15'inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2021) kapılarını açtı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açılış töreninde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının tamamı şu şekilde:

Kendi alanında önemli bir dünya markası haline gelen Uluslararası Savunma Sanayii Fuarımızın 15'ncisinin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Fuarın düzenlenmesinde emeği geçen Milli Savunma Bakanlığını, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı ve Savunma Sanayii Başkanlığını tebrik ediyorum. Fuara katılan firmalara ve fuarda gerçekleştirilen etkinliklere destek verenlere teşekkür ediyorum.

Fuarımıza katılımın sayı ve nitelik olarak sürekli artması ülkemiz savunma sanayisinin de başarısının ifadesidir. Bir önceki fuara 1061 firma ve temsilci katılmıştı. Bu defa 1236 firma ve temsilciyle düzenleniyor. Aynı şekilde ziyaretçi sayısının da bir önceki fuardaki 76 bin rakamını aşacağını ümit ediyorum.

Burada imzalanan anlaşmalar ve protokoller, fuarımızın savunma sanayi alanında artık kendisine küresel bir yer edindiğine işaret ediyor. İDEF 2021'i işte böyle bir iklimde gerçekleştiriyoruz. Fuarımız gerek açılışa iştirak eden misafirlerimiz gerekse katılımcı firmalar bakımından bugüne kadar ki en zengin görünümüne sahiptir.

"BÖLGE VE DÜNYA BARIŞINA VERECEĞİMİZ KATKI ARTACAKTIR"

Burada yapılacak görüşmelerin, kurulacak iş birliklerin, imzalanacak anlaşmaların hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye savunma sanayinde geliştirdiği her türlü imkanı ve kabiliyeti dostlarıyla paylaşmaktan memnuniyet duyan bir ülkedir. Biz asla savunma sanayi konusundaki münasebetleri sıradan bir ticari ilişki olarak görmedik, görmüyoruz. Bölgemizde ve dünyada barış, istikrar, güven ikliminin tesisinin savunma sanayinde adil bir dengenin kurulmasına bağlı olduğunu düşünüyoruz. Dünyanın en büyük savunma paktı NATO'nun önde gelen üyesi olarak milli savunma sanayimizi geliştirdikçe bölge ve dünya barışına vereceğimiz katkının da artacağına inanıyoruz. Savunma harcamalarımızı ve araştırma geliştirmeye ayırdığımız kaynakları dengeli bir şekilde artırarak bu doğrultuda üzerimize düşenleri yerine getirmenin gayreti içerisindeyiz. Fuarımızda milli imkanlarda geliştirdiğimiz pek çok ürünün yer alması bu konuda katettiğimiz mesafenin ispatıdır. İnşallah önümüzdeki yıllarda bu tablo daha da gelişerek devam edecektir.

Türkiye, küresel tedarikçilerin çıkardığı zorlukları ve maruz kaldığı gizli açık ambargoları aşmak için savunma sanayine bu denli yüklenmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığının ciddi oranda azaldığını söyledi:

Türkiye son 19 yılda diğer pek çok alan gibi savunma sanayinde de adeta bir devrim gerçekleştirmiştir. Türk savunma sanayinin dışa bağımlılığını azaltmak amacıyla çıktığımız bu yolda hamdolsun çok iyi bir noktaya geldik. Mesela 2002 yılında ülkemizde sadece 62 savunma sanayi projesi yürütülüyorken günümüzde bu sayı 750'yi geride bırakmıştır. Bu projelerin bütçeleri de 5,5 milyar dolar düzeyinden 75 milyar doların üzerine çıkmıştır. Sektörde faaliyet gösteren firma sayımız da 56'dan 1500'e ulaşmıştır. Firmaların yıllık ciroları 1 milyar dolardan 11 milyar dolara kadar yükselmiştir. Savunma sanayimiz artık dünyada ilk 100 listesine giren ana yüklenicileri, gelişmiş kabiliyetlere sahip alt yüklenicileri, KOBİ'leri, araştırma kuruluşları, üniversiteleri sayesinde geniş bir yelpazede kendi özgün ürünlerine sahip hale geldi. Tüm bu gayretlerin neticesinde savunma sanayinde dışa bağımlılığımızı yüzde 80'ler seviyesinden yüzde 20'ler seviyesine indirmeyi başardık.

Sadece kendi kendimize yeterli olmakla kalmayıp, bu birikimi dostlarımızın ve müttefiklerimizin istifadesine de açtık. İhracatta da bunun yansımalarını görüyoruz. Daha önce 250 milyon doları bile bulmayan savunma ve havacılık ihracatımız 3 milyar dolar sınırını geride bıraktı. Bu başarının gerisindeki unsurlardan biri de sektörün araştırma geliştirmeye ayırdığı bütçenin 49 milyon dolardan 1,5 milyar doların üzerine çıkmış olmasıdır. Kara, hava ve deniz ürünlerinde ulaştığımız seviyenin sembollerinin başında insansız hava araçlarımız geliyor. Özellikle başarısını sahada bilfiil ispat etmiş olan silahlı insansız hava araçlarının tasarımı, üretimi ve satışında dünyanın ilk 34 ülkesi arasında yer alıyoruz.

"GELECEĞİN ÜRÜNLERİNE YATIRIM YAPIYORUZ"

Türkiye küresel tedarikçilerin çıkardığı zorlukları ve maruz kaldığı gizli açık ambargoları aşmak için savunma sanayine bu denli yüklenmiştir. Terörle mücadelesinin en kritik anlarında yalnız bırakılan, sınırları tehdit altındayken ihtiyaç duyduğu hiçbir ürüne ulaşamayan bir ülke olarak, kendi ihtiyaçlarımızı süratle karşılayacak adımları atmaya mecbur kaldık. Yürüttüğümüz projelerin bize sağladığı imkanları, kendi sınırlarımızı güvenli hale getirmek, hem sınır ötesi harekatlarla bölgemizde bir güvenlik kuşağı oluşturmak için kullandık. Geldiğimiz seviye bizi artık çok daha büyük hedeflere yöneltmiştir. Savunma sanayinde bugünün ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde geleceğin teknolojilerine, geleceğin araçlarına, geleceğin ürünlerine yatırım yapıyoruz. Bilhassa yapay zeka temelli çalışan kara, hava ve deniz araçları konusunda iddialı projeler üretiyoruz. Sürü İHA'lar, insansız deniz araçları, insansız savaş uçakları, elektromanyetik toplar, lazer silahları uydu sistemleri gibi geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek her alanda varız, var olacağız. Elde ettiğimiz her imkanı, her kabiliyeti, geliştirdiğimiz her ürünü dostlarımızla paylaşmak ise vazgeçilmez önceliğimiz olmayı sürdürecektir.

"İNSANLARIN BAŞINA BOMBA YAĞDIRANLARDAN OLMADIK, OLMAYACAĞIZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanların başına bomba yağdıranlardan olmadık, olmayacağız.'' dedi:

Türkiye, eğer bir yerde bayrak gösteriyorsa tek gayesi, orada barışı, huzuru, istikrarı, güvenliği, refahı sağlamaktır.

Geçmişinde sömürge, katliam, soykırım, işgal izi bulunmayan bir millet olarak gittiğimiz her yerde dostlarımıza göğsümüzü gererek tüm kalbimizle ve samimiyetimizle birlikte kazanmayı teklif ediyoruz. Bu teklifi Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Orta Asya'da olduğu gibi Kuzey Afrika'da da yapıyoruz, Güney Amerika'da da yapıyoruz, Güney Asya'da da yapıyoruz. Biz asla sınırlarından binlerce, on binlerce kilometre ötede, güya terörle mücadele adı altında sivil demeden, masum demeden insanların başına bomba yağdıranlardan olmadık, olmayacağız. Hak, hukuk, adalet, insan hakları, demokrasi kavramlarını en süfli, siyasi ve ekonomik çıkarlarının kılıfı haline büründürenlerle hiçbir zaman aynı çizgiye gelmedik, gelmeyeceğiz. Bir damla petrolü, bir damla kandan daha değerli gören zihniyetin bizim değer, toplum ve devlet dünyamızda zerre kadar karşılığı yoktur.

Küresel teknoloji firmalarının terör örgütleri karşısında sergilediği çifte standart ve iki yüzlü tutum bile tek başına niçin her alanda güçlü olmamız gerektiğini göstermeye yeterlidir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki çarpık yapıyı anlatmak için yıllardır dile getirdiğimiz 'Dünya beşten büyüktür.' ifadesinin haklılığını yaşadığımız her hadise bir kez daha teyit ediyor. Lafa geldiğinde tamamen karzarar hesabı üzerinde yürüdüğü iddia edilen ekonomik araçların, yeri geldiğinde nasıl siyasi ve ideolojik güce hizmet eden birer silaha dönüştürüldüğünü bizzat yaşayarak görüyoruz. Savunma sanayi de işte bu çarpık küresel düzenin en önemli araçlarından biridir. İDEF 2021'de gördüğümüz şu güzel manzarayı, bu çarpık küresel düzeni değiştirme yolunda hep birlikte katettiğimiz mesafenin remzi olarak değerlendiriyorum.