ABD'nin Libya'da Türkiye'den beklentisi 'ileri karakol' görevi görmesidir: Türkiye, Rusya ile boğuşsun... Bu boğuşmanın kazananı ne Rusya ne Türkiye... Atlantik'e yarayacağını biliyorlar!

CANSU YİĞİT

Libya'daki gelişmeler, geçen yılın sonunda İdlib'de yaşananları hatırlatıyor. Coğrafya farklı, aktörler daha çeşitli ama temel çelişme aynı. Ankara'nın kurmaya çalıştığı “denge” politikası da. Hatırlayalım; İdlib'de Rusya ile karşı karşıya gelince Türkiye, “ABD ve NATO kartını” göstermişti. Kendi iç çelişmeleriyle boğuşan NATO özellikle de Washington, Moskova'ya karşı Ankara'nın yanında göründü. Üstelik şehitlerimiz için çok üzülmüşlerdi. O kadar üzgünlerdi ki HTŞ'yi bile affetmeyi göze almışlardı.

İDLİB'DE NE OLDU

Ancak AnkaraMoskova gerilimi tırmandıkça ellerini ovuşturanların unuttuğu ya da görmek istemediği bir gerçek vardı: ABD ile Türkiye'nin 'Suriye' çelişkisi Rusya ile olandan daha derin ve çok daha hayati idi. ABD'nin Suriye politikasının varacağı nokta Türkiye'nin bütünlüğünü hedef alıyordu. Rusya'nın en nihayetinde Suriye'de sağlamaya çalıştığı şey ise Şam'ın tüm Suriye'ye hakim olmasıydı. Ankara'nın sığınmacıların sınıra yığılacak olması gibi haklı gerekçeleri bir yana, Rusya'nın İdlib de dahil hiç bir hamlesi bugüne kadar Türkiye'nin bütünlüğünü hedef almadı. Sonuçta, Şam'da kimin oturacağı Türkiye'nin toprak bütünlüğünden daha öncelikli bir sorun olamazdı. Nitekim en sonunda Rusya ile masaya oturularak İdlib'de geçici de olsa bir çözüme varıldı.

ABD NEREDE DURUYOR

Şimdilerde gündem Libya. Yine konuşulan, Türkiye ile Rusya gerginliğinde oynanmak istenen “ABD ve NATO kartı.” Bu kartın oynanması gerektiğini savunan tezler bir gerçeğe dayanıyor. Çünkü; evet Türkiye resmiyette bir NATO üyesi ve evet NATO, Libya'da Rus varlığına karşı.

Ancak bu tezleri savunanların düz mantığı birkaç noktayı açıklamaya yetmiyor:

■ NATO ve ABD, Libya'da Türkiye'yi istiyor mu?

■ Doğu Akdeniz'deki kamplaşmada nerede duruyorlar? Türkiye'nin yanında mı yoksa karşısında mı?

■ Türkiye'nin Libya ile yaptığı deniz yetki sınırlandırma anlaşmasından tutun da Kıbrıs sorununa ve sondaj krizine.... Hangi NATO üyesi Türkiye'nin yanındaydı?

■ Libya'da bize “destek veriyor” gözüken ABD, Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye karşı kurulan cephenin başını çekmiyor mu?

■ Daha iki gün önce Güney Kıbrıs askerlerini eğitme kararını alan kimdi?

YA AVRUPA ÜLKELERİ?

NATO sadece ABD'den ibaret değil tabi. Ancak diğerlerinin pozisyonu da çok farklı değil. Fransa'yı saymıyoruz bile. Ama Almanya ve İtalya'nın tutumu tartışılmaya değer.

Konumu itibarıyla konu İtalya'yı yakından ilgilendiriyor. Libya'daki karışıklıktan en çok etkilenen ve etkilenecek Avrupa ülkesi. Bir sığınmacı krizi daha yaşamak istemiyor. Trablus'taki hükümetle sığınmacı anlaşmaları var, İtalyan enerji devi ENI'nin de Libya petrollerinde imtiyazı. Ama yine de ne olur ne olmaz bir ayakları Tobruk'ta. Hafter'in Trablus'a girememiş olmasından memnunlar. Çünkü muhtemel bir kırımdan kaynaklanacak göç dalgası önlendi. Ayrıca Hafter üzerinde Fransa kadar ağırlıkları yok. Sonuç olarak Türkiye'nin devreye girmesi İtalya'nın işine yaradı. Ekonomik çıkarı tehdit edilmediği sürece İtalya'nın bu konumunu sürdürmesi beklenir.

Türk yetkililere göre Almanya'nın desteği de arkamızda. Bu, bir yere kadar doğru. Almanya'nın birçok konuda olduğu gibi ikili bir politikasından söz etmek mümkün. ABD'nin Rusya'ya karşı kışkırtma çablarına direnen Almanya, bir yandan da herkesi uzlaştırmaya çalışan bir görüntü vermeye çalışıyor. Son önerileri bunun en net örneği: “Sirte ve Cufra askerden arındırılsın.” Yani Rus güçler çıksın ama Türkiye destekli Trablus ordusu da gelmesin.

Aslında ne Fransa ne Almanya ne de İtalya Libya'da oyun kurucu olabilir. Yaşlı kıta ülkeleri kendi iç sorunları ile boğuşmaktan ve birbirleriyle yaşadıkları çekişmelerden, uzun süredir dünyanın hiçbir yerindeki soruna karşı ortak bir politika geliştirip harekete geçemiyorlar. Ama uluslararası kurumlara hakimiyetleri devam ediyor. Dolayısıyla sesleri güçlü çıkıyor.

NATO VE TÜRKİYE

Vadesi dolmuş bir askeri ittifak olan NATO'ya gelince... En ihtişamlı zamanında dahi Türkiye'yi “müttefik” olarak görmedi. Türkiye'yi ittifaka almalarının amacı Sovyet tehdidine karşı “karakol” görevi görmesiydi. Suriye'deki terör kapımıza dayanmış ve hatta içeri girmişken bile kılını kıpırdatmadı.

Dün Sovyetler’e bugün Rusya'ya... ABD'nin Libya'da Türkiye'den beklentisi “ileri karakol” görevi görmesidir: Türkiye Rusya ile boğuşsun... Bu boğuşmanın kazananı ne Rusya ne Türkiye... Atlantik'e yarayacağını biliyorlar. Taş atmadan Rusya'yı kovmuş, Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den Suriye'ye kadar derin bir krizin içine sokmuş olacaklar.

İKİ SEÇENEK

Türkiye, NATO'ya ve ABD'ye güvenip “ileri karakol” mu olacak yoksa İdlib'de yaptığı gibi stratejik çıkarlarının ortak olduğu Rusya ile anlaşmanın yolunu mu bulacak? İkinci seçenek çok daha güçlü. Ama birinci seçeneği savunanlar, hem Ak Parti yakınında hem de medyada, yaşlı kıta ülkeleri gibi. Ağırlıkları olmasa da sesleri daha çok çıkıyor.