Geçen yıl Konya’ya kitap fuarına imza için gittiğimde masaya doğru takım elbise ve kravatlı birisi yaklaştı. Selamlaşmadan ve beraber fotoğraf çektirdikten sonra imzalamam için kitabımı uzattı. Adını sorduğumda “Engin Dinç” demez mi?
Kafamı kaldırıp, “Siz o musunuz?” dedikten sonra, hakkında bu kadar haber yaptığım, yazı yazdığım bir kişi “Neden benimle fotoğraf çektirsin, neden kitabımı imzalatsın?” sorusu takıldı. Bugüne kadar 2030 kentte imza günleri oldu hiçbirisine o ilin emniyet müdürünün geldiğini hele imza için beklediğini görmedim.
Bunu, kafası istihbaratçı gibi çalışan Engin Dinç’in ince düşünceli bir insan oluşuna bağlamam mümkün değil. Benzeri bir olayı, 2012’de cezaevinden çıkınca yaşadım; bizi bir yıl tutuklu tutan mahkemenin FETÖ’cü üyeleri bana kitaplarımı imzalatmıştı. Yargılandıkları mahkemede şikâyetçi olmamı eleştirirken o imzayı da örnek göstermişlerdi. Yani FETÖ ve istihbarat mantığı böyle çalışıyor; gözlüyor, izliyor, biriktiriyor ve günü gelince kullanıyor. Bakalım Engin Dinç, kitaptaki imzamı ve fotoğrafımızı ne zaman ve kimi kullanarak piyasaya sürecek, “Aslında biz iyi tanışırız” mesajı verecek.
DİNK CİNAYETİNDEN BİLİRİM
Gerçekten zaman ne kadar hızlı geçiyor. Şimdi Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç’in adını bundan tam 16 yıl önce 2008’de yazmaya başlamıştım. FETÖ’cü istihbaratçı Ramazan Akyürek’in çok yakınında Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olarak 19 Ocak 2007’de katledilen gazeteci Hrant Dink cinayetindeki sorumluluğu olan isimler arasındaydı. İki kitabım ve birçok yazımda Hrant Dink cinayetinde, mahkeme ifadelerimde bunu anlattım.
FETÖ’cü Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer gibi Dink’in öldürüleceğini, katilin adını hatta silahın bile bulunduğunu biliyordu ama operasyon yapıp katilleri hazırlık aşamasında yakalayacağına olup biteni izlemeyi seçiyor, Emniyet’in YİE (Yardımcı İstihbarat Elemanı) Erhan Tuncel üzerinden cinayete yol veriyorlardı.
Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü’yken kentte TAYAD’lılara linç girişimi, McDonalds’ın bombalanması ve Rahip Santoro’nun öldürülmesi gibi olaylar yaşandı. Hrant Dink cinayetinde FETÖ’cü istihbaratçılarla birlikte yargılandı ama “zaman aşımı” nedeniyle ceza almaktan kurtuldu. Akyürek ve Yılmazer FETÖ’cü, Dinç NurcuOkuyucu olarak biliniyordu.
İSTİHBARAT BAŞKANLIĞI
FETÖ’nün 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklama girişimi ile başlayan süreçte Emniyet İstihbarat’ta yükselmeye devam etti. 3 Mayıs 2013’ten 25 Ekim 2016’ya kadar Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı yaptı. 17/25 Aralık 2013 operasyonlarında, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sırasında da İstihbarat Dairesi Başkanlığı görevindeydi. Üç yıllık görevinde yaptıkları ve yapmadıklarını, eksik ya da yanlış yaptıklarını ayrı değerlendirmek lazım.
Engin Dinç’in, İstihbarat Dairesi Başkanlığı yaptığı dönemde Mülkiye müfettişlerinin soruşturduğu 10 Ekim 2015’teki Ankara Garı’nda yapılan IŞİD saldırısına ilişkin istihbaratı gecikerek terörle mücadele birimlerine göndermek iddiasıyla suçlananlar arasında olduğu kamuoyuna yansımıştı. Onun döneminde İstihbarat’a alınanlardan kaçının FETÖ mensubu olduğundan tutun da, bilgi işlem altyapı işlemlerinin FETÖ’cü Sürat Bilim’e verilmesine, İstihbarat’ın araçlarının FETÖ ‘Emniyet İmamı’ Kozanlı Ömer kod adlı Osman Hilmi Özdil’in şirketine yaptırılmasından tutun da, Deniz Baykal’a kaset kumpasına dair gizli tanığın ve hepsi gerçek çıkan bilgilerin soruşturma makamlarına bildirilmemesine, İzmir Askeri Casusluk kumpasında savcılığın TSK içinde FETÖ yapılanmasına dair 50 dolayındaki müzekkereye cevap vermemesinden tutun da, meslek hayatı boyunca belli isimleri beraberinde il il taşımasına kadar basına yansıyan bilgiler var. Buna karşın darbe girişiminden kısa süre sonra 25 Ekim 2016 tarihinde Eskişehir Emniyet Müdürü, 7 Temmuz 2021 tarihinde Konya Emniyet Müdürü yapıldı.
GETİRDİĞİ POLİS İFADEYİ FETÖ’CÜ GÜVEN’E SIZDIRDI
Dinç yeniden İstihbarat Dairesi Başkanı olmak istiyordu ama 2023 seçimleri sonrası 1 Ağustos’ta Ankara Emniyet Müdürü olarak atandı. Trabzon’dan tanıdığı, 2013’te İstihbarat Başkanı olduğunda Trabzon’dan Siber Şube’ye getirdiği Serkan Dinçer isimli polis memurunu Narkotik Şube’de görevlendirdi. Serkan Dinçer’in ilk yaptığı şey 7 Eylül 2023’te gözaltına alınan suç örgütü elebaşı Ayhan Bora Kaplan’ın ifadesini firari FETÖ’cü Cevheri Güven’e yollamak oldu. Malum, bu dosya üzerinden Ankara Emniyeti içindeki bir grup polis müdürü, Cumhur İttifakı ortakları AK Parti ve MHP’ye yönelik Emniyet ve Yargı kumpasının medya ayağında başı; FETÖ’cü Cevheri Güven ile onlara ve Alman istihbaratına yanaşmalık yapan Erk Acarer çekiyor.
DOSYA CHP’YE Mİ TAŞINACAKTI
Kumpasın emniyet ayağında şimdiye kadar, Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç’in atadığı ekipten Organize Şube’den sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Organize Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan, komiserler Ufuk Gültekin ve Metehan İlkyaz ile Mustafa Çatuk, Adem Koçan ve Ramazan Kubat bulunuyor.
Gizli tanık yapılmak istenen Serdar Sertçelik’in polislerin gözetiminde yurtdışına kaçırılmasında rol oynayan sivillerden Kubat’ın CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun danışmanlığını yaptığının altını çizmek lazım. Eğer kumpas daha başlangıçta ortaya çıkmasa ve planlandığı gibi gelişseydi bu dosyadaki bilgiler tıpkı 17/25 Aralık, 2014’teki MİT TIR’ları durdurulması dosyaları gibi yine CHP’ye mi taşınacaktı?
Nitekim daha önce de olduğu gibi Cumhur İttifakı ortakları AK Parti ve MHP’yi, yolsuzluklara bulaşmış, çetelerle iç içe, siyasi cinayet işlediği algısı yaratmak için EmniyetYargı kumpası ve medya ayağı olması yetmiyor bir de siyasi destek gerekiyor.
SİBER GİZLEDİ, BİLİRKİŞİ BULDU
Polis müdürlerinin ve yardım eden sivillerin tutuklama gerekçesi, “suçu suçluyu kayırma”, “tanığı etkilemeye teşebbüs” ve “göreve ilişkin sırrı açıklama” gibi basit suçlamalar. Ne yani Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı ve müdürler ile siviller suç örgütü elebaşı Ayhan Bora Kaplan’ın ikinci adamı Serdar Sertçelik’i “kayırmak” için bir araya mı geldiler?
Gariplik sadece suçlamalar ile sınırlı değil, Engin Dinç’in sözde gözaltındayken yardımcısı Murat Çelik’i emniyette tutulduğu odada ziyaret ettiği, gezintiye çıkardığı iddiası basında yer alıyor. Tutuklananların telefon ve bilgisayarlarının Ankara Emniyeti Siber Şube’de incelenecek olması başka bir garabet. Çünkü emniyetin başında Engin Dinç var ve ona uzanması muhtemel soruşturma konusunda incelemeyi ona bağlı şube yapıyor! Neden sonuç çıkmayacağını bir örnekle anlatayım: FETÖ’cü Cevheri Güven’e çeteci Ayhan Bora Kaplan’ın ifadesini yollayan polis memurunun telefon incelemesi iddiaya göre Ankara Siber Şube’de yapılmış ve bir sonuç çıkmamış. Ancak savcılık dışarıdan bilirkişi incelemesi yaptırarak ifadelerin FETÖ’cü Güven’e yollandığını kanıtlamış ve polis tutuklanmış. O yüzden Engin Dinç hâlâ görevi başında ise o soruşturmadan fazla bir sonuç beklemek iyimserlik olur. Hakaret saymazlarsa; kendi aralarındaki ifade ile söyleyeyim, “Engin yalnızca Engin değilmiş”.