Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar Ulusal Kanal’da Yeşim Eryılmaz’ın sunduğu Gün Ortası programına konuk oldu.
Terörle mücadelede son durumu değerlendiren Ağar, "Son operasyonlarda ele geçirdiğimiz mühimmatlerın orijinal kılıfları içerisinde olduğu görülüyor. Bu malzemeleri ancak dünya ordularından temin edebilirsiniz. Yine ele geçirilen mühimmatlar arasında yapışkan patlayıcılar da bulundu. Bu geçmişte DAEŞ eylemlerinde gördüğümüz bir suikast aygıtıdır. Diğer taraftan Barış Pınarı Bölgesi'ne teröristler tarafından bir sızma ve istikrarsızlaştırma hareketi var. Burada işin siyasi ayağına da değinmek gerekiyor. Türkiye’nin desteklemiş olduğu Suriye muhalefetinin içindeki Kürt gruplar ile PKK arasında bir yakınlaşma görülüyor. Suriye’deki bütün kürtleri PKK kontrolüne sokulmaya çalışılıyor. Burada birilerinin salgının gölgesinde yeniden çözüm süreçlerini dile getirdiklerini de görüyoruz. Bunlar çok tehlikeli." dedi.
Libya’daki durumu da değerlendiren Ağar,"Hafter’in Trablusu ele geçirmek gibi bir iddiası vardı. Ancak Türkiye’nin sürece dahil olması ile birlikte denklem tersine çevrildi. Hafter gerilemeye başladı. En önemli üslerini ve Trablus’un güneyindeki kışlalarını kaybetti. Orada bulunan Rus Wagner birlikleri ve Suriyeli savaşçılar ile birlikte geriye çekildiklerini ve yeni bir cephe kurduklarını görüyoruz. Hafter ihtiraslarını başka bir bahara ertelemiş durumda. Biz şu an mücadelenin başka yerlerde şekilleneceğini tahmin ediyoruz." diyerek olması muhtemel senaryoları dile getirdi.
Libya konusunun çözümü için Türkiye ve Rusya’nın iş birliği ihtimalini de değerlendiren Ağar, "Rusya’nın Libya ve Suriye konusunda ortaya koyduğu refleksler birbirinden farklı. Suriye’de Rus devleti olarak var iken Libya’da ise bir şirket aracılığıyla varlığını sürdürüyor. Rusya’nın jeopolitik hesapları ile diğer hesaplarının birbirinden farklı olduğunu görüyoruz. Burada Türkiye’nin dikkat etmesi konu Libya’nın üniter bütünlüğünün korunmasıdır. Trablusu ele geçiremeyen eksen Libya’yı bölmek isteyebilir. Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı oyunların devamı için Libya’nın bölünmesi bir zorunluluk. Libya bölünürse eğer Türkiye’nin anlaşmadaki dayanağı Tobruk Hafter’in elinde kalıyor. Bu bizim Libya ile yaptığımız anlaşmanın ilga olması demektir." dedi.
S400’ler konusunda ise Ağar, "S400’lerin aktive edilememesi salgın ile ilgili. Biz salgının sağlık, sosyal hayat ve cari ekonomik kısımlarını değerlendirdik. Ancak salgın bütün milli güç unsurlarını ilgilendiren bir konu. Sadece ulusal bazda değil küresel ölçekte de farklı bir tablo ile karşı karşıyayız. Salgınla mücadele ulusal bir mukavemet testi bizim için. Son derece güçlü bir mücadelenin içine girmiş bulunuyoruz. Aynı zamanda büyük fırsatlarda ayağımıza geliyor. Devletimiz bunları görecektir ve değerlendirecektir. Dünyada boşluklar ortaya çıkmış durumda. Birileri bu boşlukları dolduruyor. Bugün yapılacaklar geleceği doğrudan etkileyecektir." diyerek atılan adımların öneminin altını çizdi.
Deylizor’da ABD askerlerine yapılan saldırıyı, "Eylem DAEŞ’in gibi görünüyor ancak teyit etmek gerekiyor. Terörün asimetrik etkilerini göz ardı etmemiz gerekiyor. Kimin yaptığından daha önemli olan kimin yaptırdığıdır. Önümüzdeki günlerde bunu görürüz." diyerek değerlendirmede bulundu.
ulusal.com.tr