Evlilikler üzerine yaptığı yorumlar, 'Kadın düşmanlığı' olarak damgalanan ve sosyal medyada liboşların öncülüğünde bir linç girişimine uğrayan Kıraç, Veryansın Tv'ye konuştu.

Ahmet Yıldız / Veryansın Tv

Şarkıcı Kıraç’ın 29 Eylül 2019 Pazar günü Posta gazetesinden Oya Çınar’a edebiyat, İngilizce eğitim ve evlilikler üzerine verdiği röportaj sosyal medyanın gündemi oldu. Röportajdaki bazı bölümleri anlamından kopararak cımbızlayan sosyal medya trolleri Kıraç’a yönelik linç kampanyası başlattı. Sahte solcu ve neoliberal kesimlerin başını çektiği kampanyayla Kıraç “kadın düşmanı” ilan edilmeye çalışıldı.

Geçen aylarda Kıraç, “İngilizce eğitim yerine Türkçe eğitim” konusundaki görüşleri nedeniyle de benzer bir linç girişimine uğramıştı.

Kıraç ne demek istedi? Ya da ne demedi de linç girişimine uğradı? Kıraç’ın çıkışlarından kimler rahatsız oluyor?

Sorularımızı Kıraç’a sorduk…

Posta gazetesinde yayınlanan röportajınızdan sonra niçin bu kadar saldırıya uğradınız?

Daha önce de oldu. Bu ilk değil. Röportaj yayınlandığında ilk gün Elif Şafak ve Orhan Pamuk eleştirilerim sıkça konuşulmaya, dolaşmaya ve taraftar bulmaya başladı. Kadınlarla ilgili söylediklerimi kimse eleştirmedi. Malum Orhan Pamuk Elif Şafak dokunulmazları. Baktılar ki eleştiriler yerini buluyor söylediklerimi beğenme eğilim artıyor ikinci gün konuyu değiştirip en hassas olan kadınlara getirdiler… Buket Aydın denen kadın abuk subuk haber yaptı. Bence bu tiplerin kadınlar umurlarında değil; ellerinde güç var onu kendilerini öne çıkarmak için kendi çıkarlarına kendi kariyerlerine kullanıyorlar.

Kadınlar hakkında gerçek düşünceleriniz nedir?

Mümkün mü kadınları eşit görmemek. Ben bütün canlıları eşit görürüm. Orada ben evlilikten söz ediyorum, kadınlardan söz etmiyorum. Evlilik kurumundan söz ediyorum. Bu gidişle boşanmaların artacağını evliliklerin daha da azalacağını söylüyorum. Ne alakası var kadınları aşağılamakla.

Bunu çarpıtanlar kadınlar üzerinden prestij kazanmaya çalışan kadın hakları savunucusu geçinen bir takım insanlar. Ben yıllarca dizi müzikleri yaptım, bilirim; kadınlara beğendirdin mi yeter.

Çalışan, evde çocuğa bakan, bulaşık, çamaşır yıkayan, temizlik yapan bir kadın modeli çiziyorlar. Sonra da tam bunun tersini çiziyorlar. Konuya istedikleri yerden bakıyorlar; işlerine geldiği gibi. Gerçeği arayan yok. ‘Şehirlerde yaşayan bu tip kadın kalmadı’ demek istedim, bu algı üzerine konuştum, bu algının yıkılması gerektiğini… Yoksa kadınları hedef alan bir şey değil.

Kadınlara düşman olmadığımı bal gibi biliyorlar. Ben müzisyenim. Müziklerimi en çok kadınlar dinliyor. Bu Orhan Pamukçuların mahcubiyetleri var. Kadınlara düşman değilim. Benim bir tek düşmanım var Amerikancılar!

Zaman gazetesine verdiğiniz bir röportaj da dolaşıyor sosyal medyada. Orada hem Müslümanım, komünistim, milliyetçiyim demişsiniz…

O günlerde Cengiz Aytmatov’u okumuştum. Aytmatov’da var bu üçü. Hem komünist hem Müslüman hem Türkçülük. Ülkemiz gibi ayrıştırılmış toplumlar için bence o görüşler yeniden konuşulabilmeli. Bu kavramlar yeniden yorumlanarak güncellenebilir.

Yıllar önce o günlerde aynı şeyleri bir çok gazeteye söyledim. Hürriyet’te de vardır. Gelen gazetecileri geri göndermedim.

Kıraç’ın Posta gazetesine 29 Ekim 2019 tarihinde verdiği röportajın öne çıkarılan sunuşu böyleydi

Kıraç’ın Posta gazetesine verdiği söz konusu röportajın ilgili bölümü şöyle:

‘Deli Düş’ adlı kitabınızda “Bir karı koca ayrıldığında erkek eşinden ayrıldığı için, kadın sosyal konumundan ayrıldığı için üzülür” diyorsunuz. Ne demek istediniz?

‘Deli Düş’ benim 2003’te yayımlanan bir kitabım. Bir yayınevi benimle yaptığı röportajı kitap haline getirip bastı. Dolayısıyla orada bambaşka bir cümlenin ve konunun içinden onu çekip aldığınızda yanlış anlaşılmaya müsait bir hale geliyor. Ama kadınların sanıldığı gibi duygusal olmadığı konusunda netim. Boşanmalara bakınca bile bunu görebilirsiniz. Boşanan kadın üç ayda topluyor kendini, boşanan adam darmaduman oluyor.

Evliyken her şeyin sorumluluğunu kadına yüklediği için olabilir mi erkeğin sonradan o kadar dağılması…

Alakası yok. Sen artık gömlek ütüleyen, yemek yapan kadın var mı zannediyorsun? Onların hepsi geçmişte kaldı. Onlar gariban kadınlardı. Eski, zavallı kadınlardı. Şimdi kadınlar öyle değil maalesef.

Gömlek ütülemek bir kadının asli görevi mi sizce?

Değilse, o zaman ‘gömlek ütüleyen, çocuğa bakan kadın’ metaforunu kadınlar işlerine geldiği gibi kullanmasın.

Bu da ne demek?

Kendileriyle ilgili bir yorum yapıldığında hemen başlıyorlar: “Kadın temizlik mi yapsın, çocuğa mı baksın, yemek mi yapsın?” demeye. Çocuklara yabancı dadılar bakıyor. Hafta sonu kahvaltıcılar tıklım tıklım. Şehirli kadın çocuk bakmayı geçtim, evde kahvaltı bile hazırlamıyor. Bu algı yanlış. Bu yanlış algıyı parçalamak lazım.

İlgili haber: Liboşları eleştiren Kıraç’a linç