Bir bebeğe ‘alternatif tıp’ bahanesiyle topuk tarama testi yapılmamasını sorduğumuz Erdoğan, ‘Koruyucu sağlık hizmetinden kimse mahrum bırakılamaz.’ dedi
Türkiye’de bir bebek doğduğunda, Sağlık Bakanlığı'nın Genişletilmiş Bağışıklama Programı devreye giriyor. Bu program sayesinde bebekler; boğmaca, difteri, tetanoz, kızamık, kabakulak, tüberküloz, poliomyelit ve hepatitB gibi ciddi hastalıklara karşı ücretsiz aşılarla korunuyor. Ayrıca, Aile Sağlığı Merkezlerinde yapılan topuk tarama testi ile birçok tehlikeli hastalık erken tespit edilebiliyor.
Ancak son zamanlarda bilime duyulan güvensizlik, ailelerin alternatif tıpa yönelmesine ve bebeklerini koruyucu sağlık hizmetlerinden mahrum bırakmasına yol açıyor.
Tıp biliminin göz ardı edilmesi son olarak Kars’ta yaşandı. Kars'ta bir aile, yeni doğan bebeklerine topuk tarama testi yaptırmayı reddetti ve olay yargıya taşındı. Kars Aile Mahkemesi, 2014 yılında hayatını kaybeden Özbekistanlı sözde alternatif tıp uzmanı Aidin Salih'in bilim dışı görüşlerini referans aldı. Sağlık Bakanlığı, kararı üst mahkemeye taşırken, bu durum alternatif tıpçıların elini güçlendirdi.
Aile Hekimleri Federasyonu (AHEF) Genel Sekreteri Gökhan Erdoğan, bu tür vakaların ilk olmadığını belirterek, internet üzerinden hekim olmadığı halde tıbbi konularda bilgi veren kişilere inanmanın yaygınlaştığını ve aşı reddinin getirdiği zorlukları vurguladı.
HATALI KARAR
Erdoğan şöyle konuştu:
“Bilimsel dayanaklardan uzak, doğruluğu kanıtlanmamış bilgilere ve tıp hekimi olmayan kişilerin çalışmalarına dayanarak alınan bu karar, çok yanlış. Mahkemelerde bunun dayanak gösterilmesi, gerek aşı yaparken gerek topuk kanı alırken bizim daha fazla zorlanmamıza yol açacak.
"Topuk kanı alımıyla metabolik hastalıkların tespiti, hipotiroid gibi hastalıklara bakıyoruz. Biz topuk kanı alamazsak ve teşhisi koyamazsak ilerde çocuk için zararlı bir durum ortaya çıkacak. Safsataların mahkemeye taşınması aşı reddine de daha fazla alan açacak.”
HEKİME GÜVEN AZALDI
“Bizim normal şartlarda aşılama oranımız yüzde 95'in üzerinde. Doğan her çocuğa, doğumdan itibaren 'Genişletilmiş Bağışıklama Programı Genelgesi' kapsamında ücretsiz aşılama ve sağlık taraması yapıyoruz. Oraya göre bütün çalışmalarımızı ilerletiyoruz. Başka ülkelerde böyle benzer bir genelge görmek çok zor. Ama şöyle bir yaklaşım ortaya çıktı; toplumdaki bilgisizlik ve sağlıkçıya güvenin azalmasıyla insanlar hekimine güvenemiyor.
“Hekime karşı güven azaltıldığı için insanlar daha çok din, cemaat adı altında bazı kişilerin hiçbir dayanağı olmayan söylemlere inanarak onların dediklerini yapmaya başlıyor. Şu an aşı reddinin büyük bir kısmı, dini kullanarak yanlış bilgiler veren kişilere inanarak oluyor. Topluma, aşılar harammış, yurt dışından zarar vermek için getirilmiş algısı yaratılıyor. Toplumda dikkat çekmek istiyorsan esasın aksini söylemen yeterli oluyor. Amaçları da sadece daha popüler olmak.”
‘KİTAP BAKANLIĞIN KONTROLÜNDEN GEÇMELİYDİ’
Mahkemenin dayanak gösterdiği ‘Gerçek Tıp’ adlı kitabın kontrol edilmeden basılmaması gerektiğini söyleyen Erdoğan, şu ifadeleri kaydetti:
“Bir de aşı yaptırmayan, böyle topuk kanı gibi mevzulardan sorun çıkartan aileler emin olun ki eğitimsiz kişiler değil. Bu insanların büyük çoğunluğu eğitimli oluyor ama tıbbi konularda internetten oradan buradan Aidin Salih gibi kişilerin kitaplarını okuyorlar.
"Aidin Salih’in de kitabının yayınlanma sürecinde kontrolünün olmaması çok yanlış. Bir de çok satan kitaplar arasına girmiş. Eğer kişi tıp bilimiyle alakalı bir kitap yazdıysa bu kitabın Sağlık Bakanlığı tarafından da kontrol edilmesi gerekli. Bu safsatalara inanmayın, kendinizin ve çocuğunuzun sağlığı için aile hekiminize güvenin.”
KARAR BAKANLIĞA ZARAR VERİYOR
Sosyal Pediatri Derneği, Kars Aile Mahkemesi'nin kararına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. Mahkemenin, yenidoğan bir bebeğin topuk kanı alınmaması yönündeki kararını "üzüntü ve hayal kırıklığı" ile karşıladıklarını belirten dernek, bu kararın bilimsel temellere dayalı halk sağlığı koruma programlarına zarar verebileceği uyarısında bulundu.
Açıklamada, yenidoğan tarama programının, toplumda sık görülen ve erken bebeklik döneminde belirti vermeyen ciddi hastalıkların erken tespiti için hayati önem taşıdığı vurgulandı. Bu program sayesinde erken tanı konan çocukların, yaşamları boyunca hastalığın olumsuz etkilerinden korunduğu belirtildi.
Dernek, mahkemenin gerekçeli kararının bilimsel verilerden uzak olduğunu ve yanlış bilgiler içerdiğini ifade etti. Bu kararın yalnızca yenidoğan tarama programına değil, Sağlık Bakanlığı tarafından başarıyla yürütülen diğer programlara da zarar verebileceği kaydedildi.
Sosyal Pediatri Derneği, kararın bir an önce gözden geçirilmesi ve yanlıştan dönülmesi çağrısında bulunarak, bunun çocukların ve toplumun geleceği için büyük önem taşıdığını vurguladı.
‘ŞİDDETE MARUZ KALIYORUZ’
AHEF Genel Sekreteri, Gökhan Erdoğan, Bakanlığın, aile hekimlerini aşı karşıtlarıyla mücadelede yalnız bıraktığını söyleyerek şunları söyledi:
“Bakanlık şu an zaten bu meselelerde sorumluluğu bize atarak kendi sorumluluğundan kaçmak istiyor. Bakanlık diyor ki, 'Bu çocukların aşısını yap, aşısını yapmazsan maaşından keserim.' Ancak biz aşı konusunda aileleri ikna etmeye çalıştığımızda ya da aşı yaptırmadığı için imza atmaya çağırdığımızda şiddete maruz kalıyoruz.
"Bu durum hastayla hekimi karşı karşıya getiriyor. Aslında buradaki temel sorumluluk, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün görevidir. Ancak şu an uygulamada sanki bu sorunun sadece aile hekimi üstlenmelidir gibi bir durum söz konusu.”