Türk Psikologlar Derneği sosyal medya üzerinden “Maskem Senin İçin” sloganıyla maske takmayı teşvik eden bir kampanya başlattı. Maskesinin üzerine sevdiklerinin ismini yazan çok sayıda kişi kampanyaya katılarak Kovid19 mücadelesine destek verdi. Beyin takımında yer alan Prof. Dr. Doğan Kökdemir ve Zuhal Yeniçeri Aydınlık’a kampanyayı anlattı.
Türk Psikologlar Derneği önceki gün “#COVID19'la mücadelede sevdiklerimizi koruyoruz ve #MaskemSeninİçin diyoruz. Yarın kullanacağınız maskelerin üzerine o maskeyi kimin için taktığınızı yazın ve bu mesajı "retweet" ederek ya da yorumlayarak paylaşın” çağrısında bulundu. Bir günde bine yakın destek mesajı geldi. Türk Psikologlar Derneği’nin maske ile başlayan farkındalık çalışması mesafe, temizlik kuralları ile devam edecek. Psikologlar pandemi sürecinde vatandaşların bilinçlenmesi için çalışacak.
KURALLARA UYUMU İNCELEDİLER
Dernek önce sosyal psikologlar, sağlık psikologları ve tıp doktorundan oluşan bir ekip kurdu. Ekip, yurt dışında ve Türkiye’de yapılan çalışmalara bakarak kurallara uyumun en fazla bozulduğu alanları inceledi. Başkent Üniversitesi öğretim üyesi Sosyal Psikolog Prof. Dr. Doğan Kökdemir de ekipte yer alıyor. Kökdemir, psikologların Kovid19 sürecinde tedbirlerle ilgili bilinçlendirme faaliyetinde önemli katkıları olabileceğini söyledi. Psikologların Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu’nda yer alması gerektiğini ifade eden Kökdemir, “Hangi tedbirler halka tam ulaşmıyor, hangilerinde dikkatsiz davranıyorlar. İlk slogan ‘Maskem Senin İçin’ oldu. Farklı sloganlarla çalışma devam edecek” dedi.
MASKE TAKMAMANIN PSİKOLOJİK TEMELİ
Kökdemir’e bazı grupların maske takma kuralına uyum sağlayamamasının nedenlerini de sorduk, yanıt verdi: “Hastalığın o kadar ciddi olmadığına ilişkin bir inanç var. Gençlerde ‘Biz hasta olmuyoruz’ algısı var. Sokakta gördüğümüz kadarıyla 1525 yaş aralığı en dikkatsiz kesim. ‘Açık havada sorun olmaz’ inancı var. ‘Havalar ısındı Kovid19 virüsü ölüyormuş’ diyenler var. Çok küçük de olsa hastalığın hiç olmadığını düşünenler var. Ciddiye almama, bana bir şey olmaz, bana bulaşmaz, hastalansam da beni çok kötü etkilemez gibi bir inanç oluyor. Bu bir çeşit savunma mekanizması. İnsanlar tehlikeyi dışarıya yöneltiyor. ‘Çok öldürücü bir virüs var, her an bana bulaşabilir. Yoğun bakıma yatabilir, entübe olabilirim’ tehdidiyle yaşamak kolay değil. ‘O kadar da tehlikeli değil’ inancı insan psikolojisini koruyor. Ancak savaştığımız psikolojik bir faktör değil, sizin iyimser ya da kötümser olmanıza bakmıyor. Virüs yaşa da bakmıyor. Gençler, hastalanmasalar da maske takarak anne ve babalarını koruyorlar.”
Maskem Senin İçin sloganı insanın kendisini değil karşısındakini düşünmeye teşvik ediyor. Kökdemir, “Etkilemek istediğiniz kişileri korkutmak kötü bir stratejidir. Savunma mekanizmalarını kuvvetlendirir. Önlem aldığımızda artı ne olacak? Buna yönelten hedefli kampanyalar daha faydalıdır. İnsanları korkutmak yerine ufak önlemlerle bir şeyleri değiştirebileceklerini göstermek gerekiyor.”
ANADOLU KÜLTÜRÜ
Sosyal psikologlar Nobel ödülü almış bir kuramsal çalışmadan yola çıktı. “Maskem Senin için” dedi. Başkent Üniversitesi Dr. Öğretim üyesi Sosyal Psikolog Zuhal Yeniçeri, farkındalık çalışmasının özellikle maske, mesafe ve temizlik kurallarında yoğunlaşacağını söyledi. Yeniçeri, “Anadolu topraklarında hakim olan kültürde insanların daha çok toplulukçu olduğunu, kendisini düşünürken daha çok diğeri üzerinden tanımladığını biliyoruz. Bu yüzden de Bizdeki ‘Bana bir şey olmaz’ düşüncesinden ziyade karşımızdakini korumak amaçlı, kendimizi korurken onlarla olan birlikteliğimizi daha uzun ve sağlıklı sürdürebilmek amacıyla bu sloganın daha etkili olabileceğini düşündük” dedi.
Aydınlık