Türkiye'de kredi kartı son 30 yılda giderek yaygınlaştı ve hayatımızın her alanına girdi. Bugün toplamda 60 milyonun üzerinde kredi kartı vatandaşların kullanımına sunulmuş durumda. Kredi kartı kullanabilecek yaştaki insanları düşünürseniz her cüzdanda en az 2 kart olduğu sonucuna ulaşırız. Kredi kartıyla veya banka kartıyla alışveriş, ekonominin kayıt altına alınması ve vergi kaçağının önlenmesi açısından çok önemli. Bireysel anlamda baktığımızda da birçok avantajları bulunuyor. Hatta başka ülkelerde olmayan taksit fırsatı da var. Ama bilinçli kullanmak şartıyla...
NEREDE HATA YAPIYORUZ
Biz genel anlamda kredi kartını bir ödeme aracı olarak göremiyoruz.
Birçoğumuz onu 'bedava alışveriş aracı' olarak görmeye devam ediyoruz.
Bu yüzden de yoğurt almaya girdiğimiz marketten, kartımızla bir de kazak alıp çıkıyoruz. Cebimizden bir nakit para çıkmadığı için de bu alışverişi 'karşılıksız' yaptığımız psikolojisine bürünüyoruz. Oysa gelecek ayki maaşımızdan harcadığımızın farkına varamıyoruz. Ama bunu önlemek mümkün...
NASIL DURDURURUZ?
Burada bir ölçü koymamız gerekiyor. Onu da ben şöyle sloganlaştırıyorum:"ÖDEYEBİLECEĞİN KADAR HARCA VE HARCADIĞIN KADAR ÖDE"...
Gelirimizi düşünüp ay sonunda ne kadar ödeyebileceksek kartla harcama sınırımızı bununla çizebiliriz.
Elbette, sağlık gibi hesapta olmayan harcamalar olacaktır, o zaman kredi kartı bir güvence halini de alıyor. Ama eğer kendimizi sınırlarsak, yani ödeyebileceğimiz kadar harcarsak israftan da kurtulacağız.
Yukarıdaki sloganımızdaki ikinci bölüm yani "harcadığını öde" kısmı kredi kartı kullananlar ve borçlular için çok önemli. İşte biz bunu yapmadığımız zaman bankaların borç sarmalına girmiş oluyoruz ve neredeyse ömür boyu sürecek bir borç batağına da saplanmış oluyoruz. Çünkü burada bankalar karşımıza çok süslü, cazip bir tuzağı çıkartıyor. O da "ASGARİ ÖDEME." Banka borcunuzun küçük bir bölümünü ödeme miktarı olarak size sunuyor.
Harcadığınız 1.000 lira yerine 300 lira ödemek size de cazip geldiği için, aslında 700 lira daha borcunuzun olduğunu unutup bunu ödüyorsunuz. Böylece artık faiz sarmalının içine de girmiş oluyorsunuz...
NASIL ALDANIYORUZ?
Bankacılar kızsa da ben buna bir tuzak adını veriyorum. Aslında bize gelen ekstrelerde bir 'avantaj' gibi sunuluyor.
Ama farkında olmadan bankadan kredi kullanmış oluyoruz. Üstelik günlük işleyen bir faiz sistemi ile...
Asgari tutarı ödeyerek devam ederseniz, 45 ay sonra büyük bir borcun altına girdiğinizi görürsünüz. Hatta harcama da yapıyorsanız 1 yıl sonra borcunuzun aynen durduğunu göreceksiniz.
Bütün bunlara rağmen eğer borcunuzu kredilendirirseniz elinizden geldiğince asgari ödeme tutarından fazlasını ödeyin ve son ödeme tarihini beklemeyin. Çünkü faizler günlük işletiliyor.
SIFIR FAİZ MÜMKÜN
Oysa bankanın bu tuzağına düşmeden sıfır faiz ile kredi kartını kullanmak mümkün.
Yukarıda yazdığımız sloganımızın ilk bölümü size bu avantajı sağlıyor.
Ne demiştik, "Ödeyeceğin kadar harca." Eğer ödeyeceğiniz kadar harcar ve bunun tamamını 1 ay sonunda öderseniz, siz bankanın sevmediği müşteri olacaksınız ama bir aylık faizsiz kredi kullanmış olacaksınız. Yani ekstre geldiğinde 'dönem borcunun' tamamını ödememiz gerekiyor.
Bankalar üzülecek, siz kazanacaksınız.
BUNLARA DİKKAT!
Ödeyebileceğinizden fazla harcama yapmayın.
Asgari tutarın mutlaka daha fazlasını, mümkünse borcun tamamını ödeyin.
Gelen ekstreyi dikkatlice inceleyin, hatalı alışveriş olmasın.
Kartınızdan nakit çekmeyin.
Bir karttan çekilen parayla diğer kartı ödemeye kalkmayın.
Bankaya değil eşe dosta borçlanın.
YARIN: TUZAKLARA DİKKAT!