Selahattin Demirtaş, Kobani olaylarına ilişkin davada 9 gün süren esasa ilişkin savunmasında, iddianamede ve esas hakkındaki mütalaada suç unsuru gösterilen hususlara paralel beyanlarda bulundu. AYDINLIK / ANKARA

HDP’nin çağrıları sonucunda Kobani bahanesiyle 68 Ekim 2014’te yapılan eylemlere ilişkin, aralarında PKK’nın sözde üst düzey yöneticilerinin yanı sıra eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 108 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde görülen duruşmada Demirtaş’ın esasa ilişkin savunması 8 Ocak Pazartesi günü tamamlandı. 9 gün boyunca savunma yapan Demirtaş, iddianamede ve savcılık mütalaasında kendisine suçlama konusu yapılan konuşmalarındaki cümlelere benzer nitelikte beyanlarda bulundu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin terör örgütüne yönelik operasyonları hedef alan Demirtaş bu operasyonların durmasını istedi. Özerklik savunmaları da yapan Demirtaş Şeyh Said’e yönelik övgü dolu ifadeler kullandı. Demirtaş 9 günlük savunmasında özetle şunları söyledi:

TERÖRLE MÜCADELEYE ‘SAVAŞ’ TANIMLAMASI

“Bugün hala ülkenin evlatları çatışmalarda katlediliyor. İktidar savaş politikaları güdüyor. Silahlar tümden devre dışı bırakılmalıdır. Milliyetçilik gazıyla bu ülkenin evlatlarını ölüme göndermekten çekinmiyorlar. Ülkeyi yönetenler her gün yeni savaş ve operasyon talimatı veriyor. Operasyon yapılacağı sırada karşıda silahlı biri varsa teslim ol çağrısı yapılır. İHA ile SİHA ile infaz yapılırken teslim ol çağrısı mı yapılıyor?”

‘ÖCALAN MÜZAKERENİN TARAFI’

“Kürdistan bizim anavatanımız dediğimiz için yargılanıyoruz. Ben Kürdüm anavatanım Kürdistan’dır. Kürt sorunu nasıl çözülür? Bizim çözümümüz müzakere sürecidir. İmralı’da tecrit altındaki Abdullah Öcalan müzakerenin tarafıdır. Öcalan hakkındaki tecride son verilmelidir.”

‘ŞEYH SAİD’İN TORUNLARINDANIM’

“İhanetçi olan Şeyh Said, Said Nursi değildir. Şeyh Said’in isyanının nedeni şudur. ‘Bize verdiğiniz sözleri neden yerine getirmediniz?’ dedi. Bunun neresi vatana ihanettir? O dönemde Şeyh Said’in isyan ettiği toprak da Kürdistan’dır. Ben Şeyh Said’in torunlarındanım. Öz torunu değilim ama kendimi öyle görüyorum. Şeyh Said’i anmak vatana ihanetmiş. Peki Topal Osman’ı anmak nedir? Dersim’i bombalayan Sabiha Gökçen anılıyor Şeyh Said deyince kıyamet kopuluyor.”

ÖZERKLİK SAVUNMASI, KÜRDİSTAN PROPAGANDASI

“Bir partilimiz çıksa ‘demokratik özerkliğe karşıyız, anadilde eğitime karşıyız’ dese partimiz onu disipline sevk edip ihraç edebilir. Parti tüzüğünde yazan bir şey çünkü bu. Bunları savunmayacaksa niye partiye üye olmuş, niye belediye başkanı olmuş? Elbette bunları savunacak. Biz istikrarlı şekilde bu parti politikalarımızı savunduk. Özerklik, DTK çalışmaları ile ilgili suçluyorsunuz ancak bunlar siyasi çalışmalardır. Biz neye dayanmışız? Parti programına. Arkadaşlarımız bu talimatı yapmasa onları disipline verip ihraç edebiliriz. Partimizin eş başkanı özerkliği savunurken MYK Üyesi, milletvekili aksini savunabilir mi? Savunamaz.”

“Kürdistan dememle suçlamış fezleke beni. Kürdistan’a Kürdistan denir. İnsanlar etnik kimliğini, dilini savunur. Gece gündüz bize ‘sen Kürt değilsin. Kürdistan diye bir yok’ dendiği zaman biz de ‘Kürdistan vardır’ diyoruz. Terör propagandası, bölücülük değildir bu.”

HAMAS’A ‘KATİL’ DEDİ

“Devletler kan, katliam, sömürü üzerine kurulmuştur. G20 Zirvesi, katiller zirvesidir. Koydukları kanunlarla bizi katil ilan edenlerdir asıl katil olanlar. Hamas da katildir, Netanyahu da katildir. Kürt halkı mazlumdur. Biz sadece halkımızın onurunu, kendi topraklarında insanca yaşamasını savunduk. Devlet yönetiminde yer almadık, belediyeleri yönettik. Türkçe tabelaları belediyeden sökmekle suçlayabiliyor musunuz bizi? Kayyumlar gelir gelmez Kürtçe tabelaları söktüler. Ankara’yı mı işgal ettik, Trabzon’u mu? Türkler vatanları işgal edilince direndiler. Kürtler direnince niye katil oluyor?”

TÜRK ASKERİNE ‘HIRSIZ’ İFTİRASINI ATTI

“Cizre’de, Sur’da, bütün evlere tek tek girildi. Ne kadar beyaz eşya, mobilya varsa kullanılmaz hale getirdiler. Altınları çaldılar. Evlerde para arayıp onları çaldılar. Çok daha beterleri oldu. Kadınların çamaşırlarına neler yaptılar. İnsan Hakları Derneğinin raporu dosyada. Merak ediyorsanız okuyabilirsiniz. Bütün mal kayıpları, can kayıpları hepsi raporlarda. Biz bunları yaşadık, gördük. 34 ay boyunca top seslerinden uyuyamadık. Biz görüşmeler, yürüyüşler, çağrılar yaptık. Bu insanlar şehirlerimizi yıktılar.”