başını gitmiş, denetim önce stok sayımına başlar, felaket, stok satımıyla başlar, şaşırmayın, depolarda hiçbir şey yoktur.
Yani hiç olmayan mallar alınıp satılmıştır, şöyle, Vatikan sakinleri vergiden muaftır, bu sakinlerden biri Vatikan için diyelim bilgisayar alır ve Vatikan dışına satar, kişisel muafiyetten yararlanır, soran da yoktur. Kardinaller bu vergi kaçakçılığı için Vatikan'daki turistik satış mağazalarını kullanır.
Yetmedi, ve Vatikan gayrimenkul zenginidir, sadece Roma'da beş bin dairesi vardır, dünya çapındaki varlığı sayı akılalmaz, mesela, onlarca manastır lüks otele dönüştürülmüş, kim aldı kim sattı, bilinmez, kime kaç liraya kiraya verildi rakamlar, ortaya çıktıkça Vatikan karışır, çünkü kira ödemeyenler dahi vardır ve bin dolarlık yerlere otuz kırk dolar gibi küçük kiraya verilenler çoktur.
Şu sıfıra kiraya verilenler size hangi ülkeyi hatırlatıyor?
HRİSTİYANI DA MÜSLÜMANI DA 'SUÇU' SOLCULARA YIKIYOR
Ve kardinallerin yaşadığı lüks makinelere gelir sıra, hepsi altıyedi yüz metrekarelik olağanüstü keyifli döşenmiş villalar.
Ayrıcalıklı bu kardinallerin yaşamı sizce de hangi ülkeye benziyor, bilmem kafirler niye bize bu kadar çok benziyor. Asıl benzerlikleri; Hristiyanı, Müslümanı kendilerini dahi ve birbirlerini suçlarken niye 'suçu' 'solcular'a yıkıyor.
'Ayrıcalıklı' yaşayan kardinaller bu paraları nereden buluyor, cevap: Yoksullara dağıtılması için katolik dünyadan akan paralardan.
Sizce de McKinsey denetim firması, Bilal Erdoğan ve bilümum vakıfları masaya yatırabilecek mi?
Papa Francesco kardinalleri utandırmak için şöyle konuşur.'İnandırıcı olmamız için kilisenin yoksul olması gerekir.' Ve Papa Francesco kardinallerin altındaki lüks araçları alıp yerine ucuzundan Fiat modelleri koyar.
Tapınaktaki Tüccarlar kitabı soruşturması henüz bitmemiş, Vatikan'daki bu büyük israfı, yolsuzlukları, kara para aklama yollarını bir gazetecinin ağzından tane tane anlatır, rezillikler rahiplerin çocuk istismarı furyası kadar ağırdır.
Kitapta en çok dikkatimi çeken bölüm ise: Aziz Fabrikası. Yani 'evliya fabrikası' bölümü…
Şöyle, Vatikan Devleti'nde tarihte ve bugün yaşamış büyük insanları 'aziz' ilan eden bir daire var.
Bu daire kimi aziz ilan edecekse büyük bir ön çalışma yapıyor. Önce şahsiyetin önemini anlatan bir belge hazırlanıyor. Sonra iş matbuat ve iletişim faaliyetlerine sonra kutsama törenlerine sıra geliyor.
Bunların hepsi para. Yani bir kişiyi aziz ilan etme işinden aziz ilan etme dairesi milyonlarca dolar parayı iç ediyor.
İşte burada kalakaldım, bir zamanlar Ertuğrul Özkökler'in ve cemaatin ve sol liberallerin kimleri 'aziz' ilan ettiklerini hatırladım.
Bizim iktidarımız kimleri 'aziz' ilan etti ve ederken neleri, hangi vakıfları abad etti.
Bir on yıl öncesine dönelim, İskilipli Atıf Hoca, bir vatan haini 'aziz ilan edildi.'
Saidi Nursi 'aziz' ilan edildi. Seyid Rıza aziz ilan edildi. Hatta heykelini dikmek istedikleri FETÖ savcısı Zekeriya Öz aziz ilan edildi. Hatta 'fesli Kadir' aziz ilan edildi. Hatta bir ara yazar Nuri Pakdil dahi 'aziz' ilan ediliyordu. Ve Abdülhamit'in çoluk çocuk ve torunları 'aziz' ilan edildi. Ve Vahdettin dahi yıkanıp paklanıp 'aziz' ilan edildi.
MCKİNSEY, BAKALIM SARAYIN İÇİNE GİREBİLECEK Mİ?
Aziz ilan edilenlerin 'vatan hainlerinden' seçilmesi de ayrı bir bahis.
Ve bu vatan hainlerini aziz ilan edenlerin hayatlarına ve vakıflarına bakın, hepsi ballı lokmalı vakıflar, arsalar, ihaleler ele geçirdi, hepsi sarayın korumasında.
Tıpkı kardinaller gibi kutsal dokunulmazlık şemsiyesi altında.
(Bilin bakalım Vatikan'daki bu yolsuzluk skandalını incelemek için kim davet edildi, bildiniz: McKinsey firması. Şüphesiz davet edilen McKinsey firması aziz vakıflarımızla ilgilenmeyecek, yeni kararların sürecini takip edecek. İşte bu olmadı. Vatikan'da Papa'nın odasına kadar girip inceleme yapan McKinsey, bakalım sarayın içine girebilecek mi? İşte soru burada, McKinsey görev alanını genişletip vakıfların ve sarayın içine girmeye bir kalksın, işte o zaman yeniden 'aynı gemideyiz' sloganlarını atmaya başlarız. McKinsey firmasının sınırları dinimizin bereketi vakıflarımızın ve sarayın sınırlarına kadardır.)
Yoksul Anadolu halkının vergileri nereye gitti, aziz Zekeriya Öz aldı Almanya'ya kaçırdı, Abdülhamit'in torunu tıpkı Vatikan'ın turistik dükkanları gibi Osmanlı eşyalarından yapılmış hediye dükkanı açtı, Seyid Rıza heykeli dikildi, Abdülhamit filmi çekildi, Saidi Nursi'ye ülkenin ordusu, hakimler kurulu tapusu teslim edildi.
Aziz ilan edenler ve edilenler ülkeyi on yılda yedi bitirdi, rezil rüsva etti, yetmedi, aziz ilan ettikleri, sarayı ve meclise bomba yağdırdı, yetmedi, aziz ilan ettikleri yatak odalarına girdi, en mahrem yerlerin kamera kayıtlarını aldı.
Artık sırtlarını verecek, sırlarını verecek kimseleri kalmadı, artık, verecek vakıfları, yaylaları, dereleri, madenleri de kalmadı. Bir imparatorluk böyle çökmüştü, aradan yüz yıl geçti, ılımlı İslam projesiyle ABD'si, AB'siyle el ele verip Türkiye Cumhuriyet'ini ele geçirip operasyonlar yaptılar ve on yılda, ortada Türkiye Cumhuriyeti Devleti de kalmadı.
McKinsey inceleyecekmiş, ülkeyi yiyip bitiren bunca Mesihi, Mehdi'yi, Gavs'ı ve bunların yüz binlerce aç, mesleksiz, vahşi ordusunu hangi muhasebe kalemleriyle inceleyecek.
Bunca “aziz evliya”nın bu ülkeye kaça mal olduğunu nereden bilecek?
Sarayın “ayrıcalıklı” kardinallerine, sarayın dokunulmazlık duvarlarına çarpmadan nasıl neyi takip edecek?
İslamcı iktidarımız, dış borçlarını ödeyemez hale gelince artık yüzünü yüzüne bastırıp öpeceği kimse kalmadı, McKinsey'den başka.
Bir yerli milli Müslüman hemi de diriliş Ertuğrul; kafirle, CIA'yla yanak yanağa öpüşür mü, bunu da fetvacı başı Hayrettin Hoca söylesin, zaten CIA'yla düzüşerek geldiler, finalleri, son zafer turlarını da CIA'yla bitirmek istemeleri, ilk aşkın nostaljisi hep bunlar.
Birkaç aya kalmaz, McKinsey firmasının raporunu okuyabiliyorum:
'Azizim, aziz iktidarın aziz İstanbul'unda aziz vakıfların doldurduğu 'azizler gemisi' zalim Türkiye Devleti'nin batırdığı bomboş köylerine iki yüz bin aziz atayarak aziz ümmeti iftiralarla Aziz Yıldırım'ın elinden almış aziz evliya Ali Koç'un Fenerbahçesini aziz Rizespor üç sıfır mağlup etmiştir, çünkü aziz arap ümmeti Rize'den emlak satın alarak aziz Karadeniz halkının bomboş yaylalarını aziz etmiş aziz Malazgirt'te aziz bir köşk inşa etmiş aziz Anadolu'nun kapılarını yeniden aziz küremize açmıştır.
Azizim CIA, iyi ki bu azizlerden on binlerce aziz FETÖ’cüyü ülkemize almışız, bu azizleri tamir etmek parçalarını değiştirmek aziz yeni partilerle aziz muhalefeti ikmal ve nakliyede kullanarak aziz Türkiye'yi aziz müttefikimizleri yeniden Suriye'nin aziz cephelerine taşıyabilir, azizleri turnuva modeliyle savaştırmayı sürdürebiliriz, aziz laik şeriat aziz ey Esat savaşlarından sonra ümmet şampiyonu azizlere aziz bir rakip sahaya sürülmelidir. Azizim, azizleri inceledik, burunlarından çakmaklı tüfekler gibi hala barut fışkırtıyorlar, vergi ödemiyor askerlik yapmıyor ancak aziz hanedanlığın aziz damadıyla aziz ilişkiler kuruyorlar, ancak azizlikleri budur ki rakipleri kalmadığı için azizlerimiz birbirlerinin dolarlarını aziz etmektedirler, tez elden aziz dolarlarımızı aziz bankalarımızla aziz vakıflarımıza havale edilmesini aziz borçların silinmesi Silivri'de yatan azizlerin dolar aziz dokuza çıkmadan aziz MHP eliyle aziz edilmesine...